Cihân-ârâ cihân îçindedir ârâyı bilmezler
O mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler
Harâbât ehline dûzah azâbın anma iyi zâhid
Ki bunlar ibn-i vakt oldu gam-ı ferdâyı bilmezler
Şafak-gûn kan içinde dâğını seyretse âşıklar
işte sana geliyorum
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
Devamını Oku
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
İşin eğrisini doğrusunu, hakkını batılını, zahirini batınını tefrik ve temyiz etmek öyle kolay mı Hayali Bey? Elbette değil! Ama bir gün mutlaka öğrenecekler! Burada normal yollarla (Kitap ve Sünnet kıstaslarıyla) okuyup bellemiyenler, ya sekaratta ve yahut; Mahşerde mizanın başında öğrenecekler! Bu fakir der ki; İş işten geçmeden ve su köprüyü bölmeden lütfen şu sözlere kulak verin ve her şeyin en güzelini ve en doğrusunu ilim, irfan yoluyla öğrenip belleyin vesselam!
'HAKKI BATILDAN, İMAN MESLEĞİNİ NİFAK MESLEĞİNDEN TEFRİK VE TEMYİZ ETMEK; ANCAK VE ANCAK, İLİM VE NAZAR İLE OLUR!'
Herkese hayırlı çalışmalar.
YOL
..........
yol hak yoludur..
hak insan emek
yol OL bu yolda
zul sayilir kekelemek
hile tasimaz hak insan insan haktir
yukum var yol bu yolda varip demek
zul-e degil erenlerine yol mustahaktir
..........efendim
çarpma bolme 1yana
çikarirsa kil/dan yek
biri bin eder yol hak
yolundaki sorar tek tek
mecàlsiz kalirsin a'nda bak
edemezsen yek bir soz kelek
durur çare ararsa o vakit muskul
soylen var haydi edip varip ne dersin
ki haktir haktir.! deh deh dehleNmek
..........efendim!
bir kirk yil yaysan kasik olsun ayran olmaz
neresindeN nasil olsun ki yag..akarsiz gol
....................................................mayasi çol
..........efendim
Ahmet Refik Gundogdu
ARAMA BOSUN BOSUNDA BOSU
cihàN bende ben cihàN/da emek haktir hak insan/da
..........efendiM
fikir edin dur nefesindeN bilgenin oyle gir meydana
selek sebek kelek sirtinda varilmaz ki OL deryasina
soz sahibi Eren/dir kalkar erinde oz-soz sorar sana
OL demimdeki muhabbetkàr olmalidir der.. baksana
ozu sozu olmayanina ..deh deh çeken YOL erenlere
..........efendim
ehli sozyol ister kalkarsa açamazsin yek/ten yana
ne kadar çok okusam da,anlayamam şiirin dilini...duyduğum ses vardır ki;aynen şöyle fısıldar kulağıma:
her ne varsa,bu dünyadadır...cihan içinde cihan..can içinde can...gerisi,derin bir kuyuya dayayıp ağzını,bağırmaktır sadece...ne cihan duyar sesini,ne de can...
ey insan!.
aslında sen
şarkı söylerken de
dua okurken de
yalnızsın!..
diyor,şiir ve şairler konusunda yaptığı açılımlı bilgilerden dolayı,sevgili Sinyali'ye teşekkürü borç biliyorum...kimse adına değil valla,kendi adıma...
herkese saygılarımla...
Hayâlî (şair)
Vikipedi
Hayâlî (?-1557) (خيالى) Türk Divan edebiyatı şairinin mahlası. Eserleri zengin bir hayal gücüyle yazılmış, ince ve duyarlı bir üsluba sahiptir.
Vardar Yeniceli olduğu bilinen Hayali'nin doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber, 1494-1495 yılları civarında doğduğu tahmin edilmektedir. Asıl ismi Mehmed'tir.
Biyografi yazarı Âşık Çelebi’nin anlatısından anlaşıldığı kadarıyla, Mehmed, Sadi’nin (سعدی شیرازی) Bostan ve Gülistan eserlerini okuyarak genç yaşlarında şiirle ilgilenmeye başlamıştır.[1]
Seyyah bir sufi derviş olan Baba Alî Mest-i Acem müritleri ile Yenice-i Vardar’a geldiğinde, Mehmed topluluğa intisap etti ve onlarla beraber İstanbul’a gitti. Yolculuk müddetince Sufi düşünce ve uygulamaların yanı sıra, şiir konusunda da Baba Ali’den eğitim aldı. [2]
İstanbul’da bir Kadı olan Sarı Gürz Nûreddîn Efendi genç Mehmed’in bu toplulukla beraber olmasını hoş karşılamadı ve onu himayesine aldı. Bu himaye altında Mehmed eğitimine devam etti ve şiir bilgisini ve becerisini ilerleterek Hayali mahlası ile eserler vermeye başladı.
Nihayet, Hayâlî Osmanlı Vezir-i Azamlarından Pargalı İbrahim Paşa’nın dikkatini çekti ve Kanuni Sultan Süleyman’a takdim edildi. Sultanın en önemli şairlerinden biri haline gelen Hayâlî, seferlerde orduya eşlik etti. Bu süreçte (1522) Rodos kuşatmasına ve 1534’teki Bağdat fethine iştirak etti.
Bağdat’ın Fethi esnasında Hayâlî’nin büyük şair Fuzûlî ile tanışmış olduğu söylentileri de mevcuttur.
Şiir kabiliyeti yüzünden kendisine Melik-üş-şuarâ (“Şairlerin Sultanı”), Diyâr-ı Rûm'un Sultân-ı Şuarâsı (“Roma Topraklarının Şairlerinin Sultanı) ve Hayâlî-i meşhûr (“Meşhur Hayâlî”) gibi unvanlar verilmiştir. Şairin Vezir-i Azam ve Sultan’ın gözündeki konumu elbette kendisine pek çok düşman da kazandırmıştır ve sık sık hiciv ve alaylara maruz kalmıştır.[3].
Ana hamisi İbrahim Paşa’nın katlini müteakip 1536’da Rüstem Paşa’nın vezir-i azamlığa terfisi ile Hayâlî’nin İstanbul yaşamı güçleşmiş ve o da kendisine bir Sancakbeyi konumu verilmesini sağlamıştır. Edirne Sancakbeyliğine atanan Hayâlî böylece adının sonuna Bey ünvanı da almıştır.
Divan edebiyatının bu önemli ismi, 1557 yılında Edirne'de vefat etmiştir.
Sanatı ve Hayat Görüşü [değiştir]
Hayali divan edebiyatının olgunluk dönemi (16. yy - 18. yy) şairlerindendir. Kuşkusuz Baki'ye kadar ki dönemin en önemli ve ünlü ismi Hayali'dir. Hayali sade yaşayışını yazımına da aktarmış, ruhani anlamda zengin ama somutsal olarak sade bir dil ile yazmıştır. Ona lakabını da veren şiirlerindeki en önemli özellik hayali, deruni imgeler ve eserlerinden yansıyan zengin hayal gücüdür. Hayali'nin bu kadar ünlü olmasının en önemli nedenlerinden biri de yeteneğinin yanında sade yaşayışı, mala ve şöhrete önem vermeyişidir.
baştan beri söylemeyi düşünüp sona sakladığım ve bu yüzden atladığım bir konu daha var..
şiirde imla (yazım9 hataları var
birinci beytin ikinci mısraında geçen
o mahiler değil ol mahiler olacak... zaten divan şiirinin en meşhur bercestelerinden birisidir bu mısra..darb ı mesel olarak günlük konuşmada kullanılır ..
ikinci beytin birinci mısraında geçen iyi zahid sözcüğü de ey zahid olması gerekir
başka varsa da ben görememiş olabilirim..
tekrar saygılar
dinle .! sozumdur eyy...............sen softa ol ben sufi
yarat dur kendince huri ile peri yasa dur zevki keyfi
insan olunmaz bi basina sozde okuyarak be cim elif/i
..........efendim
islamın zahiri hükümleri ile batıni hükümleri arasında tercihini daha ağırlıklı olarak batıni hükümlere doğru kullanan bir meslek, bir süluk, bir yoldur tasavvuf..
tasavvuf ehli, islamın medresede okutulan fıkıh ve zahiri hükümlerinin , islamı derinliğine yaşamada yeterli olmadığından hareketle , tekke eğitimi dediğimiz yerlerdeki seyr i süluk ile bu derinliğe ulaşabilir tezini savunur..
Halk arasında el alma olarak bilinen , avrupai literatürde inisiyasyon olarak tabir edilen , bilginin birebir eğitimle kalpten kalbe nakledilebileceğine dayalı bir yöntemdir tasavvuf..
islam sonrası, gerek halk şiiri ve gerekse divan şiiri şairlerinin ezici ekseriyeti tasavvuf erbabından oluşur
bu yüzden fıkıh terminolojisi ile tasavvuf terminolojisi arasında anlam yükleme yönünden farklılıklar( nüans ) oluşmuştur
örneğin, fıkıh ehlinin zühd kelimesi aslında dünyaya aldırışsızlık, dünyaya önem vermeme anlamına gelir..oysa buna karşın tasavvuf ehli zühd ün de ötesinde bir yer olarak harabat kelimesini kullanır..yanmış yıkılmış viran olmuşların ahalisi anlamında
mesela yunus bunu şöyle söyler
alimler ulemalar medresede bulduysa
ben harabat içinde buldum ise ne oldu
Şiirin ana tem'i;, zahir ehliyle, batın ehli arasındaki irfani farkın ; eleştirel ,ironik , dokundurmalı (ima'lı) bir şekilde anlatılmasına dönüktür..
saygılarımla
...kıymetli SİNYALİ usta emeğinize teşekkür ederim.
...işte şiir bu türünden bir eser. ne çok özlemişim anlam ve mana yüklü eserleri.
...plastik naylon bebek ürünlerinden ve gecekonducu kafiye kondurmalardan uzak tabii içten, samimi, lezzetli mi lezzetli bir eser. Allah gani gani rahmet eylesin.
Eşşek hoşaftan ne anlar
İçer suyunu kalır denesi
Güzele düşman tarla faresi
Kızarmazki hiç yüzleri
Bir puanla aramızda gezerler
Osman NURANİ-06/08/2012
...
ates alevindeN bilinir
hay hay diyelim demine OL gerçeklerin
ozu sozu baskasina olmaz ki erenlerin
gerçektir ozu hak insan olanin edecegi
bilir der kimileri sozunu eder degerlerin
..........
sefàsina kanmadan dunyanin çalip eden gibi
mal mulk servetine kanmaz ki onurdur sebebi
cefà/sini bilir er sefà/nin dokulurken alninda teri
biri kirk/tir kirk-i bir bilenin dem-indeki nefes gibi
..........
er idi amaci için gelen..eren Yolun/daN donmez
bildigi iki yek bir anasi ile babasidir ki ikilik bilmez
er-eren bilir dusunur eri bilmeyeni adam gormez
oz bilmez goz var gormez bakarkor gordu demez
..........
omuzunda oldugunu bilirse sevginin àsk ile sevda
àskina yanar durur menzilinde insanligin dunyada
yek soz etmeden yerine iki dusunur 1ederse a'nda
erinde gunun bilinir eren suphe duyulmaz oldugunda
..........efendim
kalan bilinç altindakidir çikar gorunur gordugun ruyàn/da
oz-soz dem/inde koz kul/unde ates alevindeN bilinir a'nda
Ahmet Refik Gundogdu
Bu şiir ile ilgili 22 tane yorum bulunmakta