Şeytan Muzaffer olmuş.
Baştan çıkarıcı sadece birkaç çiçek.
Gün ya bir ya iki gün.
Kar taneleri, çamurlar, ıslak sokaklar.
Savrulan yapraklar arasında varlığını kendi yok eden insan mahremiyeti.
Bu yalnızlık iklimi uzun sürer.
Kendini putları tarafından işgal edilmiş insanlık.
Ya da olsa olsa insanın insandaki sevgiye sınırı kapkara.
Ey kış mevsimi fakir olduğumu getiriyorsun aklıma.
Ey kış aklıma getiriyorsun sevgisizlikten üşüyenleri.
Sıva üstüne boyanmış gibi insanın insandaki yeri.
Diken diken boyunlarında güllerin kakılmış kokusu.
Işıldıyorlar yürümelere özlemin.
Kutsal boğalar arenasındaki tozu altında matador.
Daha ılıklığım toprak altındaki kökünden.
Sen bir şairin şiir yazdığı safran çiçeğine benziyorsun.
İçindeki ılıklığını yalnızlık için süsleme.
Bir şiir içinde senin olduğun diyor bakışları Gülizar’ın.
Ya da unutmuş onu
Her neyse o
Bak onlara!..
Yürüyorlar hala garip bir hünerle.
Fırtınalarıyla süpürmüştü sana ve bana kıpırtısız özlem.
Renk renk kanatlı kar taneleri gibi.
Yaprak içinde ağaçlar.
Yerde çiçekler var.
Sevgiye cimri olanladır şeytan.
Ve Melek g/özlerine dikmiş bakışını sanki.
Yarı diz çöken yanın kavuşturmuş kollarını.
Aşka alabildiğine ciddi haline aşk olsun.
Kollarında ölmek isterdim.
İnsana bakan bir tepeden düşün.
Resimlerle dolu, üşümüş olsanda sevgiden.
Sevgiliyi at kendini savrulan kar tanelerine.
Sen sana acırsan, çaresizlik duygusu hakim olur.
Mevlaya emanetiniz yok mu hiç?..
Tazeleyip tazeleyip öfkeni, seni ısıtamazsın.
Bürün gülünçlüğüyle yoksul insan.
Her kar tanesi arasından sıçraya sıçraya bir çiçek arıyorum.
Doyurulmuş bir istekle.
Şems vakti dua dua arıyor arıyor.
Oysa şimdi yalnızlıkla savaş zamanı.
Dilime doladım adını, bir vicdansızı gönlüme.
Eğer sen yolcu isen, senden bir mutluluk alacağım var.
Olmaz deme oldururuz.
Felek oyun etti bana.
Ansızın kapına gelsem ne olur.
Hiç sormadan neden ağladığımı anlasan.
Bir sen bilmiyorsun sana dualarımı.
Ben gelmenden korkuyorum
Senli olup, sensiz kaldığım bir ömür yüreğime yasak.
Aşk kıskanır bizim gibi aşıkları.
Denizden yükselen su damla damla inen yağmur.
Sevgimizi korumak için sözcükler.
İşte böyle tükendi insan insanda.
İki yürekli yana yürür yalnızlık.
Görünmez ayaklarla gönlü sevgili olanlar yürüyor dalgalardan.
Değiştiremez insan dünyayı.
Sadece sevgiyi yok eder, edepsizliğiyle.
Gel kusursuzca kendine, aşkı bu dünyaya tapan anlamaz.
İstediği gibi iniyor kar taneleri.
Siz topraksızlar.
Yüreğin ağlıyor, geçmişle yaşam mı yaşam.
Seni özler mi hiç özlemesen de.
Uzansan anılara dokunamazsınız bile.
Şems vakti bir dua şahidim söyledi.
Özlem yarım kalmış hecelerdeki şiir.
Gel!...
Yürek y/anmazsa, b/eklenir mi dualar sultanım.
Gel!..
Yoksa ölür yavaş yavaş gönül.
Gel!..
Bir okul avlusu şems vakti.
Gel!..
Çıplakseni özlediğim meşe ağacı yüreğim gibi.
Bak!...
Asıl resim kış, kar taneleri ile seni çiziyoruz aşka.
Sus!..
Seni düşünüyorum.
Ama saat kaç şimdi?..
Bir yel uçurabilir ibrahimin duası gibi.
Piramitlerinin üzerinde yönetenleri yönetenler.
Ama o Musa ile bu yel değil.
Yazlar kuru bir yaprak.
Var olan mevcudatı yaratana Yusuf’un atası lazım.
Yunus’un duasıyla denizler bir o yana bu yana dalgalanır Estağfirullah ile.
Putlarıyla iman edenlerin ibadet yeri olmuş geçiyorlar dünyadan.
Ah, Pazar, ibadet günü diyenle.
Vah, Cuma ibadet günü diyerek hizmet eden harmanlanmış.
Kavrulmuş asfaltın üzerinde yürüyen fakirin ayakkabısı.
İnsana çıkan merdivenler yüksek.
Adalete çıkan ateşler yakın.
Kimse gelmiyor buraya bugün diyen şehitler yurdundayız.
Pişmiş kelle gibi sırıtırak aldatır olmuş insan insanı.
Ve üfürükçülere kaldı din.
Hüseyin’le Kerbela’da karışanlara geldim şems vakti duada
Ölmeyi arzulatan bir şeydi.
Erkekler, Kadınlar!!!...
Git!...
Duaların vaktinde bir kapıdan her gönüle.
Sadece bir gövdesi var.
Parmağını gezdirip kendinle savaşının üzerinde.
Ya sonra?...
Habil ve Kabil’den bu yana sürmekte olan gururu.
Sahi kaç bin yıldan bu yana, insan insan olamadı?..
Ve düşün duayı, itaat etmeyi öğretir.
Üzülme, gönlün bekçisidir.
Ölümün resmini yapıyor mezartaşları.
Küçük çizgiler, beyazlıklar resimliyor suretinin tasarladıklarını.
Dünyanın üzerine eğilmiş yalnızlık.
Kalkacak ve dolaşacaksın.
Mezarını bir kurt yuva yaptı.
Ah!...
Bu dünya hapishanesinin duvarları nefes ile yüksek.
Bu hapislik kimden kime!..
Ve Aleykümselam
Gel!..
Ama saat kaç şimdi.
Etim taşa dönüştü, gönlüm duanın kapısından ayrılmıyor şems vakti.
Hayat güzel, tadını çıkart diyenlerin kabirlerine ses veriyoruz.
Ben dayandım yadıma, suyun üstündeki Işık’lar gibi.
Sağanağı dökülen kar taneleri gibi dindi saçımdaki aklar.
Gel!..
Gel diyorsun, seninle birlikte gideceğim,
Bak!..
Ben çok arzulamıştım bir mezartaşını okşar gibi.
Ve dünyada seni sevdiğim gibi değil.
Ben ölüm önünde gururla duruyorum.
Apaçık aşkımdan koşar aşk aramızda.
Yıllara karşı koymaktan yıpranmıştı.
Gün sürerken gezintimi de sürdürüyorum o parkta.
Yürüdüm çırılçıplak betonlarla dolu sokaklar.
İşte duruyorum başım dik
Ve yanan yürekle, heyecanla b/ekliyorum anıları birbirine.
Ki yüreğim yetinmedi sensizliğe.
Aşıklarla mekan, dost ile aşk Pazar’ı olur gönüle.
Yarabbi benim yüzümü kara çıkartma.
Kim bana dua ettiyse, onu yaratanın en sevdiği yüzü suyu hürmetine birbirine bağla aminlerimizi.
Derya destiye sığar mı?..
Çok yakın olan vakitlerde arşınla yüreğini.
Şems vakti yoğrulur kainat.
İlim ulaştırır marifetin makamına.
Gönül kitabından okuyan kalem olur gönüle.
Neler çeker neler bir kabre girde sor.
Miraça çıkta orucu bozulanları gör dedi garip
Ömrünü değerlendiren gecenin öğleni.
Yağmur yağarken yağar aşkın da.
Orada resimler bir süpürgenin ucunda.
Karanlığın içinde çağırır aşkı aşıklar.
Bizim keyfimiz görünür sevginin penceresinden.
Gün yakın mı, yağan kar, üşüyen soba,
Sevgiyle yargıla öyleyse mezara girenleri.
Ruhunu almış yalnızlıklar.
Kim inkar edebilir kendiyle y/aralarını.
Senin ölümün, dökülür toprağa.
Ender bulunur cömertlik.
Tırman yüreğini soğutan mezartaşına.
Su toplansa da gül yapraklarına.
Mevsim kış olsada.
Bir anı olarak dua bittiğinide gönül sevgilinindir.
Hepsi bu
Tek dediğim g/özledim şems vakti dualarını yarin.
Tek temiz o sultanım.
Dalga dalga izler anıların albümdeki resimlerde.
Deniz soğukluğunu bilir kumlarda gezen kaplumbağa.
Hıçkırdın, yunrukladın y/astığındaki özlemi.
İşte g/örüyorsun s/arıyorken saçını.
Ama sadece ben!..
Dalgaların kırılmasıyla kalkarım denizden.
Gövdem sımsıkı, g/izi v/aktin.
G/özyaşlarınla buz gibi deniz.
Okşadım seni merak içinde.
Avuçlarıma düşen yağmur taneleri gibi.
Ve sen hala!..
Dolanıp duruyorsun yüreğindeki sevgi kentinde.
Okyanus kadar engin dalgalar gibi garip.
Dalgaların sensizliği diyorlar ki, hepsi bu!..
Ve ve ve
Derinliğine işleyen aşk s/özleri dalga dalga.
Har gülüm h/ar’dır aşkın sesi sessizliğime
Ben sana derim ki.
Seven bazılarının sevgiliye armağanı sürer.
Pek azı herşey için, çoğu sureti için.
Ama sen?..
Bir şey için seversin.
Tutunacaksın hayata gene mevsim ilkbahar olacak.
Dostlar defterine yazılır sevda ırmaklarının duası.
Gönül düştüğünde şems vakti yollara.
Tövbesi edepten olan gaflete düşer mi?..
Kendini güler yüzle değil zanla karşılıyor insan kendini.
Sırt çevirmiş insan sevgiye.
En hayırlısı güzel ahlaklı olana muhtaç kainat.
Güzel söz, aşka akrabadır.
İyilik etmeye devam eden bilir, yaratana yemin edeni.
Haramzadeler meclisinde hakikat için cihad edenler cennet kokuyor.
Nefsini öldürmeyenin dünyada neyi v/ar’dır.
Dört duvar arasında geçiyor vakitler.
Kendini sıkıntıya düşürmekten korkmuyormusun hala.
Kendin için sadaka vermen için gör hakkın nimetlerini.
Yeter ki sen seni takdir edecek güzel ahlakın olsun.
Samimi olan sözün özünü söyler.
Birbirlerinin yaralarını saranlar.
Sevgiyle tamamlar eksikliklerini.
Merhamet ile odaklanan g/örüyor.
Gönül mutfağı
İlmi miras alanlar kurtuluyor kendinden buyurdu Şahım
Mütevazı olanlar alçak gönüllüdür.
Fazilet ehli olanlar dost yolunda dedi Pirim
Sen sana neyi şikayet edersin.
Hala kendine cimri olan sevgiliye ne verebilir?,, dedi Mirim
Ben senin güzel davranışını gördüm diyen yanına aşk olsun dedi Meczup
Münakaşa etme kendinle, istemek olgunluk işidir dedi Zahit.
Cehennem ateşi dünyada nefsine verdiğin rüşvettir dedi Deliler Şeyhi
Yar gelince şems vakti muhabbet olur.
Aşka mayalar aşığı dedi Boşvermiş.
Lailaheillallah hu ile açmak istersen cennet kapısını. Kabristanda Estağfirullah anahtarını ara , Kelime-i Şehadet ile şems vakti hiç kaybolmaz seni Miracına götürecek Burak dedi Mahallenin Delisi
Duası kabul olmayanlar arasında benim yerim yok Garip Çoban
Sıkıntı seni sana götürmüyorsa, sen senin aklında değilsin dedi Hamal.
Ümmete alan değil, veren alimler gerek dedi Fakir.
Küçük iyiliktir insanın karşılıksız sevmesi dedi Neyzen
Ya Hayyum Ya Kayyum olandan iste, gerisi nefsinin zaafına düşmüş dedi Aklı Kıt Adam
Rabbim bizi kendine vefa’lı kullarından eylesin dedi İhtiyar Bilge
Nefs’in istemese bile, iste duayla dedi Hırkasız Derviş
Hoşlanmadığın bir şey varsa, susma!.. dedi Üçler
Hakkı, hayrı, sabrı söyleyenin hayatı Fatiha’ya uyar dedi Yediler
Ömür geldi geçiyor, ne zaman ehli kuran olacaksın dedi Kırklar.
Aşıkların şems vakti gönülden gönüle kişi sevdiği ile beraberdir halini Cem etmelerine hayran olan meleklerin.
O gün bugündür dünyada huzurum yoktur diyenlerin halidir semah dedi Erenler
Ey sevgili gönlümün perdesindeki perdeyi kaldır.
Canlı varlık kalmadı, darlık içinde gönüller dedi Abdal
Yorgunluk sürekli hastalık içinde insan.
Kendini bağışlamana vesile eyle sadakayı dedi Miskin
Seninle iletişimi kurduysan, sana karşılığı gelir duaların dedi Semazen
Cömert olanın kibri olur mu?..dedi Sufi
İçtekini bilenin, dıştaki eseri kabirbaşına gelenlerdir dedi Aşk
Peki neyin her şey
Niyeti davranışa dönen irade başıma gelince.
Ya da insan yaşlandıkça bulutluyor göğü.
Salkım saçak sarkmakta özlem.
Sonuçlarını almaktan korkar mı çuha çiçeği.
Gönül evinin kapısına ulaştığımda geldi yarin kokusu.
Karanlık kentte ya da hiçbir yerde.
Kol kola girmiş özlem.
Yağmurun ve ışıkların altında kıpırtısız kuşlar gibi.
Sanki de, aldırışsız aşk.
Bir itfaiyeci ateşe gider İbrahim’i yürekle.
Ve Zafer olacak, bunca zulme rağmen.
Ve emin olabilirsin.
O istemedikten sonra tek bir yaprak bile düşmüyor dalından.
Kimse söylemesede.
O terzi geçirecek o ipi deliğinden.
Kararmış mevsimin bulutlarıyla vakitler.
Soğuk bir yel karıştırıyor insanın duygularını.
Yol açıyor pek çok düşünceye çıplak ağaçlar.
Parçalayıp dağıtıyor çöp toplayan insanlar adaleti.
Yağmurdan soğuktan vıcık vıcık adımlardan gelen sesler.
Dünya devriliyor merhametsizliğe.
Buz gibi elleri aklında çıplak açlığı.
Ağır ağır yürüyor zaman.
Çiftçiler derin düşüncelere dalmış.
Kar düşmez olmuş tarlalara.
Diken diken çalılıklar
Bir hayalet gibi belirir olmuş doğa.
Parçalayıp dağıttık canlıların gönüllerini.
Aykırı bir kişi, hayvansı insanlıktan kaçıyor.
Her şey gizlenir bir b/aşka tohumda.
Kalpsiz kafalar
Eski bir yanılgıdır.
İnsanı insanda yok etmek için çarpar yalnızlık.
Engellenmiş sevgi sılai Rahim gibi duada şems vakti gönüllere.
Nefreti şeytan abdesti tutmayana geceden kurar.
Oysa insan durur yelin kırdığı yerdeki dal gibi.
Hiçbir şey eski bir yanılgıdır.
Canlanmaz ateş beslenmeyince.
Ve gün çiçeklerden güzel çiçeklenir.
Herşey g/izlenir, bir b/aşka duada.
Hiçbir anlamı yoktur insan yoksa.
Deniz dibi manzaralarıyla, dağlar ağaçlarla.
Ağaçlar dallarıyla yapraklarıyla, meyveleriyle.
Rabbe kullukta Muhammed’e dost olmakla.
Döktüm yüreğimi sana dediğin yerdesin.
Hüznü biraz daha yaklaşır anılar kalbe düşünce.
Hiçbir şey kazanılmaz kaderin çerağıdır.
Acının kış durumunda insanlık.
Yaklaşıyor biraz daha ölümüm.
Ne zordur oysa kıymetini bilmediklerimize anılarla sımsıkı sarılmak.
Derdi olup inileyene ne mutlu
Ne demek oluyor bu yazılanlar?..
Teheccütte sılai rahim yapanı.
Sabah sabah gammazlar mı şeytan!..
Her şey olursa şayet.
Hedefini bulamıyor dosdoğru bir amin bekleyen kabirler.
Temiz değil, yiyip bitiriyor beni.
Yat dizime sakin sakin diyor toprak.
Ve onlar biliyor sadece neyin ne olduğunu.
Şems vakti sarhoş gideriz gecenin çobanlarının peşine.
Ben değilim bir duanın g/özyaşlarından sızan.
Parça parça eden her şey.
Bitiyor biten ağır ağır dönüyor.
Ve senin hıçkırıklarını dinliyor.
Benim duygularımı içiyor aşk.
Hiçbir s/öze benzemeyen bir söz Selam’ı söyle!..
Ama seyrektir özlem olunca dudaktan çıkamayan kelimeler.
Delik deşik eder uyuşuk duyguları,
Işıldayan hiçliği renk renk boyar.
Saygılar sunmaya gönüllere gönüllüdür.
Ve ilkyazın yağmuru gibi kaçarsın.
Kıyı yoktur enginliğinde.
Yeniyi kabullenebilenlerde gecenin derinliği.
İkidir bu nedenle şems vakti uykuda olana şeytan.
Lailaheillallah diyor yaban çiçeği.
İçinde alemi ışıltan güneş bir zerre.
Beyazdır kabirlerde kalabalıklar.
Yeşil ile karalar b/ağlayanlar içi içe.
Hiçbir şey arka kanadında burağın.
Yoksulluk içinde yaşarken insan.
Ama sen zengin mi zenginsin diye fısıldıyor bir ses.
Dolu dolu yalnızlık derdinle.
Duvarlar arasında salası verilen.
Sadece şey demek için bu hayat?..
Bağışla çok lezzetliydi bu hayal.
Yanağını yanağına dayamış çocukluğun.
Ve belki sen onları saklıyordun hala
Erik ağacından düştüğünde cebinde kalanlar gibiydi salavatların.
Bir düş g/ördük örümceğe b/akıp.
Birden bire yükseliveriyor her birimiz.
Ayrı ayrı muhabbette dualarda ikimiz
Huu diyenler geceleyin uyanıyor.
Aşk üstüne
Ve
Tutku yalnızlığı insanın.
Bir çiçek gibi eridi gitti gecede uykuya yakın olanlar.
Bir kalpte hüzün varsa o kalp benimdir
Hiçbir şey bilmediğini bildiğinde uzakta olursun halka.
Çul giymekle örtünülmüyor.
Üstünde çayırların, ağaçların imkansızdı kendini g/örmek.
Selameti sukütta bulana aşk olsun.
Bu makamda sevgili kendine olana sevgi ağırdır.
Bir düş yanıltıcıdır surette,
Oraya dönüp buraya geleceğine.
Şimdi dur b/ak büyülenmiş gibi bir kabre.
Kim kimden çok seviyor.
Onlar cehennem azabından korunanlardır.
Unutma, sorgu sevginin vicdanıdır.
Bizi ateşin azabından koruyacak bir dua lazım.
Bir çiçek gibi çiçeklenen kaç tomurcuğun v/ar sevgiye.
Geceleyin uyanan bir gökyüzünde sevgi.
Birde ölüden çıkan dirilere bak.
Sevgi, göremediğimiz gecemizde sevgiliyle
Bir düş safran çiçeği tomurcuğu yeşile çalan.
Biraz daha f/azla yapay çoğalttık insanı.
Yıprattık nefsimize yetmeyenleri.
Hesapladık tarladaki, bostandaki, ağaçtaki masraflarımızı.
Aldık sonunda eski bir kilimi koyduk kendimizle yalnızlığa.
Bahri Umman’ın sonu yok ki.
Haydi kıralım çemberlerimizi dediğimizde ar olur mu?..
Ve gidelim oraya!..
Fayda
Sız
Hoş dönüp durmak şeytanla şehirli yanımız.
İki adım yürüyor bir insan.
İli adım farkla cennet varken.
Ve kendilerini eşyaya, bankalara, hastanelere köle ettik karşılıksız sevgiye rağmen.
Dikkatle
Dikkatle seçilmiş mezarlıklar.
Mezarlık kuşları bile gelmiyor oysa duaya.
Tutam tutam bizi kötülükten korurdu ecdadın duası.
Kökleri üstünde yükselmeyen dalın meyvesi yabani olurmuş.
Kaç yıldır büküyorlar hep kalın dallarımız.
Koşan bir at için aşk.
Ahlat ağacındaki kuşa sevgi.
Gözleri fırlayan seherde uyanık olana aşk olsun
Ne fırtına, ne kar, ne yağmur engelleyebilir onları huu demeye.
Aşk için, aşık için, sevgili için semada melekler insan uykuda.
Orada!..
Orada!., bir düş orada!..
Gizlenen taş, toprak, ağaç!..
Hakka aşık olana orada mesajı var sevginin.(Y.ed)
Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 22.12.2018 21:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yürümeye devam et!.. Yol insanı terbiye eder. Kavli Hz. Pir Şems-i Tebrizi k.s.
Yüreğin dert görmesin slmlr
TÜM YORUMLAR (2)