Sen ayazı kül rengi gecesi gümüş şehir
Avucumda titreyen kalbe sığdın küçüldün
Kim bilir kaç cesedi emip büyümüş şehir
Bir gecede çürüdün ufalandın döküldün
Çöl yatırdım içimde senden kalan boşluğa
Sen de benim yerime bir avuç kumu ıslat
Artık kurtulmak derim kum tadı sarhoşluğa
Sahrada kardeş olur çünkü firakla vuslat
İçinden yani camdan rahminden can palazı
Bir cenin gibi çıktım kusa kusa saframı
Solumayı öğrendim sonra kefen beyazı
Kundağıma tükürdüm ve yaktım cigaramı
Koştum koştum izimde şehir kaybolsun diye
Süratle bir insansız kalabalıktan geçtim
Cezbedildim çekildim gök akseden vadiye
Sebepsiz kaçışların en masumunu seçtim
Kesti gür nefesimi koşumu kör bir tırpan
Kalbin kıvrımlarında birden heyelan oldu
Saf saf gölgeler buldum dört yanımda el çırpan
Tutsam dedim ah kolum ölü bir yılan oldu
Kimi falcı kimi can yitiği gölgelerdi
Yani gönül harbinde dize gelmiş ordular
Sanki irfanlarına kurt düşmüş bilgelerdi
Hem kal dediler hem de terekemi sordular
Ne bıraktımsa senin ne unuttumsa kalsın
Gece yürüyüşlerim dünüm aklım sevgilim
Yerden göğe sıkışan muradı toprak alsın
Kinle gizlenmiş sırra artık talip değilim
Leyla ihtiyarladı çünkü bu genç şehirde
Dil çağrısını yarım bırakıp kemikleşti
Anladım aşkın soğuk yüzüne kaldım bir de
Üşüdüğüm yalandı içim dışım ateşti..
Kayıt Tarihi : 11.5.2007 18:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Tebrikler.
TÜM YORUMLAR (1)