Ne garip şey şu yaşamak…
Deneme-yanılma gibi;
bazen doğru
ve bilerek
bazen yanlış
ama ders alarak…
Ne garip şey şu yaşamak
ardında bırakarak
günleri, güzelleri,
güzellikleri bir de…
belenmiş bebekleri
bebeklikleri…
düşlerini; her gece hissederek
yaşamak, canı sunarak
anbean ölüm denen meçhule…
Ne garip şey şu yaşamak
Hayatını akıtmak
günden geceye
Yıllarını savurmak
ömrün harmanında
Yalanın-dolanın ardında
hakikati aramak…
Çocukluğun, gençliğin
bir de ihtiyarlığın -nasipse-
hesabını yaparak
belki de yapamadan
ama bile-isteye yaşamak…
İnatla ve ısrarla
ortak etmek kendini
başka hayatlara…
Ne garip şey şu yaşamak…
Doğmak, adın konmak
Emeklemek önce
sonra yürümek, koşmak
Büyümek, güne gün katarak…
Önce ağlayarak
gülerek, zaman zaman
biraz güldürüp
sonra ağlatarak
Ne garip şey şu yaşamak…
Ne garip şey şu yaşamak…
Değerleri ekenlerin çok
senin toprağına
Yazılanın da çok
bembeyaz dimağına.
Okumayı öğrendiğinde
- Rabbinin izniyle,
Yaratanın lütfetmesiyle-
“oku”mayı bildiğinde;
kendini,
hayatını, yaşadığın evreni
daha bir acıyla hissedince
-kekremsi ve hakiki-
olup biteni
daha da garip gelecek
yaşamak denen gerçek
Ne garip şey şu yaşamak…
Leyl-i nur gibi;
geçtiğin yerde
adım adım ışığını bırakarak…
Mazlumların daralmış sinesine
mansurun müjdesini sunarak
İbadetin idrakinde
ubeyde gibi.
Ardında toplayıp da koşturarak,
koşturarak kiyadenin peşi sıra
ordularını -mazlumların,
mustaz’afların-
cihad meydanlarında…
Tubaya ulaşarak
son vermek hayata
hem de rızıklandırılarak…
Mutmain olmuş kalbi
amineye ulaştırmak.
Zirvesine koştuğumuz veranın
sevdalısı olmak.
Ne garip şey şu yaşamak…
Ne garip şey şu ölmek…
(27.02.2010)
(leyl-i nur: aydınlık gece, gecenin aydınlığı.
mansur: yardım olunan.
ubeyde: kulcuk, küçük kul.
kiyade: liderlik.
tûba: mutluluk.
amine: kalbinde korku olmayan, güvende olan.
vera: takvalı)
Kayıt Tarihi : 30.1.2015 14:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!