Duru cam aynalar kalbin üstünde
Göstersin kirlenen mikrop yüzleri
Çiğ meşreplik dolu insan sütünde
Aynayı parçalar huysuz sözleri
Kim demiş, siyahta beyazı gördüm
Sonra sır küpünde kurarmış heykel
Özünden kaçarak şakayık büklüm
Kirlenen ışığı söndürsün bir el
Sihirli yapıncak düştü aşağı
Baktım içinde bol hadiseler var
Aramaya durdum dar sığınağı
Sanki hoş yüzleri kirden ayıklar
Yaşanan ne varsa ölüm hattına
Su olmuş akıyor zaman çeşmesi
Yaslandım duaların ıslak tadına
Ak sütlü dolapta kıymet meyvesi
Bol kese doğruyor, felçli tıkınmak
Gelecek vaat eden arkalığının
Cebine bir kâse altın bırakmak
Hangi baba yiğide yasakladın
Kovma meskeninden baba yiğidi
Sıhhat-sız güneşe ateş giydirir
Geceyi uykuda tutar mı zehir?
Güç doldur yerini, bir baş eğildi
Eğilen bu başın vurma boynunu
Siyahlar giyinik sulh bilmez cellât
Hendeklere döktüm kara suyunu
Soyunu-sopunu bilmeyen ecdat
Hint elinde keten kumaş pahalı
Var git de sultana kola bez getir
Yüzdüğün ummanda yeşilbaş saklı
Son ritim ölümün ta kendisidir
Dünyayı sil baştan yaratamazsın
Yarat da göreyim bir tek karınca
Koparıp atamaz kamburlu sırtın
Çıktığı bu dağlar hep kararınca
Gerçek yaşam yükü ağır mı ağır
Taşıyan bilir her oynayan düşü
Kaybolan göz ucu semada bakır
Hayal da sapsağlam gece görüşü
Kayıt Tarihi : 15.1.2014 21:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!