Garip Çoban Divanı....76.... Engin Demi ...

Engin Demirci
939

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

Garip Çoban Divanı....76.... Engin Demirci.. Şems-i Mevlana Divan-ı

Hakikat ve yüzleşme...

Sevgiliye itimat tam olmayınca, sevginin vefayı tasdikide tam olmaz. Ve gönül kitabı sevdiği için birbirinden güzel anlamlı kalıcı dualarla eserler vererek, bize yeniden kazandırır bizi. Bunca dünyaperest içinde bır son verebilmeli, nokta koyup yalnızlığa yeter gari deyip, seni seviyorum demeyi öğrenmeli hoyratça yaşanan zamana inat. Hakkaniyetine inandığın duyguların takdim ettiği değer ölçülerin sevgi sevdalısı olsun. Onur ve gururla çelenkleşen yanına hakkını teslime vesile olsun, armağan edip kazandıkların. Duyguların uygun bir gelişim içinde olması birbirleriyle tatlı bir rekabet, yarış ve öncelik maratonundalar. Sadakate gönül vermiş pırıl pırıl, cıvıl cıvıl hislerin, hepsi de hakkını en iyi şekilde vermenin azmi ve heyecani içerisinde şems vakti. Bin bir çiçekten aldıklarıyla kovanları bal özümlüyor düşünceler, nev'i şahsına münhasır. Yavaş yavaş tırmanmış, bıkıp usanmadan sevgiye. Geceyi su, duayı ekmek edinenler, sevgiyide yatak yapmış kendine çoğu zaman gecenin çobanları. Gönül tekkesine intisap merhalelerini hatırlatanlar, çile ve liyakat basamaklarını, büyük bir sabır, sebat ve metanetle aşmış bir bir. Sevgiyi okuyunca göreceksiniz, sevgi(li) yi. Ama, gerçek yükselmenin olanca zahmet ve yorgunluklarını cesaretle göğüsleyerek, kendisine emanet edilen gönül gemisini, yalnızlığa oturtmadan, emaneti sahibine teslim edenlerde aşk. Kim mi? O hiç kirlenmemiş sevgi.

H/iç bil(in) meyenler...

Bütün martılar denizi geçmek için akar, sonunda hepsi yenilir kanatlarına. Değişen bir şey yok der gibi zerrelerini verir bakışlar rüzgara. Ağlamayı öğrenir yakamozlar gözlerine vurdukça. Kanatlarının tepelerine kurulan özgürlük efsunlu güzelliktir. Aziz bir duygu kompozisyonu içeren uçuşları bir köprü. Zamanın akışı vurguludur, izleri fiziksel ve kimyasal anlamına bir b/aşka anlam katar. Hatıralara sahne olan mekanlar, deruni bir hayat tarzı ortaya koyanlar, kendini bulan sevgi(li) yi temsil ederler. Epeyce zayıf ve sıra dışı olarak değerlendirilir sezilen hakikat. Herkesin gözünde içsel ve bambaşka yaşanan. Hayatın daima düz gitmediğini sükunetle kabul edenler,ruhumuza görünmez katkılar verenler, sade barınırlar kalplerde neredeyse içinde kalırsınız. İnsan derlenip toplandıkça, kanatla deniz ilişkisini merak eder. Sığ derinliklerde seninle yaşadığın sessiz akan bir ırmaktır. Üşüdüğün o büyük sırrın, her yeri çırılçıplak şems vakti. Bilirim ki aşkı heceler gecenin içinde yıldızlar. Kuşlara bak kabul görmez tek kanatlı kalırsa. Benliğinin sensizliğinde h/iç kere unutulmuş bir hesaplaşma da gerekli. Birbirleriyle çarpışan ç/ok sorular var, hem de yanıtları olan bu sorularla karşı karşıya bulunuyoruz. Birbiriyle hasret ama dem bu dem birbirine yakın duran insanlardaki yalnızlık hemen fark ediliyor. Tartışılıp bitirilmiş noktadan başlamak çok farklı bir okuma cümleleri.

Bırey olarak var olma...

Medeniyet olgusunun inşaa ettiği insan, orada unutulması gereken bir doku. Bir kader biçilsede suretperest yaşamlara, ilahi kudret bu yavaş işleyen zamana rağmen, hayat dolu biçimiyle kaybolmayan insanlarda var. Narin ve tutkusu uğruna eğilip bükülmek zorunda kalan çiçeğin öyküsünün asıl ilham kaynağı b/aşkag Bilmek, yorumlamak, sevmek, felaket çağından kurtarmak için eskiyi unut, yeni yolu tut sloganına rağmen insanı yalnızlığa teslim etmemeli. Mahşeri zevke terk etmeden, kuvvetli dokularla bir hamlede silinmeli, bunalıma sürüklenen insanlardaki modeller. Öyle ki çoğu zaman dış gerçeği, insanın gerçek varoluşunu ya da önünde duran sevgi dolu çözümlerı gözden kaçırmana yol açıyorsun. Ve gözlerini bağlayan da işte böylesi tutkular. Duyguların aklından ayrı notları ya da hayatını okurken baktığın şeyi göremediğinin farkına ne zaman varacaksın! İçine düştüğün vaziyeti ancak şimdi kavrayabilmiş bir yanın. İnsanla insanın yaratımı arasındaki uçurumu ve insanın kendi eliyle yarattığı cehennemi ne çok şey işaret ediyor. Dışa yolculuk devranında başkaldıran bedenlerin gölgeleri. Öyledir öyle olmasına fakat, dediğimiz yerde büyük eksikliğin tam da kendisi. Gecenin çobanlarının ilkgençliğinden beri içine doğmuş bir kişilik, dünya muhalefetine rağmen içine yerleştirmeye çalıştığı aşk. Dokunuşlarda gerekiyor şematik yüklenenlere rağmen düşünülesi vakitler vardır. Tuhaf olan bir kez daha çıkar karşımıza. Ruhun onayına sunulanları, büyük bir hevesle kabul ediyor aşk.

Sen varsan Orda...

Sevgiye ilgi duyanlar, kendi yaşam öyküsüne de ulaşırlar. İnançla arzu edersiniz bulun, rica edin, dua edin, secde edin, aç kalın, uykusuz kalın, sadakataşı olun, bu kadarcık bir zahmette sizde olsun ki, sevgi/li olun hayat sizden vazgeçmeden. Bugün bile dün gibi örneği az bulunur. Sonraları aşk soyadını alanlar. Sen, senin işaretisin özel geliştirilen haz, lezzet, duygu ve sevginin formülüyle benzerlerından farklı. Şimdi doyulmaz hazzına karışan hünerinle davet ediyor. Lezzet peşindeki yeni tat sevgi, konuğunu ağırlamaya davet ediyor her boyutuyla çok samimi. Duyuları harekete geçiren her derde deva, rengarenk lezzet şölenlerin özel iceriği içinizi ısıtacak şems vakti. Sevginin en iyi mekanları, güne mutlu başlayanlarla samimi ziyafetle, en güzel saatlere dönüşüyor. Ve heyecanla misafirlerine hizmet vermeyi sürdürüyor gece. Sevginin dem'inde yanına en çok yakışan sevgiliyle aşkta vazgeçilmez önceliğimiz. Gecenin tariflerini sizlerle paylaşıyoruz, tatlı bir rüya, yaratıcı mutfakta hoş bir bölüm var. Perdeler bir bir kalktıkça, eksiklerini görenler yoldalar. Aşk tümüyle tecelli ediyor vakte, yeniden aşık olmak lazım. Kendinden başkası evvel arkadaş, bir akşam güneşi gibi doğar ufuklarına. Kendini idareli kullanırlar bitmeyen bir sabaha ah ile. Kimi seveceğini bilir İbrahimi kalpler, biz öğrettik aşka çadır kurmayı, şems vaktine bu anlar kelimelik. Gizli bir cevap arayanlara, aşkın ah'ı sizlere sesleniyor.


Sevgiyi hiç unutmamak...

Sensiz halindeki hiçlikte tüm sessiz harfler sen oldu, sırrı mahşere kadar mutlu olan ben. Bir başka bahara bırakılmayan hayallerinle güneşide götürüyorsun, aşk yıkılıyor yüreğime. Hastanın yorganıdır sefere gitmiş sevgi, erguvan kokusuyla tütsülenen nefes ölür mü? Renkler akıp kan kırmızı oluyor güle inat şems vakti. Ses yankısını terk ediyor, manevi huzura çıkıyor. İklim tanımadığı ruzgarla tanışıyor, kavuşmayı inkar etmek olur mu? Tevhid gibi şanlı bergüzardı duygular, doğru yolu gösterdi sevgiye güneşten önce uyananlar. Hayatının tanığıyım, tanışlığımıza hep sevgi sevgi duydum, hep saygı duydum. Hayatın doğurduğu bütün kahırlara, yoksunluklara, yoksulluklara bir derviş sabrı ile katlananları bilirim. Demek ki, benden önce de yıllanmış çile yolculuğu varmış. Sabır ve sebat bize yeniden kazandırdı sevmeyi sevenleri. Demek ki, insan gönlünce sevebilmesi için, bır son vermeli dünya nimetlerine eğilmeyi. Kışın güneşli hali ayıplıyor, oksayıcı nazarlı ve cahil halimizi. Gene beni dinler penceresini açan mevsim. Akla gelmez lafları erik ağacının çiçeklerinin kokusu taşı, beni dinler rüzgar. Sevgiye mağluptur perişan ve harap ama hayata karşı cengaver temiz yüreklıdir fıtratımız. Her deminde sırlı nefes insiyakına hazır dudak büker müşkülüm. Susarız çok defa zevklerimiz hüzün sandıklarındaki hazların bölük pörçük tadlarına. Hazin cür'etlerimiz başka nedir?

Bu da ayrı mesele...

İçimde deli bir aşk, nerede olursam olayım hep seyyahım. Özü yakalamak isteyenler, Sait yaşayıp, şehit olarak ölmek için, hep kaldıkları yerden okurlar hayatı. Bir ömür için uzun bir elbise yalnızlık. Oysa sevgi yaşamın yeni dilinin bir b/akışıdır. İç içe geçmiş insanın, gizli, derin, mahrem yanlarını tartışmaya sorgulayan ilışkilerde, tutkuların kör ettiklerini göremezsin baktığın şeylerde. Herkesten saklanan öykü içinde öykülerde dolu dolu ama yitirilmiş duygular. Apar topar modellenerek ikna edilmiş acısını ortaya koyamayan yanların. Sonrası şaşırtıcı merak uyandıran bir hikayenin ümitsizliği. Yalnızlıklar yaşanmışlıkların ortak öfkeleriyle birlıkte harmanlamış bir yandan. Sararan yapraklar sabah güneşi altında olağanüstü görünüyordu, varlığın hepsi büyülenmiş gibiydi öyle güzel ve acımasızdı ki zaman. Hiç kimse hareket etmiyor ya da konuşmuyordu, huşu içinde izliyorduk şems vaktini. Bir önemi yoktu, bize bile bir an olsun tanıdık gelmemişti yalnızlık. Öyle esrarengiz, kıvrımlı, esnek, uyumlu, burgulu, kavisli ve zarifti işte sevgili. Dokunma duyusu yoktu, alev alev dönüp dönüp bakan gözler ışığını yutuyordu. Nefesini tutmuş zamanın ruhunu ve değişimin yönünü kuşatmış sevgi. İster aşktan kaynaklansın isterse yaratma hazzından, içimden geçen zaman ki o da beğenmektedir bad-ı sabada yari beklemeyi. Ve kapısını aralar son adımla sevgili, esirgemedi sevgiyi

Önden gidenler, geride kalanlar...

Ve tefekkürün duyulmaz gizlı sesinin tezahürüyle değişemedıysen şems vakti. Acaba şu gökkubbenın altında değişmeyen, fısıldaşmayan ne vardır? Yalnız beni dinlersen, dünkü sankilerin tuhafına gitmesin, bugünü okumamak olur mu? Kalbimin kalbinde bir harfi büyüyor. İnsanın kilitli kapılarının kaç anahtarı var bilirmisin? . Taze bir nefesle buluşan tohumlar neler ekmez neler engin gönüllere. O gün kapı beklenmedik şekilde açıldı kapı'dan. Vicdanın sesinde bir meclis göründü. Bedeli ne olursa olsun talibiz hakikatine. Birbirini tamamlar özel olan bir bab-ı ilahi. Öyle kuşatıcıdır ki sevgi, içinden neler çıktı neler hiç aralıksız. Hem geçmişi değerlendirmek, hem geleceğe katkıda bulunmak için, bir ömür boyu aziz olmak gerekir. Hala bulabilmiş değilim, bir şekilde aramızdan ayrılanları. Şımdilerde çilesini omuzladık, usanmadan, bıkmadan. Dedım ya, anlatılmaz ancak yaşanır, mahsun yanları da var içindeki çocuğun. Yalnız, ses getirici hiçbir yazı yazmadan, hiç kimsenin hatırını yıkmadan, hiçbir zümrenin gazabına uğramadan, kimsenin tavuğuna kış, eşeğine çüş demeden. Göçmüş ruhlar vefasızlığımızdan elem duymakta, eski, eskimemiş ve çok zengin sevgi. Kendine özgü uslübü olanlarla tanışmıştık. Söz ve gönül ustaları özenle, aşkla, sevdayla biriktirmiş, rüzgar olup savruldular, yağmur olup yağdılar, bulut olup ağladılar. Bizler, ayrısız, gayrısız, makamsız seraba can olan kervanlar gibiyiz.

Zordur güzele yorum..

Söylemeye hiç hacet yok; istersek hepsini buluruz, hepsinden faydalanırız buyurdu Şahım. İlim isteyene verilir'miş, geçmiş yılları örten perdeler hafifçe aralanınca, karşılaşılan zenginlik karun hazineleri gibi bol bol rahmet dedi Pirim. Alın teri, gönül nuru, en kutlu emeği harcamışlar sevgiye dedi Mirim. Cümle sırlar ayan olmakta şems vakti, sevmiş duygu ve düşünce yüklü muazzam ve şahane bulmuşlar, buluşturmuşlar insanı insanda dedi Meczup. Ağır olsun varsın güneş görmeyen bu dar sokaklarında gezmem, yeter ki bükülmesin gönlün dedi Zahit. Nice günler görmüş bir ah çekiş, buna derler şems-i tebriziye gönül açanların beldesi cana işler dedi İhtiyar Bilge. Kutsal beldedir gönül, çeşmesi bir nurun ocağı yoksulluk göstermez, mutlu başlangıçlar, acılı sonların nıce alev gibi dudakları serinletmiştir dedi Garip Çoban. Neyden hayıflanır duyguların her şeyin ıç içe, dış dışa bakma dedi Fakir. Dursuz duraksız sevecen adımlarla, çetin gönül hesaplaşmalarından geçmiş çilelerle tennüreler uçuşuyor dedi Miskin. Var'la yok, yok'la var arası bir yolculuk gözleri kör eden dehlizlerinde mana satanlar dedi Hırkasız Derviş. Bir kara sevda bakışıyla sunulur mühür mühür bir mana şehrinde tanımlanamaz aşk dedi Aklı Kıt Adam. Hep herkesin sevgilisi olanlar bir acı kahvemizi içer seher alemlerinde dedi Delıler Şeyhi. Akar durur gece gönlünün hububatlarına, koca bir nehirdir aşk bağrında.

Sesli ve sessiz çığlıklar...

Unut beni diyen yanıma hep uzun sustun. Ama düşününce hiçbiri biz değiliz gibi çırpınır anıların. Suskunluk sarmalında birileri var boşuna umutlanıyor yalnızlığa eklenerek, şu anda kim var? Peki,duaların sesinin heybetiyle değil, ruhlara kattığı duygunun şerbetiyle kendini ifade eden gecenin çobanları sırrını ifşa ediyor verimli hasadlarıyla teheccüd vakti miraçlarıyla. Ölmeye yatmış tam anlamıyla kör, sağır, dilsiz halde hicap verici suskunluklar. Müdahil oluyoruz rahatı terkedenlerin hasretlerine. Uykunun bile uyuduğu vakitte uyanık olanların dostluğu, uzaklara yakın, yakınlara uzak olmak içimdeki güneş gibi böyle bir şey demek ki! . Meltem rüzgarı gelince şems vakti götürür duaları büyüklerin sözlerinin yanına hu'lara aminler karıştıkça. Kurtuluşa sebep olur, miracına açılan kapılar sevinerek döndürür arındıkça hamdlerle. Ente mevlana fensurlana ala kavmil kafirun diyerek cemallerle tanışan, gecenin çobanları aşkın hazzıyla doyuyor. Namazsız, niyazsız olanlara karşı nankör eyleme dualarımızı. Bize dua kandillerimizi yakarak dualar öğret. Aldanış yurdundan gök kapılarının açıldığı vakitlerde kalplerimize eşsiz sevinçler yaşat. Dua ederken uyuyan çocuk saflığında aşkını bizede ver. Gecelerde müjde vardır, nedenin cevabı fazla karmaşık değildir. Önce samimiyet sonra aşk diyen bu söz, yüzlerce bilmeceyle aşıkın kimliğini tahmin etmek ister gecenin çobanları,derinin altındaki için içinde çığlık çığlığa ne kadar farklı, gündelik hayatın eleştirisinde ortaya koyuyor insan ademliğine sadakatini.

Tereddütsüz şu cevab...

Duyuyorum teşrif et diyen soruların cevabını buyurdu Şahım. Acıkırım o zaman nefessiz nefesine, tensiz tenine, kalbinin atışlarına dedi Pirim. En iyi cevabı veriyor duyguların estetiği susuzluğunun sanatını sunarken özlemlerin her parçanla hasbihal etmeyi nasip etti gece dedi Mirim. Herşeyin sümbül gibi açmak istiyor, sürgit benzesin külüne diyor alevlerin dedi Meczup. Nakış nakış varlık lezzetini tatmam için, halini esirgeme ve yolculuğuna hep devam et! Hızlı hızlı, sabitlenmesin terim teninde makamını bulsun dedi Zahit. Zamanın sıfatından yeniden doğman ıçin ve sonrasını mekanlar etmen, gezınebilmen bir andır. O an'da olmak birlikdir dedi İhtiyar Bilge. Allah'ın rahmeti lüzumsuz değildir. Ölüm var de yeter dedi Fakir. Söylenmemişi söyleme, söylesen güç yetmez, sevgiden öte bir hayat yetmez dedi Miskin. Şems vakti aşk adına, sussam işkence. Unutulmazlaşacak yüzlerce mısra var dedi Hırkasız Derviş. Peki bu dünyaperestliğimizle nasıl başa çıkacağız? dedi Aklı Kıt Adam. Terk edeceğiz dedi Deliler Şeyhi. Öylece beklemektedir birçok öyküsü, giz'i ve derinliğine rağmen sevgi. Asırlardan beri teri tüten, bir nurun ocağı Hz. İnsanı şems vaktinde dedi Garip Çoban. Allah'ın evi nasıldır? O'nun yeri hakikat erbabının gönlü, zaman içerisinde zamansılığı yakalayabilen kimselerin aşkı dedi Üstad. Dosta gönül, gönüle insan, insana sevgi, sevgi(li) ye onurlu ve huzurlu yaşam gerek dedi Aşk

Murâkabe...

El alim olanın adıyla selam olsun. Öz kiminse, yüzde onundur hangi nurunla övünüyorsun. Kalbi ılahi aşka açan şey susmaktır, sonsuz alemler bağkur ki, can kulağınla dinle ki, canına c'an versin. Yitik malımızın izinden gidiyoruz, belki bir iz yada bir kılavuz buluruz. Yol gösterici olan hem canlı, hem cansız tanınmış bir kişi elifte. Erken uyananlar bilir, bunu ama duyulan bir giz taşır. Sabahların erken saatlerinde, tek tük insanların göründüğü alaca serin saatler anlatılamaz ne zaman sokağa çıksam. Puslu sabahlarda gece yarısı yaşıyan herkesten önce, alaca karanlıkta kendini bilenler aşk hakkında bitmez tükenmez ikra'da kuşlar. Hiç bir şey demeden, çok şeyler diyor hikmetin tadını akşama kadar çıkaranlar. Gözünüzün içine güle güle bakarak, nasihat eden ne çok şey var Allahın adıyla. Arayışımız her nefeste aşkın yansımalarını bulmak için. Ama kararlıyım, bir bileni sizde fark etmişsinizdir. Vefasızlığımız hem kendimize, hem herkese karşı. Ve, yattığı yere gidip bir Fatiha okuyacağım. Bunca vefasızlığımız için ruhundan özür dileyeceğim, şöyle gönlümce. Hz. Süleymanın mührü gibi ne siz sorun, ne ben söyleyeyim yakinimi artırmak için. Kardelen çiçeği gibi itaati öğrenmek için okuyorum O'nu. Kendinden başka bir şey olmaya hiç heves etmeyen güldesteler gibi bir sokağımıza adını verdik. İnsanlık borçları zaman aşımına uğramaz. Aşka boynumuzu eğmeye mecbur olduk.

Aşk-ı Şîve...

Tariflere sığmaz çok şeyi beklediği gibi kendisini en güzel dille anlatır aşk buyurdu Şahım. Vücut veren gecenin çobanları, hepsi birbirinden düşündürücü dedi Pirim. Size tanıştırır ağlamadan sızlamadan, her derde göğüs gerip söndürmeye çalıştığın sevgiyi dedi Mirim. Sevgiye hasret bir çocuğun içinde öyle birisi var ki, ölü evi olmasını arzulamaz kalbinin dedi Meczup. Hz. İnsan başka insana taşıdığı için sevgiyi, aşk berhüdar ol der dedi Zahit. Herhalde bulabilirsiniz aşkın özgeçmişini ama şimdi görmen lazım dedi Hırkasız Derviş. Bugün çok sevinçliyim size sunuyorum yüreğimi, yüreğinin sevgisini üstlenişimle, ver de ki versin dedi Garip Çoban. Sevgi harmanı bir toprak, definesı yüreğine getirdiğiyle ışık tutuyor fermanı dedi Fakir. Öylece beklemektedir birçok öyküsü, giz'e, derinliğe rağmen, sevgi asırlardan beri tüten bir nurun ocağı hz insanı şems vaktinde dedi Miskin. Hiç yok düzeyine iniyor, sevgiliye duyarlı kar gibi erimektedir değişen çağın karşısında teheccet vakti gecenin çobanları dedi İhtiyar Bilge. Şöyle dursun bugünkü dışıyla duranlar, kadim zamanlardan kalanlar küçümseniyor dört mevsimsizlerde dedi Seyyah. Gönül mutfağı gösterişsız olanlar açısından hiç ihmal edilemez sevginin renkliliği dedi Aklı Kıt Adam. Tanıyanı hayretten hayrete düşürmektedir hıdırellezden oluşan aşkın sözlüğü, çok şey var işte size, haydi kolay gele dedi Deliler Şeyhi

Sonra ne mi oldu? Bizârım...

Ve uf demedi, of demedi, hıncahınç sen dolu ah'larım. Gözlerinde tarif edilmez bir derin mutluluk. Belki yaşamının en duygusal anlarını yaşıyordu. Duyguları bestelenmiş, teri tenine zarifçe elif oluyordu. Ateş rengi al giyinmiş üryandı özlemlerin. Geceden etkilenmiş uykunun uyuduğu saatlerde, bir beste pay ediyor. Semanın en etkileyici figürleri kalbindeki özü. Nefesini kesmişti garip bir ümmi çoban hüküm sürüyordu. Yarı trans halindeydim, gözlerim ne rakstaydı, gönlüm ne besteydi dursuz duraksız. Zaman zaman göz göze geliyorduk, başak başak bir teslimiyet içindeydik. Duygu sağanağı zaman zaman birkaç gözyaşı halinde yağmura dönüşüyordu. Bir sevgili gibi sevmişti, aşkını yaşamak için dolu dolu. Karşılığını hiç düşünmemişti, o seviyordu ya her şeyini, bir sevgilinin her şeyini sever gibi sevmişti. Yüzlerce sayfa yazmalıyım, belki o zaman derinliklerinden bir bölümü sunabilir gece. Ben bir son cümle ile bitırmek istiyorum. O kadar zor, o kadar zor ki. Bir seferde, bir çırpıda anlatıvereceğini sanır insan. Önce, sonra anlatılmaz bir çok yönlülük birbirinin içinde çoğalan. Daire daire açılarak kıyısı belirsiz engin sulardaki gibi genişlik. Ve sevdanın gizemli ufuklarında kanat vurmak için çırpındığımız anlarda soluyoruz açık bir gönlü. İnsanın herşeyden bezdiği saatlerde, uğrak yeri şems vakti. Aşk namına, sevgi namına, her şeye duyarlı işte böyle başladım evet hep sana.

Ölüm kaç yaşında? ...

Hz. İnsan'ın özlemine son yok. Gecenin en gizli kahramanları yok kalabalıklar arasında.Manasız gördüğün her şey canlıdır, duyamadığın için güneşi sadece ışık sanırsın. Kıymeti gelse dile, her derde devadır kelam etmekle. Galiptir vaktinde gönlünün elinden tutanı dost bil, sevgiliyi sevmenin tezahürüdür. Var oluş ızdırabı çekenlere tevbe tohumudur şems vakti. Sen benim sevgimle dolusun, engin gönlüme bağlısın. Elimi uzatsam tutacak kadar yakın ve alabildiğine uzak çoğu kez mutluluk. Düş dediğin bu kadar çabuk bitmez, gizli gizli üşür alevlerinin renginin soğuğunda. Aşk bir safrançiçeğinin rengine saklanmış. Ve çoğu kez paylaşılamayan bir yalnızlık sanılır aşk. Benim özlemlerim bitmez, martı çığlıklarına bıraktım o en güzel beyazların kanatlarıyla davet ederim düşlerini. Bu küçük harflere sığmayacak kadar büyük, sözün sahibi. Ve bir sonuç'a varır musalla taşı alın yazısıyla. Düşünebildiklerim başlarken nefes verir ayrı ayrı kabristanlar. Güneşin altında aşka dair söylenmeyen söz kalmamıştır. Geceler duyanlara, gündüzler görenlere ve vardığımız sonuçlarla varmak istediklerimize ne kadar yaklaşabileceğimizı denemek istedik. Ölüm üstüne düşünebilenlerin gönül kesesinde sevgi. Soruyu soracaklarını da, düşündüğü için cevap veriyor şems vakti. Bu güç yalnız insanda var, erdem üstüne. İnsan yalnız aradığını bulur, okuyanın da düşünmesinden yana gerçeği bulmak.

y.ed

Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 2.8.2015 16:15:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Şems-i Mevlana Divan-ı Ağlamak göründü gönül, ağlayalım seninle. İnlemek göründü gönül, inleyelim seninle. Hz. Pir Aziz Mahmud Hüdai k.s.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Engin Demirci