Saat dokuzdu yattığımda. Altı saat sonra uyandım. Kahve yaptım döküldü tekrar yaptım. Yanlış anlaşılmanın yine ve yeniden sıkıntısı mi var diye bir yokladım kendimi yok huzursuz değilim.
Ancak bir şeyler var içinden çıkamadığım. Fazla mi az mi geliyorum. Normali mi tutturamıyorum. Nereden gelip nereye gidiyorum. Biraz geri çekilmem mi lazım. Ya da daha az mi konuşmalıyım. Ve daha az mi umursa malıyım bilmiyorum.
Düşündüğümü söylüyorum her durumda bu da yaşama uymuyor. Kendimi yaşama uydurmaya çalışıyorum bu da bana uymuyor. Yoruldum desem yorulmak da felsefeme uymuyor. Açık olmayı seçiyorum. Fazla açık. Bu da insanlara uymuyor. Peki ben nereye gideyim. Şimdilik buradan başka dünya yok ki.
Kırılganım. Parantezler açmak yordu beni. Kime el atsam ya fazla geliyorum ya da az. Ortasını bulamıyorum. Ama şunu iyi biliyorum ki ben insanları hiç bir şey beklemeden öylece seviyorum. Bir parça delilik iyidir aslında ancak çevrendekiler normal olunca uymuyorsun genel geçer tanımlara ve yalnız kalıyorsun tüm aykırılıklarınla. O yüzden yazıp duruyorsun. Dol, taş kimin umurunda.
Uzakta beyaz dağlar vardı
Gara girmek üzereyken Barselona-Madrid treni
Kadın üzgündü, üzgündü, üzgündü
Adam düşündü, düşündü, düşündü
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta