bilinmez gecenin arka sokakları.
gayri ihtiyari düşer seninde yolun bu sokaklara.
soğuk duvarlarına yansımış gölgene sığınarak yürürsün...
içinde korku,
ve kulağında ne olduğunu kestiremediğin
bir yığın anlamsız söz.
üşütür,
Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Devamını Oku
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Gece mahpusu ismiylede içeriğiylede harika duygularla kaleme alınmış bir şiir...yazan elleri tebrik ediyorum.Ant+10
Bir Bilgece Uyanış Hikayesi....
Gecenin ürküten karanlığı içimi titretirken kendimi sokaklara attım. Şehrin lambaları kırılmış, isli, paslı, puslu ışıklarının bile olmadığı arka sokaklarına düştü yolum. Şehrin zifiri karanlığının koynunda yaşattığı utançları saklayamayan duvar diplerindeki kusmukları gördüm. İnsanlığın, kocaman kocaman konteynırların çöpleri arasında yerlere düştüğü kör bir noktaydı orası... Utanç abideleri kol geziyordu.. Açlık, yokluk, yoksulluk kol geziyordu..Aç bir kedi yavrusu miyavladı acıyla. Soğuktan tirtir titreyen bir köpek kuyruk sallayarak ürkek adımlarla yanaştı.. Yiyecek bir lokma kırıntı arıyordu canlı bedenler.. utanç sarmıştı tüm duvarların ötesini, berisini...sağını. solunu... Çocukların açlık kokan gurultuları duyuldu beyaz badanaları kirle kaplanmış derme çatma evlerin karanlık gölgelerinden.
Duvarlara yansımış, gölgelerin hareketleri görülüyordu.. Utanç akıyordu gölgelerden.. İnsanlık yıllık izin sonrası rapor kullanmaya kalkmıştı sanki.
Kendi ıslık seslerim duyuluyordu kulaklarımı sağır edercesine.. Islık seslerimi daha da yükselterek, kendi canımı yakan iç seslerimin feryatlarını duymaya çalışordum ama iç seslerimin feryatları beynimde zonkluyordu; kulağımı çoktan delip, beyin zarımı patlatmaya doğru yol alıyordu.. Utanç sesleri duyuluyordu içimde… İnsanlığımdan utanç duyuyordum..
İçim bir başka titremeye başladı… Üşümek ne kelime, sanki donuyordu damarlarımda akan kanım.. Sanki bir buz dağına çarpmıştı okyanusta hızla yol alan gemim. O hiç batmaz sandığım, hiç bişey olmaz dediğim görkemli gemim çoktan su almaya başlamıştı ve kendi ağırlığını taşıyamaz hale gelmişti.. İçimde gittikçe çoğalan bir utanç dalgaları, utanç nehirleri akıyordu derinliklerime doğru..
İnsanlık izin sonrası aldığı raporunu heyet raporuyla uzatmıştı.. İnsanlık nerdeydi kimbilir?
Korkuyordum…
Ürküyordum..
Titriyordum…
Eriyordum..
Titriyordum…
Yok oluyordum…
Bir ses…
ses..ses.. ses..
bir ses beni çağırıyordu…
büyülüydü…
umut doluydu…
insancıldı o ses
rengi maviydi sesin
kurtarıcı bir yol gibi inliyordu
bana gel diyordu
kalk ayağa artık diyordu
sen insansın
insanlıksın sen
diyordu
insan ölür
ama insanlık ölmez diyordu
ölmezdi insanlık
sımsıkı kapalı gözlerimi açmakta zorlanıyordum
sanki o ses göz kapaklarıma sesleniyordu
kalk diyordu
şimdi
diyordu
usulca açtım gözlerimi
insanlığımdan utandım
insanlığıma uyandım
U Y A N D I M
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta