benim ki
bir çırpınış sadece...
son nefesi vermeden
önce beden,
umudetmek yaşamayı.
darağacına giden cesedin
bazen havalandığımı hissediyorum,
hem de kanatsız.
bana dokunmak istemeyen
bir rüzgar var
benimle uçuşan.
biraz korkak
kanatlarını acemice çırpan
bir serçe konuverdi masama.
aslında tam olarak kondu da sayılmaz!
zavallıcık... adeta zor attı
minicik bedenini, ürkerek yamacıma
o kadar belliydi ki acemiliği,
karanlık, soframıza taaa baştan gelip oturmuş
habersiz bırakmış bizi, ulaklar
uzun etmişler sohbeti hancıyla
yollar kesilmiş bir vakit
yakamızı iliklemeye zaman kalmamış
eller nasır, yürekler pas tutmuş
umut yürekte olmalı
bir dağı delmeye başladığında,
ferhat gibi
ışığı umudetmelisin.
tek amaç suyu getirmek olsada köyümüze
şimdilik...
Işıltılar süzülüyor
Beklenmeden, kendiliğinden
Vekalet edilen hayatlar
Düşüyor, birer birer…
Ellerimiz! Ellerimizse durmaksızın, yorulmaksızın
Oynaşıyorlar, karanlığın ortasında
insanlar mezarın başında ağıtlar yakıyorlar
ayılan bayılana, herkes duman!
akşam oluyor, içki masaları kurulmuş
sarhoşa rahmet okuyorlar
o zaman ya sende geçeceksin, içki masasına, oturacaksın
ya da mezarın başında bıraktığın
fırtına dindi!
peki şimdi ne var sırada?
unutulmaya yüz tutmuş bir aşka ağlıyor
köyümün kadınları.
ne hale geldiğini bilmeden dünyanın
uçuşan kelebeklerin
açıkta beklemiş ekmeğin
bayatlığından aldı hayat tadını.
sen doğmadan önce de vardı
siren sesleri ama
unutmak bu kadar da kolay değildi
o zamanlar,
Yalnızlığımızda efkarlanalım bari!
Yeterince kalabalık zaten…
Hep ışık saçmak zorunda olmak…
Yeterince aydınlık!
Ama anlamsız.
Yok çünkü karanlık.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!