Ebrulu semaya hilkat elmas serper
Durgunca bir deniz sâhilleri öper
Söner ufuklarda sevdalı bir kamer;
Yıldız gibi uçar ateş böcekleri
Gecenin gözyaşı öper çiçekleri.
Bir mahmurluk sarar etrafı herkesi;
Sokakta karşılaştım.
Satarken güllerini,
Alırken alın terini.
Yırtıktı elbisesi,
Ayağında terliği.
Devamını Oku
Satarken güllerini,
Alırken alın terini.
Yırtıktı elbisesi,
Ayağında terliği.
Yine yazmış bir destan benim Nadir sayın'ım
Ona göre; o, çoban, bense garip koyun'um(!)
kutlarım günün şiirini oldukca huzurlu.
yapmayın melahat hanım..siz işin hala şakasındasınız..o an elime geçirmedim iyi ki...
Bizim çekincelerimiz ve meslemiz kendini belli eden imam, hoca ve dini ya dünyalık doyuma ganimet sahibi olmaya ya da cennetin tapusunu garantilemeyi sömürenlere yönelik değil.. Nihayetinde bu tipleri burda görüyorsunuz; güzel tarfları, insani yanları, sevimli ve olumlu yönleri neler desem ne dersiniz? ………. Bakın insan zorlanıyor bir şey bulma da! Yani onların da gideceği yer nihayetinde kara toprak!
O halde bizim endişelerimiz ve kaygımız şunlarla.. (ve gün gelecek onlarda koyun, civciv donundan-postundan sıyrılıp, güvercin donuna girip özgür olacaklar ve nihayetinde öz insan donlarını giyeceklerdir..İlk çağa, orta çaga, mağra devrine baktığımızda insanlığın bu değişmez doğa yasasıdır)
Şimdi bakalım şunlar kim ve ne ne imiş..
GiZLi DALKAVUKLAR, GiZLi İMAMLAR!
Osmanlı döneminde el-etek öpen ve çeşitli şartlatanlıklarla şaha-padişaha ve saray ahalisine eğlence kaynağı olan tipler gizli imamlar güdümüde ‘profesyonel dalkavuklardı’. Çünkü onlar geçimini önüne atılan bir kese dolusu para ve altınla sağlayabilirlerdi. Denebilir ki eskiden ‘dalkavukluk’ ve ‘gizli imamlık’ bir nevi meslekti.
Şimdi ise yürürlükteki düzen ve siyasi güç tarafından bilinçli olarak sadaka kültürlü bir toplum oluşturma politikası hızla yayılmakta.
Ve gizli dalkavuklarla gizli imamlar da tabii…
İthal malı horozların ve din tüccarlarının güdümünde becerilmiş ve kuluçkaya yatırılmış binlerce tavuğun on binlerce kuş gribi taşıyıcı civcivleri çöplükleri doldurmuş durumda. Bu kuş gribi civcivler toplumda yayılan gizli gizli imamlar güdümünde gizli dalkavuklardır.
Çünkü bu yayılma, sadaka toplumu yaratılmasının en önemli ayaklarından biridir.
Fakir-fukara, işçi, esnaf, köylü, emekçi, düzensiz düzene karşı olan, inancı bireysel gören ve toplum bilinci güçlü birey ve onurlu bir insan, yurt sever, doğasever, yaşam severseniz dalkavuğun sizinle pek işi olmaz ve tabii ki size işi düşmediyse.
Kültürü yozlaşmaya yüz tutmuş toplumlarda gizli dalkavuklar ile gizli ihbarcı imamlar bulunmaz mal gibidirler. Sevilir gibi görseler de gerçekte alay konusudurlar ve bir gruba mensup gizli dalkavuklar, kesinlikle diğer bir grup içinde barındırılmazlar. “Her horuz kendi çöplüğünde öter” deyimi gibi her gizli dalkavuk kendini kabul ettirdiği/hissettiği çöplükte öter/ötürülür ve yaşarlar.
Gizli dalkavuk ve gizli imamlar var olan düzenden/sistemden yanadır ve düzenin/sistemin adeta koruyuculuk ve ihbarcılık görevini üstlenmiştir.
Bir kişi işsizse, okuyamamışa, açsa suç düzende/sistemde değil ona göre hep kişinin kendindedir.
Greve, protestoya, yürüyüşe karşıdır. Patroncu, belediye reisçi, başkancı ve başbakancıdır.
Korkusu, hayranlığı, itaatkârlığı güçlüdendir ya da güçlü simgelerdendir; ilahiyatçı, imam, ağa, gazino ağası ya da mafya babasıdır. Güçlülük güdüsünü olan ihtiyacını ise güçsüzlerden alır; çocuktur, zayıf olandır, fakirdir.. ve onları ezer, aşağılar, köle gibi kullanır ve duygusunu sömürerek korku imparatorluguna koşar.
Gizli dalkavuk ve gizli imamlıkta hiyerarşi vardır. Bu olmazsa yaşaması olanaksızdır. Örnek verirsek belediye encümen azası grup başkanına, grup başkanı belediye sekreterine, sekreter belediye başkanına, belediye başkanı ise cumhurbaşkanına… saygıdan değil daha çokca korkudan/pozisyonunun elinden alınacağı içsel debelenmesinden el pençe divandır.
Eğer işin merkezinde karşılıklı çıkar ortak amaç ve hedefler yatarsa, gizli dalkavuk ve gizli imamlıkta, bir alt kademedeki bir üstüne, vicdansızlık/adaletsizlik pahasına boyun eger. Ve üst kademedekinin her şeyi doğrudur, mubahtır, haktır. Adam hırsız mıdır, dalavereci ya da sübyancı, yalancı mı? ... umurunda olmaz. Alt, üstü hep savunur. Üst ise altını hep korur.
Bunlar genellikle işlerini sinsice/gizlice yapan kapalı gruplardır. İçyapılarında, diyelim ki bir kapalı politik parti içinde, hiç bir grup tartışması, sorun ya da eleştiriler dışarı yansımıyorsa, bu o partinin kendi içinde uyumlu, çok ahenkli olduğundan değil, gizli dalkavukluk ve gizli imamlık hiyerarşisindendir. Bu kurala uymayan aforoz edilir, gruptan dışlanır ya da yok edilir.
Siz hiçbir kendini falanca cemaatinde özdeşleştirmiş bir din adamının, ilahiyatçı, profesör ya da basın grubunun/yazarın*** o hareket başını eleştirdiğini gördünüz mü? Siz hiçbir kendine siyahım ben diyen parti başkanının, kendi grup içinde, hayır kardeşim biz bazen griyiz, ara sıra ak’ız dediğini duydunuz mu?
Gizli dalkavuk ve gizli imamlık yüzeyseldir, yüz yüze tartışmaya pek girmez, uzaklardan ihbarcı ve suçlayıcı, aşağılayıcıdır. Bu ise esasında kendi aynasıdır. Başka bir çöplükte yer edinmişse/edindiriliyorsa bulunduğu çöplüğün horozuna kıçını ve sırtını döner.
Gizli dalkavuğun ve gizli imamlığın, dalkavuk ve imam olmasında en belirgin süreci, bebeklik ve çocukluk döneminde gördüğü yetişme tarzıdır ve oradan doğar. Bu yetiştirilme boyutuna devamen onu gizli dalkavuk, gizli imam yapan birincil sistemin kendisi, çevresi ve yaşam ortamları ve koşullarıdır.
Gizli dalkavuk ve imam, eğer hayat sürecinde kendine hayat gidişatında ya da eğitiminde, bir beyin süzgecinden geçirdiği, alternatif yaratamamışsa, maalesef hep gizli dalkavuk, gizli imam kalmak, çöplükten çöplüğe taşınmak ve bir gün bir sarayın çöplüğüne erişeceği sevdasıyla yoluna devam eder ya da içsel çarpışmalarla kronik stres/depresyonda yaşamak zorundadır.
Toplumda gizli dalkavukluk ve gizli imam eşittir gizli rüşvetçilik o da eşittir gizli mafya düzeni o da eşittir korku imparatorluğu. Biri diğerinin varlığına muhtaçtır. Hepsinde hiyerarşi itaatkarlık, kişisel keyfilik, bir mezhebe, simgeye bağlılık ve kendi dışındaki dünya ya ise devamlı korku, kriz ve kaos pompalamaktır.
Düzensiz düzende bunlar at koşturur. Ticarette, siyasete, trafikte ve kurum kuruluşlarda iş bitirenlerdir.
Her ne pahasına olursa olsun evrensel adalet ve hukuk yerine, kendi adaletini oluşturma ve yayılmak, alabildiğine büyümek peşindedirler.
Ne zaman ki tüm toplumun genelini kapsayan güven ortamı ve eşitlik; barınma, iş, eğitim, sağlık gibi alanlarda mahallede, köyde, kasabada ve şehirlerde kitlesel duyarlılık/bilinç bariz olarak kendisini gösteriyorsa ve bunların yaratılmasında halkın güç birliği/dayanışması, bilinci görülüyorsa, ancak, o zaman bu gittikçe yayılan virüse etkili aşı bulunmuş demektir.
Sevgilerimle, Saygılarımla,
Nadir Sayın
***= Yazar veya bir basın/yayın kurumu’nun olmazsa olmazı objektifliktir. Toplum, insan, devlet, siyaset, din, ticaret, sosyal-kültürel yaşam, tıp ve sair benzeri gibi pek çok alanda herkese aynı mesafe ve tarafsızlıktır. “Etik” ölçümünün ilk kıstası bunlardır. Bu kavramın özüne etik olmayan her yazar ve her basın/yayın kurumu ama inanç, dünya görüşü, manevi değerler ama maddi olarak satılmış/satın alınmıştır.
Nadir Sayin
Biraz daha emek verilse iyi bir güfte çıkabilirmiş ortaya..Kayda değer bir kaç dizesinden birisi de finaldeki sanırım..Leylin kucağında uyurken yeryüzü .Hatırasına saygılarımı sunuyorum Hanımefendi Şairenin...
Sayın Arap Naci,arzu ederseniz bisküvetle çay ikram edeyim.
:)
Kendisi yerdi, kendisi savundu, övdü.
Rahatlama sayfası...
:)
ne şiirden haberin var ne nesirden..yazdıkların bile ele veriyor herşeyi..zambo cikletinden çıkan maniler bile senin şiir diye yazdığın ucubelerden daha şiir..
ne mantık ne felsefe bilgin var..
bize yarım aklınla buralarda din adamlığı falan taslama..herkese bir diploma veriyorlar sonuçta..akıllı bir dindar diplomalı şahsiyetli bir dindar aylardır burada bir parti adına bir baba hindi çekermi sence?..
seni kim gazlayıp buralara gönderdiyse git gazını ona çıkart..bu sayfanın yakasından düş de bizler eskisi gibi şiire dönelim..
menenjit hastalığı yanlış tedavi edilmişse bu sonuçları bırakıyor..artık tıp gelişti..git adam gibi tedavini ol da zorla başımızı belaya sokma!
bütün gün dinle yatıp dinle kalkmana bir mana veremiyorduk..
tabi ki dine de bağlan..fakat esas çözümü bir tabible paylaşarak çözebilirsin..ben sana dost olarak konuşuyorum...
Bu şiir ile ilgili 85 tane yorum bulunmakta