Ben sizden biri Gazi Mustafa Kemal!
Lafı bükmeden edelim az hasbihâl.
Arkamdan konuşanlar var behemehâl.
Sözüm susanlara, dilleri olmuş lal!
Görün Batı’yı onbeşinci asırdan!
Yüzlerce yıl bakmıştık gelişmelere...
Gelişme olmaz bilim teknik olmadan...
Az kafa yorun, bakmayın şovmenlere...
Kapitülasyonlar nedir, sorgulayın!
İsterseniz bir girelim meseleye…
Şu Düyûn-ı Umûmiye’ yi anlayın!
Yabancılar ortak olmuş hazineye!
Alt-üst yapılar geçti ağyar eline...
Gümrükler yol geçen hanı, boş kapılar!
Osmanlı dönmüş ithal mal cennetine
Ve sanki bir sömürge, olmayın kibar!
Bin dokuz yüz yirmi üç yılına bakın!
Üretmezdik ne şeker, ne toplu iğne...
Var mı milli marka, işletme bir sayın!
Frenkler ortaktı ülkenin her şeyine.
Borç ödedik, büyük yatırımlar yaptık
Sağlık, alt yapı, üst yapı, eğitimde...
Üç yüz yıl geriden, sıfırdan başladık!
Yüzlerce fabrika kurduk çok sektörde!
Kendimize yeter olmuştuk tarımda
Kuruş borç almadan, fakir halimizle...
Vatan topraklarının her karışına
Kutsadık, bakmadık emlakçı gözüyle!
Miras devri olmadı sanayimize...
Osmanlı geri kalmış ekonomide!
Üç asrın faturası kesildi bize
Üstelik gerçeği bildikleri halde!
***
Ben sizden biri Gazi Mustafa Kemal!
Kendimi adadım vatan toprağına...
Askerlik hakkında edelim hasbihâl;
Kılıç kuşanıp düştüm cephe yoluna.
Cephelere gittim, batıya, doğuya...
Ölümden döndüm, ölümüne savaştım!
Balkanlar, Çanakkale, Filistin, Libya...
Şu Osmanlı’ya kendimi siper yaptım!
İhanet etmişim, utanmaz mı bunlar?
Bir baksınlar savaştığım cephelere!
Çılgınlık yapmadım, ortada kayıtlar!
Ben uzak durdum hayalci şahinlere...
Asırlardan beri ezberleri aynı!
Bu Arapları karşılıksız sevdiler!
Dediler hep: Dün Araplar aldatıldı!
Hem Filistin’e ihanet demediler!
Dediler: “Kemal yenildi Filistin’de”.
Derken nedense bakmazlar olanlara?
Planlar yanlıştı, istifa ettim ben de?
Hiç anlatamadım üstüm paşalara...
Aslında istemedi Alman komutan
Şu Filistin’i doğrudan savunmayı.
Hem istedim cephede bir Türk komutan!
Bu da olmayınca bastım istifayı!
Sonra tekrar atandım Arap çölüne.
Çünkü itirazımda haklı çıkmıştım!
Ben yokken Filistin geçmiş ellerine...
Şartlar gereği, Filistin’e vurmadım!
Mehmetçiğimize çekildi silahlar!
Hepten düştük iki ateş arasına;
Hem İngilizler, hem de hain Araplar…
Çektim birliğimi Halep tarafına...
Filistin’in sahiplerine bakalım;
Mehmetçiği arkadan vurdu, değil mi?
Ben Filistin’i kimden kurtaracaktım?
Deyin; Araplardan mı, İngilizden mi?
Dönmüş harp; nizami ve gayrinizami...
Ordu yetersiz, yok iaşe ve destek!
Hem değil donanımlı ve eğitimli...
Ve iki harp için farklı asker gerek...
Cepheyi daraltıp çıkınca kuzeye
Durdurduk düşmanı savunduk Kilis’i.
Yazmıştır tarih Katma Zaferi diye.
Bu harekete devlet ödül vermişti.
Bugünkü sınırı çizmiştim süngüyle...
Asla unutmayın, Arap evlerinden
Bombalar attılar bizim Mehmetçiğe!
Bunlar tam ihanettir, görün yerinden!
Sınır çizdim, Hatay değildi dışarda...
Bana dert olmuştu, ızdırapta kaldım!
Kan dökmeden çalıştım masa başında!
Sonunda Hatay’ı yurda kattım...
Az dürüst olun, hayat değil ebedi!
Hesap için mahşer bekliyor bizleri!
Şu Kudüs kurtulsaydı önlenir miydi
İstanbul, İzmir, Antep’in işgalleri?
Doğru söylerim, ben Mustafa Kemalim!
Ben uzak kaldım her türlü maceraya!
Filistin’de macera yanlıştı derim!
Dost ihanetini az takın kafaya(!)
Ayrıca doğru girseydim Filistin’e
Hainlere vuracaktım ölesiye!
Bugün onların girerdi ezberine
“Kemal kutsal Arap kanı döktü” diye…
***
Ben sizden biri Gazi Mustafa Kemal!
Yolum ayrıydı, bu iftira kaçıncı?
İttihatçılarla olmadım pek hemâl!
Ben bağlanmadım, olmadım maceracı.
Yeri geldi uyardım, kavgalar ettim...
Kurtuluş için pek çok çözümler sundum.
Düzeltmek için çok görevler istedim...
Ne hazindir ki kapılardan kovuldum!
İttihatçılar devleti yönetirken
Ben sıradan subaydım, gezdim cepheler.
Bazen fırsat bulunca sürdüler yekten…
Hep başarısız olmamı istediler.
Hatta olmayan veya hepten dağılmış
Ben hayali birliklere gönderildim!
Yeniden kurdum yapmadan bir yanlış!
Ben hiç Osmanlı’ya ihanet etmedim!
Aramızdaki kavgayı öğrendikçe;
Bazen onlara esnettiler sözleri.
Bir de Enver’i övdüler ölçüsüzce.
Çünkü Enver bir Damad-ı Şehriyari...
Elbet vardı çareler, çöküşü gördüm!
Ancak çarelerin önünde engeller
Sebep olanlardı, ben bunu da gördüm!
Onlar millete hiç umut vermediler!
Yoktu başka bir çare! Çözüm milletti!
Birlikte yürüdük, son verdik kulluğa...
İyi okuyun devletler tarihini!
İnsana kulluk düşürür karanlığa...
Millet tek yürek varınca kurtuluşa
Saygı gerek emanetin sahibine...
Yetki vermedik sorunlu anlayışa!
Aksi ihanet olur Türk Milleti’ne!
***
Ben sizden biri Gazi Mustafa Kemal!
Görmediler dilde ki hasarı, neden!
Alfabe hakkında edelim hasbihâl;
Dil önemlidir, başladık alfabeden!
Dediler yok şapka, yok Latin Harfleri!
İster sarık giysinler, ister Frenk fesi.
İhmal ettiler dilde Türkçe sesleri!
Boş laf ettiler, teferruat gerisi...
Bilmezler Arap harflerinde zorluğu...
Sorundu Türkçe yazarken ve okurken...
Bilmezler Türkçe seslerde suskunluğu...
İnsan zorlanır yazdığını okurken...
Anlamadılar Fuzulileri, neden?
Yunus Emreleri ve Pir Sultanları
Hatta Orhun Yazıtlarını anlarken…
Sorun nedir, iyi düşünün bunları!
Neden taktılar mezardaki taşlara?
Yüzde altının altında okur yazar!
Doğrusu halk pek taş dikmezdi mezara.
Boş verin, takılmayın, boş şeyler bunlar!
Müzik, edebiyat, bilim, teknik, kültür...
Nakşederek şu tarihe, ilmek ilmek
Ancak dil ile yaşar, gelişir, büyür.
Aktarır nesillere hep kaydederek...
Alfabeler araç, esas olan dildir.
Gerçekte dildir ulusu ulus yapan...
Dil ölürse ulus ölür! Dil kimliktir!
Canlanamaz asla mezar taşlarından!
Alfabe araçtır, yaşatmaz ulusu!
Ancak dil yaşatır, ölürse bu Türkçe
Şu alfabe işe yaramaz doğrusu
Ve ulus kurganlara girer sessizce...
Bin yıldan buyana Farsça ve Arapça
Uyutmuştu Türkçe’yi kurup bir “divan”…
Türkçemiz bozuldu asırlar boyunca!
Yalnız köylü olmuştu Türkçe’ye kalkan!
Osmanlı müselles diyordu üçgene,
Anlarsanız eğer; dörtgene murabba…
Uymazdı bu isimler Türkçe diline!
Türkçe isimler koyduk, girdi kitaba…
Biz Türkçemiz için harf devrimi yaptık!
Kolay olmalı dile hizmet ederken...
Okur yazarlıkta çok sonuçlar aldık
Rahat olunca yazarken ve okurken.
***
Ben sizden biri Gazi Mustafa Kemal!
Ne fark gördünüz insan uzuvlarında?
Kıyafet, şapka… edersek az hasbihâl
Fark var mı baş, göz, çene, el ve ayakda?
Bu soruya biri keşke cevap verse!
Türk, Arap, Acem, Yahudi, Alman, Yunan...
Allah giydirmiş bir tek fizik elbise!
Edep, seciye insanı insan yapan...
Giysi, harfler insanlığın ortak malı.
Millilik çıkmaz dünya ortak malından...
Bizim gayemiz milleti kurtarmaktı
Bazı takıntılardan, saplantılardan...
O günler yaşasak, kılık kıyafette
Fark olmazdı Nebi’den, Ebu Cehil’den!
Doğruları iyi bildikleri halde
Neden utanmazlar bu yalan sözlerden?
“Tarih yalanmış, asmışlar giymeyeni(!)”
Kellesini vermiş şapka takmayanlar(!)
Bu asılanlar uzaydan mı gelmişti?
Hiç mi yakını yok? Ortaya çıksınlar?
Yakın uzak torunlar, dava açsınlar(!)
Yoksa şu torunlar, şahitler nerede?
Ve şahitlerden dinleyen akrabalar?
Çıkıp gerçeği anlatsınlar her yerde!
Onlar durmadan konuştu ortalıkta.
Bana dert, ulusa verilen zararlar!
Yalan söylerken olmalı mantığı da...
Yoksa mahşerde görülür bu hesaplar!
***
Ben sizden biri Gazi Mustafa Kemal!
Değil kavgamız kıyafetten, şapkadan…
Din istismarından edelim hasbihâl.
Biraz konuşmak gerek din’den, Kitap’dan!
Bakın halkımla olan şu resimlere;
Sarıklı, çarşaflı doludur her yanım...
Bakın Diyanet’e, İmam Hatiplere…
Ehil olana Kur’an kursu açtırdım.
Üstelik Kur’an’ı tercüme ettirdim!
Hem Kur’an uzaktı insan hayatından!
“Kur’an dirilere indi” diyen bendim!
Rahatsızdım mevtaya okunmasından!
Ben uzak değildim Kitap’dan, Kelam’dan!
Kur’an tercümesi benim büyük davam!
Ben kitabımızı indirdim raflardan...
Unutmayın ha! Az çok vardı Arapçam!
Kısaca Kelam ve Kur’an bilmeseydim
Ve olsam din’e azılı büyük düşman
Bir düşünün ben bu işe girer miydim?
Ama düşünemezsiniz yoksa vicdan.
Bir söyleyin! Dün bugün kaç örneği var?
Manayı bilip kim olmuş din’e düşman?
Kur’an’da “Okuduğunu anla” yazar...
Ne yazık ki anlamadınız her zaman!
Biri çıkıp Arapça, sallasa küfür;
“Amin” diyeceklere sessiz kalmadık!
Güya onlar alim, ederler hep şükür(!)
Ben oldum uzak, dinden imandan artık(!)
Bir bakın yazdırdığım meale, ne der?
Yazıyor “Dinde zorlama yoktur” diye!
Okuyun! Laikliğe var işaretler…
“Ne bekçi, ne vekilsin” dendi Nebi’ye!
“Meşveret, liyakat, emanet, ehliyet”
“Hayrda yarışın, adil olun” diyerek
Doğrudan bir demokratik Cumhuriyet
Tanımlar Kur’an, artık anlamak gerek...
***
Ben sizden biri Gazi Mustafa Kemal!
İki Lozan da karıştı birbiriyle...
Adalar hakkında edelim hasbihâl.
Yüksekten sallarlar, dil dönmez Uşi’ye?
Tarihte iki Lozan sözleşmesi var!
Birincisi bin dokuz yüz on ikide.
Yalnız İtalya ile, konu adalar;
Adalar verilmişti bu birincide...
Tarihçiler adlar karışmasın diye
Birinci Lozan’a hep dediler “Uşi”
Andılar Lozan’da semtin adı ile
Ne yazık ki bunu bilmez çoğu kişi.
Şimdi icralık araba mı Adalar?
Âdeta verilmiş bir yediemine(!)
Şayet böyle verilirse ey aymazlar
Yedi kez emin olun, çöker üstüne!
Birinciye sessizler, ya ikinciye...?
Sormayı akıl etmediler bir gün de
Alacak imkan, donanma var mı diye?
Adalar hiç yoktu Misak-ı Milli’de!
İşin sırrı donanma, bakın Haliç’e!
İşgal altında, bize olmuştu uzak...
Zaten çürümüştü gemiler Haliç’de...
Tamir imkansız, kaymıyordu kızak!
Bakın Anadolu denizden kapalı!
Donanma yok, yapsak, kapalı boğazlar.
Kısmen Karadeniz sahili açıktı.
Çıkarma zordu, alınmazdı adalar...
Masa başında yoksa tehdit gücünüz
Öyle kolay vermezler bir karış toprak.
Savaşlar ve fakirlik, bitap düşmüşüz!
Macera yok! Zaferi etmedim helak!
***
Ben sizden biri Gazi Mustafa Kemal!
Yoksa Rumeli verildi mi hediye?
Dünkü vilayetten edelim hasbihâl!
Sorun, törenle mi devlet oldu diye...
Hem “Dünkü vilayet” diyenler ne ayak?
Yunan, Bulgar, Sırp, Makedon, Eflak... çok var!
Say say bitmez, konuşmayın salak salak!
Bir Anadolu kalmıştı, akla zarar...
Yunan kimi yenerek kurmuş bir devlet?
Doksan yıl kimden koparmış toprak, bakın?
Nasıl gelmiş İzmir’e, deyin bir zahmet?
Doğruları söyleyin, yalan atmayın...
Doğrusu böyle derken hep komiktiler...
Argo olmasın, etmeyelim hakaret!
Onlar doğruları niçin söylemezler!
Şu işgalde Yunan doksan yıllık devlet...
İngiltere askeri ve iktisadi
Zaten çökmüştü, ilave kuvvet gerek.
Bu nedenle Yunan’a destek vermişti…
Direnişi kırmak için sürdüler direkt!
***
Ben sizden biri Gazi Mustafa Kemal!
İstanbul’u terk ederken İngilizler
“Tek kurşun” atmamış, edelim hasbihâl.
Ezberden sallayıp, gerçeği görmezler!
Tek kelime yoktur, teslim edenlere!
Sormazlar hiç gelirken atmış mı diye?
Sanki hepsi gazi, dönmüşler kevgire...
Bu ahmaklar neden dönmez deliye?
Kısaca Yunan kimin için savaştı?
Kim vardı arkasında, bir görün artık!
Elbet İngiliz adına kurşun attı.
Bu dostluğu biz size anlatamadık?
Evet Yunan denize atıldığında
İngiltere ayakta, koptu kıyamet!
Ve ordu İstanbul’a dayandığında
Londra basınında bu olanlar manşet…
Muhafazakarlar, İşçi Partililer
Ortak, Liberal Parti iktidarına
Baş kaldırıp muhalefete geçtiler.
Ve hükümeti düşürdüler sonunda!
İngiltere’de hiç değinmezler, neden
İktisat, siyaset, düşen hükümete...?
Ve bir daha iktidar yüzü görmeyen
Liberallerin düştüğü akibete?
“Üstatları” anı bulurken Londra’da
Bir türlü bakmadı arşivlere, niye?
Neler yaşandı Mudanya sonrasında?
Mecbur kaldı İstanbul’u terk etmeye...
Çanakkale’de, Çöllerde savaşırken
Ekonomi, maliye çökmüştü zaten!
Şu “üstat” Londra’da hatırat bulurken
Arşivlerden değil, konuştu ezberden…
Destek vermedi sömürgeler o anda;
Hintli müslümanlar itiraz ettiler!
Dediler: “Geçeriz Türkler’in yanına”
“Hatırlatırız, din kardeşimiz Türkler”.
Sovyetler dedi: “Kahrolsun emperyalizm”
“Emperyal güçlere açarız savaş da”.
“Gerekirse emekçiler olarak biz”
“Onlara karşı tek yumruk ve tek safta…”
Kaybetmişler hem milyonlarca askeri!
Ayrıca bu uğurda servetler dökmüş;
Donanma, teçhizatı, topu, tüfeği...
Sonunda halife ellerine düşmüş!
Neden Yunan’ı cephede kırdırdılar?
Neden ölüme gönderdiler askeri?
Neden bu yolda kaynaklar harcadılar?
Türkler cumhuriyet kursunlar diye mi?
Alfabe, laiklik, devrimler için mi?
Yoksa oyun içinde oyunlar mı var?
Bunun için iç harp çıkarır, değil mi?
Onlar için bu zor değil, bre ahmaklar…
Destek kesildi İtalya’dan, Fransa’dan!
Yenilmişti Yunan, kırılmıştı maşa!
Çanakkale’de, Çöllerde harap olan
İngiltere gitti, girmedi savaşa...
İşgal etiklerine emperyal güçler
Pek getirmez cumhuriyet, demokrasi...
Hukuk, fen, teknik gelişme istemezler
Hele istemezler laik rejimleri!
Soralım; bunlar için işgal mi olur?
Şüphesiz onlar sömürmeye gelirler.
Şeyh veya aşiret önderi bulunur
Uzaktan doğru sülük gibi emerler!
Nitekim bakın Arap Coğrafyası’na!
Bakın laik Kaddafi, Saddam, Esad’a?
Biraz garip değil mi Allah aşkına
“Mümin” Arap diktatörler karşısında(!)
Hangi emperyal büyük kaynaklar harcar
Ve ordular kurup gönderir ölüme?
Güya emperyalistler bunu yapmışlar
Türkler bir cumhuriyet kursunlar diye(!)
***
Ben sizden biri Gazi Mustafa Kemal!
İmza atmıştık asrın son finaline!
İkinci Lozan’dan edelim hasbihâl.
Şu iki buçuk asrın neticesine...
Neler olmuştu bu iki buçuk asırda?
Osmanlı kaybetti her yerde topraklar.
Kayıp milyon metrekare topraklarda
Çok sayıda vilayet devlet kurdular...
Ancak onlar bu finali görmediler(!)
Toprak verene dediler cennetmekan.
Üstelik bizden soruldu verilenler(!)
Utanmadan hep sövdüler arkamızdan?
Yenilgiler nedense konuşulmadı?
Farkındayız, sözler çekildi sineye.
Devleti çadırda kuranlar ağladı
Torunlar saraylarda dağıttı diye...
Daha güçlüyken verilen kayıpları
Neden “Cennetlik adamlara” sormadık?
Daha kötü şartlarda kazananları
Sorgulamak vallahi de şarlatanlık!
Güç imkan buydu, öteye gidemezdik!
İzmir sonrası yöneldik İstanbul’a…
Zira işgal altında, biz karar verdik
Ve mevcut gücümüz ile düştük yola!
Musul’a, Kerkük’e bakalım buradan!
Milleti zayıf düşürmüştü savaşlar.
Elde zayıftı kartlar, derim buradan;
Hem Filistin gibi etraf hain kaynar...
Bugün iyi bakın şu Orta Doğu’ya?
Doğru yerden bakacak göz yok bunlarda!
Bitmezdi harp, cephe kapanmazdı daha
Eğer açsaydık Kerkük’de ve Musul’da...
***
Ben sizden biri Gazi Mustafa Kemal!
Öyle böyle değil, ortam kaos, işgal...
Ne şerait düşünmüştük ne de ahval!
Büyük meclisi kurduk milletle derhal...
Şura, Meşveret, maslahat ve emanet
Diyen Kur’an’a ters mi düştüm, sorarım?
Hem Kur’an’da yok saltanat ve hilafet!
Ne hanedanlık, ne varlık; yok mirasım.
Ömrü hayatımda olmak istemedim
Ne tek adam, ne padişah, ne de bir kral...
Ömrüm boyunca kendimi ihmal ettim!
Elli yedi yıl yaşadım, sanki hayal!
Olmaz başka irade millet üstünde!
Ben bu iradeye hep saygılı kaldım.
Ve tüm varlığımı bıraktım millete!
Her şeyi millet için milletle yaptım!
Ezcümle ömrümü milletime verdim!
Milletimi ve şerefli ordusunu
Hep üstün tuttum, üzerine titredim
Ve Cumhuriyet ile çizdim yolunu!
***
Ben sizden biri, Gazi Mustafa Kemal!
Kendim için ne büst, ne de heykel diktim!
Korunmak için kanun? Olmayın aptal!
Vallahi ben bunlara gülüp geçerim!
Ancak heykele, resme, tüm sanatlara
Tarihe not düşmek olarak bakarım.
Ayrıca Türk Milleti tapmaz bunlara!
Ve benim korunmaya yok ihtiyacım!
Onların derdi ne put, ne heykellerim!
Türkler tapmaz bunlara, bunu anlayın!
Sorun anti emperyalist fikirlerim…
Biraz araştırın, kafadan atmayın!
***
Ben Mustafa Kemal, kafa yorun biraz!
Dediniz bana: “Ömründe yenilmedin!”
Yanlış yolda giden muzaffer olamaz!
Allah utandırır, vermez buna izin!
Kötüler yaşamamıştır hep yenerek!
Allah rezil eder, aksini görmedim.
Ancak Allah tarihe not düşürerek
Bana yaşatmadı, buna şükrederim!
Ancak tarih yazar çok eğildiğimi
Ben doğayı çok sevdim, kavga yapmadım!
Bir çınar için taşımıştım evimi.
Çocuklarla diz çökmeden konuşmadım!
Toprağı görmedim emlakçı gözüyle!
Çocuk, doğa; milletin bekası derim!
Bu gerçek ibadettir, bilinsin böyle!
Aksi davranışlara, ihanet derim!
***
Sizden biri, ben Gazi Mustafa Kemal!
Toprak verene dediler: Ulu Hakan(!)
Devamı da var, biraz edelim sual;
Teslim olana dediler: Mağdur Hakan(!)
Onlar bunları söylerken, arkamızdan
Toprak alan ben ve kurmaylarım için
Hep dediler: “Az aldılar” utanmadan!
Söylerken mantık gerek, bunları geçin!
Doğrusu şudur: Bu idi mevcut imkan...
Hükmü verdiler, hem öteki dünyadan(!)
Toprak verene dediler; “Cennetmekan”(!)
Bunlar mahşeri öğreniyor Allah’tan(!)
Bir tuttular Vahdettin ile Fatih’i?
Biraz düşünün! Fatih halife değil!
Ancak dünyaya gösterdi dirayeti.
Cihan devleti kurmuştu, edin tahlil!
Fatih tüm dünyaya hükmetti bilfiil.
Değildi halife, az düşünün lütfen?
Hilafet politik makam, dinden değil!
Hem kılıç zoruyla gelmişti fetihten...
Bakın halifenin destek çağrısına!
Nedense İslam Alemi kaldı sessiz.
Hem bir kısmı baş kaldırmış o yıllarda!
Bir kısmı bağımsız değil, hem yetersiz...
Dediler hep “Halifelik büyük güçmüş”…
Güya bize kaldırtmış İngiltere de(!)
Üstelik halife ellerine düşmüş!
Hatta yanında Araplar ve petrol de...
Ben de derim, cennetliktir Fatih Mehmet!
Ancak Fatihler doğmaz hep aynı soydan!
Sallamayın hurafe, akla ihanet!
Şu Ebu Leheb’i okuyun Kur’an’dan.
Ölünce arkamdan hakaret ettiler...
Cennete cehenneme bilet keserken
Benim için o “cehennemlik” dediler?
Bu tanrıcılığı kıskandım gerçekten(!)
Bir de Ankara’nın başkent olması var!
Güya talimat almışız dış güçlerden?
Ankara’dan kurtardık yurdu, baksınlar!
Bir de güvenlik, vefa, ikisi birden...
Dönmemizi beklediler İstanbul’a!
İstanbul’dan tez gelmedi elçilikler?
İngiltere taşındı ta otuzlarda...
Hiç araştırmaz, düşünmez bu eblehler!
Gelelim Ayasofya meselesine:
Art niyetim yok, bu tapudan bellidir...
Giderken Hatay’a ve Montrö Akti’ne
Yola döşediğim taşlardan biridir!
Hele Osmanlı İstanbul’una bakın;
İstanbul ismi bilinmezdi dünyada.
Ad: Kostantinapolis, dünyada yaygın,
Yurt dışından gelen bütün postalarda...
İstanbul adını kabul ettirmiştim.
Kolay ikna edemedik tüm dünyayı...
Evrakı, postayı geri çevirtmiştim...
Sonrası malum, ben kazandım davayı...
Hakkımda konuşurken hep tutarsızlar!
Gırla gidiyor yalan, iftira, gıybet…
Vicdanları hiç yok, Allah’tan korkmazlar!
Mahşerde görülecek hesaplar elbet...
Bir önerim var şu tuhaf adamlara;
Önce tiplerine aynada baksınlar!
Bu Türklüğümü sorgulasınlar sonra!
Leşlerini görse kusar şu Bozkurtlar!
Milletime “Sizden biriyim” diyorum!
Alınmasınlar, onları tanıyorum(!)
Bu yolda; genç yaşta ölüme baş koydum!
“Kut” almış Mete Hanlara dayanır soyum!
Pendik/05.01.2022
Mustafa BulanKayıt Tarihi : 16.2.2024 21:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!