Geç Gelen Baharın Gülleri..

Geç Gelen Baharın Gülleri..

Vakitsiz koparılan gülün dalından ayrılırken çıkardığı sesti, yüreğimden ayrılışın susmuşların mekânında konuşmaya çalışıyordu yüreğim. Yüreğimin eşini aramaya yalnız çıktığım aşk yolculuğunda ruh ikizimi bulduğumu zannedip, tek ruh olarak devam ettim. Öyle bir an geldi ki bu yolculukta tek kaldım. Bende başlayan bende bitmişti.

Kendi kendimi yakarken senin yüreğin sadece buna mekân hazırladı. Canımı kaybettiğimi düşünürken kendi kendimi yok ettiğimin farkında bile değildim, yanan ateşin içinde.

Ruhumda eksiklik vardı. Yarım kalmışlık, tamamlanamamışlık kangrenli yara gibi içimi oyuyordu. Çok isteyip de tam kavuşacakken doğmasını istenmeyen çocuk gibi. İçimdeki bırakma diyen fısıltıya kulak verip aşkın eteklerinden tutunarak yürümeyi seçtim.

Ruhun gül kokuları arasında derin dehlizlerde yürümeye başladım. Tokmağı ve kilidi olmayan gönül kapısının araladım. Sınırsız aynada ki gönül gözümle zifiri karanlıklarda ilerlemeye çalışıyordum. Geçtiğim her bölümde aşkın farklı görüntüsü ile karşılaştım. Beden aşkı, ruh aşkı, gönül aşkı. Her aşk farklı bedende vücut bulurken camdan tabut içinde ki aşkıma ulaşmaya çalışıyordum.

Zemherinin soğuğunda alevsiz ateş gibi ayazı yaşamaya başladım. Ulaştıkça ulaşılmazlara koşuyordum. Dolunayda parıldayan gülün görüntüsü gibi gözlerimde canlanıyordun. Seni gözlerimle ruhuma hapsetmiştim.

İki bedene hapsolmuş tek ruh, tek yürek, tek lisandı konuştuklarımız. Gözlerimiz yüreğimizin şifre çözücüsüydü. Yürek sesinin yansıması neyden çıkan özlem notaları gibi yüreğe dolmaya başladı…

Sonsuz gecede ruhuma dolan dolunay gibiydin. Yüreğimde özleminde çoğalttığım sözcükler, bedenime sarmaşık gibi sarılıyordu. Soluduğum her nefesin zerresi damarlarımla tenimden sana akıyordu. Ilık rüzgârlarda söyleşmek için senin gelmeni bekliyorum. Söyleşip aşkı deryada boğulmak için.

Canımın mekânı sende kuruluyor, seninle sohbette can bulmak için. Sekerek yürüyen gönlüm, düşe kalka yol almaya çalışıyor. Bazen de senin gönül eşiğinden geri dönüyor. Avuçlarına bıraktığım yüreğim ne canlanıyor ne de ölüyor. Gezgine dönen ruhum kavuşmamın özlemiyle yanarken gönül pencereni kapattığında nefes alamıyorum.

Önce gönlünün pınarlarından doldurduğun kadehlerle ruhumu sarhoş edip başımı döndürdün. Canımın yanmasından değildi ıstırabım. Umut sürmesinin gözümü yakmasındandı. Armağan olarak sunduğun yüreğini, yüreğime yoldaş etmiştim. Geç gelen baharın gülleri gibi, erkenden de gidiverdin. Sensiz geçen anlar ömür gibi gelirken, sensizliği yaşamaya mahkum ettin.

Özlemlerin altında kayboluyorum. Yanan aşk mumlarının ışığında gün gibi aydınlanırken ayrılık rüzgârlarıyla karanlıkta kalıyorum. Canım yıkılmış, ruhum viraneye dönmüş baykuşlar ötmekte.

Kemanın telleri hüzün gamında. Yüreğim yere düşmüş suçlusunu aramakta. Canım bedenimden ayrılmış yollarda. Düşüncemden çıkıp rüyalarımda vücut bulmaktasın. Gönül bir kez karadı mı ya da sevinçten coştu mu onu eski haline getirmek zordur.

Sen benim ölümsüz aşkımdın. Hiçbir zaman benim olmadın, hiç sana doyamadım. Hiçbir zaman sana kavuşamayacağım. Buna rağmen seni hiç terk etmeyeceğim.

Kendi yolculuğunu kendi yapması gibiydi nefesin nefese karışması. Kıldan ince kılıçtan keskin sevda köprüsünden yalnız geçilmiyordu. Bu köprüden geçerken can ile bir olunmalıydı ki sendelemeden geçilsin.

Sesim sessizliğin içinde kayboluyordu. Nilüfer çiçeklerinden prangalar ayaklarımın toprakla temasını zorlaştırıyordu. Ruhumun ağırlığını taşıyamıyordu, yürek seninle doluyken beden gökyüzüne yükselemiyordu. Susuz çöllerdeki seraba kanıp deli çayları terek ediyorum.

Gönül gözüm kendi içimde kapanırken sensizliğin çaresizliğine dolanıyorum. Akıttığım gözyaşlarım, yüreğimin yangınını söndürmeye yetmiyor.

Özlemin eteklerinden tutunup sana gelmek istiyorum. Kanadı kırık kuş ne kadar yol alabilirse…

02.12.2011
Fatma AVCI

Fatma Avcı 2
Kayıt Tarihi : 2.12.2011 15:47:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

TÜM YORUMLAR (2)

Fatma Avcı 2