Garson, getir bir kahve, düş manzaralı olsun,
İçinde biraz hüzün, biraz da yorgunluk bulunsun.
Koy fincanı pencere kenarına, tam da sol yanımın hizasına
Orada dursun, ben bakarken içime, o baksın dışarıya.
Bir masada otururum, gölgem yanımda sessiz
Birkaç kelime var aklımda, ama hepsi eksik, yarım, dilsiz.
Zaman ağır akar bu kafede, duvar saati bile suskun,
Kimi gidenini bekler, kimi beklemeden unutur çünkü.
Köpüğüyle bastır kalbime bir sıcaklık garson
Belki unuturum, belki hatırlarım o eski son’u.
İçtikçe kahveyi değil, kendimi tüketiyorum sanki,
Ama tükenmek değil bu — dönüşmek... ağır ağır, ince ince.
Bir kadın geçer camın ardından, çantasından rüzgâr taşar,
Bir çocuk gülümser aniden, içimdeki sis dağılır azar azar.
Ne garip... dünya değişmezken ben başka biri oluyorum,
Bir yudumda geçmişi bırakıyor, bir yudumda yeniden doluyorum.
Garson, koy yanına bir de su, berrak olsun,
Yeni başlangıçlar gibi, sade ve dokunmadan dursun.
Küçük şeylerde saklı büyük devrimler vardır ya hani,
İşte o devrim şimdi başlar: küçük bir yudum, koca bir anı.
Telvesinde yol ararım, ne varsa içimde çıkmaya hazır,
Kimi "kavuşma" der buna, kimi "vazgeçiş", kimi "sızar".
Ama ben "tamamlanma" diyorum adına artık,
Çünkü eksik parçam, içimde değilmiş; dışımda kalmış artık.
Garson, teşekkür ederim, bu sadece bir kahve değildi,
İçinde umut vardı, cesaret vardı, sakince bildirdi.
Ben şimdi kalkıyorum, ama bıraktığım gibi değilim,
Gözlerimde ufuk, adımlarımda yön var — eksik değilim.
O günden sonra her kahvede, bir ihtimal saklıdır bilirim:
Bir fincan umut, bir masada kendimi yeniden bulabilirim.
Her her yerde sevgim ile
Bu gün 16 eylül olsun
Mercan Demir
16 eylül 2025
Kayıt Tarihi : 16.9.2025 23:22:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!