Uykusuzum yine bu gece.
Gözlerim, sabahı görmemiş çocuklar gibi kızarık.
Kalbim, işaret fişeğini bekleyen bir çatının altında.
Kulağım açık:
Her an bir şehir daha ayağa kalkabilir.
Spiker konuşuyor:
“Ülkenin batısında elektrik kesildi.”
Ama herkes biliyor ki
o sadece ışık değil, umutla birlikte gitti.
Barajlar suskun.
Fabrikalar homurdanıyor.
Trenler istasyonlara uğramıyor.
Sokağın altına gömülmüş öfke,
şimdi kaldırımları yerinden oynatıyor.
“An itibariyle tüm geçişler durduruldu,” diyor haber.
Ama geçemeyecekleri tek yer:
bir halkın içinden geçen kararlılık.
Helikopterler dolaşıyor semada.
Ama çığlıklar, motor seslerini bastırıyor.
Baretli çocuklar,
şantiye duvarlarına şiir yazıyor.
Kalkanlara değil,
gözlere bakıyorlar.
Bir metro istasyonunda
bir kadın çantasından gül çıkarıyor.
Bir adam, sesini megafona değil,
bileklerine yüklenmiş zincire bırakıyor.
Ve o zincir,
tam da şimdi kırılıyor!
Hükümet “dış güçlerin işi” diyor.
Spiker “provokasyon” diyor.
Ben ise pencereden bakıyorum:
Bir halk daha kendi adını öğreniyor.
Ve gökyüzü—
inadına ayaz,
inadına açık,
inadına bizim!
Kayıt Tarihi : 17.8.2025 17:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gece yarısı bir televizyon stüdyosunda spiker nöbetini tutuyordu. Önündeki prompterdan kelimeler akıyordu: “Elektrik kesildi… Geçişler durduruldu… Dış güçlerin oyunu…” O ise konuşmaya devam etti, ama gözleri titredi. Çünkü camın ardında, binanın hemen dışında bir şehir uyanıyordu. Caddelerde baretli çocuklar duvarlara şiir yazıyor, metro istasyonunda bir kadın çantasından gül çıkarıyor, bir adam zincirlerini yere bırakıyordu. Sesler büyüyordu, motorları bastırıyordu. Spiker bir an sustu. Kulaklığına “devam et” diyen editörün sesi geldi. Ama artık kelimeleri yutkunamadı. Pencereden baktı. Ve gördü: bu gece ülke uyumuyordu. Ülke, kendi adını öğreniyordu.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!