Gece vakti kimdir kapıyı çalıp gelen
Yitirdiğim bir mutluluk mu
Habercisi mi gelecekteki bir mutluluğun
Gece vakti kimdir kapıyı çalıp gelen
İçimde bağıran acılar mı
Serseri, başıboş bir rüzgar mı
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bence guzel olmuş.duyguyu yaşayan anlar .
Ansizin calıp kapıyi sen gel
Aklimdaki sen kalbimdeki sessiz bekleyis..
Şairin kapıyı çalan hakkında bilgi sahibi olmadığını dikkate aldığımızda
'Gece vakti kimdir kapıyı çalıp gelen'
dizesi olmamış
'kapıyı çalan'
veya
'Gelip kapıyı çalan dense neyse'.
üçüncü bölümdeki
'Gece vakti kimdir kapıyı çalıp gelen
Ansızın çıkıp gelen bahar mı'
dizelerinde 'gelen' kelimesinin bir sonraki dizede bahar kelimesinin önüne de gelmesi anlatımı bozmuş.
'kimdir kapıyı çalıp gelen' deyip kim sorusundan sonra ne ile ifade edilen ihtimallerin sıralanması da uygun düşmemiş.
'bağırarak' kelimeleriyle başlayan dizeler ise şiirin birden bire beklenmedik bir kine bürünmesine neden olan bir kaç haykırış denemesinden öteye geçememiş.'
yoksa
şiire değil şairine mi bakmalı
Ben anlayamadım ki bu şiir nasıl günün şiiri seçilmiş?????
...
cok guzel oldugunu soyleyemeyecem ama emege saygı duyarım
afettah!bey veya hanıom hiç kimsenin hiç bir şiire zevksiz demeye hakı yoktur! çünkü onu yazan şaiirdir siz değil
çok sıradan basit yavan zevksiz
ardında entellektüel şiir birikimi olmayan bir eser
ne yazık ki yazan ustayı diğer eserlerinden tanımasak , bu şiirin onun olduğuna kesinlikle inanmayacağız. Üzgünüm usta.....
Bir şiirden çok heyecanın ve isyanın nârâsıdır bu mısralar.. Yaşadıklarının hayal-i inkisarı içinde bir temennidir belki de... Mehmet YUSUFLAR
Her şeye rağmen yine de ümitli bir bekleyişin şiiri...
Dünyaya küssek de ,her zaman içimizda bir kıvılcım vardır,müsait anlarda ateşe dönüşebilmek için...Şiirde kansız kelimesi biraz şiirin maksadını değişik yönlere taşısa da,'bu,kansız,gece vakti gibi birkaç kelimeyle tekrarlar ve tekrirler yapılsa da şiir
dünyaya küsmüş bir adamın umutlu bekleyişini anlatıyor..Hepimiz bir şeyler bulabileceğimize göre ,
bu yönüyle güzel sayılabilir...
''Kimdir,gece vakti,kapıyı çalıp gelen''?...
Belki seni terkeden o kızarmış umuttur...
Der ki:bundan böyle başka türlü simgelen;
Marksist'tin,kendini liberal diye yuttur...
Acep, kansız olan kimdir,Marks'a tapan mı ?...
Doğru yoldan çıkıp,kızıl yola sapan mı ?...
Demir Perde Gerisi'ni Dâim methedip;
Öz Vatan'ını, alay konusu yapan mı ?...
Yeyip bu Milletin ekmeğini aşını ;
Yüceltmek,düşmanın toprağını,taşını...
Gerçek dini,îmânı reddedip de yererek ;
Uğur saymak Komünistin demir kara başını...
Bu nasıl bir insanlıktır,ne cins duygudur ?...
Der ki:zâten kan dediğin,kızıl bir sudur...(!)
Kızıl olanı sevmek zül gelmez bize;
Bize zül gelen,VATAN SEVMEK duygusudur...(!)
Bu şiir ile ilgili 26 tane yorum bulunmakta