Biz de yasarız azizim,
Yasamaya gelince, biz de yaşarız ama,
Olmuyor cebimizden kattığımızla eğlenmek,
Gönlümüzden katalım,
Varlıklı kişileriz neşeden yana.
Pazarımız hoş mu geçecek,
Şart değil Büyük ada, Heybeli;
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
hocm 10 puan şiirinizi severek okudum yüreğinize kaleminize sağlık kutlarım
………………Selçuk Bekâr Bey’in dönmesini istiyoruz………………………….
Selçuk Bekâr Bey gibiler giderse, meydan da çoluk çocuğa kalır..birileri de zırvaları tevile yeltenir…
Boğazda… yalıda oturup köy romanı yazanlar..iktidarın nimetlerinden faydalananlar…ağzına kadar kapitalist kokan solcu geçinen yazarlar… sultan sofralarının müdavimleri…. Pir Sultan’tan söz açmayın.. (onun köpekleri de iktidar sofrasından uzak durmuştu.)
Biraz tutarlı olun… Nazım’ı zindana atan kimdi?.. Necip Fazıl’ı hapiste çürüten kimdi?.. Sabahattin Ali’nin zindanda kafasını duvarlara vurarak parçalayanlar kimlerdi?…
Şiire gelince …ortada şiir-miir yok… şairin tek hüneri solcu olması..ya da solculuk bu alanda pirim yaptığı için öyle görünmüştür..
Selçuk Hocam;
şimdi bir yerrlerden yazılanları okuduğunuzu biliyorum..
birgün herkes anlayacak yaptığını..
Allah vere o gün iş işten geçmemiş ola..
Mehmet hocam'ın sesine kulak veriniz...
Sanıyorum bilgisayarımdan olan bir arıza ile yazım hatalarında ki dűzenlemeler tam műmkűn olmuyor..umarım şimdi olmuştur..!
İşte bir Cumhuriyet dőnemimizden degerli edebiyat adamımız. Şiir akıcı ve sevgiye, sevdaya ve R. Ilgaz’ın olmazsa olmazı o ki, topluma mesaj yűklű.
Gecmiş dőnemlerde ki edebiyat inançla, aşkla-meşkle yanıp tutuşması (genel olarak), kul olup havalarda uçması, dumanlaşıp-tűtmesi ve çeşitli mistizimlerle aniden yok olması őtesine pek gidememiş... Ne halkın derdi ne de haklarından, bilinçlenmesinden bahseden kaç edebiyat adamı var ki? Bunlar bizi Mecnun ile Leyla da őzdeleştirmişler.
Hepisi iyi gűzel de... Ama yazarın, edebiyat adamının gerçek yaşamı, toplum katmanlarında haksızlık-hukuksuzlukları irdeleme sorumluluğu ne olacak! Eski zmanlarda bunları dűşűnen, talep eden hatta eleştiren dahi az bulursunuz.
NE ZAMAN Kİ PİR SULTAN GİBİ DEGERELER REJiMi SAZIYLA, SŐZŰYLE ŞİİRİYLE SORGULAMAYA- BAŞKALDIRMAYA BAŞLADI; ASTIK..EZDİK..SŰRDŰK VE ZİNDANLARA ATTIK..
NE YAZIK Kİ..İŞTE GŰNŰMŰZDE DAHİ..REJİMİ SORGULAYAN VE HALKIN GERÇEK SORUNLARINI İRDELEYİP DAHA ŐZGŰR, ONURLU GŐNENEÇ YAŞAM İRDELEYEN, HAKTAN – HUKUKTAN DEM VURANLAR..HàLà VE HàLà HINZIR ZiHNiYETiYLE..ZINDANLARA ATILIYOR..YARGISIZ İNFAZ YASALARINI YŰRŰRLŰGE KOYUYOR..
ESKİ ARAP KŰLTŰRŰNDEN, EDEBİYAT ADAMLARINDAN ETKİLENEN BATI YAZARKLARINA KANIT GİBİ YORUM YAPANLAR ACABA BİRDE (DŰNKŰ GŰNŰN ŞİİRİNE BU YŐNDE YORUMLARI YAPANLAR) BİLMEM KONUNUN BİRAZ DA BU YŐNŰNŰ DŰŞŰNŰRLER Mİ?
Neyse...
Saygılar..
Sayın Antoloji yetkilileri lütfen Selçuk Bekar Bey'in üyeliğini aktif hale getiriniz,onsuz hep bir şeyler eksik bu sayfada.(Not bu istek sadece benim isteğimdir,Selçuk Beyle bir haftadır görüşemiyoruz.)
Ne kadar şiir, o kadar yorum...
Şiir yok, yorum yok!
Emrah' ım..
bu sağ şairler ulufe peşinde koştular ve düzen neyi gerektirdiyse onu yaptılar diyorsun ya..onun içinde mapusa düşenler hep solcular oldu diye de eklemişsin..
sonra buna paralel olarak da Necip Fazıl yerine Nazım okurum daha iyi diyorsun ya mesajında..
sence bu mesajın hata neresinde..
iç tutarlılığını gözden geçir bence..
işe Necip Fazıl' ın hayatıyla başla...
Kökü mazide kalan atiye
Safınız belli safımız belli.Sana kim dedi solcu şairler daha başarılı diye,Medyanın canı öyle isteyince öyle sanıyorsunuz.Reklamlara aldanıyorsunuz.ne yazık ki safı belli olmayanlara alet oluyorsunuz.Farkında mısınız??
Ali Oğuz Bey,
Arabesk konusundaki tespitlerinize aynen katılıyorum. Bu şiirin mükemmel bir imge şiiri olmadığına da katılıyorum fakat bu şiire arabesk derseniz Dostoyevski'yi, Steinbeck'i de arabeskin babaları ilan etmeniz gerekecek. Bu şiririn neresinde ajitasyon ve acıya teslimiyet ya da basiretsiz, edilgen bir isyan var söyler misiniz?
bir de Sadri Alışık'ın mı vardı böyle şiirleri..
hani oğlu da kasete mi okumuştu ne;
'' alo bilmem kaç sıfır on üç mü orası canım'' gibi birşeydi..
belki de yanlış hatırlıyorum..
hoş, yanlış hatırlasam ne olur sanki..
çok mu gerek...
İspanyollar'ın bir müzik türü vardı böyle..
bizim arabeski andırır biraz..
Flamenko değil de daha acı birşeydi..
hit olduğu yıllar Franco devri; harp öncesiydi..
aklıma gelmedi işte..
aman bir ağıt, bir feryat..
aman oy..ne de fakiriz, ne de düşkün..vay ben bir yetimim de..halamı kader aldı da...vay bacımı sevdiğine vermediler de bilmem ne deresine attı kendini falan...
bunları da İspanyolca bildiğimden değil de bir belgeselde çevirisini duymuştum, oradan hatırladım..
bu müziği destekleyen Franco derler..
aslında inanmak zor değil..
bir demecini hatırlıyorum çünkü Franco' nun...
ölmeden az evvel vermiş demeci..
kendisine '' 20. yy da nasıl oldu da bir toplumu isyan ettirmeden despotik bir idare kurabildiniz' diye soran muhabire cevabı çok netti..
üç şey gerek diyor..
1- koca koca futbol sahaları...her gün maç izlesin ahali..
2- erik, bal, balık, ayakkabı, lahana v.s ne bulursanız festivalini düzenleyin..en küçük kasabaya kadar..
3- arabesk müzik..maksat halk yüreğindeki acıdan aç olduğunu farketmesin..
bu süreç İspanya'dan daha geç yaşandı bizde..
70-80 arası...özellikle de 70-75 alt dönemi..
arabesk bir tek müziğe de bulaşmadı üstelik..
sinema ve şiiri de esir aldığını çok iyi biliyorum..
bunun niye İspanya'da 30-40 arası, bizde ise 70-80 arası yaşandığına dair birşeyler söylemek isterdim ama şimdi birileri çıkıp; '' şiirdeki imgeleri çöz arkadaş..bulaştırma sosyolojiyi, siyaseti'' der diye bu bahsi burada bırakıyorum..sadece bir ülkede arebeskin, devletçi ekonumiyle serbest piyasa ekonumisinin yer değiştirme döneminin fırtınası olduğunu ve halkın fakirliğe ve üstelik devlet tarafından umursanmamaya ilk tepkisi olduğunu söylemekle yetineyim..(sanki şiir siyasetten ve sosyolojiden çok uzak bir sanatmış gibi..)
(yine de gece bir şeyler yazma ihtimalim mevcut..)
şimdi şiire dönersek ve yukarıda söylediklerim çerçevesinde değerlendirirsek neye ulaşırız?
şiirin tipik bir arabeskten bariz bir farklılığı var..
sadece acıyı anlatmıyor..
her birkaç acıklı ve fakirlik örgülü mısranın arkasına bir ümit ışığı koymuş şair..
garip bir duruş..
ilginç bir tutarsızlık da demek mümkün.
bunu niye yapar şairler, bu bir araştırma konusudur ve şu anda derli toplu bir fikrim yok..
ama kimin bu fukara edebiyatı içine ümit tanecikleri serpiştirdiğine bakmak çıkış noktası olacak..
Hasan Hüseyin Korkmazgil'de de görmüştüm böyle bir savrulmayı..
mesala Ahmet Arif gibi, Atilla İlhan gibi şairlerin şiirlerinde bir iç tutarlılık var..
söylemek istediğini ve vermek istediği duyguyu dosdoğru verdi bu adamlar..
ha keza Yavuz Bülent gibi sağın o dönemki önde gelen şairleri de böyle bir duruşa sahiptiler..yoksulluğu acıyla, kahramanlığı gururla işlediler...
ama Hasan Hüseyin Korkmazgil'in eşine evlilik yıldönümü için yazdığı bir şiirinde, bu şiirdeki gibi bir savrulmayı çok net görmüştüm...
neyse...
bu o dönem bir fırtınaymış esmiş..
kimi çok savrulmuş kimi dik durmuş..
daha çok sol işlemiş..
sağdan da kapılanlar olmuş..
ama ne olursa olsun halk itibar etmiş..
çünkü anlaması basitmiş..
ne imge aramışlar ne bir söz sanatı..
söylemiş geçmişler...
batsın bu dünya bitsin bu rüya...
sonra 80 ler bitmiş..
ve bu adamların hepsi zengin olmuşlar..
artık dünya batmasa da olurmuş...
Bu şiir ile ilgili 16 tane yorum bulunmakta