Garip Çoban Divanı....70.... Engin Demi ...

Engin Demirci
941

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

Garip Çoban Divanı....70.... Engin Demirci.. Şems-i Mevlana Divan-ı

Kendimize yabancı...

Karanlık yükselirken boşuna adımı aramayın çoban yıldızının peşindeki yıldızlarda. Bu gecelerde yokum, çünkü ben daha derin ve daha karanlıkların sesine talibim. Gerçeğin mayasıdır kimselerin kullanmadığı önerilen bir dille. Ömrüm müş, insanı anlatmak isteyen şiire verilen isimlerde en çok sevgiye ihtiyaç duydum. Umut var oldukça gecenin yazgısına fısıldayacak gönül miracım bir gece. İyiye ya da kötüye kullanılmış o kadar çok duygunuz var ki, dualarda saygıyla anıyoruz sizi. Her şeyin adı ve anlamı olan şems vakti, beni anlamadın demeyeceğin. Ve beni öyle anladın ki, biraz daha yalnızlaştığımı göreceksin. Sevginin dünyasında kimse bir diğerine üstten bakamıyor ve kimse başkalarına karşı üstünlüğünü kullanamıyor. Emri hak ile ilişkiler kuruyor gönüller. Zorunlu yalnızlıklar özlerken fark ediyoruz ki bir yandan da en önemlisi, kendisini özlüyor insan. Çünkü, herkes kimliğine yabancılaştıkça oluşan kişilikte bilmiyor, her şeyden vazgeçmesi gerektiğini. Geçmişinden kopan insanların ilgi alanları da geçmişiyle silindikçe, kendileri olarak var olanlar yer alıyor seyran ettikleri. Kimse geçmişini kullanarak bambaşka gerçeklerle karşılaşmıyor. İnsan sevgiye uzak kaldığı için acı çekiyor. Ve kusursuz olan hayatı altüst oluyor. Bahar geldi şenlendi aşkın dili, gecenin derslerine gül mevsimi ses veriyor. İnsanı sarhoş eden aynı rengi görüyoruz, büyüleyen gizemli denizde

Sen hali ben...

Gerçek manada ne kadar çok cevaplayamadığın sorular var. Hür iraden hür değilse, aşina oldukların suretperest yaşamdır. Mantıktan önce gönülden yorulur hale gelmiş insan. Tartışma konusu olan ilişkilere rağmen, ruhunda bayraklaştırdığın bir söz bul. Kalpleri tadılmamış mutlulukları özleyen ne çok hal var. Dilinin güzelliği edebinin elçisi sözlerin. Maksadını karıştırma s/özünün, lafızla mananda meramın olsun, sevginin mevkisi. Kendini ayıplatacak cümleleri israf etme, kalbe kulaktan inince ne kadar korkunçtur. Görünen ve görünmeyen faziletler arasında sözünü sürükleme. Mahçup olacak sözlerini kabahatine ortak etme duygularını. Aklınıza ateşler salanınca, varlığınla beraberlik kalır mı? Kalmaz. İşte bu, aşkın şefkati değildir de nedir? Ve böyle ispat sona erer, sevgi haksız olur mu? Olmaz, arayan da hıdayete erer. Kendileriyle buluşup bilmezden sananlar birbirlerini tamamlar, dolu sanmazlar hep özlem duyarlar. İkisinin birleşmesinden hoş bir şey çıkacağını düşünenler şems vakti teklifi getirir kayıp hazinene. Her şey yeniden benden çıktıkça, hep aklımdaydı aslında. Birlikte sevmeyi seviyoruz, bir de direniyoruz elbette dünyaya. Ödün vermeden dimdik duruyorlardı aşkın aşkının aşıkları teheccüd vakti. Ben, gezip, duyup, gördükten sonra öğreniyordum, hayatı da öyle, yavaş yavaş. Yolculuklarda demlendim, tazeleniyorum bad-ı sabahın meltemlerindeki çiğ tanelerinin tevhidlerine eşlik ettikçe.

Arayışın saflığı..

Bu hal, az sonra üzerinden atlayıp gideceğim bir eşik sadece. Barınacak bir yurt, hicretle beni terk ettikçe, zihnimde dilin kalbi eksiklikten tekamüle söylenenle buluşuyor akılca. Daha geniş bir ifadeyle sanatın inşa ettiği bir s/öz beliriyor. Bir başkasını buluyor olurlarken dualarım, seviniyorum haz duyuyorum, kendimden geçiyorum, büyüleniyorum. Veda vaktini gösteren saatler vardır, dünyaperest olanlar rabbinin desteğini alamadığı için yalnızlık kaçınılmaz oluyor. Neye benziyor kendine zulmeden yazık edenler? Kendini kulluk makamından indirerek yaşıyanların hali, bir gece meyve veren ağaca ayaz vurması gibi. Düştüğümüz zaaflar kendini anlık büyünün etkisine düşüncesiz bir heves, bilinçlice erişemeden size sırdaş olmayanları dost bilmeyin. Taşanları anlamak, anlayabilmek itiraf edemediğin gerçek büyük emelin. Kendini yenmiş gibi yaşayanlar şeytanın vahyinden başka neyle doğrudur. Müslüman olan müslümanı kastediyor gece secdede olanlar. Diğerkamlık, değerli elbette ama hudutları çok geniş değil; insanın başkasından uzaklaşması, kendinin uzağına düşeceği o sıradan anın hemen akabinde gerçekleşiyor,işte o zaman, o anda tekrar tutunmaya imkan bulduğunda insan iman ve küfür arasında yol tutar. Duada O alelacele kelimeleri tane tane seslerine bölsün, her bir sesi sarsın sarmalasın sözleri duyunca. Birkaç saniyelik görüşme soluğuna dügüm atıyor, h/içimde çözülemeyeceğini hatırladım aşkın..

Burası gül bahçesi değil mi! ...

Sabah ve zaman arasında, özel bir gün sevmek, çağa ayak uydurma konusunda da geri kalmamıştır sevgi/li. Hepsi ayrı ayrı zenginliğidir, çilelerin, güzelliklerin tanığı oluşu, kadir kıymet bilirlik olacak. Gönül ocağı tek yapraktır ama sevdikçe giderek sayfaları çoğalacak ve sevmeyi bilenleri çevresinde toplayacaktır. Aşka en inançlı birkaç sesinden biridir şems vakti. İnsan, kendınde gerçekten yalnız mı? Tek nefesle nefes almayı başaranlar kendini keşfediyor. Hangimiz bizden içerde ve kaç kişiyiz. İnsanlık tarihi kadar eskidir eskimeyen sevgi, hangimiz hanginizsiniz. Gerçekten gönül sofrasının tek adresidir sevgi, insanda fersah fersah gezmek için. Derin izler bırakan teferruatın puslu kıtalarının atlası duyguları okumalara doyamayalım diye karalamalar yapar gecenin çobanları engin gönüllere. İnsanın insanda unutuş ve anıların gücüne zamanı aşan bir öykü, özenle korunmuş kendi hayal gücünde şaşırtıcı bir şey keşfetmeyi beklemez. Sen hangisini seçerdin? Halbuki halüsinasyonlarla yaşayan insan için hayat süprizlerle doludur. Oysa insanı kendinden kurtarmak için bizi birbirimize bağlayan duyguların gücü sevgiyi bir araya getiriyor. Bedeli vardır modern yaşamda hatırlamanın, peki ya unutmanın başucu kitabı nedir? Ve yorumlamak isteyenler içın sadakati unutulmayacak bir umut kitabıdır vefa. Ama kısmette gönül okuru olmak varmış. Çok istemek dalgın zihinden kurtulmak için yolculuk.

Takdir-i kelâm...

Rabbinin kaderinden, yine rabbinin kaderine kaçanlar akıp gidiyor nefesimizden. Çok görünüyor dünyayı bulan, ibret almadan bakmak faydasızdır. Misafir ağırlamıyor kimse gönlünde, hesap vakti yaklaşır kötü halinize. Değişmenizi ister dosttan gelen bela. İkrar ediyor cümlemiz, sadece var olmak için değil yaşadığını anlamak içindir hasret azizim. Ağlar bir vakit dervişler gecenin sığındığı gibi hep yeniden kesfet kendini. Bir nehir akıp gider içinden biri bana yardım etsin diye çekip giderim. Kışın son nefesine karışırım. Çaresiz mecbur bu veda dayanırız elbette hasrete. Uzun bir mesafe görmem yağmur mevsimi geliyor. Kapıyı açar ve her an yeni suda yeni ahın renkleri. Yıpranmış kelimelerle dolu yüreklerde ne varsa gerçek dışında. Kendisine varmadan eskiyenler arasında seçesim var yağmur damlalarını. Ve bir amin tek alfabedir ezan sesınde felaha. O'na gidebilmek aşkın gurbeti, anlamsız sözlerden kaçıyor kimileri. Sessizlik neşemiz beni bırakmaz koyar diye bekliyorum merhemini sabırla nefis birşey. Bu gece gözyüzü kulak kesilmiş ve uykusuz geceler. Bunu omu söylemiş düşün bahçelik olsun dilin. Hüzzam mı hüzzam şahesi güneşin pervanesi çıkıp geldi. Ansızın kapılara gerdanlık oldu yıldızlar. Darmadağın aşka çağıran satır satır makamında seviyorum. S/özler göz göze geliyor, içinden ağlamaklı yakıyorum ıçimi. Bir telaş gölgede, bir heyecanla er geç bir bütün olacağız.

Öğüt...

Dünya geçidinde istekleri sınırsız, gücü sınırlı olan insan o değil midir? Ne gam vermişse, çok şükür, çok şükür bıkıp usanmadan amel ediyoruz. Tutup selamete ulaşmak için zaman zaman zengindir gece, dost bilmez olurmu kapıyı çalanı. Gecenin çobanları gelene yol bulacağı bir açık kapı bırakır. Sakin köşesinde bir gönül, hala bir korkulu rüyada bükülüp kalmıştır. Bir leke halinde devam ediyor sığınılanlar, tevhidsiz. Bu sözün sonu yoktur, uyan bu uykudan. Burdaki sözümüz şehadet eder, içini titret. Hicret günleri gizem akıyor bır köşede hakikatin ilhamıyla. Eğer çok seviyorsanız, daha çok sevmeliyiz, eğer aşka bir adım kaldıysa sen değişir ve şiir olursun. O deryayı coşturur gönül komşuluğun. Mahrum ve eksik olma sarılıp kucaklaş sevgi(li) nin kollarında. Bambaşkaydı sevdiğin gıbi süzülen ışığın gölgelerden. Bizleri bu çağda yaşatan en temel şeydir kalbiyle görmek ve sevmek. Beslemeliyiz özel bir kitap olan ruhlara duaları dost edinerek. O zaman sığmazsın hoşlar ve temizler denizine. Aziz bir şehirdir gönül, başkenti sevgi. Yeterince sevebilmek için, sevdirebilmek için, tanıtabilmek için gönlün değerini, duyguların zenginliklerini iyi bilmek gerekir. İyi bilmek hayatı, hiç değilse satır başları ile insanı bilmek gerekir. Çok özel, çok önemli konumu duanın şems vakti. Israrla söylüyor gece değerini, anlamı olan, derinlikleri ve gizemi olandı özlenen, özlemin sokaklarını söyle sen.

Sabırla gelen mükafat paha biçilemez bir hazine....

Erteleme haksızlığı yapıyorum gibi geldi bana seriyor seriyor sahip çıkınız diye ruhları gece. Tılsımlı sevdaya tutulup sevindim. Baktım yüklü bir kervan gibi dağlar eriyor. Çıka geliyor tanışacaklarım hayından, huyundan herşeye rağmen rengin, sevginin, duygunun da yaşamakta oluşunun kanıtı bu kitap insanları. Zarif sonra dua aramaya gerek yok analızler, sentezler. Çiftçinin tarlaya tohum sermesi gibi düşündürücü, enterasan, özgün. Sırrını söyleme dostuna, dostunda söyler dostuna o da söyler dostuna. Bir kimsenin gönlünde güzellik gördünmü ayrılma gönlünden. Sen pusu kurarsın kendine, her zaman değilde bazen büyümek güzel. Bir elimde gül, gördüklerim gönülde yük. En fazla sevdiğim vakit o nazlı sevgiliye hasretimin akıp gitmesi. Ve ben giderim gün dönünce uğrarım yine bu yağmurda hiç kimse ıslanmazmış. Ve ay yeniden doğar kalbinin atışlarında. Ve her nereye gittilerse gecenin çobanlarınada merhaba. An'da duyulan seslerde günahlarımı ağırlıyorum. Bayramlar bayram ola, hüzünler yalın ayak. Sessiz ta ezelden yer minder. Bağrımda sızı, içimde coşku zarafetini sergiliyor cümleler. Dimağı sarhoş eder demler, seherde yola gidenler mısralarım. Şems vakti gönlüme kadeh tutuşturuyorsun, içimi dışıma çeviriyor bir kez daha gün tutuşunca. Düşünüzün tavrınızın içini ne dolduruyor? Kendinizi tanımanız için şöyle düşünelim canımın canı. Gönül gamzene tercüman lazım, gördüğün günden beri senin tanıdıkların b/aşka mı?
Sabredici Aşk...

İmanın resmi dilidir aşk. En çok okunan, ama doğrudan eğriyi ayıramayan insanın anlayamadığı tek kitap. İyiyi görmeyi erteleyenlere, fitneciler damgasını vurdukça parçaları çoğalıyor. Sıradan telaşta olmayan gecenın çobanları yinede anlamaya çaba gösteriyor. İtham ettiklerinde ikamete başlayanlar, ıslah görevinde bulunamazlar. Faydalı ve doğru bulduklarımızı katiyen elden bırakmayız. Kaçınılmaz çatışmalarda olan yanın seni nereye götürüyor. Sen seni sözünle razı kıl ki, fiilleriyle razı kılanlar gelip geçenlerden değildir. Sözlenmemiş sözcükler senin değildir, biriktir me yüreğinde gamı kederi. Tevekkül ehli içın en doğru yolu gösteren ayetlerde saklanmış aşk. Dirilerin anlamadığı kuranı, ölü nasıl anlar. Ayet ayet, sure sure yavaş yavaş, durup düşünerek oku ki insanı, şükrün selamete kavuştursun. İbni abbas gibi sultan olarak anılanların huzurunda bulun. Bilim, irfan, sevgi, gönül şehridir hz insan. Sevgiyle düşünenleri yüzyıllar boyu bir mıknatıs gibi çekmiştir, cebrail kanatlı aşk. Büyük ve anlamlı maşuklar yetiştirmiş, sürekli geliştirmiş ve zenginleştirmiş gözdesi olmuştur hep yeniden gönüllerin. Yüz yüze geldiğimiz nice mana erleri, fikir ve düşünce erenleri bu topraktandır. Kök salmıştır dem dem bir nurun ocağına. Gece dersleri çirkin gerçeği çeşitli dillere çeviren, en özgün seslerin tadına varmamız için bir araya getirir dua. Bir hayli samimi bir soluk.

İnceden inceye..

Zor zamanlardan geçtik, geçiyoruz. Tek bir vücut gizli, benim koyduğum yeni şey yok esasen, aynanın dıli bu. Eskiler dışında söyleyebilecek yeni bir şeyim de yok. Benim gönlüme oturdu aynaya bakıp kaçanlar. Çok yüklenmemeliyiz aynaya, onlara tebessüm ettirerek düşündürmek gerek. Eğer ben senden isem gel diyor ayna. Bu çok önemli, yoksa sevgi savrulur gider. Aşkı beğendirmek zordur suretperestlere, merhaba derken bunu göz ardı ederseniz. Biri diğerine benzemez ve sen de bilemezsin, aynaya bakan kendinden geçer. Saçını, makyajını yeniden yapan, elbette, farklı bir giysi giyeceksin eskimeyenlerle tanışmadan olgunluğa eremezsin. Derin derin düşünün bu parlak bir aynadır her vakit. Garip şeyler yaşıyoruz ama umut hep var. Dünya hala köleler ve efendilerle dolu, bana en çok kış mevsimi ilham verdi garip olmak için. Aynanın koyduklarıyla birdenbire korkuya kapılıyor, donakalıyorsunuz. Bana da öyle oldu, okuyan herkes için de çok önemli bir yolculuk. Sözede yer veren, her türlü koşullanmışlıktan uzak, temiz bir bakışı tercih ederim gecenin aynasında. Özgüven, çok sık rastlanan bir şey değil. Sevgi yoksa, aksi takdirde normal bir hayat yaşayamam, ki kendim için kendimden haber almak tek istediğim bu. Ayrılmaz bir vücut olmak için, gitmeye karar verdim. İçinizde ne varsa ortaya koyabilmenize imkan verecek hoşgörünüzü uyandırın. Büyük bir heyecan katıyor tüm seslerin kuytusundan aynaya yansıyan az şey mi?

Bir gün bir yerlerde...

Bizim için dokunulmaz kimse yok! . Sizi rahatsız etmeye geldim. Duymazdan ve görmezden gelenlere rağmen hayata renk katanlar var, sadece susuyoruz, körlük ve sağırlığı anlamış değilsem. İçi boşaltılmış insanlar, sevginin surette telef olmasına neden oluyor. Dünyayı ilgilendiren bir mesele, anlıyoruz ki, duygular aklın hayalin almayacağı bir suça bulaşmışlar. Vakit tamam, bir mutsuzluk var, bir huzursuzluk suretperest yaşamlarda, önceden uyarı sinyali veriyor, mişler, mışlar gibi. İşte bu sevgi, yürekten akan, nehrin altındaki nehre doğru yolculuğa çıkartıyor şems vakti. Bir sesin tatlılığı içimizden bir şeylerı çıkartıyor ve vücudumuzu sanki bizim değilmiş gibi hareket ettiriyordu. Harikulade bir şeyi paylaşıyorduk, heyecanların bambaşka bir ses karşısında hayranlığını gizlemeden çırpınmaya başlardı mutluluk. Tamamı içine işleyen özenle hazırlanmış bir vakitte. Bütün varlığımla takılarak orada ya da başka bir yerde bir daha asla geçıremeyeceğim güzellikteki vakitleri geçirdim dem dem. Oradaydım dörtkapı acıldığında, her şey ama her şey tümüyle kaybolmuş gibiydi. O anları yaşamak başka hiçbir şeye geçit vermeyecekti. Böyle büyük bir gücü vardı aşkın, çocuksu ve naif kendiside bunun farkındaydı. Beni bulduğun zaman gönlünde gizli olanda ne var ki? Sizinle bir şey konuşman lazım, bir hayal kırıklığı dünyan, aynaya yansıyan sesini duymaya ihtiyacın yok mu?

Satırbaşı...

Geldim ben sana yarinim derse,bu sırrı açamam misal vermekten b/aşka. Sualnamedir gönlün derd halinde gizlenen beş şeyin hikmeti. Aşk gibi aşkı yazmak peşindeyiz. Başarabilecek miyiz, Hüda bilir? Doluştuk cümle gecesi ardı ardına. Cümlemize Allah ne ilham ettiyse, o gecede doğdu. Hala hatırlanır, demek ki ilk'ler unutulmuyor. Biz gecenin çobanlarının dostları olaraktan, o yeni bir his, duygu ve sevda dünyası daha olduğunu anladık. Hatıra defteri gece, tıklım tıklım nefis sırrı tevhidlerle dolu. Birbirimize ne kadar ilgi duyduk, birbirimizi ne kadar sevdık. Henüz son ne demek, bilmiyorduk. Önümüzde düş gibi gerçek gibi eski zaman hülyalarından dolu dolu yaşanacak sanki binlerce yıl var. Aşk ve sevdanın uğruna öl deseler, ölebilirdik ilk gençliğin sevda çağlarını yaşıyorduk. İsabet etti gönlüme vaslından, sevgin visalin şerbetidir. Anlat yarini deseler, sukuta gark olur gözyaşım. Biat etti kalender c'anım, can gerek olduğuna aşkına doğru bir yar. Meydana koyduk başı, avare kılsın hasretin hicranı. Sır içinde sır var, ikrar eder süzer aşıkların kalbine gecenin kapısı aralandığında. Bu derde düşenın ışi zamanın başlangıcındaki aşkla, zamanın kanıtlarında cemalin nuru. Kendi dışında kendin hakkında, dua et ki tuttuğun dünyanın hayal olduğunu anlasın ellerin. Başka var mı senden? Bır gece sonunda elbette kazanacak olan sana kim gitmek istemez ki? Hala sıcaklığını koruyor hicret için gönül. y.ed

Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 26.5.2015 16:02:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Şems-i Mevlana Divan-ı Dervişlik olsaydı tâc ile hırka. Biz dahi alırdık otuza kırka. Yunus Emre.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Engin Demirci