Edirne ' de bin çeşme,
...
Hamidiye caddesi,
Kaleiçi...
Kartlara konu olmuş.
Kırkpınar Sarayiçi;
Tutuklu nice Ata,
Hüzünle yatar Orada...
...
Yüreğimi deşme! ...
..
' Gazilerimizin Tümüne minnet ve şükranla...'
Nereye bu yolculuk, Murat doğumlu Banaz! ...
Yazıp çizerim ama, sanma derdim senden az! ...
Sızlamakta bu akşam, onca Gazi Yarası,
Bir başka ağlamakta, nice Şehîd Anası...
Bu akşam Ege ' ye mi? ... Zeybeğe, Efe ' ye mi?
Kime anlatmalıyım, yinelenen derdimi? ...
Baş tacı edilmekte, nankörün enikleri,
..
“Kamer ile Kemale...Bu Vatanı sevene”
Tunceli ve Kocakoç, Çiçekli ve Sütlüce,
Gün bir başka doğacak, yamaçlardan inince...
Çemişkezek, Gedikler; su dostu Akçapınar,
İkisi de anlamlı, ne güzel bir adı var...
Hozat ' ta yaprak açmış, Geyiksuyu - Çağlarca,
Yanar yüreğim yanar, Şehîtleri anınca...
Mazgirt ile Darıkent, sevdi bizi Akpazar,
..
Giresun, Gümüşhane, Bayburt ile Erzurum,
Ne mutlu bir ortamdır, bu komşuluk diyorum.
Bingöl ile Malatya, Elazığ ' la Tunceli,
Ver elini öpeyim, Anne, ben gidiyorum...
Sivas ister bir yandan, Erzincan benim diyor,
Uçtan uca Memleket, bin yıl sizinim diyor,
' Savaşta kanım helâl, barışta ismim Gazi,
Ayyıldız ' ın altında, kurusun tenim ' diyor...
..
İstiklâl Savaşı ' nda, katkıları ve Burdur,
Kuvay ' ı Milliye ' ye yardımları bir onur,
Demirci Mehmet Efe, Nazilli cephesinde,
Burdur ' lu Şehitler ' e, nice Yasîn okunur...
Kurtuluş Savaşı ' nda binbir zorluk altında,
Uğraşırken bu Millet, içte dışta düşmanla,
Büyük denen devletler, yutacakken Burdur ' u,
Gazi Mustafa Kemal, vurdu birden yumruğu...
..
Dokuz yüz otuz iki... Gazi Mustafa Kemal;
Kurtulunca Memleket dememiş orda Kal! ...
İnsan doğa kaynaklı bir gerçekçi tasarım,
Sunmuş ama nedense, kalmış sanırım yarım...
Adı bile verilmiş; “ Cumhuriyet Köyleri “
Uygarlık solumakta bu deyimin her yeri.
Köyde öğretmen evi, halk okuma odası,
Köy konağı, konuklar için yer var dahası...
..
Ne de güzel süslemiş; sarmış kırmızı güller,
Ertuğrul Gazi ' min bak! ... Yıllanmış türbesini,
Çamlar altı huzurla, Rabbe uzanmış eller,
Kuruluş ' tan söz eder, okşarken bebesini....
Bilecik Söğüt bura; sık sık gelir hatıra,
Dualar Allah ' adır, sevabıysa Yatıra,
Teoman ' dan Mustafa ' ya... Çizilmiş bir yoldur bu! ...
Geçmiş; gelecek sana, yanlış yere takılma! .
..
Belisırma, Güzelyurt... Helvadere, Selîme,
Karaca ' dan selâm var, boynu bükük Elif ' e...
Hasan dağı! ... Hey Babam! ... Neden çıktın karşıma?
Kapanmaya yüz tutmuş, yaraları kaşıma! ...
Gülağaç, Kızılkaya... Musular ve Melendiz,
Yöre insanı der ki; ' Devlet dostu kimseyiz! ...'
Ataları söylemiş; ' Savaş meydanı yâr bize,
Ya Gazi ya Şehidiz... Döşeklerde ölmeyiz! ...
..
Bingöl; sıralı evler, çatılar Kış ' ı bekler,
Birden yolları keser, o bembeyaz benekler...
Renkli cam ' ın önünde, nasıl geçer geceler,
Çıtır çıtır ses verir, alacalı çenekler...
Kiğı ve Karlıova, Bingöl, Genç ile Solhan,
Gazi ' nin Soylu Genci, el ediyor uzaktan,
Bağrım ezelden açık, evlâd ve kardeş gibi,
Yüreğimde yer bulur, kâlbe girer damardan..
..
Bilginler ve uzmanlar, uyarıyor durmadan,
Yeryüzünün suları, yok olmasın dünyadan,
Görmüş bu günleri de, uyarmış beyazları,
İki asır öncesi ' Kızıl derili Adam '.
Gala varken yanında, topraklarımız ıslak,
Ama kuruyunca göl, bir Cehennem olacak,
Ve Kıyamet kopacak, şaşkın ördek canlılar,
Pancarlar çürüyecek, ay çiçekler solacak...
..
Nebîler arasında... Elmalı... Hamdi Yazır,
Görevini yapmanın, huzuruyla dolaşır.
Ey Türkoğlu gençsin sen, kesin yoktur usunda;
Eserine Gazi ve Bey Dağları tanıktır...
Musa dağı, Çevirme, Eren ile Görece,
Her şafak sökende bak, Tahtalı ' da sevince.
Geyik dağları uzar, Oğuz yaylası sorar;
' Göğe doğru uçların, nere gider delice? '...
..
Adana - Çukurova, kadını erkeğiyle,
Sevecen ve çalışkan, konuklara birer can.
Nasıl geldi bu güne, dillense de söylese;
Ata ' nın kahvesini, içtiği mavi fincan...
Yıldırım Orduları, Gazi Mustafa Kemal,
Kaç kez gelmiş Yöre ' ye, parmaklarınla bir say,
Şehit ve Gazin için Ulucami ' ye uğra,
Dua ederek Rabbe, özgürce düşlere dal! ...
..
Göl deyince orda dur! ... Göl Sultanı Bolu ' dur...
O güzelim göllerde, nice ezgi okunur.
Bir yanda Abant Gölü; ova yanar, O bahar,
Sakar ' daki günahkâr, Orda serinlik bulur...
Çubuk, Sünnet ve Çağa; el ele ırgat ağa,
Teri birlikte akar, kutsal olan toprağa,
Sordular varsıl - yoksul; içlerinde son ümit,
' Gazi ' nin hedefine, ne kadar yol var daha? ...
..
Nice kervanlar görmüş, ne paşalar, ne beyler! ...
Gümüşhane şehri ve ipek yolu durağı.
Sılada bekleyenler, bilmem ki şimdi neyler?
Mektupta birkaç satır, yakın eyler uzağı...
İkisu ' da Karaca, çocuklara eğlence,
Vadide ağıt yakar, özlem çeken yamaçlar...
Şehit, Gazi geldikçe, eğlenemez gönlünce,
Gümüşhane uyumaz, Yöre ' de varsa açlar...
..
O coşkun Karadeniz; nasıl Hamsi denince,
Usa gelirse birden, Aydın ismi geçince;
Aklıma incir gelir ve Germencik Yöresi,
Aydın ' ı tanımaya, kalem ağır - dil ince...
Aydın bitti mi? ... Diye, Efeler ' den geldi ses,
Zeybekler baş kaldırdı, kesildi bende nefes,
Çakırbeyli ' ye doğru, es rüzgârım durma es! ...
Aydın ' dan söz edince, gelir gider Menderes...
..
Şöyle bir baktım da ben, tarihin akışına,
Hiçbir uygar topluluk, girmemiş bin yaşına,
Oysa Türk 'ün Ata ' sı, bin senedir burada,
Egemen olduğunu, yazmış sınır taşına...
Erzincan deyince ben, Gazi Mustafa Kemal,
Kâzım Karabekir ' i, anarım behemehal,
Kötü bir deney olmuş, Koçgiri isyanları,
Birlik olmazsak eğer, ne can kalır ne de mal! ...
..
Kartal dağı da varmış, ben Şahin ' i bilirim,
Gözü keskin … Yürek dağ, okurken irkilirim,
Nasıl Köprübaşında, geçilmez set çekmişler,
Düşman girmesin diye, Kutsal Yemin etmişler...
Kepekçi, Sam dağları, Dülükbaba, Güreniz,
Anteb ' in değerini, bir iyice bileniz,
Mangal gibi bir yürek, el öptüren bir bilek,
Ölüme giderken de, Azraile güleriz...
..