Anne,
saat kaç bilmiyorum...Biraz çakır keyfim...Şimdi dışardan geldim...Ağlıyor musun diye sorma bana, biliyorsun ki ağlıyorum...Az önce, en sevdiğim üç insan vardı yanımda...Yıldızları seyrettik...Türkü söyledik...Yaramızı kendi türkülerimizle sarmaya çalıştık...Halaya durduk...Sen bizi seyrediyordun...Çok uzaklardan, yağmur kokusu geliyordu...Yıldızlar kayıyordu hiç durmadan bize, göz kırparak...Bağışla beni anne...Biliyorum, toprağın altında, o soğuk bedenin titremiştir...Yanmıştır acıdan...Bağışla beni anne...İnan gücüm yetmedi...Sana küfrettiler...Uzaktılar, hemde çok uzak...Elim ulaşmadı...Yılandılar...Sessizce soktular tenimi...Benim tenim acımadı anne, senin tenin yandı...Uzaktılar, gücüm yetmedi...Yoksa, boğmazmıydım kendi ellerimle...Yandım...Kanadım günlerce...Aylarca...Benim güzel annem...Sen ki, bir kelebek misali gittin ölen oğlunun ardından...Hastadır, kimse anlamaz onun halinden...Gece üşür aç kalır, açıkta kalır, nazlı oğlum diye, gittin peşinden...Nasılda bir gülümseme vardı yüzünde...Doyamadım sana bakmaya...Oysa, çok korkardım ölen insanların yüzüne bakmağa...Bağışla annem, adresleri yoktu, izleri yoktu...Köpek suratlıydılar bel ki...Yüzleri köpek...Kuyruğu kanlıydılar belki...Bel ki çıyandılar onlar...Bel ki sülük...Bel ki anneleri yoktu...Yada yüreklerinde anne sevgisi...Bilselerdi senin yüreğinin büyüklüğünü, utanırlardı... Ve af dilerdiler senden...Bağışla annem...İt gibi ısırdılar beni...Bağışla annem, fark edemedim...İnsanları sevdim ben... Senin gibi, babam gibi, abim gibi...Ama onlar bir yılan gibi soktu beni...Geceydi...Göremedim...Canım yandı, senden bildim...Sende bilirsin...Ben hep insanlara sırtı dönük yaşadım...Onlardan korkmadım, anne...Küfrettiler...Bana kızma anne...Uzaktılar, bulamadım...Bulsam öldürecektim...Bu karıncayı incitmeyen oğlun katil olacaktı...Ama hiç gam yemem...Onlar alçaktılar...Yüzlerini göstermeyecek kadar, korkaktılar... Ve elbette namussuzdular...Küfrettiler sana anne...Küfrettiler...Ben bilirim ki sen orda, o soğuk toprak altında yanmaktasın...Sana söz anne...Bulunup o itler, cezasını çekecekler...Ama vurarak değil...Kırarak değil...Onlara senin yüreğini bırakacağım... Sırtımı döneceğim yiğitçe...Oğluna yakışır gibi...Ve onlar ki utanacaklar...Ve bundan sonra hiç mi hiç gülmeyecekler...Siz şimdi orda...Gecede...Yanan ateşin etrafında...Beni bekliyor sunuzdur...Bir yanında babam...Bir yanında abim...Abimin üstü açık...Hastaydı O...Üşümesin...Örtüver üstünü anne...Babamın sakalı uzamış...Sakalı sevmezdi babam...Hatırlatta kesiversin...Şimdi siz üç yürek...Yanan ateşe bakmaktasınız...Benim yerimide hazırlayın...Nasıl olsa üç vakte kadar geleceğim...Yağmuru bekle anne...Yerim sıcak olsun...Islanıp geleceğim...Sana gelecektim...Küfrettiler sana...Ondan gecikmelerim...Bulamadım...Uzaktılar...Bel ki de namussuzdular...Söz anne söz...Bulunacaklar...Yağmuru bekle...Oğlun bahti....
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.