GARİP ÇOBAN DİVANI….9... Engin Demirci.. ...

Engin Demirci
973

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

GARİP ÇOBAN DİVANI….9... Engin Demirci...www.beyazrenkler.com

AYNI HATAYI İKİ KEZ YAPMAM! ...Güneş hilale taç giydirdığinde sadece ışığını görür gözler. Seslenen seslere seslenirken aşk gözyaşlarını tutamaz. Çok yakıştığını söyleyen dualar, ruhların büyülü bir anda buluşmasında oradaydı o. Meşk sonrası hal lisanı öğrenenler kimler? . S/aklamak içın yoğuz doğmamışı arıyorum saf saf. İnsanın içinde açılması son derece zor, gizemin perviç çivileriyle lehimlenmiş o kara kutu vardı. Arada yalan söyleyen dürüst insanlar gibi sıkıysa, iç rahatlığında gizli gizli algılama tarzı var. Yolculuğa çıkmanın ilk dürtüsü farklı öykülerde. Zalimlik sadece bazı öyküler için mi geçerlidir? Ve kendi sorduğu sorulara yine kendisi cevap veren içgüdüde aşkı bulmak çoğu kez ağır ağır önce dostumuz olan duygular giriyor söze. Üst üste istiflenen harflerle cümle kurmadan kıvrılıp yatanlar yakınıyor. Çok daha az bilinen bir diğer gerçek. Ateşin yüreğini tutan gecenin çobanları şems vaktini daha bir güzelleştiriyor. Sevginin önünde koşmak yürek ister, okudunuz öğrendiniz mi? Bu nice okumaktır, derin uykunda hiç misın? Ben burada olmasaydım, kendi tanıştığınız gibi değil, aşka gider konuşurdum. Ama diyerek devam eden, biriktirilmiş nefreti atmadan bu iş bitmez. Niye uzak duruyorsun kendinden. Günlük yaşamlarında değişmeyen ne kaldı? Kısıtlanmışlığın etkileri, kendinin farkında olmak. Buraya kadar tamam! Gelecek kaygını sıkı bir kontrolde tutanlara çok şaşırdım.

AŞK PARÇACIĞI...Söz aleminde sabah uykusunda kendi iç alemini aşacaksan gel buyurdu Pirim. Kalbine hak ettiği değeri ver, emanetin sevgi dedi Fakir. Çok özel konuğumuz engin gönülde, şems vakti illa bir uçtan diğerine mi savrulmak zorundayız ruhların dedi Hırkasız Derviş. Eğri oturup doğru konuşalım, yoksa uykudayken kalbiniz suretinizle gölgelemiş olursunuz sevgileri dedi Zahit. Geriye dönük duygularla hesaplaşma döneminde gönül odalarına gir, gizli bölmelerinde akıl almaz planlar çıkarıldı yalnızlığa bulaşan yanında duyguya duyguyla cevap verilir, aşktan bahsedilmez dedi Deliler Şeyhi. Mümkünse hiç bitmesin anda çok sevimli aşk. O zaman ne yapacağız? Ama maalesef orada durulmadı! Yokların esas işı, daha doğrusu olmaları gereken yerdeler dedi Garip Çoban. Gece yarısı rüyalarda mahsur kalanlar aradan zaman geçtiği için koku geçmiştir, soruya geri dönüyoruz, ruhun ne istiyor dedi Fakir. Bu saatten sonra artık bu halin devam etme imkanı gözükmüyor, sıkılmış duygularınızda bir rahatsızlık mı? meydana geldi, samimi olup bu yola girenlerin eksikliğini gidermek isteriz dedi Şakirt. Amacımız makam, mevki değil gönülde sevgi bayrağını dalgalandırmak, gecenin çobanlarından gerçeğini alıyorum dedi Miskin. Kendisi mi, değil mi? Her gece ben okudum ordaki cümleyi mutasyona uğramış kimlıklerden, boşuna hem vakit kaybedip hem de sevgisinden olan, ruhunu kaybeden bir sürü hasta var. Sizi artık aşkınız bilecek.

HİÇ ENGEL YOK...Son çözüm, mezarlıkta karşılaştıktan sonra, hala onlar ölmediler, insan çöplüklerine rağmen. Kimler unutmamış kimler, vazgeçilmez olduklarınca. Gerilemekte olduğumun gerçekten farkına vardım. Hayatımda ilk kez, sevişmekten çok, doya doya sarılmak isteyenlerin ruhu şükür imtihanını arıyor. Lakin bir şey duyumsayacağına, yalnızca kendimi duyumsuyorum, içimden coşkulu bir kendi sevgisinin kimliği halinde boşalabilecek herşey, suretperestlerde birer mırıltı haline gelmiş yaşam. Bir gece uykunun en güzel yerinde odanın karanlığında beliren bütün dengeleri değiştiriyor. Aklı gittikçe içinden çıkılmaz bir hal alırken, aklının içinde büyük bir birikimdeki yolcum, hayata gelebilseydim yeniden o olmak isterdim dediği bir karakter beliyor. Eli boş değil ve her gerektiğinde ruhunu tatmin etmek üzere onu yardıma çağırıyor. Gerçekle nazar birbirine geçiyor yanıyor tüm mana o noktada. Duyduğumuz iç ses nerden geçiyor? Coşkulu bir şarkıda, zayıflığıyla, beceriksizliğiyle, kaybetme korkusuyla makamsız kelimelerle hesaplaşmayanlarla doluyor hayat. Ve sevgili olan aşkını dillendirmeye devam ediyor şems vakti ıtrinin bestesinde. Canları sıkılıp kendileriyle intikam duygusunda olan kelimelerin birbiriyle çarpışan kutuplar sadece karşı karşıya kalan rakip dünya ve aşk diğer ikisi, mesela bir yerde. Biz dünyada bu alanda çok geri kaldık, yaşamanın tatlılığını giderek yitiriyoruz.

GEÇMİŞTEN BUGÜNE.. Sen canına can katan bir yer ara, senden uzak olsun. Hakıkatten kaçanın hiçbir şeyi yoktur. Benini yok edenler neye şahit? Ey can! Cananda? .Bütün şahitliklerinin beklentileri kalbi buluşmada, hepsi gülistanda engin gönüllerde.. Hakaret ile eleştiri arasındaki sınır sevgi. Ne akılla ne vicdanla bağdaşır suret senoryalarıyla yaşayanlara inanmamızı isteyenler ya sınır tanımayan bir hayal gücü ve cehaletin birleşimine sahiptir ya da bir art niyete. Göz ardı edilmiş duygular hiç doğru bulmuyor sevgi. İnananların cevap vermesinden yana feraset. Nerden bakıyorsun, parçayı bütünle birleştirenler, genellemeci akılla yaşamaya devam ediyor. Peki oldumu şimdi! Haddi bilmek, parçayla bütün arasındaki yerinde bilenler sevgiyi kıskanmaz. Fedakarlık ve cömert katkıların bir kanıtıdır dostluklardaki tercüman-ı hal. Ben ben değilim sensin hep. Aşk her dem sol yanımızda kulak veriyor. Aşkı kimseye sorma, kendine sor. İksiri kalbin her dem hu diyen dert çeker. Alın sizin olsun tüm goncalar, bana hu diyen kokusu lazım gülün. Gittım kapısında durdum görüşmek istedim aşkın. Tahirmisin, zühre mi? Bir hünerin var mı? Kimse bana tutuşmuyor ey sevgili hüzünlü gönüller ararım. Üşüyorum, yalnızlığım bile yapayalnız. Kuşat sevgili rüzgar yerine, aşk hastalığım ilerlesin. Meylim söze sığmıyor, kırılmaması olurmu kalbin tuzla buz olur harflerini taşıyamaz o gül bir dem bakışını aşkın. Zarafet onun gibi biri

KUSURSUZ KUSURLAR.. Seni almaya geldim.Hayat boyu öğrenimin piridir sevgi. Yine bu gece gel diyen dokunuşlarındaki bedeniyle çok daha ilışki kuranlar daha sadık hissediyorlar şems vakti. Satır başları gözler ağlarken rüzgara kıvılcımlarını bırakmayan, seslerine kulak veriyor, geceleri rahat uyuyor musunuz? Çünkü benim sorunum sizi de yakar makamında. Bu gece şenlık var. Hasretin bitmesi yüzünü görmek için alacakaranlıkta serbest bırak sıcaklığına engin gönlünü. Nasıl okunabilir boynu bükük yazgın. Nam-ı diğer aşk dili işı kolaylaştırıyor akşam olunca. Vakitsiz ilişkileriniz tanık olunca, sevemez kimse seni benim sevdiğim kadar dediğin duyguların temaşasını seyretmek ağlamaklı. Önce çok sıradan bir şey düşündün. Sonra her an yaşadığın bir durum var ortada, hanginizdi çatılmış kaşlarında. Hüzün mü yoksa keder mi olduğu çok da belli olmayan bır duygu geliyor istemeden sakladıklarından. Peki ilk ve son bir noktadan yola çıkıyor tatlı sıcak bir buse herşeyindi. Unutmam ve unutamam şans olduğunu düşündüğünde. Derdimde bizleşmiş bir ben var. Şimdi onlar düşünsün,inleyen kalbimin sesini. Vefasız olan kimmiş? Ama ben biliyorum ki mesela, özlemenin ne anlama geldiği, hallerimin her adımindaki soluğumla omuz omuza verdiğim bir bana incinmiş bakıyor, avucuma damlayan yağmur tanelerinin bakışı utandırıyor. Göz gözeyken göremeyenlerin yaşamlarının, birkaç sayfasında varım kendi adımla aşkla.

İĞDE KOKUSU...Değişen bir şey yok ki, farklı tarzları karıştırmayı ve kalabalık stiller yaratmayı seviyorum. Çelişkilerin bedenin ve duyguların kendi iç sınırlarını sorguluyor. Bu aynı zamanda sevme sanatınında bir duruşmaya çağrılması demek. Oysa gecenin çobanları yeni bir yorumla ve farklı bır mekan ve bağlam bünyesinde gecede bir araya getiriyor ruhları. Aralarındaki uzak etkileşimleri ve yakın duyarlılıkları yeniden üretme amacı güdüyor dualar. Gecenin dışında kalan suretler, ona direnen kalblerin ne elde edebileceğini, gerçekleştiren sorular soruyor sınırlarında ezberlenmiş ön kabullere dayandırılmış kimlıkleri birbirinden farklı ama alttan alta birbirini destekleyen ve besleyen tiryaki sevgilere. Bizi çağırdı şems vakti daha çok gezdikçe o sırada etrafımda olanlara daha çok ilgi duymaya başladım. O yüzden kafam biraz karışık, söylemek zor. Çok müteşekkirim aşka, başka bir yerde hiç yaşamadım. Yoruma açık olsun istedik, tüm o olasılıklar orada gibi bir şey dualar için, ne olursa olsun, bu kadar önemli. Kusursuz güzellikte işler farklı işlıyor. Doğallığı yakalamak istediğimiz gibı tartışıyor bence takmayanlar daha mutlu. Gel seni kucaklayayım iç oluşundaki cazibede heyecan yaratacak hissedilen. Manzarası içinde dünyayı çok boş hissediyorum. İşte ben oradaydım, unutulmaz günler yaşıyoruz. Karanlık madde kalp artık aydınlatılabilir. Yalnızlık bürümüş duygularda

BEŞERİ MÜNASEBETLER...Öylesine çıkmışım ki şu dünyadan. Söylemek istediğim felekten bir gecede senden çoktan vazgeçmiş halinle konuşmam. İnsan çamurunu yoğuran soylu bilgide yar-ı baki var ken, kime yalvarırsın. Hiç dilimiz yoktur dünyaya, ne o gerek ne bu gerek. Aklını neyle dolduruyorsun etrafına bakar ken, neye sığınıyor kalbin. Rızan neredeyse beni oraya götürsün dualarım ya ilahi. Bizim yolumuz gönül sohbetiyle. Kalbine bir gayret getir sevgiliye eriş solgun halinden kurtul. Sana nasıl bakıyorsun? Şu bir gerçek ki, şunum yok bunum yok demiyorum. Tarafsız bir aşkla cümlenin yüreğinde bir yerim var mı diyorum. Şimdi benden uzaklardasın farkındayım. Fakir yüreğime hoşgeldin hüznüm. Biz mi istedik yoksa hak mı ettik? Şems vaktini! Bilirsin de söylemezsin, yar dediklerimizde hiçbir şey lada, kor ateş misali. Aradaki fark burada ey ademoğlu, bir damla su hala çocuk. Dilde mühür onun özeti hu, fikrim ve zikrim. Bir umut, oysa söylenecek şey, her daim vardı. Hepsi bu yağan yağmurdaki meşk-i duada, daha nasıl olsun aşk. Bismillah anladım ki sadaka olarak bağışlamışım, ya beni bırak, ya sarıl bana diyen suskuda, sana giderken son kez. Halime bir isim koy! O zaman üşümesınler duygular enkaz altında. İğde kokusu gibi sıradan olanın başkalaşımı şu an. Belki yine geleceğim yüreğinde yalnız otları yükselmeden kekik kokan bir gece. Uyukluyor hala duygular, bir an tereddüt ediyorum, aşıklar mezarlığı ne tarafta?

DÖNÜP KENDİNE BAKSANA.. Ve o gittiği için, bunu size anlatma görevini bana bıraktı, olmamış o kişıyi tanır aşk. Sus diyen sesten başka kimseye söz söylemek düşmez. Birinin ruhunu okumak herkese nasip olmaz. Uykuya daldı, ışıklar içinde uyananlar. Ve vedası sırasında keşişiyor, o anı başlangıca dönen sonsuz çember aşk. Senin gözlerinden görmeyi öğrendim ilk an ile gerçek aşkla taçlandırmak için ruhunu. Kırık dökük avare gönül kalemimizle yazdıklarımda taat azığımı artır gönlümün her muradını ver ki, tövbe etsin dünyaya köleliğimiz. Desturunu alsın askın ateşinden demler. Kendiyle istişara edilecek bir edip bulmalı mütevekkil olmak için, tevazunla kendini hakir gör. Basitin ömrün geri kalanı mı? Allanıp pullanıp süslediklerin mi aşk Hemen geri çekil akıl üstüme sinmişliği var aşkın. Hal böyle olunca kendisi uzak, adı bile meraklısı için nefes kadar misafirle,O kadar gezdik gördük de anlatmayı bitiremediğimiz aşk. Hadise basit, hiç kimsenin menfaatine indirilmeyecek kadar kutsaldır aşk. Yaşananları, yaşayanların diliyle o günü hiç yaşamamış gecenin menekşe gözünden anlatan gecenin çobanlarıyla konuşacağımız aşk. İnsanlar ve suretleri arasında tam bir uçurum var. Fikri olan konuşsun, sevgiye sığınana verilmiş sözüm aşk. Gece ruhlara şekil veren güçlü nefesler var, bu da bizi çok mutlu ediyor buluştuğumuzda inanılmaz güzellikte hayretler içinde gönüllüsü olanlar için başka bir dilde aşk.

SEVGİ HARFLİ, AŞKÇA KİTAPLAR HZ. İNSAN.. Biliyor mudur? Sorayım mı? Yarım ölümü insanlara! Kim, kimin umurunda şimdi? Hele bir mezarsa suretperest yaşamlar. Meçhul öğrenciler gecenin çobanları. Yanındakiler yanındakilerin yüzüne baktığında bir anlam veremez olmuş. Göz göze gelmeye cesareti olmayanlar için hep tanımadıkları bir adam/kadın konumunda. Size varmak için çıkın nefes nefese,kuş cıvıltıları, şımarık ayrık otlarını adımlayarak, yüksek selviler, çam ağaçlarının engin püfürtüsünde bulmak için. Bu yaz sıcağını pervasızca süpürürken kalabalık betonlar arasından çıkıp, bir köy mezarlığı arayın. Domates tarlaları, meyve bahçeleri, doğal senfonin şefi rüzgar eşliğinde, üç beş parça bulutla mağrur gökyüzünün altında hayat, inadına kanat çırpıyor kuşlar. Köyün ortasında durduğunda,sırasımıydı şimdi mezar sormanın, tanıdık yabancılara. Bazı yerler vardır, bir anın ruhunu içinde taşır. Sırf o kalblerı gezerken bile havada özlemleri titreşim olarak hissedersiniz. Sevgi insanlığa mirastır, bu gibi yerlerı korumak, biraz da nasıl bir hayat yaşadığınıza bağlıdır. Huzuru aşka geldik, bu sabretmenin oranı yok mu? Varlığına ayna tutan ne var, arı duru gecede. Doğrulukla kulluk edenleri, yusuf,züleyha eyleyen saki, benim gönlümede şerh düşse aşkı. Sevgililer sevgilisine naat yazanlar tevekkülden başka ne yapabilir? Göz açıp kapayıncaya kadar geçen dünyada kimin ismi kaldıysa aşık odur dedi aşk

GİDİŞAT HÂLÂ ÖYLE, Gayrı bakma surette terk eyle benini. Ve derken döndüm ilk bölüme, günün birinde anıların peşine düşersem, o zaman bir yaren olarak vazgeçilmez yerini alacak gibi geliyor bugün. Hayalperestler arasında mevsimsiz sıcaklara rağmen, eriş zatına özle halini sırrına er ınsan suretin tanıdık mı geldi yoksa? Sevdim seni, hemen hemen her günümüz böyle geçer, her halime nazırsın. Var ama şimdiden heyecanı kaçırmayalım. Bu engin gönüldeki sevginin bir anlamı, bir ahlakı ve önemi vardır. Aşık isen yağmalamaya, eşit derecede önemli ve sorumlu oluyoruz şems vaktinden. Üzerinde ne varsa alana git, her parende görünen o koltuğa oturur. Benim gerçek olana dönecektir, ateşe suya inat. Can içinde mahremim yok. Yorum yapmadan, bağırıp çağırmadan ama her yönüyle anlatmaktır sevgiyi. Gecenin çobanlarıyla korkmadan sormak, yanıt aldıkça can içindeki canda resmi berraklaştırmak için bir söz durur. Çünkü eninde sonunda sokağa çıkacağız, mahallemize gideceğiz sessizce ağladığımızda. Beni sevenin hakkını verdim, onların vaktinin değerini de verdim, onlar adına soru sorma hakkımı iyi kullandım mı? İçinize yıktıklarımda h/ar açılıp gül oldukça, yusuf bugün ben oldum. Geceleri uykusuz geçirmek için aradım kuyusunu aşkın. Ve sonrasında aşık olan diller nederler? Ateşe düşenin hikayesidir hep gurbette. Bir haber ver, feryadını geri alabilmenin tam zamanıdır. Kimse mahrem olmadı, siz de böyle misiniz?

SENDEKİ SİZİ SEÇİN.. Var mı aşkınız? Sohbet ve sorularla hasbihalimiz olur inşallah.O artık beni bekliyor, benim ne geçmişim, ne de geleceğim var. Bize eşlık eden hissettiğimiz her şeyden bir kimse idi. Mutlak sessizlikte yolculuğumuz öylesine güzel ki, aşr-ı şerif okuyanlarla söz misafirin soru sormak için. Bizim cevap vermemiz uygun düşmez. Aklıselim her insanın ard arda dizildiği aydınlatıcı gecelerde başlamıştı beni kucaklayan gecenin çobanlarının aşka yolculuğu. Baktım ki hepsinin gözleri buğulanmıştı, ben masal oldum, aşk mektubu yazmış ve yakalanmıştı engin gönlüm şems vakti. Uzun uzun sohbet ettiğim ruhlardan ayrılışın acısı, yüreğimdeki sızısı değişık bir soruydu. Olduğum yerden koşmaya başladım, herkes şaşırdı, tadını ah bir bilseniz, koşmak ne, kanatlanır uçardınız rüzgara inat. Yalvarıyordum,yakarıyordum,merak ediyorum,neden? Kulağına üfledim uykuda olanların. Hepsinde senin kokun var, seslendim ve aşk dolu bir lezzet bu sevgi. Kokusu hala taze duruyor hunun ruhlarda, yıkıyorum ruhumu dualar okuyorum aşk dileniyorum çoğalıyor harmanlaşıyor telaş içinde halimde en heyecanlı ibadetini yaşayacaktı mest oluşum. Sığınağına süzülüyorum kalblerin, tavaf öncesi insan kervanlarına belki gelmeyenler utanır hala surete taptıkları için. Aşık-ı sadıkların yanından ayrılamam, o hiç yoktu. Güneşin göz kırptığı aşkı göremedin mi? İnsan kendini hangi sıfatlarda arıyor! . Merhaba, ben geldim. Buluşmak da kısmettir, zaman gibi o da emanettir. Nicedir uğrayan olmamış, boyumca otlar, üst taraflar belli daha bakımsız. Suretteki ot çıtırtıları ve nefesinden başka ölümü uyaran bir şey yok. Korkumuz yoksa yoğuz. Belki biraz umutsuzluk, geri dönüş duygusu. Yaklaşıyorum, yaklaşıyorum hırs ve hışımla dalıyorum otlara. Şaştığım,şaşırdığım bir şey yok aslında. Mırıldanıyorum karşı pencereden, hızla, hızla temizliyorum üstünü mezarın. Oturup bir hatim sunuyorum ona. Yine geleceğim otlar yükselmeden.

İÇİNDEKİLER...İsteklerimizi dile getirdik, çilemiz tamam mı oldu? Elimizin içinden kaçırıyoruz sevgiyi, yakala/mamız gereken, yokluğu kabul edilemez bir kayıp bu. Derdiyle alakalı olarak başvurulan doktorların seanslarıda yanacak hale getiriyor sahip olmamız gereken, hayata bizden daha fazla asılanları komutan bilmek. Son gerçeğı sırtında taşıyan onlar, bize onları tarif et. Ve sevgiyle bedenini didik didik edenler, her anlamda gurur duymuş, bilinen ne varsa, pat diye masanın üzerine koyuveriyor. Son cümlesi her anlamda gurur duymuş içeriden. Zihninin dar koridorlarında yasamış, her anlamda gurur duymuş el yordamıyla sevgi. Bir kapıdan gireceksin, bir tek hayat. Sevgisizlik sarmışsa suretleri süsleyenleri, bir gerçekse sevgi yoksul olanlardır en zenginler gecelerde bir hal, bir il, bir dille. Sen ki aşkı miraç eyleyip ettin niyaz büyük yolculuk bir kez içtiysen. Boş odandaki sesler adımlıyor bestelendikçe herkese yetecek kadar seugi çıkıyor geceden. Nefesler tutuldukça bu hangi bahar? geldiğinde sıze söz verilecek. Kendini süpür güzele hizmet etmek ıçin seni yak ki, alevin miracında kalbim buluşsun. Hakikati bilmem tanır mısınız? Bana küs kimliğimi açıkladığım icin. Lafını esirgemeden, hiç çekinmeden konuşuyor gece, ermek için inanılmaz bir renk dem. Burada kaldığımız yılları özlüyor, aşka yelken açanlar. Aşkın muhabbet delısi olmaya hazır mısın? Şems vaktı kıvanç ve inançla dem dem hu.

OLMAYAN BİR ŞEY...Zamanın ruhu kibir, aşkın ruhuna karşı suretperestlerde oluşan göz kamaştırıcı müthiş bir servet. Yine de insan bazen bir şeyin içindeyken kendisine dışarıdan bakamıyor. İç dünyasını sorgulamadan önlenemez bir yükseliş ve düşüşündeki yalnızlıkta erimesi karşışındaki şaşkınlığına şaşırmamak elde değil. Paha biçilmez şaheser kule çökmeye başlıyor kibirin inşa ettiğinde çok ders var. Bir çok çocuğun omuzlarına yüklenmiş hayli ağır bir miras! sevgisizlik. Her şey güzeldir, düzelir insan düzelecek fakat kalbler nasıl sevgi dolar düzelir bilemıyorum. Çözüm nedir? Kime sözümüz geçiyor? Kavgalı yaşam tarzındaki duygularla,sevginin ruhunu ayarlamaya soyunmuştuk şems vakti uykuda olan ruhlara. Bırakın suretleri, hayalleriyle kendini dev aynasında gören, bütün varlığıyla kavgalı, duyguları kalbine etkisiz, böbürlenenler bizimle mi dalga geçiyorlar. Şimdi? Bir dilek tut desek ne olurdu? Dostumuz, yakınımız kalmadı diyen her sorun bizden kaynaklanıyor demek hata mı olur? Durup soluklanıp bazı şeyleri yeniden düşünme zamanı gelmedi mi? Yüreğinizde oynamayan taş kalmasın. Sevmeyi beceremiyoruz, ya sen çöz ya ben gelip çözüyorum diyen gecenin çobanları haklı ve mağdur olduk. Ama bir şey değisti, nedenlerle kavga edenlerle geldiğimiz nokta olmayan birimi? Sizinle arayı yapabildik mi? Yok! Ne oldu? Sahi bunu niye kimse bilmiyor? Dileğiniz mutluluksa engin yüreğinde, arabulucu aşktır

IŞIL IŞIL ÇÖZÜM NE? ..Hastaya döşek sorulmaz, aşkın adı, çocuğun sesi yok boşa demiyoruz, hiçbir şey hatırlamıyorsun buyurdu Pirim. Felaket şimdilik atlatıldı, yoksa daha mı yakın, daha mı uzak? dedi Hırkasız Derviş. Esaretinden kurtul seslen kendine sabah uykusunda, gazvesini bul az veya çok olsun aşkın dedi Mirim. Gönlünü kazanmak için bütün varlığını sarsan sese karış, balık olsam, hiç birşey sorun değil dünya fazla geldi dedi Zahit. Öyle çok sebep var ki aşık olmak için, çözüm bu mu yani? diyen yanımla gülünç olmasan aynama dedi Deliler Şeyhi. Rengarenk dünya büyüsüne kendini kaptırmış suretler, herkesin ilgisini çeken bir renk var, senin rengin nedir vicdan mahkemende dedi Aklı Kıt Adam. Hisli duyguların var ama hakikaten hakıkatin sevgiyi ekim alanı olsun dedi Fakir. Ee sen söyle, teşebbüs eden kim o zaman engin yüreğindeki niyetine? Omuz omuza ayrı bir renge bürünen yanındaki zor dostunuz elinizden alınacak olsa hangi duygunu aklayacaksın dedi Miskin. Bizde gönül bostanını kaybetmemek için uğraşan bu zorunlulukların bılinciyle, öncelikle kalp kitabına yönelik yasakları kaldırarak sevgi için attığımız ilk adım, ikinci aşamada, insanın düşüncede aydınlanma geleneğiyle oluşmasına katkıda bulunarak şems vakti ruhları desteklememizi sürdüreceğiz dedi Garip Çoban. Yine gel ey güzel sözleri döktüren aşk, öyle görünüyor ki, içinde yaşadığımız görsel kirlenme ortamındaki kişınin kendisi dedi Meczup

NE ÖNEMİ VAR...Hoşca bakınız zatınıza iyi tanıyorum sizi korumak istıyoruz sevgiyi. Hayatta bir tehdit olduğunda yalnızlık hep önde oluyor. Bütün çileyi gecenin çobanları çekiyor,yaşam alanları bir tehdide dönüşmüş vücudu aleme sultan insan için. Sevgi dert yanıyor nurundan,yanılması beni çok üzüyor. Sadece bu varmış gibi gösterilende zikri kalbiyeye devam et. Başımıza ne gelse de gıybet etmedik. Hakkımızı niyetimiz üzerinden arıyoruz, bu olumsuz gördüğümüz şeyler üzerinden yaptık kalblere imkan oldukça dua dua ikram ettik. Hıdayet bahçesi solgun viranelikte olan suretperestlere rağmen engin bir gönlün kölesi olanlar ulaşıyor yıldızlar gibi olanlara. Bir ses ilgilendiren şey, saygıda kusur etmez uykudaki halinizdeki davete. Hayal yok, buna karşı ortaya bir şey koymak gerekiyor, direnen sevgi tevhid ediyor. Yani hepimiz kopya yaşamlara karşıyız, görkemlı olduğu için bu suretsiz ruhları sevmemişiz. Ne de olsa,fıkrini soran yok. Ama yerine ne konacağı tartışılmayacak kadar kendimize en çok direnen. Bana gelınce onca suretperest içinde bir masumiyet ve güzellik var. Bir şey yok bence hala farklı yolculuklara hayat hakkı tanıyan hoşgörüyle yaklaşan ve her şeyden önemlisi sevmese de bilen birini önerebilirim. Beklenen an sakindi, ruh eşinle daha iyi bir hayat mümkünse buluşalım. Yine o sessizlık, ama onu gözlerimizi kapatıp çok seviyoruz. O an tıklım tıklım dolan harfler derin uykusundan uyanır aşkla

BEYAZ KÖŞK...İlk satırları yazmaya başlıyanlar yoksul çocuklar öykülerde. Küçük dokunuşlarla değinip geçiverirken gecede rüzgar uykudaki nefeslere. Bir özlemin içine dünyayı sığdıran sefaletleri, ıstırapları, canlandırmak isteyen en keskin dokunuşlar engin duyguları isterken çok kere mübalağa düşer üstünde dolaştırdığı alevlerde. Olmaya hakkı yok artık insanların. Söylediklerimize inandırmakla mümkün diye bir şey yoktur. Söyledikleri tatsız tuzsuz, kuru bir anlatım ya da sert saldırgan bir savaş kendine. Hoşgör ama önceden öylesine acıkmışsınız ki hiç fark etmiyorsunuz sevgiliyi. Benim aklıma bir anda bir kapıdan gelen enfes bir koku ve hoop diyen o mucize gibi aşk evindeki o seslerde büyük bir dünya vardı. Bu daracık hayattan o seyahete giderken sevme sözü de geniş bir söz ve anlamı kaplıyordu. Bir gün haklı çıkmak için kendime, neler görmüş, neler öğrenmişti kim bilir fark edilemeyen güzelligini sezemediklerimiz dıyebilir. Hem şimdilerde öyle pek kolay da değil görmek. Burada kötü gözle bakmanın ne olduğunu tartışıp hangi karara varıyor gecenin çobanları. Onu da kendimizden bir parça olarak gördügümüz zaman, belki kötü gözle bakmış sayılmayız. Kısacık ömre neler sığdırmış olmamızı anlamak için. Güzel bir anda yaşamak istiyorsanız, böyle insanların bulunduğu yerlere gitmemizi ögütlüyor aşk. Duymaya kabiliyetin varsa duy, saki sana dedim ya eyvahlar olsun ey sevgili sun şarabı aşıksan.

ONUN GİBİ HİKAYEMİZ... Duygularını ifade etmeye çalış, ruhun son derece kırıcı,yalnızlık hissi içinde, siz yapıyorsunuz, sizin yüzünüzden oluyor sevgisizlik buyurdu Pirim. Konuşmanıza bile izin vermiyor yalnızlığınız, gerçekten saygısızca bir yaklaşım var duygularınıza dedi Mirim. Aranan benine ulaşılamıyor! Duygular ortak paydada buluşacak, s/ben kimsin? dedi Miskin. Arayan yanındaki soruyu soruyorsan aşk sınırda bulunur reddettiklerin dedi Hırkasız Derviş. İlla ki bedeli ağır olacak kutsal ittifakında, onları neden seviyoruz? Bizi düşündürenlerin ağır topundaki sevgi renkli, kendine güvenin simgesi rengarenk engin bir yürekle eşlik etti şems vakti dedi Zahit. Vücut hareketleriyle bol desenli duygular dengeli bir tekamül, bütün kabiliyetini sergileyen bütüncül insanda varlıktır aşk dedi Yoksul. Karşı nitelikleri kendinde toplayanlar, seçim yapma imkanları olanlarda aşkın hiç yayınlanmayan fotoğraflarını yansıtıyor, hayranını coşturanları iyi tanıyorum,her şey var yokta dedi Garip Çoban. Konuştuklarımız ne zaman, nasıl bir ruh haliyle yazılıyor, mükemmel olsaydık sorunları okumanız tavsiye edilmezdi, iletişimin bol olduğu çağda, iletişim kuramayan insanlar arasında sizi nasıl mutlu etmeliyiz dedi İhtiyar Bilge. Herkesin bir ahengi var, tahkik edin dert yanıyor alışkanlıklarınıza sevgi, alışkanlık perdeni kaldır, değişim anda çok doğal, değişenler içinde değişmeyeni bulduysan, hep önde olandır aşk.

Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 22.7.2012 17:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Kabetü'l-uşşâk bâşed in mekam Her ki nakıs amed incâ şod temam Bu makam aşıkların kâbesi oldu. Buraya noksan gelen tamamlanır.....Molla Cami http://www.facebook.com/Şems-i Mevlana Divan-ı

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Engin Demirci