Gazze Şehitlerine
GAZZE ŞEHİTLERİNE:
“Uyan artık! ” diyen bir el,
Filistinli sabinin, paramparça, kanlı eli;
Çekiyor, çekiyor, atlâs’u diba yorganı üstümüzden.
Şunu bil: Uykunun artık pek ağırdır bedeli!
Tâ Kevkeb’i Süreyya’ya kadar
Çıkmış, yedi kat gökleri giryân ediyor nâleler;
Bitsin bu Devr’i Çerâğ ve kırılsın Câm’ı Cem,
Gayrı şerha şerha sürülmüş bedenlerde açıyor kan kırmızı lâleler.
Hele nasıl kudurmuş bir ekpek’ül küpekâ,
Atılıp saldırıyor; Hunhar, koparıp parçalıyor.
Bîpervâ bu mel’unu yok mudur durduracak?
Zinciri nerde bunun? İşte Nil’den tâ Fırat’a uluyor.
Boğuyor, pençe’yi habâset; çöküyor üstüne milyonlarca mâsûmun,
Amansızca çöken sade o mu, üstüne yedi milyara bâliğ beşerin?
Bir hâb’ı gaflet ki kaç asırdır sürüyor;
Yaldızla boyanmış ölü, Hümanizma, seyret: Bak, işte bu senin eserin!
Suluyor, dem be dem cân ektiğimiz tarla’yı medhûşu kanıyla,
Analar, bacılar, civanlar, bebeler… Sanmayın, onlar ölüyor;
Ölen, kalmışsa azcık insanlık ve hercâyi gönüller.
Lâhût’un harîminde biten gök ekinler, ötelerden gülüyor.
Uyuma! Ashâb’ı Kehf’e mi özendin de rahatça uyudun?
Bunca yıl; tâ Karlofça’dan beri, üç yüz ve dokuz yıl artık.
Eşikteki Kıtmîr bile âr ediyor kanmadığın uykundan
Yokluğunda, yandı güller, bağçe harâb; soluyan leşlerin insâfına kaldık.
Ceddin, bir ‘kızılelma’ uğruna al kanlara boyandı, yine dönmedi ahdinden;
“Allah nâmına! Hakk aşkına! ” deyip, hep mazlumların imdâdına yetişti.
Durmadı bir ân için; ne cân için, ne de gül kokuşlu cânân için,
Onun îmânı, zalimlerin küfrüne çarpa çarpa pekişti.
Dîni mübîni sen tutar kaldırırdın ya bâş üstüne…heyhât!
O güzel günleri, şimdi, bir mâzî’yi berhavâ diye mi yâd eyleyelim?
O’nurlu geçmişe lâf eden harfendâzlara kulak tıkayıp
Koyalım cânı yola, “Çok mu dedim? ”, hiç olmazsa gözleri kan eyleyelim!
Eğmeyiz başımızı; küfür, dalga dalga kudursa, dikleniriz!
Sedd’i Zülkarneyn oluruz, düşman Ye’cüc’ü Me’cüc dahi olsa.
Lime lime edilse de etimiz, yerimiz Peygamber’i Zîşan yanıdır,
İki dünyalıyız biz, biliriz: Cennet’i Âlâ’da doğar cân güneşi, ufkumuzda da batsa!
Haydi atıl! Sahiplen Dîn’i İslâm’ı, terk etme ki, ağyâr gülmesin,
Şehîdler ölmez! Bil ki: Resûl’u Melâhim diridir; Yahyâ, Zekeriyyâ, Îsa diridir!
Arş’u Ferş üstüne yemînler ediyor Müntakîm olan Hazret’i Allah;
Billahi, bu dünya Hakk ile bâtılın savaşım yeridir!
Olmak mı gerek illa Rüstem’i Zâl, küfrün Câlut’u; işte!
Bükülmez sanılan bileği nice hâneyi vîrân ediyor;
Bir buçuk milyar kılı büksen olur a koskoca bir gürz,
Filistin nâm bir Ebâbîl’i Bîçare, arz’ı mevûdu bu lâine dâr ediyor!
Lâkin, körpecik Gazze’m fazla dayanmaz, sen ağabeysin, koş!
Eskinin mazlûmu Firavne dönüşmüş, sanmam Musa’yı Kelîm’den utanır.
Geçti zamân, döndü devrân; zulm ona, âsâ sana mîrâs,
Böyle tuğyânın üstüne, Kızıldenizler yetmez, inşallah cümle ummanlar kapanır!
Murat Kar
Murat KarKayıt Tarihi : 31.5.2010 17:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!