Bir harf kadar sade,
Bir çığlık kadar derin.
Bir çocuk ağlaması yankılanır yüreğimin ortasında,
Her gözümü kapattığımda bir mezar açılır içimde.
Ey sokakları enkaz, evleri mezar olan şehir!
Kimi anneler çocuklarının ellerini toprağa gömdü,
Kimi çocuklar, annesinin sesini son kez duydu.
Ve biz…
Biz ekran başında dua eder gibi susarak izledik seni.
Eyvah ki ne eyvah!
Yirmi bin masum çocuk…
Ne günah gördüler de
Dünyanın gözleri önünde cennete yükseldiler?
Ne suçları vardı?
Ne yediler, ne içtiler ki bu kadar ölüme lâyık görüldüler?
Yetimlik çöktü Gazze’nin üzerine,
Kimsesizlik bir gölge gibi sardı her köşesini.
Ekmek yok, su yok, ışık yok,
Ama direniş var, iman var,
Ve bizde ne yazık ki sadece utanmak var…
Susmanın utancı,
Dilsizliğin ayıbı,
Alışmanın ihaneti çökmüş üzerimize.
İzzetimiz çiğnenmiş,
Ve biz hâlâ diplomasi konuşuyoruz, hâlâ endişe bildiriyoruz…
Ey insanlık!
Sen de mi öldün?
Gazze’nin çocukları öldükten sonra,
Senin yaşaman neye yarar?
Ey Rabbim!
Bize Gazzeli bir çocuk kadar yürek ver,
Bir taş kadar ağırlık,
Bir mazlum kadar dua…
Ey kardeşim,
Bu utancı sen de hisset, ben de.
Çünkü eğer bu acıyı içimizde taşımazsak,
Hiçbir secde izzet getirmez bize.
Kayıt Tarihi : 11.6.2025 12:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!