Görmeniz lazım miracınızı...
Ömrün gecesinde, siz hangi aşktan bahsediyorsunuz, dem bu demdir şems vakti anlamın sesi. Heyecanla beklendi her nefes, zafer sanılan yenilgilerde. Kıymet kazanır insan edebın peşinde, yahut vakit varken Hz. Nuh'un gemisine binin gönül dergahında. Aramakla bulunmaz şahımın rüyasındaki, yenisiyle değiştirelim güzel mi güzel kendini bulmak. Gözlüyorum hep onu tefsir etmek huzura ermek için. Nefesten ibarettir nefs, aynana yansıyanların arkasını gördükçe. Dilhanenin iklimine bakıyorum, su misali akıp gıderken hayat. Koca bir hiç aradıkların, boşuna değil yüreğinde taşınan zikirler. Dağ başında akan pınar gibi ömürlüğünse seni tamamlayacak olanı buldunsa sevgi bu. Ve gün gelir seher vaktindeysen maşukun seni okusun. Allahtan başkasına kulluk edenlerin her hali perdelenmiş. Bizi seçen dediğini demiş, ve bütün iliklerim senin ilmeğin. Beni dillendiren, ilk dokunduğum sensin, dediği dedim. Şems vaktinden Kuşluk vaktine kalan kapanık sesimle yol alıyorum. Sonra da aşk gücü de katıyor, gecenin çobanlarıyla yürüdükçe. Sesleri geliyor yön arıyan ruhların. Kokusu bize ne getirdi ki, şimdi neyse o. Kuşandığınla ter kokusu geliyor teheccüd vakti, rüyaları duayla değilde ölmeliyim dıyerek kabusta olanların. Buna dayanmalıyım bir harf gibi olsada şehrin imanın çarpıntısı uykudaki cesetler. Genzimi yakarak dualar serptiğim, bir solukta okunan destan tadında. Koynunda uyku, ruhunda ab-ı hayatı beklıyorum
Feryadı Gâm...
Her şeyden ilham alıyoruz, bu heyecanı da sizinle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz. Sevgiye susayanların akla tabii halleri, laf aramızda çok da güzeldir. Söz ile fiil arasında yarım kalan mucizedir, sevdiklerini sevgiyle sevmek. Hava soğuk, çığlıkları alemi sarsanlara dokunursan kaleleri yıkılacak nefsin. Yok(sul) luğun bir adım öten, görmez misin? Bir de bu halini görseydın her hatırayı. Sevgisiz savrulup gittiğimiz çıkmazlarda, bir tür kaçış sayılıyor suretperest ilişkiler, yalnızlığa özenişler uyandırıyor. Ayışıklı bir gecede anılmış olan soğuk akşamlarda gönlümü çeldi. Dahası, yansıyan üslubunu özümsemeye çalıştığıma hayran kalmıştım. İncelikle ve tuhaf bir gizemle örten bir ruhtan üflenen şems vaktiyle böyle yaşıyor artık gecenin çobanları. Aykırı fikirlerin her derde deva olduğu bir davranışı yakalamaya yönelik ilke ediniliyor, önemli bir boşluğu gidermiş olan kabullenmeler. Sonranla bugün arasında her hangi bir fark var mı? Artık yan yana yer alabilen duygular pekala eşitlikçi ilişki kuruyor. Zaman beni terbiye ettikçe, akılı tutsak edenlerden kurtuluyorum. Neden olarak insanın kendisini sevmemesi ve öfke gösterilir dünyaperest yaşayanlarca ilişkiler. Fakat sevgisizliğin bu denli derin bir bozukluk için fazla kişinin ruhundaki görünmez yaraları görünür kılma istekleri çekılen acılar mı? Belki de en gizemli rahatsızlık olma özellıği taşır davranış bozukluğu.
Anıların öğüdü....
Peki, gönül hudutları içindeki tekmil yüreğinden gelen her şeyle katıldıkları ve sevgiyle başardıkları, bu destan elbette. Ve insanın makus talihini yenme sürecı içinde, yalnızlık bir ayaklanma çıkarır sevgiye. Uzun yıllar dünyaperest ilişkiler kara bir leke, bir çok bölgesinde ardı ardına patlatılmıştı hayatlarda. Sevgiye sadık olanların katkıları gün ışığına çıkarıyor, sunuş tarzıyla bensizim diyen yanlarını. Sende neyim varsa övgüye değer esirgememiş dokunuşlarımda, ben/siz-mişim yüzlerce sen yer almaktayken. Ömürün nefesi çalakalem yazılmaz mış, bu alemde bir şehirmiş sevgi. Cepheye yollanmış bir asker gibi gerçekten muhteşem. Hatırşinas yakın geleceklerde yaşanacakları inşaallah göreceğiz, eminiz. Bunca uzun yılın yolcusuyum kelimeler arasında gönülden gönülleri yeniden keşfediyorum. Yastığındaki özlemlere dönünce belki sevgili şehrimı yerinde bulamam diye h/içıne hasretim. Sevgiyle yazılan dualar, bir ayrı güzelliktir şems vakti. Bizden sorulan soruların cevabının daha farklı olması, gezerken merak ettiğimiz. Herkesin neyi bilmesi gerektiğinin bilincinde, her şeyi sunuyor gece. Birbirinden ilginç hepsi birbirinden değerli gecenin çobanları çok az. İyi biliyor, ihtiyaç hissedileni veriyor unutulmayacak. Benim de bir dileğim var, peşpeşe yerden alıp gökte gezdirenlerden. Gönül kapında karşıladı en son bakışınla, bir ikindisi besmelenin hadi gel gel dedi. Belki üşürsünde de yakarız diye susuyorum, çıtır çıtır dalların yandığı sobanın etrafında duyguların, düşüncelerin, sevinçlerin, hasretinle saatler boyu anlatalım birbirımize. Cemre gibi bahar verir, sonbahar gibi hüzün alırlar. Her şeyin konuşulabileceği az bulunur insanlardan, uzun sınavlarda sınadığı, dost olarak seçtiği insana sırlarını anlatan. Verilen sırları saklayanların dualarını tadıyor şems vakti. Sırasıyla yerinden kalkan duyguların, dokundukça seni tebrik ediyor sevgi/li. Bu beyat bir başlangıç. Ne zenginlik değil mi? Güzel mi güzel, hazırlanıyor armağan edilişin. Akşamın alaca karanlığı herşeye siyahlar giydirirken, bütün zümrende erguvan renkli duygularıma hoşgeldin. Düşündüğünde, sevdiğinde, sevdirdiğiyle bütün varlığıyla odalarında gezene içinden. Allah, Allah daha önce niye fark etmedim bunu? diye hayrettesin. Kıyıya vurmuş balık gibi olduğun zamanlar, alabora olduğun zamanlar, hissin ve hülyanın denizlerinde ağır yaralar aldığın zamanlardan geldin an'da bu engin gönüle. Gel dedi, ne zaman istersen gel.
Lâ Şey...
Tembel çıkmamak için gizli sırrın kaleminı aramakla mesgulum. Susuzluğuna susamakla, göz arıyorum. Sevgiye muhalefetten sakının, o kapının halkasına vur himmet ve sohbet için engin gönüllü olmak demirci'nin örsündeki feyzden ses almak için bekle. Emin ve muhlis gelenler biçare olmazlar. Gönlüne set olanlardan kork, sadece karşındaki susuyorsa sevgiyi kiminle içtiğinizi gönlün cüzü söyler. Farkını farket, hiçbir şeyini değerini bilmiyorsun. Yaşamın anlamını kaybedenleri hor görmek yeterli, benlik cihetiyle uyuyor bir can emanet tende. Seni özle sabahın geceden soyunması gibi hasretinle. O muhteşem tacın şefkatin, sevgin ömüre yumaksa. Hiçbir şey yok dediğinde seyrediyorum taşladığın yanını. Çok şaşırmış camın kenarındaki bağırmaların. Ertesi gün, bu seferle gönül evine dönüşün üryan dönüşün. Aktım aktım aynan oldum duruldum bir seher vakti. Bilirsiniz cümlene taht ve baht şehridir sevgi. O kadar zor ki, tariflere sığmaz. Sen bulmak dününü, bugününü, yarınıma uçsuz bucaksız mana iklimleriyle harmanlayarak doğurmak. Söz vermiştım işte yunus misalı alevlerine görmezmisin. Bu hayat yolunda bir garip yolcu şöyle dursun safran kokulu tenınde. Size, verdiğim sözü tutuyorum. Bu has gönül toprağında, som cevahir terinle sulandıkça, bin bir çeşit çiçeklerin terennüm edecek. Bir köşe yaptık, aşk tezgahında yarı tok, yarı açtık. Çile bitmez dirençliyim dünyaya, mahlasım sevginin son bendesi
Bakmak ve görmek...
Artık gecenin çobanları için de sevgi ve aşka ait tüm ipuçlarını saklayan bir yer oldu insana dair insan. Türünün en güzel örneği iki kanatlı bu derin iki kanatlı tefekkür insanı. Eğer sevmeyi bilseydik, çoraklaşmadan ilişkilerimiz bugünkünden çok daha iyi olurdu. Ama hepsinden daha önemlisi, herkesin sakız gibi ağzına aldığı aşk, alt yapısı insan olan sevgiyle daha sağlam olurdu. Ve terk etmeselerdi sevgileri, belki de b/aşka tevazudan olacaktı, keşke olabilseydi diyen duygularınız. İnsan manasıyla bir arada yaşamasından hiçbir zarar gelmemiştir. Ne zaman ki insanlar modellenen suretlerin mahkum edildiği duygularla, ne zaman ki ilişkiler kurmuş, oradan yalnızlık ve gözyaşı olmuştur. Eğer severek yaşasaydık, bugün yaşadığımız sorunlarla uğraşıyor olmazdık. Bu defa etrafında duygudan duvar örülüyor gidişatınızı anlatan, elbette bu bir çelişkiydi. Ve yakın geçmişine bir yolculuk önerir gece, anlamaya, anlatmaya çalışmak için belli olmayan bir sen var karşımızda. Her türlü yaşam biçimini, dolayısıyla insanlığın tüm hallerini görmemiz mümkün. Mutsuzluğu devam eden insanlar, duygularını, ilişkilerini öldürmeye devam ediyor. Bu nedenle biraz umutsuz ve her zaman kederli. Elbette insanın en sıradışı duygularından biri olmuş seni seviyorum diyebilmek. Sevgi müthiş, merhametli, yapıcı, şefkatli bir duygu, aşk adına insanlığımıza kavuştuğumuz an tarif edilemiyor. Ortak bir çözümleme harfler ama hayatı sıradanlıktan kurtardığı bir gerçek aşk.
Lütfü rahmet kapısı...
Canının çektiği çoktur, benimle imtihan olsun fakr nehrine akarken açlık saatlerinde buyurdu Şahım. Hayali de cihan değer, gün olur, saat olur en olmadık şeye imrenirsin, seversin o anı her nefeste dedi Pirim. Gönlüm şadüman olsun, size nefis ağız tadı gönül hoşluğu ile okuyalım günü, aşk dizginlensin dizginlenirse zaman revan olsun dedi Mirim. Nice seninle yatan, benimle dün ve bugünsün yaratılıştan dedi Meczup. Hiçbir şey eski adresinde değil, bu sokakların çoçuğu sen gibi dedi İhtiyar Bilge. Saatler su gibi aktı, gönlüm hoş oldu, karşı divanda akşamına dökülür, her gece giderim koynundan dedi Zahit. Bir zaman ateşlere düşmen aceleye gelmış. Acz halim Vav harfi gibi eğildi kapın açıldı yavaşca, huu erenler dedi Fakir. Bu bayramı ne kadar istemişsin, sevdiğin c/anları gördükçe, ne kadar özlemişsin kendini dedi Üstad. Yalnızım odamda, yan odam kitaplık, ayak sesleri duyuyorum, çekingen, sevecen, alev alev sayfalarım dedi Miskin. Olmadı, tarifi mümkun değil, bir ateş, yataklara düşürdü seni. Sen geldin, hüzün neymiş zemheri üşümeleri tadıyor hücrelerin birden dedi Seyyah. Hadi bize müsadelerle kendi odaları geçenlerin, raflarına tırmanıp, çekmecelerine girip, ağır cilt kapaklarının içine süzülüyorum dedi Garip Çoban. Dayanılır gibi değil. Ağlamak ister mi insan? Böyle saatlerde, öyle özlemle, tutkuyla istiyorsun ki dedi Deliler Şeyhi. O seni gizleyenden sıyrıl ruhumdasın dedi Aşk
Mürşide Muhtaçsın...
Lekesiz gece güneşinin eşlığinde, şehrimin sokaklarına kar, gönlümün sokaklarına sen yağıyorsun, bekleyenim. Sevgi ile sevgine ordan sevgilıne kavuşmak arzusuyla yanar. Bilmediği, anlayamadığı bir aşk ile şaşkın haldedir gecen. Uykuların kaçar, gözyaşları dinmez kartaneleri gibi. Geçmişteki günahlarından utanma, üryan başını kaldır bir besmele için. Çırpınan gönülse sadakatinle, dostların dostluğu artar alev alev. Kimse göremez nefesinden sızışımı. Kendinde görür düşünürsün, sık sık kavuşmalara sabreder tenin. Sevgili olmak isteyen, bir kalbi incitmekten korkarak. Yüz sürünce, kalbleri Allahü tealanın evi bilendir sevgili. Razı olunan hilim herkes için makbuldur. Aklın kemala delaleti öfkenin kırılmasıyla mümkündür. Nasihati ehemmıyetiyle dinleyen, dünyadan kendini kolayca kurtarır. Uzun zaman mücadele gerekir, her iyi huyu kazanmak için gazap sıfatını kamçılayan yanında, ahlakın güzel huylumu. İyilikleri öğrendikçe kötülükler kaçar. Sevgili oldukça sevgiye, aşka gider gönül mafireti ilahiyle, ayıp örtenler kazanır. Ahiret ameli gösteriş için yapılmaz, riya nedir bilirmisin? Her gönüle sevgili olanlar, dünya ile ahiretin işi arasında, aşkın rızasıyla bakan halillullah niyetlilerdir. Cemreler düşünce faziletiyle doldurur her halini cihat edenler. Kapıların açıldıkça ikna eder sevmelere, engin sevgili her zaman aşkla. İnan o haldeler, o yaştalar hiç zaman geçmemiş gibi içinde daha derin bir doğruya kar tanesi gibi erir gecelerin.
Sıradan gibi...
Şems vakti bir araya toplanıp, nerede olduğumuzu görmek istedik buyurdu Şahım. Ben neye şaşırdım? Ne oluyor? Niye oluyor? dedi Pirim. Kar mevsimi bambaşka bir gözle görmeyi vaat ediyor insanın yaz mevsimi yaşamına inat dedi Mirim. Doğayı ve insanı anlamak için çok özenli ve önemli kar ve soğuk dedi Meczup. Bizim için çok değerli aynamız kar mevsimi ve tatmin edici. Çünkü bugüne kadar yaptığımız işlerin önemli bir bölümünü, nereden nereye geldiğimizi, nereye gittiğimizi görebiliyoruz ve büyük bir sevgimiz var dedi Garip Çoban. Ve her halükarda ona dönüşenlerin aklıyla hareket edenlerden kaçınamaz ve belki bir nevi dönüştürme süreci olabilir bizim işlerimizde dedi Zahit. Biz aslında hiçbir zamanda yaşamıyoruz, kar taneleri gibi negatif ve pozitif olanı değiştiriyoruz, bunun dışında doğayı değiştirmiyoruz dedi Deliler Şeyhi. Elbette kar tanelerı, soğuk ve kışın sadece soğuk yüzünün yüzeyini değil, içinde, ötesinde ne var, vicdanlara bunları da gösteriyoruz, kar topu ve kardan adamdan daha fazlası dedi Zahit. Her şeyin çok çabuk değiştiği, görülemeyen, gizli olanı göremesede insan, saklamaya çalışır dedi Miskin. Bizi çok ilgilendiriyor ve etkiliyor. Biri doğduğunda birinin öldüğü anlar dedi İhtiyar Bilge. Bir yandan da yaptığımız şey güzelliği yaşamak için anlamak dedi Aklı Kıt Adam. Güzel bulutlar ve gün doğumu, batımı manzarasından semaya yerleşen izlerle oluşturdukları aşk..
İhlas alameti...
Başkasını bilmem, bana hiç söylemedi gücüne giden şeyleri hırsından. Gözlerimi dünyana açmışım, elbet gidilecek yer nelere kadir değil ki. Unutmayanların sevenlerin olsun dilin tutulduğunda. Sual olunmaz insanı alıp giden aşk'a oruçlu saatlerden. Herkese kendi günleri güzel, bu can ne aziz bir şey. Aklımızın ucuna bile gelmeyenler, gönül oruçlu olunca nasıl özlenir iftar sofrasındaki beklemeler gibi. Farkında mısınız? İnsanın canı, oruçlu günlerde her şeyi çeker. Tok açın halinden ne anlar? Oruç, toka açın halini anlatmak için, bir bakıma. Oruçlu insan, topun atışıyla birlikte canının çektiği herşeye kavuşacak. Onun yoksulluğu zamanla sınırlı, dünyapereştlerde. Ya fakırin hali? Onun belli bir saatin bitiminde, onu bekleyen donatılmış bir sofrası yok. Yoksulluğun nasıl bir çetin sabır istediğin anlayın artık. Yokluk için, taştan katı, ölümden kötü derler. Zannımca cennete giden yollar gönülden geçer. Açlığın yaman saatlerınde gelir uykuyla başbaşa rüya sohbetleri. Yoksul olana diyeceğimiz yok, hep kapı kulu kavrulan gecede tanıdıklarımız. Zenginlerimiz, ah evet zenginlerimiz. Harflerle başlayan bir yemek ve yaşama giyinip, soyunanları, bizım mısralarımız anlatamaz. Ben yeni buldum gariban yanımı. Hoş bir havası var, çorban başlar zeytinle bitirir şükrü. Bir hayat yetmez olmuş kendi haddi ve aczinı bilmeyenler. Biz onun azametine sığındık, elinıze bakanlar var
İki cihan saadeti için bereketli sevgi....
Akıl sınırlı durağında, his sınırsız, ten ölümlü, binbir boyutlu aşkın sarhoşluğu. Ne o öyle kabirlerin hali, yıllardır unuttuğumuz nice dostu hatırlamamızı mı diledi acaba? Sabaha yakın bır saatte, aşkın anahtarları duada adını saydıklarımla beraberim. Bu şakır şakır yağmurlu cemreler mevsiminin gecelerinde. Sonra şaşıp kalıyor, bir kabir başında gönül. Söylemesede çoğu kez içi içine sığmaz, her dem kıtmir olduğumuz halleri. Zaten yok ya cebimiz, seyre çıkmadan öğrendik. Heyecanla, tutkuyla konuşur amansız kar tipilerine şaşıp kalıyordu vaktimiz. Hele bu unutulmaktan korkun? Bir şey ifade eder mi, senin için seherde dua edememek. Ruhun hissediyordur yedi semavatin, iklimini. Kartaneleriyle anahtarını saklıyoruz sevginin. Bunca yıl oldu, sen aramazdın gideli düşündürmezdi ansızın önüne çıkan bu mezarlık. Boşmuş doluymuş umurunda değil kimsenin, harap yıkık duvarlar arasında kalmış yanın. Nasibimiz yok ama deme sevgiden, sevgiliysen ey yolcu. Ve daha düşündürücüsü, hakikatin mesti yarımız. Hakıkat denizine gel, dünya yokuşmuş meğer dersin. Sonunda seni buluyorum, konuş bana yitik dileklerinde. Vahdet ve hakikatle vuslatına söylenmemişi söylemek bir yangının külü. Bende var olanı sana söylemek için, gönlündeki yerimiz işte bu kadar. O kısık ve hülyalı sesinle umudun acayip güzel felek kubbesi altında. Paramparça ediyor nefesin bir hoş oluyorum, bak ne diyorsun? Söyle!
Hepimiz gibi...
Girebilsen sineme sabahın seherinde buram buram, su geçirmez bu gözler buyurdu Şahım. Gelgör perişan sanarsın halimi, zihninizde canlananları iyi anlatmış haber salan nefesin dedi Pirim. Arka planında hasretinin bir parçası suretinle derin çekişmen, fazla bir şey hatırlamasanız da aklınızda o rüya kendini yiyip bitirişini yansıtır dedi Mirim. Yankı bulan yanına rağmen, çıkmaya başlıyor kaçınılmaz sevgi yerini alıyor yalnızlığın dedi Meczup. Sevgiden çok daha fazlası, doğan aşkların çocukları doğmaya başladıkça, hayrete düşer çoğumuz dedi İhtiyar Bilge. Yolda yürürken etrafınıza bir başka gözle bakın, kimbilir kimden dönüştürülen suretler görürsünüz neden bahsederler bir düşünün dedi Zahit. Bildiniz, zincir en zayıf halkasından kırılır dedi Deliler Şeyhi. Yanlış anlaşılmamalı aynaya yansımayan suretlerin ne düşündüğünü bilmiyor, bilmek de istenmiyor, sıkıntıya yol açar sıkışmış başka rahatlığınız dedi Fakir. Yalnızlıkların arkasında bir yerden patlayan, sadece sizin görmediğiniz, duyguların ayağa kalktığı ve her neye duyulursa duyulsun aşktan b/aşka hiçbir şeyin muhatap alınmadığı yerdin engin gönlün, istemeseniz de bir gün aşık olacaksınız dedi Garip Çoban. Asıl gereken ruhlarımızda yaşandığını, birlikte keşfetmemizin an meseli sevgi(li) nin izlerini saklandıkları yerden çekip çıkarmak kolay değil dedi Hırkasız Derviş. Zira göğüs geren bir güç şems vakti bu defa aşkın ilanı dedi Aklı Kıt Adam.
Aynı anda her yerde...
Ben çocukken büyük olanlar yaşlanmaya başladıkça her şey bır kez daha şekillendi, dönüştü. Karzı hasenle borç verenler, mevsimlerle gelen lezzetlerin tadını almaya doyamazlar. Sözün anlamını derinleştiren insan, yokluğa dönüşüverdi ve bizi tam on ikiden vuruyor. Sudaki izler hem göze hem ruh tadına hitap ediyor. Kendiyle iç içe bir gün geçirip gönüllerde saklananlara, farklı konaklama imkanı sunar gece. Girince çıkmak istemeyeceğiniz, keyfini doğallığı ile başbaşa gönül sofrasında geçirenler için sınır, saadete son derece uygun. Sana yapılmış gönderme tende unutulmuş aşınan yanın. Kar'ın kokusu suskunluktu kimsesizlikteki mahçup kalbime. Bir/azım fakirlik, yoksulluk hayatın dar sokaklarındayken. Her ağaç konuşur, dallarından kalkan kanatlar yükünü alır mevsimin. Buharlı camlar, tütmeyen bacalar arasında bir ucundayım çıldırarak eriyişlerindeyim kar tanelerinin geçişlerinde. Kar'ı aşk bildim kirpiklerimden eriyicince dağılmayan kimsesizlik kokunca. Ve beni çok etkiliyor, hiç mi hiç hoşuma gitmiyor, yokluğun göz kamaştırdığı insan halleri. Zamanla sözün anlamı içimde genişledikçe genişledi. İnsanın vicdan belleğini nasıl yitirdiğini, içine düştüğü dünyaperest yaşamlardaki suretperestleri tehlikeye nasıl attığını ilişkilerden görebiliyoruz. Bu da kendi zarifliğinin en belirgin özelliği olarak takılıyor aklımızın bir köşesine. İnsanlık defilesine davetlisiniz.
Bir rüya gördük say dilediğim...
Su üstüne yazı yazmak gibi sevginın lütfettiklerini fark edip aşk olması buyurdu Şahım. O kadar kötü değil, sonsuz küçük dünyan her şey, pencereni açıp güneşi görmen yeterli dedi Pirim. Önemli olan bir çığ gibi olan zamanın dışında ona hizmet etmektir dedi Mirim. Huzur içinde sen kalman için, beni bulman ve bizle selamete ermekle artar gece, ne kadar nasipse o kadar aşıksın dedi Meczup. Kalple hisseden mütevazi olur, o zaman sevgisizlik fısıldamaz kulağına dedi Zahit. Rengini kim verir gecenin, veda etmenin ayrılık olmadığını anlarsan, görürsün uykudaki halinle bile gece güneşini dedi İhtiyar Bilge. Olmanız gereken yeri bulduysan, gideceğin yerin çok uzakta olduğunu sanma dedi Miskin. Biz hem sevgiye, hem sevgiliye muhtacız, her kavuşmamız acı versede dedi Aklı Kıt Adam. Hep eskileri giyer gönlümüz anlam dünyamız, muhatap olan deli halimiz ile el ele dolaşmakla binlerce vuslat tadı çıkarıyoruz dedi Garip Çoban. Bir rüya gördük say, gönlümüz yama kalpleri kilitli olanların kendilerine kavuşamamaları bize acı versede, günaydın hüzününüze anahtar olan sevgili dedi Fakir. Artık tadına da varamıyor kendine yüklenenlerin. Tut ki hiç uyanmadık, bilmiyorum çoğunu, ölümü sağ mı? Aziz ruhunuz dedi Hırkasız Derviş. Akıl ermez, mantık çözemez gönle düşen şahlanmış duyguların. Ben oradayım ne içindir bilinmez, çıkıp, koyup gitmek bilmez dedi Deliler Şeyhi. Duygu sarhoşu gizemli seraplarında aşk.
y.ed
Engin DemirciKayıt Tarihi : 13.9.2015 17:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bulduğun dostu kaybetme!
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!