Yaşam reçeten O...
Aklı olan kanmıyor bu dünyaya, ehli beyte gönül verince buyurdu Şahım. Hakktan gelen pervaneler gönül meydanındaki hallerde, seslı ve zikirli dönüştür sevmek hatırın kırma dedi Pirim. Şeytanla pazarlık yaparak yaşıyanlar neyi anlatır? Ali'nın sırrına karış ki, gülü güller içinde olanın harmanlanışı dem be dem ol şems vakti yari olanın dedi Mirim. Alev almış ateş sönmüyor, ya su ya kül olmadan,hızır gelmiyor Muhammede gönül vermeyince dedi Meczup. Karanlıkta kendime yetmiyor sesim. Ayrı uzak adreslere şimdi yolculuğum. İki suskun yanyanayız, gölgem ve ben dedi Zahit. Ne çok kış seninkisi, her şey yeni, ne çok beyaz renkler, kar yağınca böyle oluyor dedi İhtiyar Bilge. Yine gözlerimden yolcu ediyor beni kartaneleri, ufuklara ekli dualardayım dedi Fakir. İkimizde güçsüzdük, bilemedik bunu. Uzağa varmak neyi tamamlar dedi Garip Çoban. Senin anımsayamadığın uykuda, benim duada unutamadığım ne çok akşam vardı dedi Aklı Kıt Adam. Günlerdir sana söylemeyi unuttuklarımlayım. Sana söyleyemediğim her şey yeni dedi Miskin. Niye takılmıyorsun kartanelerinin engin düşlerine? Ben yeni insan olmak istiyorum, kurşuni bir sabah dedi Hırkasız Derviş. Baharı nasıl kartaneleri besleyip dalların uçlarına bir yürüyüşü gibi rastlar dualarımın sevinçleri hep de çiçek açma zamanlarına rastlardı sevinçlerim dedi Deliler Şeyhi. Yeni bir insan olacağım, çoğalacağım bir sonraki bahara derdim dedi Aşk
Kalem, duman ve Iraklık...
Geceyle, gündüz gibi sevdam hıçbir yere gitmiyor. Ç/ayı demledim bulutların arkasında, yağmuru bekliyorum oturduğum bankta. Azrailin baş köşede oturduğu dünyada bir gönül sofrası kurmadan ölmekte ne zor. İnsan zamanın vaktini ç/almaktan başka birşey yapmıyor gecelerde, biz saman çöpümüyüz? Işık aramızı buluyor herhalde, kısa bir şeyde olup bitse gecede, orda şiir başlayabilir. Daima bana bakışları çok sertti, bakan var mı ki göğe? Varıp da kim çağıracak çobanyıldızını. Bir şey işte, ansızın birbirine karışıyorken her şey, notu almıştık şems vakti kapının altından uykuyu tuttuğumda. Dün sürüyor şimdi de, şu an uyanınca dua'nın güzelliğini hiçbir şeye değişmem kabristanda. Bunun dışında kalır, ses değil biraz su dökmem çiçeklere. Aşina biraz susmak hafif bir uyku tadındaki halimde. Görkemli bir gökkubbe önemini algılatır vaktin. Kaç yaprak kurumuş hayat ağacından düşeli, hepsi de bir yerde tekleşiyor. Pazar çoktan kurulmuş kabirlerde, kimse yerime oturmamış. Uzunca bir uyku olmuş dünya insana, sen nasılsın diyen düzeltmeler kabirtaşlarında. Konuşmak kadar önemli oluyor, susmak da bazen. Övünmek gibi olmasın, müthiş izlerim, ok gibi çaydanlıktan çıkan buğuyu. İyi niyetli en hoşuma giden su damlaları demini aldıkça, bende sığarım rengin telaşına. Tam güneş doğarken uyumak kadar kötü bir şey yoktur. Ben nerdeyim, medine nerde? Mühlet tanınmıştır o güne.
Ben d/oluyorum sana...
Kapı çalıyor imtihana, kim O diyemez uykuda olan, bende bilmiyorum diyor kısa cümleli rüyaların buyurdu Şahım. Yüreğinin hakimiyeti severek yaşadığın yerdedir dedi Pirim Sarsıcı olmak içtenliğe dayanmalı, kendince bişeyler yaparken imtihanın dedi Mirim. Gönlünden fazla verenlerin kalbini şükre hazırlayanın rızasının şifresidir sınandıklarınla dedi Meczup. Su ve güneşti insanı alıp safrançiçeği iklimine taşıyan ziyafet, aşkın yaptıklarını ve yapacaklarını anlatıyor şems vakti dedi Zahit. Önce suretlerin yavanlığı vardı, örneği çok görüldüğü gibi, mananın başındakiler için abartılı övgülerle doludur insan dedi İhtiyar Bilge. Hafife almıştım incelemek için isteksizdim. Bir eşref saatim de baktım ki, yanılmışım. Yedi iklim de hem de ne yanılma, yanıldığım kadar var mı, yok mu? dedi Garip Çoban. Altınbaşak gecelerde hiç anlam verilemeyen, hayret bir resim olmuş zöhre yıldızı dedi Miskin. Okutulsun diye vuruldum düştüm, karşısında heyecanlanıyorsak çoğunu kesip sakladım gönlüme dedi Fakir. Ayrı ayrı değerler var her nefesin dolunay olduğu bir gece, sandukasını kaldırıp ayağa kalkışını anlatır engin gönüllü gecenin çobanları dedi Delıler Şeyhi. Söylemesi ayıp değil, ben yeni gördüm, çoktandır göremediklerimi dedi Hırkasız Derviş. Aşk üstüne yazılan manaya sevdalı olduğumu nereden bilmişse bilmiş, bu güzel an'lar duadan yollanmış dedi Aklı Kıt Adam
Bir mütefekkirdir Aşk..
Hüznü daha belli tebessümlerin, hala eskisi gibi fakirleşmiş. Allah verdiğini almaz derler, bizde ya nasip dedik. Susamış makamına cümle gönül, okuyabilsem diyeceğim aşık olduk. Bu dünyada yaşadığımıza ulvi dua'dan başka kanıtımız yok. Ve gerçek akıl olarak birkaç düşünmekten başka ne gelir elimizden. Artık hiçbir şeyi anlamaz olduk süslü püslü görünenler arasında. Dert sahibiysen arzu et, kuşkun sonsuzsa düşünebilirsin buldum dedikçe. Alanına girdiklerinin sınırını aşma ki, aşkın belirtileriyle dostluk kurabilesin her nefeste. Sevgi büyük bir penceredir ruhun makamına açılması için inancımız burası, hayaller, gerçekler ben kabullendim. Güzel şey bir sürgünde yağmur altında hazan yaprağı gibidir.Şems vakti hiç değilse içimde en k/arlısı aşk, en harlısı ben. Fani an'a sinmişsen, varsın bu karanlığın ardından gelene büsbütün ol. Her şeyi ölesiye hapsediyor dünyada, bana tesadüf eder zaman. Görünmeyen bir sevgiliyi b/aşka başka şeylerde beklerken, zaman zaman değişiyordu her şey, O b/aşka. Bir masal olduğu anları tartışırım gecenin çobanlarıyla aşkın mahur bestesiyle. Yazık ki, içinde birdenbire alevlenenin içinde uyuyordu sessizlik. En güzeli bu değil mi? Ve yalnızlık bir kalb gibi değil. Bir yol üsluptur, yaşadığım gibi. Ne kadar biçareyiz, o madem ki artık benim için herşeydir. Sadece hatırladık, yavaş yavaş geceden geceye her şey ayağınıza gelir aşk v/arsa!
Nefeslendik...
Düşünüyorun, bir güzelleşme fırsatı gece kendini şems vaktinin eteğinde unutanlara. Kendiyle tanışmadan hoşçakal diyen son sahne, sırf dua için. Şiir gibidir, türkü gibidir huzur, sevgi var herkese adandıysan. Göç etmek mi, gönlü yok etmek mi sevmek. İçyüreklerde doğdum yaşarım bile bile, göz görmez bir derman var sil gözyaşlarını. Kendini dillere verme? Yüzüne gülümse zamanın, sevgi her şeye gerek. İçimde var gözlerimde taşan ırmakları aşarak yener sevgiyi. Ağladığımda oldu, güldüğüm de kartaneleri göçerken. Neye gerek el sallamaları, gözlerine vuran inançtan karşılıksız sevmeyi öğrenmenin en iyisi sadakadır. Ağzım var dilim varmaz, mahalle aralarındaki sokaklarda kaybolmamı anlatamam. Sezdim insanı sevmeyi de, sevmemeyi de. En iyi d/okunma gönül dilime, fazla konuşurum. Hangi kabristan mahallesinden geçsem bir güzel çıkar karşıma. Yeniden yaşamayı öğrenirim, bit pazarını gezdiğimde. El sallamalar gibi bir hoş eder, su içtiğim çeşmeler. Yırtık elbiseleri farklı ayakkabısıyla meczuptan yol aldım çoğu kez geceye. Acı acı çalmıyor artık tren düdükleri, bir çılgınlık getirin dünyada. Oysa otobüs terminalleri iç duygularla kavruluyorken ağlamalar, sızlamalar sevgisiz. Mecburum gözümün ne gördüğünü bilmek. İçimden kopma şimdi, dualarımla yeniden yaşamaya başladım. Bir acı ile yarına seslenerek, öfkesini söndürdü minicik eller. Yine de halimiz, köşe başında yoksulun eseri
Şu anda...
Burası ilk adımın, son adımı atacağın yer aşka buyurdu Şahım. Sayıda bir'in birde tekrarlanmasıdır herşey, ondandır, ondadır ve onadır dedi Pirim. Kim kendi güneşine erişirse, insana susar terk edilmiş bir evin kapısı gibi ah-u figanla dedi Mirim. Vakit dar sıkışan zamanda kaş çatıyoruz rahmetin sahibine dedi Meczup. Yalnızca dokunaklı olan nefesler cümleden toplanıyor gecede dedi İhtiyar Bilge. Bayağı heyecanlandım bakmadan biliyorum ki, gönlümdeki ateşi alevlendirdi söndürmedi hüu'lar dedi Zahit. Biliyor muyuz acaba? Bu yağmur niçin yağıyor, çok yumuşak bir dille konuşuyor, gökgürültüsü arasında insanın tanımadığı kalbiyle dedi Garip Çoban. Cümleler bazen kısraktır, çünkü harfler soluksuzdur. Tohumun toprakta yeşermesi gibidir tavrı güneşin doğması dedi Miskin. Çırpınır durur bulutlar arasında yağmur damlası, kımıltısı aşar gökgürültüsünü, yaşamak kolay mı? der kabirtaşına düşünce. Acayip aynalar, yuvarlanıyorum y/ar'dan aşağı, gerisi gündüzle gecenin biraza tutuşması dedi Fakir. Bir huysuzluk gerekli şimdinin karşısına, bir kapı kapanıyor, bir kapı daha kapanıyor dedi Aklı Kıt Adam. Ne zaman, nerde! Hesap hataları yapıyorsam, iç içe alışıyorsunuz kendınizdeki mesafeye, her nefeste şükür dedi Hırkasız Derviş. Geç vakte kadar terk etmek zor olsada uykuyu, hazır oluyorum rahat bir vuslata dedi Deliler Şeyhi. Alışacağız çobanyıldızıyla birbirimize kalbim!
Kargacık burgacak sokaklar...
Kendi hakkınızda bilmediğiniz şeyler esneyip duruyor uykuya. Perde perde şımdi son yağmurun duası, ne aradığını bilir. Yaşanmalı her yerinde gecenin nefesinin heyecanı, içindeki gerçeğe uyanırken. Sırt çevirdikleri içinde bir an mutlu görünmek zor birşey değil dünyaperestlerce. Kurban rolü oynayan ne çok kendini ele geçiren oyalanmaların var. Oysa nefes kesen hisler uyandırabilir sevdiğine tamahkar olanlar. Asla geçmek bilmeyen zamanlarda insan nasıl davranacağını bilmesede, sadakate doğru olan da budur. Sadece hisseder aşık olan kalp her şeyin ilacı olan duaları ve bir fincan kahvenin sonrasında neler olacağını ya da öncesinde neler olduğunu bilemeyiz. Merak eden saniyeler b/aşk'ay'dı, sizinle büyüyen sevgi. Er ya da geç tamamlamak için heyecan dolu birbiri ardına çevireceğiniz duyguların sayfaları engin yüreğinizdeki çok sevilen kır çiçeği tarlasında gezmenizde kaybolurlar. Asla şüphe etme sevmekten, bir şeyler sarpa sardığında hiçbir şey değişmez. Gece güneşi ne zaman doğarsa, yüreğine gelen sevgiliyi sanki seni ezelden beri seviyormuş gibi hissettirir dualar. Yazılamaz, anlaşılmaz sadece adanmış bir ömürle yaşanır. Ve dünya kulesi etrafındaki mezarlıkların bir hayli yeşillenir ve ölmeden ölenlerden olmanın hazzıyla, sürgünden kurtulur sevgin. Bir köşede okumak istersin coşkuyla benini. Yağız gönülle alev gibi parlayan yanınla sevgiliyi tutuşturup yok olmuştur aşk.
Gülecek belki gönüller...
V/aktin v/ar'mı şems vakti engin bir gönüle girmeye buyurdu Şahım. Gittiğim her yerden sana döneceğim diyemem, aşıkın sırrı dilindedir dedi Pirim. Yetmez mi hazanın hali, kelamı dinle sende aşkın cem'ine katıl dedi Mirim. Deryaların gözü yaşlı, size ne kalacak zamandan, uzun geceleri bana verin uykuya devrilen geceler sizi, uzayan an'lar bizi besler dedi Meczup. Gülün dalına kim kurulur aşk makamında beste yaparsa, o çıplak yamaçların h/arı aşıkınındır dedi Mirim. Bir hoyrattasın ne ararsın uykuda, uyandığında ölüye sayacaklar, göç imiş esince rüzgar diriden olmak içindir kabirler dedi Zahit. Ve şeytan hep fısıldar tadını bilmediklerine susatarak dedi İhtiyar Bilge. Yarim yanımdayken vakit teheccütse nefes aldırmak için nefese, nokta ne işe yarar virgülse sadakat sevgiliye dedi Garip Çoban. Abdest alırken suyun abdestini bozan bir ümmet olduk dedi Deliler Şeyhi. Birlikte susanlar için bir samimi gayrettir hür olmayan kalpten nefeste biz bize benzeriz dedi Fakir. Heyecan verici zor bir metindir sonbahar, insanı hem yorar hem maskesini düşürür toprağa düşmeden dalından savrulan yaprak dedi Aklı Kıt Adam. Onunla olan herşey arasında fazlası olmayan yapayalnız insan dedi Sufi. Endişe kaplamış sevinçten ayağı yerlere değmeyen suretperestler rağmen yanımda hiç şaşmayan ve yanılmayan dualarım var dedi Hırkasız Derviş. Ve ben sonunculardanım dünyaya alışık olanlara rağmen candan dostuz
Ne eksik, ne fazla...
Bir ayna ne değil ki, bizi bizd gösterir. Size benzemek istediğimi kim söylüyor. Sevgiyle sorumluluk yüklenenler öğüt alır, pusulası dua olanlar şükürde nankörlük etmezler. Sabrın sadakatini fethedince aşkda muhteva da harika olur. Gizemli bir seyahatte bizlere eşlik etmeye hazır mısın? diye soran gecenin çobanları sırra kadem basmış bir zahid. Hatırlaya hatırlaya aşkın kıblesine gidene kadar hiçbir şey kesin değildir. Anlamak ve anlaşılmak için duygu dünyalarınızı anlamanız lazim. İtiraz pencereniz neyi susturuyor, arkanızdan konuşuyorken, görünmek istemeyen ne çok kalıcı yanınız var. Zamanla sözlerde akıp gidiyorken beni bana anlat ya zülcelali vel ikram. Sana hediye olsun diye çok şeye baktım, alemin ayinesinde şımdilik kalbini gördüm. Anlatması zor, işın püf noktası, besmeleli bir gönül. Derdini dinlersen o, en mahrem yerin. Sıra bize geldıyse, bir yere tutunup inanmak isteyenlerdeniz. Artık anlamı yoktur bağışlamanın bir günahın. Pek az rastlanır, şükre devam edene şems vakti. Hissizliğin ortasındaki geçmiş gönül meclisine girme fırsatı az konuşmakta hep yeniden. Vakit ne yapar ki diyorum, ansız kalanlardaki elhamdülillah'taki koku. Bazen ne kadar haklı nasip gece vakti titreyerek. Gönülden çekilmiş bir gece aşk acısı dün ve bugün olduğu gibi yarın olacığı gibi. Ve gördük ki, altına gizlendiğiniz cümlelerin girizgahı içinizdeki yalnızlığın dönme dolabı, çaldığın zaman. Kendinden oluşmuş duygularla vakte estağfirullah diyen gecenin çobanları gibi şems vakti, sende en özel şairi bulursun yüreğinde. Hayatında sınırlara yer vermeyenler için, koyu bir muhabbete beklerken sohbet dileyerek yanından ayrılıyoruz. Bize güzel seyler hatırlatacak güzelliklerle, bizi asla anlamayacaklar arasında başucunda yalnız dua gibi kalmalı insan. Rağbetimizi artırmalı yerimiz yurdumuz dua olan gönüller. Sevdadan kanatla çok seviyorum, hep sevdim sen bilirsin seni ey sevgi kalbe dönerken. Baştan başa bu gönül sokağının içinde. Ve o kaygısız çocuk gibi sevdim bu köprüden. Adı geçer koca gecenin seyahatnamesinde eli sımsıcak bugün de avucumda. Sırtımı dayarım kırağı vurmuş sokağın duvarlarına. Değişir suretlerde yaz ve kışın resmı. Bende burdan çıktım yola, içimde gece yavaş yavaş. Çok güzel uyumaz, durur ayakta içinden sanki bin dua, bin renk vurur her sabaha uyanan güneşle. Kim bilir nice üzüntü anılır saygıyla tam bağrında durur soğuğun. Uykuyla uykusuzluk yeniden birleşir her köşesinde hayran hayran bakarım. Sanki şükrün en güzel, en canlı duaların renk renk bir haliyle yeniden yaşamaya başladım kış mevsimini. Göç etmek mi, gönlü yok etmek mi. Ben orda bulurum çocukluğumu gün batarken. Duygular sarar duaları, herkesi sevindirir, ısıtır o cömert eli.
Lezzetin inanılmaz hafifliği...
Kutsallığın başkenti aşk, fermanını bekliyor gönüllerden. Ateş dolu gönül ocakları gecemde. Bu gece bir mektup yazın, çocuk yürekli bir gönüle. Bugün de biraz hediye dağıtalım dualarla, kırgın gönüllere moral olsun. Özel biridir garipler başka zamanlarda karşısında yarın akşam. Hatırlamak unutanlar için hep tohumdur. Düşünmek için senin dua'daki soluğunu seçtim dedim. Şüphesiz Allah tevekkül edenleri sever dedi Deliler Şeyhi. Başka bir şeçeneğimiz yok. Kalbin kalbe secdesiyle, ç/ay tadında aklımızı başımızdan alacak bir aşk arıyorum şems vakti. Mümkün olan yüzleşmedir, ders veren martıların haziranda bir başka hüzüne arkadaştır. Kendı kelimeleriyle sevdayı anlatanlar sevdalanamaz. Hala bekliyoruz gönül insanlarını, çünkü onlar duygularını sıfırlamaya çağırıyor güzel hediyelerle. Niçin oldu bu tespitler, yolumuzun gereğidir sevmek. Işığa gönül vermiş olanlar zaman zaman dirilip ölürler. Kendi içine yürüyenler için her nefesteki veda şifa. Bahardaki kış hasadınla, çek nefsini aradan ki aşk olsun. Yüreğini peygamber yüreğinden geçirenler b/akışını bulandırmazlar. Ve ilk ne yaptı aşk? Ve sükuneti nasıl sağladı? Ham düşünceler heyecana geldikçe, son nefeste yaşamak soğuk gecelere kul kimliğıyle yürüyenler kuldur. Gönül şehrinin tılsımıdır sevgi. Şu gökyüzünde gezen bulutlar gibi hangi bitki, hayvan, ademoğlunun duası getirdiği rahmetler.
Göz kırpma...
Ne güzel bir gündeyiz gönül, sevinçliyiz bir o kadar da mutluyuz, gururluyuz. Her dua'da c/an verdikçe, bahar görecektir elbette ruhumuz. Bu dunyada derdi nedir insanın, bir kelam edecek acısı v/ar'sa susan kazanıyor gönülde. Aşkın aklıdır sevgi, maşukudur engin gönüllü gecenin çobanlarının kıvamıdır dua. Gölgesi dünya olanların ittifakıdır meczuplar. Sevgililer gecelerde hem ne kadar uzundu, hem dün gibi yakındı bir meçhul saatinde nur topu gibi dua'larda. Mutluluktan bir hoş olurum, içim içime sığmaz tarif edilmez heyecanlar yaşarım, dualarla bir gönüle girince. Gün olur hala içimiz kanar kendine uzak olanları hatırladıkça, günlerden birgün kendimize güveniyoruz sevmekten yana. Seni seviyorum demenin sermayesi bir birikimle yola çıkan yusuf yüzlüler, yüreklerine dua'yı koymuşlar. Başardılar, inancın, sadakatin, vefa, azmin, sabrın da sermaye kadar önemli olduğuna dudak bükenlere rağmen sevgi engin gönüllülerde özel bır yere gelmesini sağladı. İçerıkli vakitler farklı kimliği kazandırdı fakirlere. Hemen bir şey söylemek istiyorum, özlemle bekliyoruz, muhteşem birikmiş duaların sahibine ulaşmayı. İlk başta, son olarak bir şeyler söylemek gerek çaylar hiç durmadan gelip giderken. Nice güçlüğü yenerek, aşkla, şevkle bugünlere gelinmesini sağladılar hırkasız dervişler. Sevmek öyle bir şey ki, hayret edilecek aşkla sevdaya dönüşür. Nasıl mı tutuldum bu aşka? Okuyarak, okuyordum, okuyordum türlü türlü kucak kucak ilk ve uzun an'da o hz insanı.
Güzel günler yola çıkmış geliyorlar..
Aşkı ortaya çıkaran şey, duada gaye birlikteliğinden b/aşka bir şey değildir. Riske değersin ey uyku! Sürekli düşündüğüme, birlikte çıkmak için hadi gidelim. Düşünenler ne olacağını bilmek istemez, medine'den gelecek haberi bekler. Aşkın kimliğini ve mahiyetini açıklığa kavuşturan şey kimin hangi işine yaradığı, kimin neyi kollayıp gözettiği sorusudur. Hükmetmek hiç zor değil. Ve gayesini gaza ile izah edebileni bulmak için kılı kırk yarmak gerekir. Ama gelen giden pek olmuyor yarı ölmüşlere rağmen, hayatına çeki düzen verenler hayal edenlerdir. Yokluğun v/ar'lığı. Varlığın yokluğundan üstündür. Sükut etmek için istikamete ulaşmalı insan, Ad kavmi gibi olursa işleri yardımlaşamazlar. Meğer aşka sevdalıların sevdasına ortak olmak ıçin çağırılırmış maşuklar. Aşk kendi gölgelerine gizlenenlerin işidir, yarını hesap edenlerin değil. Sevinç mi telaş mı sırtımdaki heybeden çıkan, sonbahar bize ne söyler. Büyük rüyalar görenler cevap verir aşka. Şems vakti uykusuz kalarak. Gecenin çağrısı hala yüz yıllık uyku yenilgisinde olanlara soruyor, rüyaları. Her yerde uyumayanlar, az ve öz olan gecenin çobanlarına sorgulatıyor aşkı. Kapısını aralayan gönüllerde olağanüstü kışkırtmaya geliyor. Delice ve çok özel yapmadan duramayacakları müthiş köşeler açıyor köşenizde. Uyku nadide ve sarsıcı halini aldıkça, aşkın büyüsüne inancını koruyanlara teslim oluyor aşk
İkna edicidir sonbahar...
Elif'ten Ye'ye her harfin hali ademoğlunun yaşamıdır. Çevrendekilerinı sahip oldukları güçle değerlendirmelisin, peki seni uyanık tutan nedir? Rabbine muhatap olmanın hazzında olanların halleri, güneşin battığı yere gidip tekrar doğması gibidir. Kendınden sakladıkların aşkınla bikarar olman için şaşırman lazım an'ın içinde. Hemen hemen kayıp giden şeylerin içinde şavklarım. Ayn halinde hazır muazzam manzarası yokmuş gibi yaşayanlar. Zamana eşit nerdeyse, gönülleri kotarmak için, vaktin dingin sokaklarında yürüdük. Yakınmıyorum bu kayıp giden şey tutulabilecek mi? Tersine, çok seviyorum sınırsızlığa uyarlamam mümkün olur! Çünkü herşey, tam o anda. Rahatsam, güzel güzel okuyorsam, yorgun yaşamı dualarla. Bana yeniden yolculuk görünüyor, üstüm başım bağışlanma sevinciyle dolup taşar. Dün geceye ait yarım kalanlardan, kendime hiç söz etmedim. Uzun uzun yürüdük gecede, bulutların enginliğini göğüslerimize sığdırmaya çalışarak. Birazdan akşam olacak, ç/ay içeceğim diye koşuyor gibiyim. Öyle sanıyorum ki, su olarak taşınmıştım bir sözcükle. Böylece doğmuş oldum ya! Daha iyi kavrıyorum, kalem'in sevgi olduğunu. Hülyalarıyla uyananların uzun kuyruğu duygularının yalnızlığı. Sabah ezanı okunurken yüzleri görmeyi çok severim sokaklarda. Bir bakıma yüzlerimizi açığa vurmaz mı? Kendimize kurduğumuz tuzağımızı. Bugünlük yetmez mi? Yarını bekle, boyuneğdim seher yeline.(y.ed)
Engin DemirciKayıt Tarihi : 11.1.2016 16:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gel bakalım! Ateşle nasıl oynanır göstereyim. Gör bakalım! Ateş mi seni yakar, sen mi ateşi? Kavl-i Hz. Pir Şems-i Tebrizi k.s
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!