Gazzenin sokakları barut kokuyor
Anadolumun yüreği ağıt yakıyor
Bülbüller bu günlerde başka ötüyor
Sanmayınki hava soğuk ondan üşüyom
Diren gazzem diren kardeş yola düşüyom
Yüreğime düşen ateş ile pişiyom
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Devamını Oku
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Duyarlılığınız için teşekkürler.Yüreğimiz dualarımız onlarla birlikte.
Saygılar
Duyarlı yüreğinizi kutluyorum, Şadan bey. Allah Filistinli dostlarımızın yardımcısı olsun.
ŞAdan bey...........Gazza yanar yanar da Anadolu kan ağlar....Bu anadıolu nun hamurundan olsa gerek...Ama bugün Müslüman dünyasında vahşi batıyla kolkola girenlerin haline ne demeli bir küçük tepkileri dahi veremez durumdalar...Benliğini kişiliğini ve değerlerini kaybedenler yarın ayni acılarla karşılaşaçaklar....Allah birliğimizi dirliğimizi bozmasın.....Bu gün eğer oraya gidemiyorsada Anadolu günü gelince bu zülümlerede inşallah son verecektir.............saygı ve muhabbetle
Ödüller Verin İşbirlikçilerinize Katillerinize,
Entel Fahişelerinize
Bir yıl değil
Beş yıl değil
Diyorlar ki:''Diz çök eğil! ! '''
Bir yanlışlık var bu işte.
Bu gidişte bir terslik var
Bu gidiş gidiş değil
Bir yanlışlık var bu işte.
Hiç mutlu etmedi insanı,
Mucitleriniz, icatlarınız;
Hiç mutlu etmedi bizi,
Putlarınız, ilahlarınız.
Ne dersiniz?
Sizce neden dersiniz?
Bir yanlışlık var bu işte:
Geçinirken, dokuz aptal bir kaşıkla;
Herkes daha mutluydu hani.
Baş koyarken dokuz nüfus bir yastığa
Şimdi herkesin kaşığı ayrı
Yatağı da yorganı da var.
Ama ne oldu sanki?
Ne verdik insanlığa!
Bir terslik var bu işte,
Bu gidişte bir yanlışlık var.
Ailenin ve atomun
Çekirdeği parçalanmamışken;
Alırken canları sıtma ve karahumma,
Yani penisilin bulunmamışken henüz;
Güneş, ay ışığı,çıra ve
İdare lambasıyken ışığımız,
Her şey apaçık ortadayken,
Dışa vuracak bir şey biriktirmemişken,
Bu kadar dolu ve şiş değilken karnımız;
Eldeki nasırla,
Akıtılan terle doğru orantılıyken zenginliğimiz;
Nehir akarken,kendi yolunda
Ayıplanmazken ağlamamız, gülmemiz;
Ağladığımızda dağı taşı yırtarken böğürmemiz;
Bir vadi dolusuyken kahkahamız;
İnsanı sokacak kalıplar dökülmemişken henüz;
Okula giden çocuklara,
Aman yavrum, diye başlamazken
Uğurlamamız, güle gülemiz;
Sevdamızı türkülere,
Sevgilimizi güllere,
Çiçeklere serperken;
Ferhat’ı dağlara,
Mecnun’u çöllere düşürüp;
Keremi yakıp kül eden aşk:
Bu kadar kolay,
Bu kadar aciz
Bu kadar ortada,
Yani bu kadar ucuz
Ve bir gecelik değilken henüz;
Daha bir tatlıydı sevda,
Daha kıymetliydi sanki.
Daha bir saygılıydı sevgili.
Gülen yüzümüz,
Gülüşümüzken armağanımız;
Veren elimiz,
Seven yüreğimizken sermayemiz
Daha bir mutluyduk hepimiz.
Bu işte bir terslik
Bir yanlışlık var bu gidişte.
Dikensiz gül bahçemiz var ama
Güllerimiz kokusuz.
Aşımız, ekmeğimiz
Ve aşkımız tatsız tuzsuz
Otoyollar asfaltlar yapılmamışken;
Cilt cilt kitaplar yazılmamışken daha;
Yani plastik icat edilmeden;
Süt şişeye, su poşete girmeden önce yani;
Gökyüzü mavi,
Masmaviyken denizimiz;
Kıyıya vuracak kadar çok değilken pisliğimiz;
Yani diyesim o ki:
Mayınlanmamış,
Tel örgülerle bölünmemişken;
Ülkemizin ve yüreğimizin sınırları.
Marks,
Daskapital’i yazmaya mecbur kalmadan;
Keynes zehirini akıtmadan önce;
Yani, paylaşım
Yani yurtseverlik kitapların
Bilinmeyen sözcükler bölümünde;
Okul kitaplarının en arka sayfasında
Yer almazken imece;
Daha bir günaydınlıydı günümüz,
Daha kardeşçe,
Daha duru,
Daha berraktı düşünce.
Bir yıl değil
Beş yıl değil
Diyorlar ki:''Diz çök eğil! ! '''
Bir yanlışlık var bu işte.
Bu gidişte bir terslik var
Bu gidiş gidiş değil
Bir terslik var bu gidişte.
Hiç insanı mutlu etmiyor
Makineleriniz, verileriniz.
Kimseyi mutlu etmiyor,
Petrol varilleriniz.
Ne dersiniz?
Sizce neden dersiniz?
İnsanı yaşatmıyor
Saniyede attığı mermi sayısı,
Her gün artan silahlarınız.
Hiç mutlu etmedi insanı;
Mucitleriniz, icatlarınız;
Hiç mutlu etmedi bizi,
Putlarınız, ilahlarınız.
Bu işte bir yanlışlık,
Bir terslik var bu gidişte.
Nasıl, niçin;
Sizce neden
Sizce kimden dersiniz?
Şu gazetelerde geçen
Kundaktaki Filistinli bebeğin,
Alnındaki kızıl lekeyi;
Karanfil mi sanırsınız! ?
Hani mesela,
Timsah gözyaşlarıyla izlediğiniz!
Akbabanın başında ölümünü beklediği;
Hani şu fotoğrafçısını kahreden;
Hani şu
Akıbetini merak ettiğiniz;
Yarı canlı, Afrikalı çocuğa
Ne oldu dersiniz?
Başka kanları,
Başka canları da katın sermayenize.
Vietnam, Irak, Kore,
Bilmem ki daha kimleri aldınız listenize.
İki yüz bin Kızılderiliyi,
Hem de öz yurdunda
Öldürmekle başladınız, seri katilliğinize.
1902 yılına kadar
On yılda
Yok edip bir milyon Filipinliyi,
Yani nüfusun altıda birini
Katlederek devam ettiniz serinize.
Şöyle buyurdu: Senatör Bevaridge,
’’Bizi soykırımla suçluyorsunuz:
Onlar Avrupalı değil,
Amerikalı değil bizim öldürdüklerimiz,
Onlar oryantal.’’ Her neyse!
Japonya’da iki yüz elli bin.
Attığınız bomba,
36bin ton TNT
Yani, üç bin altı yüz kamyon
Dinamite eş değerde,
Ve hala etkisi devam ediyor
Yerde gökte
Denizde, toprakta,
Açan çiçekte,
Dökülen yaprakta,
Yeni doğan her bebekte;
En önemlisi
Seven,
Sorgulayan her yürekte
Daha dün Panama: beş bin
Vietnam’da iki buçuk milyon kayıtlı ölünüz;
Irak’ta bir milyon küsur;
Rakam net değil,
Katliniz bitmedi henüz;
Devam ediyor zulmünüz.
Ya işbirlikçilerinizin eliyle katlettikleriniz! ?
Katillerini hep siz eğittiniz,
Hepsinde sizin kanlı elleriniz.
Brezilya’da sayılamıyor,
Binlerce köylü;
Bolivya’da çoğu madenci otuz bin,
Şili’de otuz beş bin ölü,
Binlerce kayıp.
Arjantin: Kaç olduğu belli değil,
Nehirler, göller, yerin altı, yerin üstü ölü dolu.
Kolombiya’da üç yüz yirmi bin;
Guatemala iki yüz küsur bin kayıtlı,
Yirmi bin kayıp.
Küba: Altmış bin
Endenozya: bir milyon
Yetmez mi bunca ayıp?
El Salvador’da yetmiş bin
Kamboçya ve Laos’ta bir milyon
Ve daha milyonlarca sayamadıklarımız.
Artsın diye talanınız;
Şişsin diye göbekleriniz;
Devam ediyor halkını boğmaya,
Köpekleriniz, işbirlikçileriniz;
Devam ediyor kıyıma kasaplarınız,
Cellâtlarınız, tetikçileriniz.
Utanın insanlığınızdan;
Utanabilirseniz,
Eğer utanmayı bilirseniz
Korumak için kendinizi kininden, öfkesinden;
Fili Afrikalıya öldürttünüz,
Deveyi Araba dövdürttünüz.
Şeytana pabucunu ters giydirir,
Oyununuz, entrikanız, ikiyüzlülüğünüz.
Siz ki
Halkın dinini, inancını;
Haçını, kilisesini, mabedini,
Kuran’ını, İncil’ini;
Siz ki
İnsanın rengini, bedenini;
Erkeğin kişiliğini,
Kadının dişiliğini
Kendi pis çıkarlarınız için kullandınız.
Siz ki,
Çürüyen bedeninizi,
Çaldığınız organlarla değiştirdiniz.
Siz ki
Bebeğinizi,
İtinizi, köpeğinizi,
Öldürdüğünüz bebeklerle beslediniz.
Kıtlık,
Ölüm,
Zülüm,
Ve kan.
Ve de sayamayacağın,
Kaydını tutamayacağın kadar
Sakat insan.
Kimse bilmez kopan bacağının,
Çalınan organlarını akıbetini.
İşte bu, sizin eseriniz.
Caniyi titretir,
Şeytanı merhamete getirir;
İşkenceleriniz, zulmünüz.
Katlliğinizle
Caniliğinizle
Maharetinizle
Musibetinizle
Övünebilirsiniz.
Zulmünüzle
Böbürlenebilir,
Kan kusan kalemleriniz
kibirlenebilir;
Kanla yazılmış,
Şerefli tarihinizle;
Övünebilirsiniz.
Şiltler takın
Madalyalar takın generallerinize!
Savaş muhbirlerinize
Ödüller verin entel fahişelerinize!
Ama şu gözlerdeki ışıltıyı,
Şu yanaktaki gülüşü
Söndüremeyeceksiniz.
Öldüremeyeceksiniz
Yürekteki çocuğu.
Bu uzun yürüyüşü
Durduramayacaksınız.
Unutmayın,
Barıştır daim
Her zaman sevgidir,
Son sözü söyleyen;
Döndüremeyeceksiniz.
O çocuğun akıbetini biliyorum,
Ama demeyeceğim,
Affedersiniz!
Çünkü
Bu halinizle siz,
İnsan değilsiniz.
Ama
Şunu bilmelisiniz
Annesinin ölümüne sebep olan
Silah Avrupa,
Kurşunu amerikan patentli.
Fotoğrafın kâğıdı da USA antetli.
Japonya’dan, Şili’ye;
Kan kırmızı karanfilden,
Beş sütunlu on tonluk file;
Alacağı var sizden, biliyor musunuz?
Alacağı var sizden,
En basit organizmadan,
en gelişmiş yapıya;
Evrimin gelecek halkasına varana ki
Genlerini bozdunuz;
Yerin, göğün;
Havanın, suyun, toprağın;
Bozulan her hücrenin,
Sararan her yaprağın,
Demografik yapının
Alacağı var sizden,
Alacağı var sizden
doğan ve doğacak olan her çocuğun
borçlusunuz.
Ve siz,
Halkın, hakkın, ve insanlığın,
Doğanın ve tabiatın önünde suçlusunuz
Mahmut NAZİK 25.03.2008 MERSİN
Şadan Bey;
Yüreğinize sağlık, tüğlerim diken diken oldu...
Nede güzel betimlemişsiniz...
Tebrikler...
Söyleyin kim katlanır böyle acıya
Filistinli muhtacken bir yudum suya
Uyulurmu mışıl mışıl hiç doya doya
Sanmasınlar Türk milleti tahammül eder
Kimsenin ağzına bakmaz o, şu, bu, ne der
Türk ordusu şahlanırsa Dünyaya yeter
Dediğiniz gibi aynı acıyla gark olmuş yürekler. Kutluyorum.
Ey kalem dostum.
Ey gönül dostum.
Belki onlar ektiğini biçiyor,
belki onlar Osmanlıya yaptıklarını çekiyor ama;
Bir Müslüman Türk olarak sahip olduğum insanlık anlayışı alabildiğince tükür diyor yahudinin suratına, israilin suratına.
Çünki yahudileri müslümanlar fırına atmadı
Çünki onları Müslümanlar gaz odalarında öldürmedi,
Çünki onları Müslümanlar hayvan vagonlarına tıkabasa koyup katletmedi,Çünki onlaraMüslüman soykırım uygulamadı.
üFilistinliler osmanlıya yaptıklarının karşılığını Allah'tan bulurlar.
Bu yahudiye ne oluyor.
Birlik olmakzamanı.
Hep beraber Tükürelim insan kılıklı, hayvandan dahi alçak ruhlu yahudinin suratına.
Selam ve saygılar
ŞADAN BEY ÜSTADIM ;
yüce Allahın da lanetlediği bu israil oğulları şu bir hafta içinde işledikleri vahşetten dolayı gerek müslümanlardan ve gerkse yeryüzündeki insanlardan okadar beddua aldılar ki inşallah yaradanım bu seslenişleri işitir ve bu canilere gerekli cezalarını veririr..
Bugün 2009 ilk günleri.. ben dün gece hiç uyumadım..karadan gazzeye giren israil ordusunun vahşetine lanet okuyarak ve gazzeli kardeşlerim için rabbime dua edrek tv den izledim..
bu hafta arkadaşlarımın bir çoğu ben dahil hep bu israil vahşetiyle ilgili şiirler yazdık...bu da duyarlılığımızı gösteriyor..toplum olarak duyarlı olmak zorundayız..bu gün filistinlilere yarın bize olacaktır bu vahşetin zulümleri.. arkadaşlarımızın ortak paydasına yorumumla katılıyorum..
2009 yılına filistinde ki acılarla girdik..zalim israil dün gece bu soğuk ve kışta yine gazzeye bomba yağdırdı...ve tüm islam ve arap alemide seyrediyor..bu B.M lerde bulunmanın bir anlamı kalmadı artık...bence islam ülkeleri israilin,ABD avrupanın güdümündeki bu teşkilattan derhal ayrılmaları ve kendi birliğini kurması gerekir,bence geçti bile zamanı..dünyanın artık yeni bir düzene bence ihtiyacı var...bu BM israilin ve vahşi ABD nin haklarını korumaktan başka hiç bir işe yaramıyor..
kutlarım saygın kaleminizi.tam puan 10...Akçaydan selam ve saygılarımla...ibrahim yılmaz.
--------------------------
*** DÜNYANIN KANAYAN YÜZÜ ***
Şu dünyanın haline bakar mısınız dostlar
Vahşet insanı boğazlıyor seyre bakıyor vicdansızlar
Güneşin yüzü kirlenmiş ısıtmıyor hayatı
Zorba düşüncelerimizin leş kokan nefesinden.
Çıldırmış doların gücü yeryüzünü soymaktan
Sen utanmaz ve arlanmaz mısın ey bencil kafa
Görmek istenilen karanlık rüyaların adına
Dünyanın en mümbit yerlerini kotarman için
Tüm vahşetinle saldırıyorsun insanlığa.?
Sanki gölgesi bize bahşiş olarak verilmiş hayatın
Hiç ürün vermiyor bize talan edilmiş salkımları
İçimi sızlatıyor Dünyanın kanayan yüzü
Hiç görmedim Alaska’nın gizemli baharını
Hani hiç de merakta etmedim aslında
Ne kan kokan Beyaz Sarayı
Ve ne de Emperyal Buckingham Sarayını.
Yıllar yılı benim ömrüm
Kirlenen güneşi yıkayacak yağmurları beklemekle geçti
Kongo’yu veya amazonu özlerim yanık Fizan çöllerinde
Geceleri hep serap sanırdım seni tanımadan önce
Eyvahlarım gözelerinde kaldı Filistin kuyularının
Kenan ilinde acılar fışkırıyor karnından insanların
Hangi yıldıza doğru baksam
Yakup’un gözlerini görürüm mahzun bakan ayda
Asırlar hiç bir şeyi değiştirmemiş zulümlerden yana
Şimdi çullanmış özgürlük Filistin’in bağrına
Hala ağlar Yakup'um mısır’a sultan olan Yusuf’a.
Çok şükür iyi ki;
Yağmurları bekleyen kardeşlerim var yeryüzünde
Elleri bağrında kırkikindi yağmurlarını
Hayatı kutsayan bir ilahi sesi yükseliyor semaya
Hangi dildendir pek anlayamadım ama
İster Farsça olsun isterse Frenkçe
Yeter ki beni sana çağırsın
Filistin gecelerini sevdamızın nur'u sarsın
Sussun kalplerde çınlayan zulmün top sesleri
Yeter artık ağlamasın yeryüzünde Filistin anneleri.
Senin sözlerinden başka
Hiç bir söz tanımıyorum beni aşka çağıran
Yumru yumru toprağın altında besliyor ağaçları kökler
İşte şu anda tek şahidim senin için bakan nemli gözler
Şüphem hiç olmadı güneşin ısısından yana
İşte semada varlığının işaretleri nurdan ışıklar
Zamanı haklı çıkaran tanığımdır tarihin altın sayfaları
Diz çökmüş ölülerin dirilmiş dillerinde soylu senli şarkılar
Ben kirlenen güneşin yüzünü yıkarım sabahları
Dünyanın gözleri Süreyya olmuş aşkın senli sesinde
Ahmaklar sensiz dillerini yutmuşlar nemrutun son nefesinde
Gördün heybetli sandığın o mumyalanmış heykelin aciz sesini
Çürümüş yelkovanlar süpürüyor mağrip gecelerini
Kudüs’ten uçan Ömer güvercinleri konmuş Anadolu şehirlerine
Çiçeklerin renklerini asaleten senden aldı nemli gözlerim
Derin gecelerimden taşan adının hecelerinde gizliyim.
Evrenin bakışlarından yıldızların aşkı çağırır beni
kozmosta zaman aşkın ıssız belleklerde atar şimdi.
AKÇAY –ARALIK / 2008
İBRAHİM YILMAZ
zalimin zulmü yanına kar kalmaz hocam.elbetteki herşeyden haberdar olan yüce Allah er geç hesap görecektir....güzel şiirinizi beğenerek okudum.yüreğinize sağlık
Duyarlı yüreğini Kutluyorum tam +10 puan
Selam ve dualarımla efendim
05.01.2009
Şarapnel parcası, fosfor bombası.
Acı, kan, gözyaşı; onların aşı!
Yok; dünyada Filistin'in arkası
İsrail gülüyor, gazze yanıyor
Uyuma müslüman can Filistin ağlıyor.
Kimyasal silahlar deneniyor bak,
Ölenler kardeşindir uyuma ahmak
Yiğitce vuruşmaz israil korkak
Gazze kuşatıldı, küdüs yanıyor
Utan eyy insanlık, can Filistin ağlıyor.
Bu savaş ne zaman bitecektir ki!
İlk değil belkide sonların ilki
Zalim Yahudiler işgalci tilki!
Kimler zalimlerden hesap soruyor
Utan! kahpe dünya; can Filistin yanıyor...
Utanmıyormusun bu olanlardan
Sen nasıl gecersin anadan yardan
Kudüs gibi kutsal güzel diyardan
Yükselen feryattır, gazze yanıyor.
Utan! kahpe dünya, Filistin'li ağlıyor...
Bu şiir ile ilgili 27 tane yorum bulunmakta