Hoşgeldin nefes payı.çiçeğim.
Gittiğimde çok sevdim dediğiniz şehir?..
Biraz gök, biraz toprak, biraz hüzün, biraz ırmak, biraz ayrılık, biraz yasak.
Dilimin kuruduğu sahrada, su gibi dökülür, sonsuzdan sonsuza ölüm.
İğde mevsimine denk geldi.
Kalır gitmez ah bende, gönlüme mihman düşer.
Sığmıyor kaleme eylül gitti.
Dökülen yaprakların arasındaki şiirlerin rengi insan.
Uzaklar mı sağır,bilemedim.
Okumanın tadı anlatılmaz, yaşanır şems vakti.
Yetişemedim gecenin çobanlarına.
Olsun bir yerden bir yere uçuyorsa kuşlar.
Uzat bana ellerini, her neredeysen.
Evvela kırmızı çizgimiz olan “edep” çizgisine gelsin sonbahar.
Sonra yine konuşuruz, karlar dökülürken.
Ve Sesteki sessizlikte yaşamak işte.
Kimi zaman dolunay çıktığında bir bardak demli çayda.
Ey benim satırlarımın arasında saklı, yüreğimin avucundaki dua.
Zaten ben de aşk’a geç kalmışlıkların insanı değil miyim?..
Çekilenler kalır
Yalnızlık içinde kendi kendinize bir dünya olun.
Susuyorum, konuşursam anlaşılmayacağım.
Ben susarak anlaşılmamayı tercih ederim.
Asla yalnız kalmamış biri, hep yalnız olmuş birisine rastlar.
İnsan dilde, gönül duada, sevgi huzurda ikamet eder.
Anlaşılmaz olan hiçbir şey var olmaktan vazgeçmez.
Ömrümün geri kalanındaki sevginin adısın.
Yemin ederim, hasretini çekmiyorsam kahrolayım.
Ben bir seni yaşayacağım, bir sana yaşayacağım.
Aşk sürekli filizleniyor şems vakti duada.
İçinde yeşil bir yokluğa varıyor, ben yerine.
Kör olsan seni g/örmek istermiydin?..
İkimizde aynı yere koşan biziz.
Bir düşün içinde yaşadığımız karanlıksa.
İkimiz de öğrenen ve öğreten.
Bırak beni yaralıyım desen de boşa.
Biz de diyebilirim, ben yerine.
Sağır olsan gönlüm s/özlerini ister.
Uzun yolun daha yarısı bile aşılmadı.
Konusunu sevginin özel yaşamından alanın işidir dua.
Varlığın çoğunu temsil eden yokluk gibi.
İkiside aynıyı tamamlasada umut sunar fakire.
Kendine acımaya sığınma yerine.
Bir yol keşfetmeye çıkanların işi kabir ziyareti.
Sorumlu bir yüzleşmeye aç olan ruhunu bilirsen.
Kesinlikle birleştirmeye başlar senin ötendeki beni.
Bu ayıklamalar seni keşfettiğinde şevkine yabancı olduğun kabul olmuş duaya aşk olsun der insan.
Burdayım sözümde Aşk/sız-ım.
Önemli bir gerçeği s/aklıyor şems vakti dua.
Uykuya dalana dek hep uykusuzsan.
Bu çocuk oyunu, uyanacağım demen.
Gün de pek çok ölümünü göremiyorsun.
Eliyle tahta saplı fırçayı tutan ressamı sandın.
Bu yüzden, insan insanı toprağın altındayken özler olmuş.
Oysa halimiz suyun içindeki balık gibi.
Tam anlayacakken her şeyi.
Azrail selamunaleyküm der musalladaki halinde.
Ne gördün bu dünyada yolcu?..
Hoş bir manzara gördüm şems vakti.
Onunla gitmek istiyorum, çünkü dua etmeyi seviyorum.
Orada aydınlık bir göğün önünde kurşuni bir tepe v/ar’dı.
Bilmek istemiyorum.
Ve rüzgarda otlar hafifçe sallanıyordu.
Gecenin çobanları dönerken sırtını dayamıştı gönül maşuğuna.
Ve orada oturan gönülü g/ördüm.
Pekçok gölge ve aldırmaz bir gök.
Yalınlığın anlamı sevgi.
Bir gerçeklik tebessüm.
Görünen şeylerin arkasındaki derin duyguların adı dua.
Her sözcük geçittir aşkı arıyana.
Elimin dokunduğu şeylere dokunacaksın şems vakti bir duada.
İşte o zaman doğrudur o s/özlük.
Bunlar ölenler.
Öbürlerine gönülde oturacak bir yer yok
Yorgunum, uykudan kalkalı.
Sakınarak hayatın pis kokularından.
Silebilseydim bu listeden alfabeyi.
Şiirin adı aşk olurdu, aşılamayan sınırda.
Hiç de fazla olmayan, maşuk uzanırdı toprağa.
Tartışmaların ustasıdır gönül.
Hiç olmasaydım ölürmüydü kabir yüzü.
Bu sırrı değme dil bilmez, bu yüzü değme göz görmez,
Sakın kendine kendin deme kendim
Meğer kim kâtib-i kudret anı yazmış ola serde.
Bilmiyor hala kimi işaretlediğini kabirtaşı.
Sırtındakinin ölüm gömleği olduğunu bilen dünyanın hamalı değildir.
Bilmiyordu kim kimi görmüyordu.
Şimdi bildiğimi bilmiyordum bir Fatiha’da.
Ve toprağın armağanı ellerimi görmüştü.
Bir duadan söz ediyorum seni duyuveren.
Daha da tanınmış olacak insan insanı sevdikçe.
Geri dönüşü şimdi bildiğim şems vakti.
Bir biçimde belirsiz olsun insana acı.
Bir kişiliktir içinde birleşen.
Ve son demdir.
Seni bulamazsan, eşyayı bulacaksın.
Uygun olacaktır buluşmakta direttiğin zaman dualar.
Çoğu zaman v/azgeçilen anda amansızdır karmaşıklık.
Çünkü şiir aşkı ister, şair karşıtlığı ilke okur.
İnsana doğru hangi yönden b/akarsak b/akalım.
Öykü mutlu bir öykü değildir.
Her kabir ehlinin karışacak parmak izi birbirine.
En iyi arkadaşınla konuş.
Yerde olmak isteyenler arasından çık.
Bir gönülde bir düşün kendiliğinden.
Daldan ayrılmak zordur meyveye sorsan.
Nasılda korkarlar fırtınadan.
Ama kollarına aldığında öyle sever ki.
Bir nefeste içine bin Filiz bırakır.
Bir beşik gibi düşün.
Seni öyle ayaküstü sevmesinler.
Kaç yıllık sürgündedir insan.
İçinden geçen konuşmana sor!..
Sevinçliydim bir kabire geri döndüğünde.
Sana bu dünya evinin sağladığı nedir?..
Saçları hala aklaşmamış olanlar geri dönünce.
Kabir soruları çıkar kentlerde.
Arkamızda dağların emeği durur
Senden ayrıldığında, senin hiç yoktu akan kar sularında.
Hak ile hem hal olanın kelamının kokusudur gece.
Sırlara baştan ayağa kulak kesilen bir geçittir sözcük.
Darda kalan elimin dokunduğu şeylere dokunacaksın.
Tatlı sesine dal şems vakti sohbetin.
Tevazu parmak izlerimiz gibi karışacak birine.
Sohbet gerçeğiyle öğrenir aşk gönüle girmeyi.
İnsan insanda duyamadıklarından intihar çıkarır.
Bir kendine iç dökmelerde susar konuşamayan yanı.
Canından bezmiş bir insanlık hali.
Kötüye kullanılmış sevgiler içinde kokuşmuş duygular.
Sıradan insanlar yüz çizgilerinin manasını görürler aynadan.
Bir yansızlık maskesiyle.
Şairin şiirindeki dua çıplak benini örtmek içindir.
Beni hiç tanımamışsın
İşte o akşamdan sonra, yol yapıldı gönülde.
Miraç o güzel günün sonunda.
Açılınca gözlerin.
Gökte savaş yok.
Uçurtmanın ipini kopar gönülden.
Sonra uç, mutlu kalırım.
Beni düşündüğünde bendeki senin hiç yoktu.
Senin gözlerin boşalınca benim bir tane.
Seviyordum, ben böyle olalı beri..
Sana duada yaslanıp.
Bir sevdiceğim olurdun, tıpkı düşünür gibi.
Ben böyle olalı beri mutlu kalırım.
Kıskanırdım sen bilirsin ya.
Kabirdeki aminden sonra suyun serinliğini görürüm.
Ne çok sevinçli insan varmış derim.
Şimdi ölüversem mutlu kalırım.
Bazen içli bir şarkıda beni düşündüğümde.
Aşk şarkılarıyla şems vakti.
Gecenin çobanlarının bestelerini dinlemek için otururum yol kenarında.
Daha kolay olurdu ölümü anmak.
Üzerinde sarı yapraklarla bu sabırsızlığa bayılıyorum.
Aşk ise hep yeni başlar, binbir renkli çiçekler söz verince.
Kaç kez çağıracağım seni bana sevgili.
Yedi kat yer ve gök arasında dua tadında sana gönül nağmeleri.
Zaman dediğin geçer gider, seni bıraktığım hüzünlü an kalır.
Küçük bir dalda yedi Gül arasına kondurduğun bir buse kalır.
Bir kaç kelime, bulayım diye seni.
Beklerim rüzgar çıkısında dökülsün güllerin altısı birinde seni koklayım diye.
Daha kolay olurdu düşümde ağıtlarım.
Bir sabah, tek başına gecenin ayrıntıları
Yavru sığırcıkların güzel çınar ağacından havalanması gibi gidişin.
Yarısını alıp götürürdü çiçekteki kokunu arılar.
Heyecanlanırdı masmavi gözleriyle gökyüzü.
Acıdan titreyen bir gönülden, periler duaları götürürken.
Sabahları pencereden bakan yaşlı gözlerin ilk bakışında yoktu umutlar.
Işığın içinden gelen huzurda benimki senin.
Benim de yoktu, değiştirebileceklerimiz.
Dokunabileceklerimizde herkesin yüreği.
En azından yok olup gitmesin diye şiirler yazabilen kelimeler gerçeği söyler.
Yeşerebilmesini istediğim bir gül dalıda yok.
Kendini savunmaz haklıysa savrulan yaprak.
Sadakattidir kadere en azından.
Senin derdin benimdi.
Yok olup gideceğini anlayacaksın.
Kimi zaman boldur, kimi zaman az.
Hüküm sürer yalnızlık.
Zor anlarda ya da sevinçliyken gözleri yaş dolanda.
İnsan kendini işgal etmekten sevgiye vakit bulamaz olmuş.
Duada ilham almak artık mümkün değildi.
Sevda bahçelerinin çiçeklerinin solduğunda herkes kendini yeni sanıyor.
Bulmak gereksinimini fark etmiş safran çiçeği gibi kokmuyoruz birbirimize.
Bazı suretler hep yeniden dünya hezimetine yenilmekten vazgeçmiyor.
Şems vakti biz kenara çekiliyoruz.
Sen kendinden geçebilesin diye.
Gecenin çobanlarının heyecan verici dualarına amin diyebilmek için ağıtlarımdan vazgeçiyorum.
Kapının önünde
Aç olan bu adamı
Ah bilmiyorum, hiç bir zaman açıklayamam.
Bak!..
Şu gökte yay gibi uçan tutmalara.
Hala son sözünü söylememiş.
Ah, şu aşk yatağında.
Sen ve ben’e bölününce aşk.
Büyük doktorun kapısını şems vakti dualarla çalana dek.
Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü'yada vicdan.
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.
Yürek duruysa, s/öz uludur kişinin duasında.
Ay ışığında açık bırakılmış bir pencereden de girebilirsiniz şems vakti.
Toplama kampındaki tel örgülerin arkasındaki yürekler gibidir z/aman.
Boşluklarından da ilk b/akışta sessizdir zaman.
Bir boşlukta bulursunuz g/özleriniz ağladığında an’ı.
Yalın şeylerin arkasında gizliyordu kabul olan duaları melekler.
Onu bulabilmeniz içindir kimsesizler mezarlığı.
Beni bulamazsın, seni arıyorsan.
İşte o zaman doğrudur.
Bizde diretiriz gariplerle buluşmayı duada.
Gönül g/özüyle b/akmış olan duadan süzülmüş örnek sevgiye.
Ne kadar çok keşfederse bir b/aşka şems vakti.
Her şeyi güzelliğe dönüştürme güdüsü.
Bazen birde çok, şiirde kelime olabileni gösteren şeydir sevgi.
Biz eksik olan sadakatle sınırlı olan.
Biri bize aynı derecede gerçeküstücüdür.
Bir sahne sunmaktadır sonbahar.
Bir maşuğun çilehaneden olmak için girip, öteki kapıdan uzun saygın sakallarla dışarı çıktıkları yerdir gönül.
Gel dosta gidelim gönül..
Derde düşen ne yapsın dünyayı buyurdu Şahım.
Bizim de tanık olduğumuz marifet meydanında aşıklar ikrar verir şems vakti, sen nerdesin?dedi Pirim
Kalaylanmış tencere gibi yansıyor mehtap pencereme vakti dua’mıza amin diyenler dedi Mirim.
Her sözcük canı alemde geçittir sahibine götüren dedi Meczup.
İkrarın hep öyle diz çökmüş gibi kalıyor, yüzünde görünüyor dildar dedi İhtiyar Bilge.
Gönlün mesut olsun diyorsan boş evini doldur nefsin ibret için kafi dedi Aklı Kıt Adam.
Çoğu zaman vazgeçilen bir buluşmadır insan dedi Hırkasız Derviş.
Varlığından habersiz olan, ne talep eder dedi Üçler.
Hayrı çok olanın ilmidir şems vakti gecenin çobanlarıyla bir araya gelmeniz dedi Yediler.
Ve sayısız ayrıntıyla tanışır dua illa’daki hayırda dedi Kırklar.
Gönülden gönüle uzanan bir yolculuktur bu zikrullah dedi Erenler.
Haykırmak istiyordu ilimsiz ameller tercüman kılıyor suretleri dedi Boşvermiş.
Gönlü gönlüne g/öz olanın işidir aşk.
İşte bu yüzden ölümsüzlüğe inanıyorum dedi Garip Çoban.
Bu benim son dilediğim, şems vakti yumuşak bir sese amin diye illa edep konuşur dedi Türbedar.
Adabın sırrı cömertliğin bir kanatıdır.
Hayra dair amel arayanın işidir aşk dedi Deliler Şeyhi
Tevekkül mücessem hale geldiyse müjdelenirsin dedi Miskin
Hatırlamak mı sevgiliyi, ne zaman unuttuk ki dedi Fakir.
Naim cennet olsun duaya amin diyenler dedi Zahit.
Her şeye dört elle sarılmış gecenin çobanları çıkar şems v/akti karşımıza dedi Aşk.
Duayla hemen iletişim kurabilmeniz için yumuşak bir sesle konuşur yanmış kul olmuş olan dedi Abdal.
Teheccüt vakti önemli olan anlatılan her şeyin insan boyutlarıyla verilmesidir aşktan dedi Sufi.
Aşka ve ölüne inanıyorum, bu benim son dileğim dedi Şakirt.
Dünyayı sineye çekip, ırmak gibi akan gönül duadaysa avuçlarının ucundan ilk gerçek olur dedi Seyyah.
Kendi sesinden korkanlar uykuda, kimse duymak istemiyor mu kendini dedi Acz.
Mesafeler
Neredeyse hiç bir kımıltı olmayan bir boşluktur bu ilk b/akışta şems vakti.
İnsanla zaman arasında gidip gelmeye başlayan bir duygu.
Ve düşünce kaynağıyla, yeteneğiyle karşılaşır yalnızlığın.
Sessizliğin sesini duyabilen bir duaysan.
Kendimizi sessiz, ıssız bir boşlukta bulacağımızı söylemişti aşk.
Hiç ses yok geldi gece.
Bu görülmemiş çiçek açma tarlası.
Maskelerin ardına saklananlar hep uykuda.
Özenle, sessizce daha fazla ihtiyaçtı dua çiçeklerin solmaması için.
B/öyleydi ve rastgele bir gelincik nasibimize düşen.
En büyük kaygısı yaşamayı sürdürmemek.
Sen rahat uyu diyor bir kabirtaşı.
Oğlunu yitirmiş bir ananın acısı gibi.
Şems vakti boyun eğer bu yürekler.
Gecenin çobanlarıyla buluşmaya gidiyorum.
Birinin elinde yüreği,
Ev sahibi anahtarlarını şıngırdatıyor.
Uykuda olan kabus sansada.
Dualarla eve girip Estağfirullah ile kapıyı açıyor besmele.
Bir yeraltı şairi nerede gizlenirse gizlensin konuşabilir.
En önemli şey dua.
Öyleyse nasıl konuşacaksın?..
Aynanın karşısındaki b/akışlarına tedirginsen.
Ve hiç yanılmamış tek cümle ölüm var ölüm.
G/özümün arkada kalmadığı yolculuk
Hiç etme şikâyet, ani gelir seven.
Üzülme gönülden gidişi o kadar kolay değil.
Dua’n v/ar’sa, deme yok bir ışık artık.
Maşuksan yumsanda gözünü uykuya, gönlüyle dünyâlar görür.
Bir bahane bulmak düşüncesiyle.
Ve işte o zaman.
Aşık olmaktı tek suçumuz
Biraz bana benzediğin, biraz seni bulmak içindi.
Senin için duada konuşmak.
Bizi keşfetmek içindi.
İnandığın sevginin rehberidir kurtuluşun.
İyice sevdalaşırdı insana devşirilen duan v/ar’sa.
Belki de kuşkusuz bir yere saklanmıştı gönül.
Perdelerini araladığında, bulmak düşüncesiyle.
Sonrada pencereden dışarı b/akmak için.
Ağlayabilir senin gibi gönül.
Sanki zamanımıza yabancı ve tedirgin insan.
Öyleyse nasıl konuşacaksın?..
Üç bel zeytin hiç yanılmamıştı
O insanlara yazılmış birer sevgi mektubudur.
Hangi zindandan, gecenin hangi köşesinden.
İyi akşamlar diler vakit.
Ve onları sevenlerle el eledir şems vakti gecenin çobanları duada.
O masmavi gülümseyişini görür bir balıkçı.
Sanki, yıllardır tanıdığımız bir duadan düşen damlayı.
Ve kendi yolunda giden yolcu görür.
Ve işte o zaman tek suçumuz şefkat.
Bir çığlık o çığlığı işitir, yenilgiden sonra duan v/ar’sa.
Bir b/aşk’a şeyle bütünlediğini biliriz insanı.
Ya da geçmişe özgü iç dış dünyanın.
O zaman umarız dünyayla aramızda olduğunu.
Ve benzer b/içimde, gizemlilik.
Aldatıcı olduğunu fark ederiz aynaya yansıyanı.
İç korkularına, umutlarına, y/aralarına, düşlerine.
Ruhunu oluşturan g/örmemizi sağlar duada.
Ben bunu nereden biliyorum?..
Muamma daha incelikli insan.
Sözgelimi kişiliğini duyumsama hem hal.
Bir araya getirdiğinizde s/özler diyorum.
Kulaklarımıza oranla g/özlerimize çok daha fazla şey söylediğinde tanımla.
Gerektiği gibi d/okunduğunda temaşalar diyorum.
Yalınlığın ne derecede aldatıcı olduğunu fark ederiz.
Tek bir anda yakalanmış karmaşık noktada insan.
Bir ressam gibi ne güzel uyum sağladığını.
Bir öykü anlatıcısı gibi bu sahneler insanda.
Ortalıkta fazlaca kan var.
Çünkü karmaşıklık insanla bağ kurar.
Ve dua ne güzel uyum sağladığını dike getiri şems vakti.
Eğer bir şiir bir fotoğraf olsaydı.
Çocukların orada bulunmasını.
Gerçeklik açısından haklı.
Şair açısının susma bir ibadet olurdu.
Rabbiyle iletişim kuranın anlamıdır dua
Bizi daha iyi görmeye çağırır çokça şükredenler
Birden anlamak zordur aynadan yansıyan sureti.
Çevreye serpilmiş gülümsemesi yoksa suretin.
Ve biraz ötede duran musalla taşı gibi
Kendinden ötelere karşılık verebilmen içindir yaratılışın.
Ne bölme, ne toplama, ne çıkarma.
Eşittik hayatla Azrail gelene kadar.
Kendi sesinde türkü söyleyebilen
Dinlediklerine karşılık veren bir beste yapan için.
İşte rüzgarda çıktı.
Ve biraz daha ötede insan insanda.
Ne garip, beklemekten gönlü dualarla nasırlaşmış olanların dokunuşu.
Öyle yalın ve doğalki kavranabilen g/özlerden akan yaşlar.
Kendinden ötelerde her yer.
Birden beklemeden bazı sevinçli birisine
Hatırlanmak senin duanda olmaksa.
Varsın gönül tepelerine tırmanan aminlerin kabul olsun.
Yanılgı ve yanılgılar iki eşsiz hazine
Gönüller’i iman ederek sevenlerin işidir Aşk.
Bir güneş gibi doğarlar şems vakti.
B/aşka hiçbir şey yapmasada, uyku toprağına tutulur rüya.
Elle tutulanlar umudunu yitirmiş.
Duayla gönülle tutulan yitirilmemiş şems vakti.
Ruhun maşuğuyla gezmek durumunda.
Kah bir bulutla su yüzüne çıkan çiçekteki lisanız.
Kah bir kabirbaşında duaya muhtaç tohumuz.
Noktalarından biri olana giden bir şehirdir hikmet sadıklara.
Bir gönül caddesindeki dergahı seyreyle.
Ölmüş evladı için ölen bir anne yüreğiyle.
Siyahlara yenik düşmüş bir merhamet duruşuyla kim göre o babayı.
İnsanlıkla duygularını birleştirenlerin fotoğrafı.
Aşk ile becerebilenlerin oluşturduğu ağıttır şifa.
Gönüllerin rüyasıdır sonbahara bizden selam götürün.
Çarmıha gerilmiş Hz. İsa bir ayna sunmaktadır.
Kendi özünü araştırman Hz. Muhammed’i merak etmeni söyler.
Yeniden doğuşa geçmen için, içine kapatılır insan.
Ona anlam vermek için üzüntüye savurur.
Adaletsizliğin yenilgiye uğratılabileceği nefsin ile tanışman içindir ayrılır ruh.
Sonbaharda bir gün seni bırak doğanın rüzgarına.
Nisan’da bir gün s/beni bulabilmen için.
Ve yüzlerce kelebek ölümü gibi sahneleniyor insan.
Yas tutunların yitirdikleri şehidin onuruna ermiş bitmez tükenmez aşkın kaynağına ulaşanlar hariç.
Ölüm boyun borcumuzdur sevmek kadar gerçek.
Oysa sureti insan olanlar hep ağıt yakarlar.
Müziği ve özlemi besteleyen duadaki g/özyaşının döşeğinde bekler.
Uyu şimdi uyu y/ananlar arkasından.
Öfkemi onlarınkine eklemeye gidiyorum şems vakti kinsesizler mezarlığına.
(Y.ed)
Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 23.10.2018 23:01:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir ticaret yapamadım, nakd-i ömrüm oldu heba. Yola geldim lakin göçmüş cümle kervan bihaber. Hz. Pir Niyazi Mısri k.s.

Çokkk güzel sizi okumak.
Tebrikler güzel insan.
her nasıl yazılmışsa
şairimiz hızını alamamış bayağı bir uzun yazmış
kusura bakmasın
şahsen ben ilk bölümden sonrasını
okuyamadım
şimdilik tekrar gelip
mutlaka okumayı düşünüyorum
tebrikler
ve kutluyorum!
TÜM YORUMLAR (9)