Garip Çoban Divanı....83.... Engin Demi ...

Engin Demirci
939

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

Garip Çoban Divanı....83.... Engin Demirci.. Şems-i Mevlana Divan-ı

Kelebek kanatlılar...

Nereye gitti Rabbinin borç verdikleri, büyüleyicidir bir efendi. Şırıltılı dökülmekte hacı bayram camii musluğundan gelen sesi. Yer verir gönlü kaldırım olanların sokağından deli deli akmaktı huyu, yüreği geniş bir hayırsever gibi yaşar duası. İlk aşkıdır yakan, piri vardır ömür boyu, soyu haktan rağzı olanlar boylu. İçenler bilir teheccüd vakti gönüllere rahatlık gelir. Varlığını bulursun, neler getirmez göç edenler. Herkese gezerek gitmek gibi sana bağlı, yüzbin kere git desem dağ dağ gezerek, sanırsın yoksun. Ağlatır bile bile zaman insanı göz görmez ise. Her duygu bağlı hayata duayla. Bilerek varım yine, hem dilim, hem gözüm var içyürekte. Suyun dereye sen beni bağlama demesi gibi sarar beni sevgi. Hüznün kırlangıçları şems vakti duaya kanat açmadan, gönülden geçmiyor şiir yazmak, için kelimeler serüveniyse. Kendine katlanamayanlara rağmen yerini sevmiş çiçekler gibi gecenin çobanları. Gözlerim görüp yaşadı, sevgi her şeye gerek. İnancıma bağlı gözyaşları kartaneleri olan göğün, el sallamaları sevmeyi öğreten toprak olan duygular yener acıyı. Yenıden yaşamaya başlamak, öbür göçlere benzemez. Özlem örülü özle, göçmek mi? Yusufi öyle bir göç ki, savrulsa yüzyıllarca. Özveri denizi dalgaları kabardığında gönlümüz filizlenir sevgiye. Ancak pek doğal ki bu yolda harcanan çabalar her zaman herkesi memnun etmeye, sevindirmeye yetmemiş. Görüştük uzun uzun konuştuk, ne dersiniz?


Sen var ya! ...

Ben de şiir yazacağım, bir ç/ay içimi süre de şems vaktinde hicret ederek. Bir hoş Sada bırakanları arayacağız inşirah tadında, mutlulukları kıskanan feleğe rağmen hamdolsun diyerek. Kalabalıklar arasında sevmeyi bilenler iyilik yapmakla susmazlar. Konuşmazlar yalnızlığın zulmüyle, tek tek nurun peşinden giderek bir nebze hicret ederler kevser çektikçe. Her şeyini sevgiliye kavuşmak için feda edenler, tebessüm ederek ses getirirler gönüllerde kelime-i şehadetle. Bir ses verir, insanın içindeki huyu suyu, güzel çocuğun risalesi yaşam merkezi sanılan büyük bedenlere rağmen, amentüyle mayalanır. Bazı içsel meseleleri olanlar surat assada sevgiye, selamı verenin selamı karşılıksız kalmadan kutlu bir aşk kapılarını açar, ihlası şerifeler. Bizde oradayız, çileyle, hasretle başıboş bırakılmayan dualarımızdan, başdöndürücü sonsuzluğa uyanmak için niyaz ederiz, salavatlarla. C/anı yananlar katık eder tebessümüne kelamı kibarı. Bazen yok zamanlarda çok vakit geçirir insan, estağfirullahla. Kekik otları arasında, inceden bir yağmur yağıyordu, uykuda umurunda değil kimsenin düşünmek, la havleyle. Bir çay içimi süre de, günün hayı- huyu yakanızı bırakır. Geç mi kalıyoruz acaba? Hüu diyenlereg Ve çıkageldi denenmemiş tazeliklerin ürpertilerin unutulmuş sırları, vel asr çekenlerden. Gönüllerinde henüz denenmemiş dualarla, doğuşunu anlatır yılların coşkusu ve özlemi, esması zikir olanların. Birbirimize sorduğumuz bir anda çıkageldi,gönül gönüle, hüznün yağmurları b/aşka bir renk giyinerek gelecek, ayetel kürsi tadında. Gönlümüzü hoplatacak umut, sarılar giyinerek gelmeyecek herhalde derken çıkageldi kırağı düşmüş vakitlerde beklediğimiz Fatiha.

Gece yola çıkanlar...

Elde var olan su gibidir, gönülde olan kahve tutkunları gibi mutlaka küle döner buyurdu Şahım. Geçmiş geçmiyor, insan kendine gitmeyince zaman yolculuğunda dedi Pirim. Aşkı bitirmek ıstemeyenler, herkese şeye alışır belki de dedi Mirim. İlham alınan gecelerde, tutku haline dönüşür bazı anlarda, gece arası bir buluşma olan şems vaktindeki gecenin çobanları tuttuğunu koparıyor duayla dedi Meczup. Güllerin gamzesinde gönül kıvılcımı hep koşuyor. Ne yapmam lazım gökteki yıldızları saymaktan b/aşka? dedi Zahit. Önce güleryüz söz uzar gider ama misafirlik bitmez, sanada banada kabirde yer var dedi İhtiyar Bilge. Allahın hediyesidir gönüle misafir, muhatabına göre dedi Üstad. Kalp dilin ucunda olmamalı, iradenin hakkını vermeli, muhatabın dünyanın diline bakma, kalbine gir dedi Miskin. Helalle haramı karıştırmaktan korkanlar, kainatın en nazik insanlarıdır dedi Fakir. Henüz yalnızlığın kokusu sinmemişken insana, sevgiyle cilveleşirdi gönüller dedi Deliler Şeyhi. Dün doğduk, bugün gideriz hepsinin toplamı, o haşmetli suskunluğu şems vakti duaların, uykuda olanların bendine çarpar yıkar insanı dedi Garip Çoban. Not bırakırım canımın istediklerine, gönül evinde değilsem, konukladığımla gelecekle akşam buluşmak üzere bekliyorum dedi Hırkasız Derviş. Gece koşar mı koşar; huu'lar arttıkça gönül gönüle geçtikçe tadı da geliyor duaların dedi Aklı Kıt Adam. O ara sokaklara eğilip selamladı Aşk.


Dünya kafesindeki Ümmet...

Hadi artık aşka gidelim ama ben buna layık mıyım? Sahıp oldukların seni zengin etmez, sahip olamadıklarının peşinden gitmen senı zayıflatır. Cümle derdimiz dile gelsin diye aşkın kitabı bizim bahçemizdeki sevgi ağacının meyvesi. Doğanın nasıl çalıştığını bilmeyenler dünya akıntısına kapılıp güçsüz kalıyor. Cesaret, azim ve kararlılık isteyen birşeydir sevgi, uykunun uyuduğu vakitteki hüu'lardan nefes almak. İç içe geçmiş insan labirentinde dolaşıp dışarı çıkmanın yollarını aramak için tek şey gecedir. Fazla zamanın yok dışarı çıkmak için yukarı tırmanmalı dualar. Elinin altında ufalanmalı dünya, doğru anı yakalamak için doğandaki doğallağını koru, feyzul furkandan gelen sesle. Bizi bize anlatan leyl-i matem gönüllü gecenin çobanları, zamanı değiştiriyor. İçinde acır ben değilim dediğin yerde, o saat ayrılık değildir yarada olsa inanmaktır. Ümmeti saracak duman kerbale ateşiyle tütmeye başladı, oysa uykuda hala dua edecek gönüller. Gökle yer arasında bize miras ne kaldı? Rabbim kime merhamet eder, üryan ilk ölümde! Hz. Hüseyın kadar hakka yaklaşmak için iman etmeyenler, kendini zincire vurma fitnesiyle vakit harcıyor. Mescid-i haramın evliyasıda, peygamberide v/ar'dır, sen sebilillahı bildin mi? Vakit cehennem için aç kalmak değil, sünnetin evvelini bilip fitne gemisinden inip, nuhun gemisine binecek ibrahimi gönüller arar. Hakikatin sırrındaki insandadır, insan.

Dergah-ı meydandır gönül...

Yabancı gibi değil, herşeysiz gibi hissettik, şems vakti buluşmaya gitmiş gecenin çobanlarını. Bu dünya neyin telaşı, üstümüzü örten bizi görene, ya sabır. Büyük bedenlerde ölen çocukların duası düşmanımızı tanıttı. Acı çekiyoruz ne kadar süslensede suretler, lakin acımıyoruz içimizdeki idealist çocuğa. Sadece inançlı olmak milyonlarca bilenin olduğu yetmiyor ama inandırıcı da olmak zorundayız. Sessizlikten bir önceki söze karşı şimdi tavır belirleme zamanı. Hünerdir kendı sözlerine, dünya kelamına rağmen tutsak olup konuşmamak. Elbette gelsede geçsede, uyanacaktır mayasında ab-ı hayat içmiş bu c/an. Bir rüya görünce hayatı değişince göz göre göre, sonbaharını renklendirir ruha gıda olan. Üç ustaya sor beni, uzun bir işçilikten çiçeklere geçiş gibi onlar şekilci ben manacı safrançiçeğinin huu dediği vakitte. Direniyorlar ya azraile ondan uykuları hür fikrin kaleleri. İçimizdeki zıtlıkları hayat sahnesine taşıyan rüyalar suretlerden destek alıyor. Nasibinin gelip bulacağına inanların dayanağı kanaatkarlığı, gösterişın karşısındaki tevazu. Bize dünya döndükçe, kendi ekmeğini kendi yapan fakiriz. Ç/ay ocağından gecenin çobanlarına tarifler taşıyanlarla bir arada, devrın inkarcı münafıklarına rağmen t/adıyoruz aşkın sebeplerine yapışarak. Yalanlanarak, alay edilerek yaşayanlara rağmen, davud-i tespihte olanların hakkı batıldan ayıran hükümlerine teslimiz.

Her nefeste yarın son...

Şems vakti gecenin çobanlarıyla gönül sofrasında yemeğe çıkanları Kim bilir? Dualarımızdaki sesler tesbihimiz, ürkekliğimizdeki titreşimi açıklamaz. Gece doldu gecenin içine, bu kadar nasıl olur! Kimini hepimizi dolaşanlar arasında O, Kim Bilir? Dünde inleyen yarında Lam, Elif hiç eksilmeyene hazır mı? Bekleşme kavrulmuş ateşte, sonra yanmış kül, bu tünelden çıkmalı, kim bilir? Avucumdakini bıraktım kapının eşiğine, bir şey söylemek gerekli oldu, adımı seslendi aldığımı verdiğim. Aslında ben niçin konuşmuyorum ki! Yabancıyı dışarı atma işi bitti, ders alıyorum öğrencilik güzergahımdaki benimle günbatımında tanışmak içindi kim bilir? Tan ağardı bir şeyler söyle, Cuma! Tutarım sözümü, bizi teslim al, demeye yüzüm yok kim bilir? Erken kalkana hediye kuşdili, derin düşüncelere daldım mı ikindin vakti kabirlerde ilk cumartesi zor, bize kim ağlayacak! Kim bilir? Ne kadar yürünebilir ki; herşeye egemen insana? Hemen hemen yok, yüzü olan manası olmayanlarda, sevgi hala köylü şansımız tam yitmiş değil, görebilseydim bir kabirtaşında yüzümü! Kim bilir? Vurgunumdur, gördüğünüz ben değilimdi an'da, gelip beni öpmelerini isterim perilerin caiz olmasa da, söylenecek söz de kalmıyor Kim bilir? Yerimde iyi gecenin çobanlarının arasında yolumun ortasında kollarını açmış duruyor aşk. Ayasofyaya b/aktım Sultanahmed'den bir cümle, hiç konuşmadık Mescıd-i Aksay'la, kıpırdayabilirsem gidiyorsam O'na diyorum, Kim bilir?

Gecenin süpriz yürekleri...

Biz, engin gizemli denizlerin, hiçbir haritada adı geçmeyen limanlarında, hala, yeni gemiler bekleriz buyurdu Şahım. İlk gözdemiz dua, umut, özlem gibi mutluluktan sesi titriyordu şems vaktinin dedi Pirim. Gelecek bir gece yerini söyleyeceğiz ansızın gönüle düşenin dedi Mirim. Dolu dolu çok güzel an'da yaşı uzun olur yılların özün öylece görünürse aynanda dedi Meczup. Kadir kıymet bilen dualar seni yüreğine bassın istersen, şems vaktine vefalı olmalısın dedi İhtiyar Bilge. Her şeyi gözün gördüğüne maleder ısen, gözün özü gönlünde ölüyle dirıyi ayırt edemezsin dedi Zahit. Sevgililer buluşmalarında tek sevgide karar kılmışsa, aşk tedbir alır ona sarıldığında dedi Garip Çoban. Kalbine konulan sevgiliyi ona sarıldığında görürüz çok defa dedi Fakir. Unutulmuş kelimelerden ete kemiğe bürünüp adı yalnızlık olmuştur ademin hikayeleri dedi Aklı Kıt Adam. Hayatta pek rastgelmediğimiz bazı karakterlerde, herkes kendini buluyor, ne kadarda anlatamasalarda dedi Deliler Şeyhi. Algılarınız saatler arasındaki dakikalardan ibaretse, an'ın ferasetinde hata olur dedi Hırkasız Derviş. Görünür kılmak için gönlündeki dileklerin neşesini, dil her şeydir, her okuyuşta dualarla dolaşmak isteyen için dedi Üstad. Dünden önceki yarından sonraya müptela pervana gibiyiz. İçimizde onlar gibi olmanın özlemi ve umudunda bizim yaşımız,Kafdağı'na ulaşmak gibi neredeyse bir ömrü birlikte yürüyüz gidiyoruz dedi Aşk

Vaktin mukaddesi...

Sevmeyen sevildi, seven diri kaldı. Hüznün cismi sevgiyle bakanlarda, sevgiliye bürünür buyurdu Şahım. İnsanı insanda sevenleri sever sevgili dedi Pirim. Gönül diyarına gıtmek o kadar uzak değil, sevgiye gönüllü olanlarda dedi Mirim. Kalabalık şehirlerin yalnızlıklarına rağmen şems vakti dua'da birleşenlerin yolculuğudur aşk dedi Meczup.Cemalin bağrına bir gül olsun bismillah, keşfetsin şakıyan c/anında dedi Zahit. Bir yer hazırla şems vakti yüreğinde, adı d/okunası aşk olsun dedi Garip Çoban. Sığdırabiliyorum aslında avucundaki teri tenime. Nefessiz bırakan bir yudum paylaşılan suda aşk şimdi dedi İhtiyar Bilge. Kendimi aradığım an sürur vaktidir, manamı teneffüs eden şafakta dedi Miskin. Yaşanmak istenen, cezb edici duyguların damla damla tezahürüdür her şey sen bulut olmaya kararlıysan dedi Fakir. Deli dolu vakitlerde yeminli bir yürekle sarılsın gizlice göçen gönlümüz dedi Aklı Kıt Adam. Ateşini karıştırır gece, sevgide belli marifete ulaşanlar en güzel surette gelir rüyalara dedi Deliler Şeyhi. Bir yudum içtim senden, artık kerbeladır gönlüm dedi Hırkasız Derviş. Derin tatlar akıllı düşüncelerin detayında sevgiye karışır, sen kendine yakınmısın dedi Üstad. Kimse sorgulamıyor varlığını, buradan başlamalı, nefs-i emmareye yalnızlığın hitap edişini dedi Sufi. Yağmur yağıyordu şehrine, kirpiklerin susuzluğunu giderirken sevgi çeşmesiydi engin gönlünün kalbinde dedi Aşk.

S/özü kendime getirmeli...

Duada aracı kıldıkların bekliyor, kapıların ardında seni şems vakti. Ayağımızın altındaki toprak kayıyor, elini boş çevirmeyen bir insan oluyor dilimizin zikrinde gönül. Seni çürüten suyu bilmelisin, yeşermen için y-ak(ar) an gönülde. Gönül göğümüzu bulutsuz bırakma ya rabbi. Bir'den olmalı kırkikindi yağmurları gibi gönül gönül gezer bulutlar dua toplayarak kimine rahmet, kimine zahmet olur mu? Ya rab, seni anan gök gürültüsü hiçe gelsin diyen sesiyle. Sen seni La ilahe illallah'la anarsın, biz mezara doğru gideriz. Allah diyor alemler, seni ararız, medet senden gönül ziyaretindeki aşk ateşınde aşk neymiş açık hakikatsin. Hak yolu göster zikrimiz şükür olsun. Baki olan sensin hangi halimize şükredelim, gerisi boş rabbim. Gözlere görünmeyen halleri gören aşkla meşk ettir halimizi. Kaderin kafiliğiyle mayala nefesimizdeki gizemleri. İlham ile bu hallerime şahit tut, gaybını. Böyle geçiyor içimden, koynum yangın çıkarır evren unutulunca. Kurtlanmış bedenlerdeki bir çocuğum. Ve kana karışan aşk vakitlerinde haylaz bir yürüyeğim akan kabaran sularda. Seni anlatıyorum, abanmıyorum hayal ettiklerinin kuraklığında avuçlarım. Hüznün şıkıştıra dursun ince belli duygularını. Isınamıyorum bir türlü, kavgaları alevlerin zincirim. Perde kapandıktan sonra gece oradakilere selam. Kolayca akla gelir kuşluk vakti yastığına ağlayan yanın. Yüreğin böyle geçiyor içimden, sizce bir sakıncası yoksa.


Kavuşmak bize nasip olacak mı? ...

Sırtüstü yatan o kadar çok yanların varsa, revamıdır deme uyandığındaki kabuslar. Güzel dostun yüzü bile gariptir. İkrar eder gönül divanındaki şehadet, harmanlanan vefasız yanlarımıza sadaka olur. Derin sızılarına yazılmışsa dünya, görememişsindir hala kendini. Şems vaktinde özünden dualar varsa, yarınları umut etmeyi bırak boşuna gam çekme. Uykunun bile uyanık kalmak için uğraştığı yanları vardır. Hangi alemden üstün değildir, makamı insan olanın. Değersiz ve gereksiz olan kalp gözü yoktur. Kendi hakkında ne kötü hüküm verenler var. Size hayat verenle bağınızdaki saadete ermeniz, sizi dünya kuruntusundaki alaylı halinizden kadri, kıymeti bilinen hamdlere götürür. Kendine yuz çeviren, rabbinede yüz çevirir. Aldanıp ziyana uğramamak için sevmeyi seviyoruz. Cürmündeki vefa ne kadar samimide uykudasın hala, rableri katında mükafatı olanları görmezlikten gelen ne çok suretler var. Hayatımıza renk katanların gönülleri meydanı muhabbettir. Size düşkün olanlara yetişin ki, aşka seyahet edebilesin tezkiyen arttıkça takvaya erebilesin. Zühtün şekillendirdiği yanlarıyla uyarılanlar uyarırlar. Masivayı kirlerden temizlendikçe, telkin edilenlerin hikmet olduğunu anlayanlar sadedirler. Kalpten suretine iz bırakanlar refah içinde yaşarlar. Feryat eden yanlarındaki sıkıntıların hikmeti ölmeden önce ölmeni öğretir. İdrak ettiğinde sevinen duaların engelinı aşar, açılan marifet kapısıyla.


Kaybetmeden kazanmak...

Süleyman misali perde arkasında gizlenenleri görenlerin hazinesi, imtihanı lütfuyla Eyyübe ne güzel dert verdi de hayırlı oldu hakkında adl cennetleri. Hak diye gösterilen haksızlıklara rağmen hoşgörenler görüyor uyarıcıların şükrünü. Amin demek için yüz çevirme meleklerin dua vaktine, secden uyku olmasın. Uykuya kanma her nefeste rabbinden helallık isteyenleri ara bulda dua iste ey gönül. Duanın size çağrısıdır sevmek, size bir çağrısı var. Hesaba sığmaz fedakarlıklar gösteren sadakayla, en güzel, en doğru ve en faydalı bir var oluşun çağrısında biraz da siz varsınız. Gönülden okursanız geceyi dualarla, böyle okuduğunuzu biliyoruz içinde kendinizi görürsünüz. Çağrıyı kendinizden bilin, çağrıyla ilgilenin, çağrıyı okuyun, çağrıyı sevin. Daha dün gibi gerçekten hayret bir şey gerçekten gizemli bir şey, şems vakti. Bir yazıya sığmaz, o vakitte görünmek şöyle dursun, görünmeyi hayal etmek bile içimizi tarifsiz heyecanlarla dolduran yüzlerce huular var. Her vakit de sevgilimiz, kıskandığımız sevgilimizle ilgili sevdalılarının da sevgilisi aşıklarından hiç kıskanmadı, beni de, benim gibi sayısı bilinmez gecenin çobanlarının da sevgilisi. Erkence, bir yakışıksız zamanda sır olursa engin gönüllüler, gariplerin hali nice olur diye çok korktuğumuz yıllar oldu. Çok şükür korktuğumuz bu zamana rağmen, güçleniyor, çoğalıyor anlar. Ve sevgilimizle daha nice yıllarla, an'lara.


Ve Acizlik...

İmamı Kainatın efendisi olanın aşktaki makamıda kerbeladır buyurdu Şahım. İçe bakış bir sözdür yere bakarken dedi Pirim. Kim olduğumuzun keşfi için çok özel vakitlerde keyiflice okunanlar süleyman değildir dedi Mirim. Kazanda kaynayan bozulan bağlar, pekmezi tarif edebilirmiydi, aşkını terennüm edişini sormaya gerek kalmıyor tadının kokusu bize yeniden tanıtırken aşkı dedi Meczup. Duygusal tonlarda ortaya koyar zaman süreçlerden oluşunu dedi Zahit. Vaktin eksik kalan yanlarında kendisi olana bir ayrıntıdır an'lar dedi İhtiyar Bilge. Hayaller içinde gezinip duranlar sandukalara fatiha okurken, izleri yok edilememiş gönüllerin başkentleri şems vakti kabul eder ziyaretçilerini dedi Miskin. Gönül bahçelerinde yetişenlerle sohbet, bulutların toplanması için yıldırımları bize yeniden tanıtan kelimei şehadet kadar mütevazi damlalar döker gecenin toprağına dedi Fakir. Seke seke yürür damlalar sözcükler arasında çok değerli kuşa kurda yem edilmiştir, dua gibi sunarak, bize yeniden tanıtır sevgiyi dedi Garip Çoban. Acı kavun acısı gibi insanların diyemiyeceği çok şey vardır. Yarısı suç, yarısı günah, yarısı ayıp sayıldığı ıçin söylenemez dedi Aklı Kıt Adam. Dursuz duraksız savrulmalı dua, gönlün şok içinde olmalı sindiremediğin hallerinle tek tek dağlamalı sebil edilerek dedi Deliler Şeyhi. Keşke demeden, hiç şikayet etmeden, konuşmadan gözlerim kapalı dedi Hırkasız Derviş.


Kalb-i selım...

Dil yoldaşı değil gönül yoldaşı lazımdır aşka gönüllü olana maksadını hoş bulur, bilmen lazım. Konuşsanda halleşsek şems vakti, geç oldu uyuyup dinlensek mi, kimsin deme senle ben aynıyız, bilmen lazım. Biraz daha düşün, senin içindeyim sen uyumazmısın? Hadi rahatına bak, hararetli hararetli gece, gündüzüne kavuşmak için, bilmen lazım. Sen beni ben edeni, çiğ iken pişirenim, sürüldüm başak tarlam oldu, başaklarımı öğüten un eden değirmen, unu ateşe hazırlıyan mayamdı, kendini ifade etsin diye ateşe atanı, bilmen lazım. Huzura giden gönüller ararlar, sen bugün bayramımsın bebeklerin ahlakıyla ahlaklanmış gibi bir merasimdir gecen, bilmen lazım. Hep aynı kurmaca göze insanların cismi, gönül yolculuğunun ayracıyla yorulur vakit an ferah olunca uyuyamıyoruz işte, bilmen lazım. Geride kelimeler kaldığında söz düşer, cümleler ırmak olur akar o suya dalmak cesaret ister bir ömür, bilmen lazım. O vakitlerde an'lar yaratılmazsa, kim kimde uyandırabilir geceyi konu bensem, neresinde yanılmış olurum sevmenin, bilmen lazım. Muhabbet uzun, zaman kısa, gülün güzelliği aşk muhtaç değil. Yürekleri birbirine yaslananlarda sevgi, derde yük yüklemek dertleşmenin terazisi, dermanı aynadır vara yoğa sığmaz olandır, bilmen lazım. Sonra gelir kanat olan acısına ve sevincine sabah olunca bir çift gözde ferah olur akıl bir gün. Sürekli med cezir vardır nefeste, sabır gerektirir cüzler, bilmen lazım.(y.ed)

Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 11.1.2016 16:45:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Gelenin yeri hazır, gidenin yolu! .. Yunus Emre

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Engin Demirci