Saat susar, gün susar, gün gelir an konuşur,
Dil susar, göz susar, gün gelir can konuşur.
Ay dolanır, mevsim geçer; çatlar sabrı sükûtun,
Açılır ses vermeyen kapı, şafakta tan konuşur.
Yumuş oğlanları pervane kesilirken erke,
Bir er kopar Oğuz’dan, aslan konuşur.
Yağlı urgan, dilsiz cellat, peşimden koşar iken
Bu ne müthiş duruştur, meydan konuşur.
Kaç kılıç geri tepti, kırıldı kaç kılıç,
Edep eder âşık, kalkan konuşur.
Bir sır ki desem biter esrarı,
Dile gelse kalbim, volkan konuşur.
Bunca hata, bunca günah sayarken zahit
Sönmez umudun ışığı, Rahman konuşur
Sanma ki söz ustasıyım yolunda senin,
Dilsiz bir biçareyim, kurban konuşur.
Senin çağırdığın yokluk sofrasına talibim,
Âşık sözden arınıp üryan konuşur
Seni seven olmak nişandır bana,
Memduh, bu demde unvan konuşur.
Kayıt Tarihi : 26.3.2016 01:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!