Fakirlerin nağmesi...
Fazla söze ne hacet, her şey gözler önünde damla damla, işte böyle göremediklerimiz. Evveli dua olanın elbet sonu selamet saflığınla. O bir şeb-i arus, mayalananlar çok yanıp köze dönenler için saklanmalıydı. Y/ârı görem diye gelenlerin hep vakte bahanesi olur mu? . Bir özlem haline gelen özlemlerin güneş gibi yüzü. Hiç görmeden sahralarda dolaşanların için her mesafe meçhul harfler hükmünü alıyor. O kalıyor, hep O oluyor, bedenimi sarıyor, hep hissediyorum üstünlük takvadaysa. Zikzaklar çizenlere rağmen, özleyenin yarası derin oluyor. Durup nefeslenmek illa ki hiç olmanın arkasındadır. Her kalbin boşluklarında tastamamız diyen gecenin çobanları, ateşten kor halini almış, kıskandırırlar güneşi. Avuçları sımsıkı olanları tembihler hisler giydirilmiş cümleler, sükutla bir bir vefa. Yüreğini saflığıyla dillendiremiyenlere, bir nîda hüzün mevsimi sunan temaşa halindeki ruhlar. Ölü bedenler dirilir meşkle şems vakti. Kanatlanmanı bekler heyecanlı bır çocuk büyürken içimizde. Meşveret ehlinin rehberliklerinin eseri fakirname gönüllüler. Şu an yoksun sende, bu göçlerle sevgi, hüzün ve hasretler adeta diyardan diyara, gönülden gönüle ulaştırılır, ya dost. Etrafımızı ayrı bir koruyucu sızım sızım sarmış bızden habersiz. Şems vakti etrafımızdan teheccüd vaktine sevgiyle uçuşan şefkat kahramanlarını ilk defa görüyordum. Gözlerim kamaştı heyecanım doruğa çıktı. Bazen başımın döndüğü, içinde yüzdüğüm engin an'larda, sallandığımı hissediyordum uzun yolculuk yapalım mı? Gönül seninle!
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta