GAZİANTEPVE ZEUGMA
Gaziantep yöresinde yerleşmenin tarihi Neolitik Çağ’ a değin uzanır. Yüzölçümü 6.496 km² olan Gaziantep ili doğuda Şanlıurfa ili, güneyde Suriye ve Kilis ili, güneybatıda gene Suriye ve Hatay ili batıda Osmaniye, kuzeyde Kahramanmaraş, kuzeydoğuda da Adıyaman illeriyle çevrilidir.
İl merkezi: Gaziantep
İl trafik no: 27
Nüfus (2000) : 1.285.249; yüzde 79 il ve ilçe merkezlerinde, yüzde 21 bucak merkezi ve köylerde.
Nüfus yoğunluğu: Km² başına 188 kişi.
Yüzölçümü: 6.496 km².
Başlıca kentler ve nüfusları (2000) : Gaziantep (853.513) , Nizip (71.629) .
Başlıca yükseltiler: Büyüksof Tepesi (1.496 m) , Karadağ (1.081 m) .
Sıcaklık: Gaziantep kentinde en düşük – 17,5 C (15.1.1950) ,en yüksek 42,8 C (2.8.1957) , ortalama 14,5 C.
Yağış miktarı: Gaziantep kentinde yıllık ortalama 533,7 mm.
TARİH
Gaziantep yöresinde yapılan araştırma ve kazılarda ele geçen buluntular, yöredeki yerleşme tarihinin Neolitik Çağ’ a değin uzandığını göstermektedir. Bilinen en eski yerleşme il merkezinin 10 km kadar kuzeyinde yer alan Dülük köyündeki Dolikhe kentidir. Sakçagözü, Zincirli Höyüğü ve Tilmen Höyüğü’ nde yapılan kazı çalışmalarında Kalkolitik Çağ’ da kurulduğu sanılan yerleşmeler bulunmuştur. Orta Tunç Çağı’nda Babil yönetiminde olan yöre Hitit, Huri – Mitanni ve Mısır arasında çatışmalara neden oldu. Son Tunç Çağı’ nda Hitit egemenliğine girdi. Bu dönemde Karkamış kenti önem kazandı. Daha sonra yörede üstünlük sağlayan Asurlar Karkamış’ a “Hitit ülkesi” diyordu. Yöredeki Geç Hitit prenslikleri Karkamış’ ın önderliğinde Asurlara karşı ayaklanınca yöre halkı Asur’ a sürüldü. Dönemin öteki önemli prenslikleri Sakçagözü ve Zincirli’ deydi. İ. Ö 6 yüzyılda Perslerin eline geçen yöre Kapadokya satraplığına bağlandı. İ. Ö 4. yüzyıl sonlarında İskender’ in egemenliğine girdi ve bunu Selevkosların yönetimi izledi. Selevkoslar İ. Ö 2. yüzyıl boyunca Roma desteğiyle egemenliğini sürdürdü. İ. Ö 2. yüzyılda kurulan Kommagene Krallığı’ nın kısa süren yönetiminden sonra İ. S 72’ de Roma’ nın Suriye Eyaleti’ ne bağlandı. Aramilerin yerleştiği Dolikhe bir süre Antiochai ad Taurum olarak da adlandırıldı. Hititlerin ünlü Baal tapınağının bulunduğu Dolikhe, Roma ve Bizans dönemlerinde de dinsel işlevini sürdürdü. Bir süre Sasanilerin Hamdanilerin elinde kalan Dolikhe, 10.yüzyıl sonlarında Bizans’ ın Telükh Theması’ na bağlıydı. Alp Arslan’ ın komutanlarından Emir Afşin 1067’ de Dolikhe’ yi ele geçirip buradan güneye doğru akınlar yaptı. Yöreye Türkmenlerin yerleşmeye başlamasından sonra Dolikhe önemini yitirdi ve güneyindeki yerleşme önem kazandı. Bu yerleşmenin adı Arap kaynaklarında Ayntab olarak geçer. Yöredeki Anadolu Selçuklu yönetimi Haçlıların 1098 ‘de Urfa Haçlı Kontluğu’ nu kurmasına değin sürdü. 12. yüzyıl başında Frankların Maraş Senyörlüğü’ ne bağlanan Ayntab, 1150’de yeniden Anadolu Selçuklularının yönetimine girdi. Yeniden başlayan Haçlı etkinliğini kıran Türkmenler 13. yüzyıl başlarına değin Ayntab’ a egemen oldu. Daha sonra Halep Eyyubilerine bağlanan Ayntab 1218’ de bir kez daha Selçuklulara geçti. 13. yüzyıl ortalarında İlhanlılar Anadolu’ da etkili olmaya başlayınca Ayntab Memlüklere bağlandı. Bir ara İlhanlıların eline geçtiyse de 14. yüzyıl başlarına değin Memlüklerle çekişme konusu oldu. Bu dönemde iç işlerinde bağımsızlığını koruyan Ayntab, 14. yüzyıl boyunca Dulkadıroğullarıyla Memlükler arasında el değiştirildi. 15 yüzyılda Memlüklerin yönetimi sürerken Dulkadıroğulları üzerine etkili olan Osmanlılar yöreyle ilgilenmeye başladı. I. Selim’ in (Yavuz) Memlük Devleti’ni ortadan kaldırmasından sonra, Ayntab ve yöresi kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı (1517) . 1839’ da kısa bir süre Osmanlı Devleti’ ne başkaldıran Mısırlıların elinde kaldı. 19. yüzyıl başlarına değin Zulkadriye (Kahramanmaraş) Eyaleti’ ne bağlı bir sancak olan Ayntab yöresi 1818 de Halep Eyaleti Merkez sancağına bağlı kaza, 1908’ den sonra da sancak yapıldı. 19. yüzyıldan sonra Ayntab ya da Ayıntap adıyla anılan sancak merkezi, Mondros Mütarekesi’ ni (30 Ekim 1918) izleyen günlerde önce İngilizlerin, sonra da Fransızların işgaline uğradı. Kurtuluş Savaşı’ nın örnek yerel direnişlerinden olan, tüm kent ve yöre halkının katıldığı Antep Savunmasıyla 25 Aralık 1921’ de işgalden kurtuldu. Yerel direnişin sürdüğü sırada TBMM 6 Şubat 1921 ‘de 93 sayılı yasayla kente “ Gazi “ sanı verdi ve adı Gaziayıntap oldu. 1924’te öbür sancaklarla birlikte vilayet yapıldı, 1928’ de de il ve il merkezinin adı Gaziantep biçiminde değiştirildi.
GÖRÜLMEYE DEĞER YERLER
Ali Dola Camisi: Gaziantep kentinde Alaü’ d – Devle Camisi olarak da bilinir; 15.yüzyıl sonunda ya da 16. yüzyıl başında Dulkadıroğlu Alaü’d – Devle tarafından yaptırıldığı sanılıyor;
Belediye Hanı: Gaziantep kentinde; yüzlerce odası ve ahırı bulunan, iki katlı kervansaray görünümünde; 1887’de belediye başkanı olan Mustafa AĞA tarafından yaptırıldığı sanılıyor.
Debbağhane (Tabakhane) Köprüsü: Gaziantep kentinde, Allaben Deresi üstünde; Melik Nasır tarafından 1259’da yaptırıldığını gösteren Arapça ve Ermenice yazıtı Gaziantep Müzesi’nde sergileniyor.
Dülükbaba orman içi dinlenme yeri: Gaziantep kentinin yaklaşık 10 km kuzeyinde; piknik alanları.
Gaziantep Kalesi: Yapım tarihi bilinmiyor; 6. yüzyılda Bizanslılar, 1481’de Memlükler, 1557’de Osmanlılar tarafından onarılmış; içinde cami ve yapı kalıntıları var.
Handaliye Camisi: Gaziantep kentinde; 16.yüzyılda Handan Bey tarafından yaptırılmış; daha sonra birçok onarım geçirmiş.
Paşa Hamam: Gaziantep kentinde; Lala Mustafa Paşa tarafından 16. yüzyıl ortalarında yaptırılmış.
Paşa Hanı: Gaziantep kentinde; 16.yüzyıl ortalarında Lala Mustafa Paşa tarafından yaptırıldığı sanılıyor.
Şeyh Fethullah Camisi: Gaziantep kentinde; Memlük mimarlığından çizgiler; 16. yüzyıl ortalarında yaptırıldığı sanılıyor.
Şıh Hamamı: Gaziantep kentinde; Şeyh Fethullah tarafından 16.yüzyıl ortalarında yaptırılmıştır.
Yesemek: İslahiye ilçe merkezinin 22 km güneydoğusundaki Yesemek köyü yakınında taş ocağı ve heykel atölyesi; 300 kadar bitmemiş heykelin İ. Ö 1. binyılın ilk çeyreğinden kaldığı sanılıyor.
Zeugma: Nizip ilçe merkezinin 10 km doğusunda, Kavunlu (Belkıs) köyü yakınında antik kent kalıntısı; Helenistik, Roma, Bizans dönemi yapıları; Birecik Barajı’nın suları altında kaldı; mozaikleriyle ünlü.
Zincirli Bedesten: Gaziantep kentinde; Kara Basamak Bedesteni ve Eski Hal olarak da bilinir; tek katlı ve 80 dükkanlı; 18. yüzyıl başlarından kalma.
ZEUGMA
Gaziantep’te Nizip’in 10 km doğusunda, Fırat Irmağının batı kıyısında, Kavunlu (Belkıs) köyü yakınındaki Helenistik, Roma, Bizans dönemlerine ait kent kalıntısıdır. Selevkos Krallığı’nı kuran I. Selevkos Nikator (hd İÖ 312 – 281) Fırat’ın doğu kıyısında da tam bunun karşısında kendi adına Seleukeia kentlerini kurdu. Seleukeia, konumundan dolayı daha sonraları, “köprü başı”, “geçit yeri” anlamına gelen Zeugma adıyla anılmaya başladı. Kommagene Krallığı döneminde Zeugma hızla gelişerek krallığın dört önemli kentinden biri oldu. Bölgenin Roma egemenliğine geçmesinden sonra 4. İskit Lejyonu’nun buraya yerleştirilmesi önemini iyice artırdı. İki yüzyıl boyunca yöredeki üst düzey Roma yönetici ve subayları burada oturdular. Askeri öneminin yanı sıra Zeugma İS 1. ve 2. yüzyıllarda önemli merkezler arasındaki hareketli bir ticaretin geçiş noktası olarak altın çağını yaşadı. 256’da Sasaniler tarafından işgal edildi. Daha sonra Bizanslıların eline geçti ve kısa süre için askeri önemine yeniden kavuştu. Kentten son kez Suriyeli Mikhail söz etmiştir. Kentin bugün Belkıs Tepesi olarak adlandırılan akropolisinde Talih Tanrıçası Tykhe’ye adanmış bir tapınağın kalıntıları bulunmaktadır. Buradan 300 m aşağındaki Fırat Irmağı’na kadar inen yamaçlardaki teraslarda tiyatro, zafer takı, agora ve dükkanlar, hamam, sarnıçlar, su kanalları ve konutlar gibi çeşitli yapıların kalıntıları yer almaktadır. 1980’lere kadar pek çok kazıya sahne olan Belkıs ören yerinde 1987’den sonra Gaziantep Müzesi tarafından kurtarma kazıları yürütülmüştür. Zeugma’nın yaklaşık 20 bin dönüme yayıldığı düşünülen sit alanının üçte birinin, yapımına 1996’da başlanan Birecik Barajı’nın oluşturacağı gölün suları altında kalacağı öngörülmüştü. Bu nedenle barajda su tutulmaya başlayan 2000 yılında kurtarma kazıları hızlandırıldı. Üç bölgeye ayrılan kentin A ve B bölgeleri aynı yılın sonunda tamamen su altında kaldı. Üst bölümü oluşturan C bölgesi ise bugün sulardan etkilenmemektedir. 2000’de çeşitli uluslar arası kuruluş ve kurumların sağladığı desteklerle bir çok ülkeden gelen bilim adamlarının yürüttüğü kazılarda ortaya çıkarılan Roma villalarındaki eşi az bulunan “Ariadne ile Dionysos”, “Okeanos ile Tethys”,”Çingene Kızı”, “Poseidon”, “Aphrodite’nin Doğuşu”, “Odysseus’un Akhilleus’u Troya Savaş’ına götürmesi” gibi sahneler bu mozaiklerin en önemlileridir. Gene kazılarda çıkarılan tunç bir Ares heykeli, mermer Apollon heykelciği, kandiller ve daha başka küçük buluntular ile Roma dönemi arşiv yapısında ele geçirilen en az 65 bin mühür baskısı, baraj gövdesinin yapımı sırasında rastlanan Roma hamamı ve mozaikleriyle İlk Tunç Çağı mezarlığının kazılarındaki 312 mezarda ortaya çıkan 8000’i aşkın seramik buluntu arkeolojik açıdan büyük önem taşımaktadır.
27/05/2006-Cumartesi
GÜNEYİNKIZI
Münevver DüverKayıt Tarihi : 31.5.2006 20:42:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Münevver Düver](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/05/31/gaziantep-ve-zeugma.jpg)
Ümran Tokmak
TÜM YORUMLAR (2)