Kim bilir daha nekadar sürer
İçine girip geceyi ömürce uzatan acı,
Yine ağlayıp yine gözlerim üşüyecek,
Hatıralar paket paket hüzün açacak yine
Unutacak gibi olmama izin vermeyecekler.
Çaresizliğin işgaliyle yüzleşmeliyim
Kimse anlamayacak bunu benim yerime
Uzağımda titreyen ışık sönerken etraf aydınlanacak
İçimde parlayan alevlerle.
Hayatın silgisi yok ve
Düşen düşüyor beyaz atlaslara
O günler ne zor günlerdi diyeceğim bir güne hasretim
Çöplüklerin çiçek tarlasına
Bir gecekondunun paslı kapısına gülümseyeceğim gün.
Günün ağarmasına daha nekadar var?
Acının intikam geceleri tahammülü yoruyor
Sabır yetmiyor geceyi beslemeye.
Suratsız duvarlar kızgın,
Lamba asit saçıyor üstüme
Kapılar kilitliymiş gibi müebbet ve
İzin yokmuş bir yıldıza uçup kurtulmaya
Oysaki göklerin arkasında saklanmaktı asıl amacım.
Oradan acılara meydan okuyacaktım
Tavan ağır ağır durmasa üstümde
Kaçmayı deneyecektim yakalanmamacasına
Bir yolunu bulsam çocuklar gibi düşünecektim,
Karanlığı boğup mengenede doğrayacaktım yalnızlığı
Pencereye örülen taşları sökecektim
Sonra büyükler gibi ihanet edecektim
İlkin karanlığı aldatarak içeriye ışığı alacaktım.
Karanlık beni suç üstü yakalasın isterdim.
Her gece aynı aydınlıkla.
Gökyüzü hâla mavi mi?
Çiçekler yerde mi bitiyor yine?
Sabah olsa ben de görebilecek miyim?
Bir sabah olsa anlatacaktım her şeyi.
Karanlığı ışığa söyleyecektim.
Çocuk gibi peşinen emin
“Aydınlık onu öldürecek”
Diyecektim.
Kayıt Tarihi : 13.2.2009 15:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!