Felek yerden yere, vurdu bir kere
Sinmeyip de, ya dost, garip neylesin?
Döktüğü göz yaşı, oldu bir dere
Dinmeyip de, ya dost, garip neylesin?
Uzatıp elini, küstü küseli
Selamı sabahı, kesti keseli
Ayrılık rüzgârı, esti eseli
Sınmayıp* da, ya dost, garip neylesin?
Sararken ruhunu, esrarlı bir güç
Biçilmiş değeri, ısrarla bir hiç
Seveni unutmak, tasarlı bir suç
Anmayıp da, ya dost, garip neylesin
Ormanlar mekânı, dağlar beşiği
Açılıp kapanmaz, kapı eşiği
Buzullar yorganı, karlar döşeği
Donmayıp da, ya dost, garip neylesin?
Yazılmış alnına, azap fermanı
Arayıp bulunmaz, tabip dermanı
Kavrulup alazda, yakıp ormanı
Yanmayıp da, ya dost, garip neylesin?
Nizamı kurmaya, yazılır düstur
Bağına girmeye, gerekir destur
Tutuşmuş yüreğe, yağmurlar küstür
Sönmeyip de, ya dost, garip neylesin?
Denizle, karayla, kaplı sahire**
Kilerde kalmamış, kışlık zahire
Ekmeğini tuza, sirke, zehire
Banmayıp da, ya dost, garip neylesin?
Baharı benziyor, solduran güze
Gülemez bir daha, çıkmadan düze
Mezardan fırlayan, ölü bir yüze
Dönmeyip de, ya dost, garip neylesin?
İçinde hasreti, çığ gibi büyür
Hayali kıvrılmış, sinede uyur
Susanmış sevdayı, âleme duyur
Kanmayıp da, ya dost, garip neylesin?
Koyuldu yollara, sarıp kostümü
Aradı her yerde, sorup dostunu
Mevlana bezminde, serip postunu
Yunmayıp da, ya dost, garip neylesin?
Bilir ki, sevdiği, sevmekten yorgun
Sevdası sürecek, olsa da dargın
Pişmanlık duyarak, dönecek bir gün
Sanmayıp da, ya dost, garip neylesin?
Bülbülle gül bağda, hoşça bakışır
Azrail’le Hızır, Hak’ça takışır
Lütufi der, bu taht, çokça yakışır
Binmeyip de, ya dost, garip neylesin?
* Sınmak: Perişan olmak
** Sahire: Dünya, yeryüzü
Kayıt Tarihi : 6.9.2005 22:15:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Değerli hocamı kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.
saygılarımla
Şeyhmus SEVİLMEZ
TÜM YORUMLAR (1)