GARİP ÇOBAN DİVANI..7. Engin Demirci... ...

Engin Demirci
946

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

GARİP ÇOBAN DİVANI..7. Engin Demirci... www.beyazrenkler.com

GARİP ÇOBAN DİVANI ….7….Engin Demirci

AŞKIN ELBİSESİ...Mutlak hakikat dehşetli bir gerçek, ölümü unuttun mu buyurdu Pirim. Beni kimseye anlatmayın, ilahi huzurda mahçup olmaktan korkarım dedi İhtiyar Bilge. Her gece bir araya toplanan gecenin çobanları kendileri için ölümü hatırlamak dünyayı unutturdu, aşkı hatırlatıyor dedi Mirim. Kalpleri paramparça olanlar şaşkın, öğüt mü istiyorsun nöbet sıran gelince nasıl ağlayacaksın dedi Meczup. Sevdiğim işi yapıyorum. Aklın ve gönlünle benimlesin fark yaratarak kendinle hep yeniden çıkmaz sokaklarından sıçrama yaparak dedi Dost. Öyle, hayli de beklemişsin bu şerefe erişmek icin. Gönlünde bir evin oldu, aşkın ortamı cok hoşuma gitti. Harikulade bir duygu, yanlış hatırlamıyorsam çok iftihar ediyor kalbim dedi Aklı Kıt Adam. Sevginize kıymayın efendiler, o duygulara yüz çevirirsen nasıl bakarım yarının aynasına dedi Sadık. Her şeyin mümkün olduğu bir alandı, o da beni seviyor dediğin anda o yüzden hoşuma gidiyor aşk dedi Zahit. O seni bir araya getiren, açılan perdelerin arkasında gördüğünde varlığını hissettirecek kadar kişilikli halin çok tanıdık mı geldi dedi Seyyah. Çok şey, o yüzden hoşuma giden bir karakter, hep söylüyorum insan biraz kaçık olabiliyor dedi Hırkasız Derviş. Aşk içedönük insanlar icinse gariptir. Biraz daha gerçekdışı şeyler kendimce. Kalbler hiç durmadan dolanıp durur. Şaşkınlığı körlükten yol açıktır davetçi davet etmiştir bir kere aşka dedi Garip Çoban

NE VAR, NE YOK? .. Ne bir kimse haberdardır derdimden ne gönlüm. Var olmak gerçek manasıyla olmak, hareketleriyle düşüncesini sonsuzluğa istinat ettirmek demekti ve böylelikle kendi varlığını sonsuzlukta aramak demektir. İnsanlar arasındakı başkalıklar, aynada görülen hayal gibi aldatıcıdır. Beni bir aşk aldatmadı, ya/narım, herkesin yaşamında çıplak günler vardır ya o anda bırakır insan kendini artık. Sen nerdesin? biriz derken hiç olmadığın kadar durgunlaşırsın. Aşka düşenler hariç? Kenan ilinde harfsiz ve kelimesiz bir yusuf olarak. Geride bıraktıklarımızı özlüyerek, elimizin altındakilerden sıkılarak hep yeniden ulaşamadıklarımıza tutuluyoruz. İnsan su misali akar ya, ama şu bir gerçek ki, herşeyin değerini onu kaybedince anlıyoruz. Kıymet bilmezlik dedik, dertli olmak hoş artık. Suçluysan, nasıl olsa cezayı hak etmişsindir. İşte böyle ey nefsim, dost kimdir peki? Dostun baktığın aynada gizlidir. Hüznün doruğa çıktığı anlarda, sanki ikincin kendim, bu gece halimi sen bilmiyorsun. Konuşayım istemiştim bir yüreğin dilince, hiç benim gibi. Elbet bilemezlerdi, bende bilemezdim aklımda ne soğuk seninle gizli bir hazinesi vardır aşkın. Kendini diğer yanından ayırabilirsen, işte hayat bu seçimden ibarettir. Hepsi bu,bizde özür dilemek yoktur, helallik alma vardır. Deli diyorlar, sadece sessizce dinleyin gül yüzlü sevgiliden. Farzedelim ki hiç sevmedik, farzedebilirmisin? Ayrılık ne biliyormusun?

MÜNACAT.. Kıyamet alameti bu boşluğun, ne çok uzak ne çok yakın yaşamın ruhuna buyurdu Pirim. Münacatında duyulan sesler, hoş geldin zamanın ötesinden dedi İhtiyar Bilge. Ey kerım Rabbim senden isteriz dertliyiz umurız derman dedi Mirim. Zaaflarının dışında olanlar yoldaşını arıyor, bulanık bir resim olan hayatı netleştirmek için dedı Seyyah. Gönülleri aşkla tavaf edenler yeni soluk ruhlara, buymuş dediğin noktada neresi olursa olsun dualar dem dem sana yalvaranı boş komazsın, şems vaktinde açarsın umutlarımiza kapı dedi Garip Çoban. Her şeyin birbirine bağlandığı ve çözüme ulaştığı noktada, birkaç şey aynı anda oluyor dedi Zahit. İlahi canı tezveren kulundan eyle anda halimizi dedi Kırklar. Bu kutlama herkesin hakkı, ne dilersen büyük bir ateş yakıyor c/ana cefa kılınanlar kaybolmamış kefende giyseler dedi Hırkasız Derviş. Biz bu hicranı hiç anlamamışız helal olsun bize dedi Meczup. Ya Rabbi takdir kaleminle zenginlikleri kaybolmamış kullurından eyle bizleri dedi Fakir. Ama adına yakışır biçimde temiz duygularla beslemedikse hay ve huyla ruhumuzu, çok üzücüde olsa sinemizdekiler aşkın canlanışı olsun estagfurullahımız inlettikçe dedi Aklı Kıt Adam. Bu yürüyüşün ateşi yakın, iki büklüm olmadan biraz heyecanlı nazar bekliyor dedi Sufi. Gönlüm bana gelmez oldu, en keyifli halini aldı, didarını gösteren dermanla tanışınca, bedene hapsolmanın acısı doya doya cıkardı aşkla

SENİ SENDEN KORUMAK İÇİN SEVDİM.. Vazgeç, başlama yanarsın, dostun eseri mana değistiren dostlardır. Gönlüne düşen sevinç ahdinden döndürmesin tahammüllü ve merhametli ol. Marifetın nedir? Bir kalp yolcusu derviş, nelerden hoşnut mekruh yaşamında. Fıtri psikolojisi bozuk olanların akıbetı mani olamıyor pervasızca yalnızlığa. Malayani hallerde olan suretlerle, dalamıyor acıya talip olamıyanlar. İdeal mutluluğu aramayanlar, arayışında bir kalıptan çıkmak mı aşk. Sensizlikten uzak ne ki, seni selamlamak ve ağırlamak gizli sayılmaz. Ard arda ve seri halinde birbirine örülmüş hadiselerin ne çare ki. Pek çabuk anlaşan ve sevişen engin gönüllüler aşkla yanık bir gönül sahibidir. Kendi isteğiyle aradan sıyrılanlar koşa koşa çöllere gelmesini yadırgayanlar olmamış değildir. Hiç kimseyi ayırt etmeden, coşkun bir muhabbetle sevmekte, öylesine de sevilmektedir. Getir içini hak aşıkı yolcu vardır, aşk dergahının inşası için. Ve iç içe ahengi bir şevk bir cezbedir ki, iç yüzünün kapılarını açıp kendi kendini gösterir. Bir leş olduğunu unutan o insan oğlu ki, işte bu şuuraltı eşkıyasıyla yaşarlar. Amma rehberi aşk olana dünya kolay ise, muhabbet yoksulu olanlara da elbette o kadar güçtür. Bu duygu çizgisine getiren sebepler pek de küçümsenecek ölçüde değildi. Geçmiş günlerine şaşarak bakmaktan ve esef etmekten geri kalmayanlar kemalini gösterir şems vakti. İçine gark olan mana lezzeti zahmet ve acı vermiyor.

KALBİ MÜNEVVER... Gönül eşini buldunsa, sen öne çık buraya gel der aşk. Şu anda cevaplar verilmez, nereye kadar idrak edebiliyorsan nefes almayı. İşte böyle yorgunum başka türlü anlatmalı layı. Ve inat tüm acılarla aşığım hala bende senin gibiyim. Bağlamaktan çok ayırır sözler bizi. Her şey dah acı olacak, gelenler geçsin diye. İçinde sen olan bir benin karşısında sabahlamakta hatırıma gelse aşk. Anlamak ve inanmak masum ısrarları sevginin. Öyle ki, şu garip dünyanın garip insanları bır ses duysun, gerçeklerle yüz yüze gelsinler diye kendi hakikatinin kendini arama susuzluğudur aşk. Bilerek bilmeyerek, mesafe kat edip sırlarını çözmeden huzur bulamayacağının şuuruna doğru ilerledikce içindeki gizlilikleri görerek ayıklayanlar inanmıştır yasaklarına. Birlemeyi bilmeyenin huzur araması abestir. Ruhunu sevgi faziletleriyle besleyenler yerden fışkıran sular gibi kalbin hamurunu yoğurup mayalarken kendileri değilmişçesine ben güneşım demez aşk merkezli yaşayanlar hürdürler. Kah gizli, kah aşikar kendileri için doğmamış, yaşamamıştırlar, körebe oynamadan, nedenini sormazlar yaşamın. Ellerini boş çevirmemiş, almadan vermiş olanlar kadar aşka tesir etmezler. Yolumdan gelin hepsi o kadar diyor bir ulu ses. Amma ne hazin ki, dalıp dalıp selamsız, sabahsız giden suretler durmadan çoğalıyor kaldırımlarda. Beni takip et diyor şu seven kalbim. Yoksa insan dört duvar arasında uğraştığına değmiyor.

KALBİ SELİM... Kendi dar benliğinden çıkarak bir büyük alem yap temaşalarınla buyurdu Pirim. Parça iken bütün olmak için aşk şuuruna teslim olmuş onunla kaynaş dedi İhtiyar Bilge. Sanki bir hamle ile sonsuzluğa ulaşacak, bize yabancı yanın dedi Mirim. Engin bir gönüle inanışın başladığı yerde kendini alelade tanıyışın söner dedi Meczup. Seni ortadan kaldırmaya mecbur afaki halin, benim tarafımdan yaşanmamış, kelimelerin tam manasıyle benim olmamıştır ruhumda dedi Fakir. Hayat bana tatmin vermekten uzak, taklit yoluyla, elden ele dolaşan müşterek bir nesne gibi insan dedı Zahit. İnanılan ve sevilense derinlerden, öbür yandan sonsuzluktan hayat ve hakikat alan görüştür dedi Deliler Şeyhi. Sevgisi olmayan hakikata ulaşamıyor, gerçeği bilmiyor ve tam sevgi, gayesine ulaşmıs sevgi, sonsuzluğun sevgisidir dedi Serhoş. Onu aşk ile bağrına basanlar imtıhanda muvaffak olup kainat kucaklaması gibi bu sevgi, vücuttan geçer, bedenden taşar, fani varlıktan kaçarak, ruhu derinlerine doğru kazıyarak yine kendini arayanlar dedi Garip Çoban. Aşkın kendi kendisini yakan ateşinde sevenle sevilen, isteyenle istenen, varlıkla var edeni şems vaktinde anlatılmayanla bir kalan, anlaşılmayanı ortadan kaldıranlar dedi Kırklar. Ve sevmeyi öğrenmelidirler, dış dünyanın iç alemimizde bir nevi devamıdır geceye çobanlık dedi Hırkasız Derviş. Hakikati nerede arayalım? Kötü bir iştahtır dünya, görülüyor ki aşk sarhoşlarında

BULMAYI ARZU EDENLER... Hiç konuşmadan konuşan, gönüllerden sızan dualar aşk dergahına icazet vermeye götürene lisanı halim aman diler. Fakat bunların hiçbiri değilim dediklerin arasında kalbinin şifası. Hayatın imtihanını sonuna erdirmiş olanlara sorun, bilirler, zevksizlikten ve yokluktan başka bir şey çıkmıyor. Bu da ne? diyebilirsiniz. Hatta bazan alemin külli varlığına bağlanmıyan, kaynağı onda aramıyan cüzi ve ferdi isteklerimiz, alemşümul ve gerçek varlığı unutarak tatmini aramaktadır. Aranan içi boş alkış sesleri nelerin yerini alıyor cinsiyete bağlanan aşkta. Aşıkların mesut olduğuna herkes inanır. Aşk makamında varken, insanın makamına ulaşması için saadeti nerede, ne zaman ve hangi zaferle başlamış, ne zaman bitmiştir? Bunu hz insan olamayan kimse bilemez. Başlangıcı da, sonu da yok olanla sonsuzlukla beraber mesut olmanın tarifinde son söz kabul ediyor aşkı. Alemle temasta olanlar, sonsuzluğuna sığınması hali filhakika başlangıcı ve sonudur. Varlığımızı esir ederek arkasından sürükliyen zavallı ihtiraslarımızı görmeden, herkes düşünüyor diyorlar. Acaba öyle mi? . Kainatın bütününe değilde, surete bağlanan olsa olsa yalnızlıkla komşudur. Bizi dar benliğimizden çıkarıp aşka teslim edenler, kendi etrafında derin yaşayışlar keşfeden gecenin çobanları. Suretin ve kalbin darlıklarından sıyrılanlar, kendısinden boşalıyor. İnanmak ve sevmek bir dileğin aşkta hakimiyetidir

HAYAT KOMEDİSİ....Kim karşılıyor sevgileri? Gelmemen belki birbirini anlatan iki satır özetleyendir ruhta yaşananları. Hiç mektubu harflerin gölgesi en çok bekleyen dualarla. Ve fısıldarsın en yabancı olduğun benine, hayat denen bu uğultuda. Yansa tamah edersin hiç sıkılmadan, herkes dışarı içinizde yer yoksa. Duydum, hoşgeldin sözümün varolduğu sadece nefesime hayla, gerisi yeniden doğmak hu. Sözüm yok işte, siz aşkı ne bilirsiniz? Aşk diyorsunuz ya! Düşlerin duasında, yarın/m gecenizle. Çok sonraları yağacak kartanesine teslim ettim ben onu. Ama değişmiyor insan, öyle işte ben kaybolurken şems vaktinde aşkta, sen ararken gördüğün rüyada, bulacağız h/arla güzelce. O, kendim olmam için bende eksik olan şeydi. Tutar ve yüzleştirir seni, hayatınsa bir başka hayata karşı, ayrılık ne biliyor musun? Oldukça da haklı dediklerini yazmak istersin o hiçbirini okumamış olur; ama sen hepsini söylemiş olursun. Görürsem aşka söylerim, sen korkaklar gibi seviyorsun kendini. Bir düş haline gelir,geçmişi anlar berraklaştırır. Sadece baktı, bakakaldı sustu suskunlaştı sanırsın. Hissetmek ne renktir acaba sevgilinin yurdunda. Orada, herşeyin bittiği ve herşeyin başladığı yerde, bir hayat seçersiniz çünkü. Doğruya yakın sözler hafifçe gülümsedi büyük fark var. Ustam beni yanına oturttu, bilmeyi göze almak zordur dedi. Öyle bir cevap verki kendine, küller,ateş ve kar arasında sessizce kalıp hep böyle oluyum oysa ben

YALNIZCA RÜZGAR.. Aşıka sormuşlar: Kimse senin farkında değil demişler. Cevap vermiş: Ben de kimsede vücut görmüyorum ki demiş buyurdu Pirim. Muhakkak ki cezbe buraktır dost, ah işte bu en fenası zor olanı insana dedi Dost. Zira bilesin ki beni sevmek, herkese saygı göstermeye bağlıdır. Çünkü ben hem benim, hem de herkes! dedi İhtiyar Bilge. Tek mana haline gelmiş olan kitag insandır. Heceleyin okuyun, cümleler, satırlar çıkar aşka dedi Mirim. Dip(siz) not her nefes ruha bir adres, aşk senin zannedecekse aklının, davacısı ben olurum kalbinin dedi Zahit. Peki, ya kendin, ya sen? Sen ki insansın, neden susuz mazeretlerle kavga etmen semihanurunla kavlinızden mi, hala huzur nedir bilemezsin dedi Kırklar. Başı yoktu ki sonu olsun sevmenin, yüzünü, o tarafa çevir ki var olasın ki ateş olsun aşk dedi Seyyah. Öyle ki, bu sırlı taksim şems vaktinde sevgi satın alın, korumak istiyorsan, evvela onu koru, benze benzemekte kusur etmez aşk, gideceğinizi düşünüyor musunuz? Geri dönün, geri dönün zinde eyler, diriltir dedi Aklı Kıt Adam. Hünerinle övünmek zavallılığına düşme ki sana erişmeniz mümkün olsun ki hoş karşılamak için o yari ellerini açsana dedi Meczup. İlham kaynağın görülmemiş bir alışkanlık, aşk gecesi yıldızların sana bir sürprizi var dedi Deliler Şeyhi. Şırıl şırıl akan bir ırmak gibidi günesi görme duygusundadır vazifeşinas çobanlar, gönül laf dinlemez uğultulu tepenin ardındaysa aşkın sesi dedi aşk

NE NERDE EY AŞK? .. Varlığın her şeyden önemli benim için. Huzur yerini bulsun artık gözlerin yok oluşumdaki matem. Yarın belki bir şekilde tarifsiz bir yolculuk için kapanır gözlerim. Cümleler kuramam sıra sıra nefesin nefesimin peşi sıra giderken uzaklara. Bir daha izleyemem seni, ben aşkın nasip yanına yatıyorum. Dudakların ne ki, uykusuzluğumun gölgesinde. Meselemiz malum, aşk. Herşeyim senin herşeyin olmuş, gözlerine sokulmuş ayna olmuş gözlerim. Her susadığında aşkımsa ateşin olsun. Ya sarıl bana benim ol, ya da bırak beni bir başıma gidişim sevgimden olsa da. Geri dönmeyişim senden korkmaman için. Ve titremeye baslar neyzen üflediğinde gözyaşların, gözyaşlarımda. Sessizce sayıklarsın gece vurunca üşürsün, nerdesin dersin. Bir yanımız hep eksik gelsede, biraz daha artıyor sevgiyi anlatmak yaralarına. Yokluğum acıtır mıydı canını? Söyleyemediklerin kaldı mı dudaklarının ucunda, hüzün dağladıkça ağlar mıydın? Kendimi ararkan dünya denen kör karanlıkta, öyle derin bir diyardan düştün ki. Alnı ak bir kaç harf kopardım şems vaktinde, peşimde gölgeler. Bir şiir yazacaktım sana, çığlıklanmış yokluğuna. Bağdaş kurdum oturdum yüreğine tüm renklerle, yaşayacağın engin bir ömrün başlangıcını. Aradıkların yokluğundaki için içindeki yangınların kıvılcımlarında yokluğuna dokunuyorum. Iliklerime kadar isledin, ama aldırma sen bu harflere, içimdeki söz verişler bırakmaz seni.

AŞIKI SADIK.. Noksanlıktan neden korkuyorsunuz? Kendini münevver kılman için okuman lazım, cehaletinden utan filizlendir ruhunu. Kaç dakika konuşma kabiliyetine sahipsin. Zengin bir dil yarat ve düşünüp sıçra kısır yaşamından. Kaç kelimeyle anlatıyorsun, seni kavraman için. Başına bela olma kafana yerleşenlerden sıyrılıp, neden elinden tutup kaldırmıyorsun? Basiret gözü açık olmayanın bakışları, maddeni yarıp ileriye geçemez. Beynindeki deha merkezini çalıştır, kendini bilmek için oku. Hemen hiç düşünmez yanından kurtulmakla vasıl olunur. Sarmaş dolaş oldukları bu alemden, bu vakte vaktinle yüreğinden kavra ki aşk vasıl olunur. Huzur ruhunuzun ayağını bağlayan zincirleri kırdıkça sizi öyle bir nakışlar. Yer orasıdır, o seni yok etmeden, engin ummana teslim et ki, onda yok olup onda var olasın ki, gözünüzde yaş, gönlünüzde ateş olsun. Her kalbin ricasının altında da bir icabet gizlidir. Kendine iyiliğin hakiki bedeli sevgiye yaptığın hayrın kendisidir. Korkacaksan, korumak istiyorsan, evvela onu koru. Vesvesesiz billur gibi akmalısın, henüz fırsat kaybolmamıştır, yağmur altında işitin şahraha dönün. Geri dönün, geri dönün takip edin yağmur damlalarının verdiği safayı. Dünya vefasızdır, verdığini alır bir bak toprakta bulduklarına. Muhabbet eyleyen her an yeni bir cananla, vefaya susayan aşkı manadan arasın. Ve nerede olursan ol, hünerinle övünmek zavallılığına düşme, yar-ı vefaysan

SON İSTEĞİM.. Gönlümüzde o keremli dostlar var. Kime yar değiller ki? Toprağın üstünde de olsa, altında da olsa, her zaman rehber, her zaman yar-ı vefadarlar. Bu merd-i meydanın, keremli, saadetli bu dostlar dostun, hem müşkülden müşkül, hem de ucu bucağı bulunmaz katına doğru çekine çekine, korka korka adım atmak istiyenlerin kapısına uğramaları güç gelmez onlara şems vakti. Kim demiş o bilinmez diye? Onu istemek, onu görmek, onu hissetmek, onun hali ile hallenmek, işlenebilecek işlerin en güzeli aşkı haketmek için. Belki de vakti şerifte benliğe düşmenin bir çeşididir. Onu bana anlat diyorsun, hasbihallerin ne ki! Anlatamam, O, bır hiçtir. İdrakimiz onu kavramaya yetmez. Çisil çisil gecede usanmıyor seslenişler, vermek için gelmiş bir müstesna idi ortaya dökülmüş gaza halindeki ruhlardan. Dost, verdikçe veriyor, cömertliğine hudut, ölçü olmuyor. Dost, cümle alemin dostu idi işte. Öyle ki, tohum halindeki deruni kuvvetlerin kıvılcımları uyuklayan yanına aşkı hediye eyliyordu. Evet, dost buydu, silkelenip dökünmeye teşvik ve davet ediyor hakiki yolculuğa. Onu tarif et diyenler haddinde duramayan suretperestler. O kadar ki, anlatmaya ne gücü yeter engin gönlümün, ne takati yeter hasbihallerimin. Gördük, bildik, öğrendik, olduk! diye kendi kendilerini avutmuş, oyalanmış olanlardan değildir garip dostlar Yadırgadım gönüllerdeki yerimi, herkesin uğrağı olabilir. Aşk şaşıracak kabristanda payımızı aldık sözümüzden

ZAMANIN KÜLLERİ...Ben sana aşık olmakla meşgulüm. İlle gerek mi özlediğimi söylemek bir tek kokunu getiriyor israfil. İçimde aradığım yakın sensin ey aşk. Uzağım dönüp dolaşıyor dünyada, her şey geç kalabilir ama ölüm geç kalmaz. Öyle ki; en çok ihtiyaç duyduğuna acelen olsun. Engin içinin kilidini aç da, içine girmen için koşalım. İçini bir yerlerde unutmuş gibisin. Dedi ki gecenin çobanları, içimi çok eşmiş gibiyim, dedim içine gömülsem? Ben yakalamaya çalışıyorum şems vaktinde seni; koş! dedi Zahit. O sorunun cevabıdır, bazı insanlar çünkü varlıklarından çok daha fazla yer tutarlar kalblerede, ruhlarada sızmışlardır. Ben susuyorum, sakın sebebini sorma. Dedim ya, seni özlemiştim oysa vakt-i ömrümde siz kalın kendim görünmüyorum. Bu yol nereye gider adressiz avunan sözcüklerle ümitli şey aşk. Siz kalın bende, ben size gidiyorum kendimden saklanmak için. Kelimelerin gücüne sığınarak yazmıyorum. Çünkü hiçbir şey konuşmuyorum ne tuhaf değil mi? Hep yarım cümlelik yaşanıyor bir dirhem hayat. Hangi sabah değişmedi yutkunamadıkların. Aşka aylak bir adamla başlamaya cüretetmektir aşk. Sıkıştık sen ve ben arasına hadi birleşelim içimizin derinlerinde. Ve yükseliriz benleştikçe nereye bakarsan bak, öyle çok olur aşk ki sen yok olursun. Ne fark eder ki, nerden bilirdim seni seveceğimi. Sen başını omzuma yasla, uyu istersen,ben seni arıyorum. Yeni bir şey yok, tam zamanında ruhuna verilmiş ödülüm

AŞK MESCİDİ...Ayna karşısında soyunacak cesarete sahipsen, aşkı tanıman, anlaman ve keşfetmen için büyük olanak sunar. İster istemez şu soru takılıyor insanın aklına, ya öteki yanında, onlar neredeler? Demek ki çevrendeki suretler tadımlık. Peki ya sen nasıl yaşıyorsun, ayna karşında irdele, irdele hileli yanlarını. Hoş, hangi duygun aşka cesaret istemez ki? Cesaretin hasbihaline dürüstlüğünde, kendisini anlama çabasında, zaaflarını sakınmadan aktarabilirsen, tabiatın aşkın kollarına bırakabilir. Bunun sayısız örneği var dünyada, iyi bir şey bu, çünkü kör yaşama şablonu sürdürmeye yaşamak denmez. Olmaktan öte bir rol oynadığın notunu da düşelim. Vahdette kesrete, kesrette vahdeti, onunla farklı bir aşk deneyiminin de mümkün olabileceğini keşfedecektir serhoşlar. Belki de yaşam şablonlarıyla yaşayan suretlere aykırı gelen de budur. Onu düşündüğünde aklına bir erkek değil, yaşamın ta kendisi geliyor. Çünkü, rızk aşkı, hayatı iliklerine dek hissetme olanağı vermiştir sana. Ama o kadar değil. Ey kimse hayranlık duyduğunun beynine neden asık olursun? Seninle aramızda bir şey var, asla tam olarak kavrayamayacağını, mırıldanıyorsun. Fikirlerini yerli yerine oturtuyorum, aramızda sürekli bir devinim var. Biz engin gönülde aşk mescidi yaptık, her an bir yenilenme, keşfetme ve arayışın için. Sancılı evet, bır an önce orayı şereflendir. Gizliden var eden her şey bu aşk değilse nedir ki?
HÜZÜN VE SEVİNÇ ORTAĞI... Ben uçtum narın yurdundan sana, sen kaldın. Şimdiki zaman tepenin ardında, lal geceme gecikme buyurdu Pirim. Melekut aleminden gelen ilhamlar, içinde geziyor. Ve en uğrak sokağına sapar aşk, zaaflarını kurcalayan şeytana inat, ruhunun mührünü açmak için gecenin çobanlarına didikletir dedi Hırkasız Derviş. Sevgınin yokluğu be(de) nine uzak bırakmış duygularını, ten tacını giydirmişsin kime darılıyor kalbin dedi Dost. Her saadetin için,aşikar zikri yapabilmen için engin gönülden canfedan kusursuzluksa hoşgeldiniz aşka dedi Garip Çoban. Bir cümleyi alın bir aşk tanımlaması olarak okuyun yağmalanmış vaslınız. Ne kadar yakışır değil mi? Ballar balı serhoş haline dedi Zahit. Öyle ya, aşk da doludizginse aşktır sunun varlığınızı ve asla kusursuz değildir. Aşkla örtüşen yanın şaşırtıcı değil, aşka aşık bir okşama var. Senden daha güçlü bir ruha ihtiyacın var dedi Meczup. Çünkü geri kalanı, tamamen kendinin yarattığı bir şey. Sana aşkta yol gösterecek bir aşığa ihtiyacın var dedi Kırklar. Rüştünü ispat etmen tartışmalı, dibine kadar yaşama güdün öylesine güçlü ki, ona direnemiyor sık sık feryat ediyor içsel şehrin dedi Mirim. Çiçeği burnunda aşkın da ipuçlarını taşır, tıpkı benim gibi gerçek ve olduğu gibisin dedi Fakir. Birbirine eklenen duygular bize çok şey söyler uykudayken dedi Arif. Kendine itiraf edebildiklerini okuruz orada,orası aşkın aynasıdır.

SADIK DOST...Çare, çaresizliktedir aşkın kıblesinde mantıktan değil, teslimiyet ve gönül yanığından yokluk varlığı. Ruhla bedeni birbirlerini tanımaz, hatta çekişir ve tepişi olanlara maşuktan başka ne denir? Kabuslar içinde sayıklar hale gelenlerin buhranlarına meşk şifa sunmuştur. Kim uyandıracak gönül körlüğünü, madde ile ruhun ellerinden tutarak birbirleriyle barıştırıp tek kuvvet haline kim getirecek? Dostu dinlerken şuuraltı temizliğini yapar kalbi günahlarınızla başbaşa kalıp görünen hatalarınızdan ziyade içıni temizle başını eğip susmaklığından ne fayda? Kibirin başının önünde dinliyorsun. Kalbin temizlenip susmadıkça, meydana çıkamaz yüreğin. Varlığını hırpalamak da kötü bir şey, kendi kendinim mimarı olman için, şems vaktinde manada vuslat olan bu nimete zahmet denir mi? Mesela, diyorum ki, aşk gerçeklerle aranızı açan uçurumları kaldırmak demektir. Etrafınızda dönüp dolaşan kimselerin pek çoğu birer ölüdürler. Yaşamak nedir biliyor musunuz? Huzursuz, sevgisiz halin asıl korkulacak, hele bir düşünün. Aşkın hükümranlığında neyden uzak duruyorsun. O sevgiden şüphe edilmez, artık sana senden yakınsındır izini kaybettiğin kadar. Biliyor musun, hüzünkardır kartaneleri. Sen neyi göze alıp çıktın bu yola? İnsan, bir şeyi isterse yapıyor. Hepsi bu önce istemek, sonra, arkası geliyor. Ateşin yanışını bir izleyin, hakkı değilmidir kalbinizin, yaşamın ucuna yolculuğu.

İSTİŞARE...Cemal cemal niyaza tutuyoruz dem dem son bir bakışla. Kalbin tatmadığı bir sevgi, kapının açılması gürültüsüz olurmu buyurdu Pirim. Ebedi bir semahta buluşmakta renk renk ömrümüz. Rabbim cümlemize acı, bir dağbaşı yalnızlığında alnımızı koyduk secdeye, tüm beyazrenklerin toplandığı anda meleklerin neşesiyle dedi Hırkasız Derviş. Musallaya varacak mı bu beden bilemeyiz, çocukluğumuz ve uzakta kalanlar gelmesede sonsuz bir hasretle. Her bir şeyim bilinmez dedi Fakir. Cemre cemre düşen çoban yıldızları tenhalarıma. Bahar ümit mi korkumu gün gün gidişi ömründe en son kalanda uyumak istiyorum dedi Dost. Yaşamak hırsıda nedir ki tatmadım, bır sevgilim olmadan çok şükür öleceğiz seherde. Bütün ruhlar uyurken dağçeşmesi gibi şıp şıp akmak için damlayan aşkı muhabbetle konuşulan ama yorulan ölü ve dirisıyle gönlümüze düşenlerle dedi Aklı Kıt Adam. Önü ve arkası olmayanı herkes seviyor, dünüde güzel bugünüde güzel yamalı yamalı olsada güzeldir insan dedi Zahit. Salına salına yaşanan ömrün kıymetini bilmek lazım. İşgale uğrayan kalblerin surete yansıması zemheri ayazında oynaşan donup kalmış damlacıklar misali. Neye yaranacaksın bu halinle, sahi ne oldu,ne olacağı belli olmaz koptumu ruhlarda aşk dedi Seyyah. Seni görüyorum seherde gözlerim kucaklıyor. Benimde sayılmaz mı açık kollarıyla özleyen fısıldamaların. Her şey içimde besmeleyle öpüp başıma koymak istediğim dedi Erenler

YARÂN...Artık sen dili ve ben dili arasına sıkışmış kendine katlanmalarına inat çok değerli ve mümtaz yanını bul. Uzaktan sevmelerinle sınırların ne yaparımda sevgiyi artırırım sorusu, biyolojik ihtiyacın mı? . Çok ihmal ettiğimiz bir dünya, sizi seven kucaklayan yanlarınızla kuvvetli bağlar kurmalısınız. Hala bağlantı kuramadığınız yanlarınız var. Gözün aydın olmasını istiyorsun. Kendine faydan yoksa zarar verme, madem sevemiyorsun üzme, siz bize emanet edildiniz. Zamanın beklenmeyen mevsiminde açan en özel bir çiçeksin. Hüzün ve sevinçte ortağına rağmen bilmeden yoruluyorsun. Yalan söylediğimi nasıl anladın? diyor duygusal hayatının ruhu. Çok sesli bir gezinti istiyor temiz kalpliler sessizlikte, ruhunun kuytu köşelerine gizlenen engin gönlünün sırrına şahitlik eden büyüleyici mütevazi sevgiyle. Beklenti dolu suretler hep kıyısına vuruyor hayatın. Kendine ait sırlar uçarılık değil bilgeliktir. Öteki tarafa gelirsek eğer, daha derin manalar mı var? Birtakım ihtıraslar da var yaşamadığın halinde. Hem olumlu hem de olumsuz diyebileceğim tüm anlamlarda aynı şeyi söylüyor. Biz daha o derinliklere inemedik, sorunlarımız var. Değişen bir şey yok mu? Öncesinde de, sonrasında da vardı, şimdi de var, gecenin çobanlarıyla tanışmanızda. İlkeniz varsa her koşulda ve herkes için savunursunuz sevgiyi. İlkeniz yoksa kendinize yontarsınız duyguların. Sıkıntılı bir dönem tabi, birşey dememen!

AŞK KİTAPLARDAN ÖĞRENİLİR Mİ? ...Beni de dua isteyeni de seninle meşgul eyle dem dem ey aşk. Bizi aradığın yerlerden ayırma, meşkimizi aşk meclisinden ayırma. Geçmişi unutmadan, bizi bize döndür, şu andakini tatmaya çalışarak, bir sonraki meşkte ne olacağı merakı içimi tümüyle kaplamışken. Sürekli tekrar ediyorum, aşk elbisesiyle birleyen bir kıyafetten başkası olmasın üzerimde. Kim isterse seni senden o senindir. Bir münacat eyle, şimdi gitme vaktidir. Bahanelerinin süresi bitti, ağır ağır geçmiyor zaman. Ve çoban yıldızının her geçişinde tekrar tekrar muhteşem bir hal ile karşı karşıyayız. Düşünüyorum da yapacak ne işim olursa olsun ne kadar önemli olursa olsun, bu aşkta kaybolmaktan daha önemli değil şu an. Böylesine etki altına alıyor insanı hüsnü hatmesiyle. Keyfim tıkırında, hiç görmediğim ve bilmediğim bir dünyanın içinde ibret misali yol alıyorum. Aşk içinde aşkla içine giriyor, sık sık köprülerden geçiyor, yokuş aşağı bırakıyorum ruhumu. Bu keyfi bize yaşatacak bir yaratıcı ile karşı karşıya kaldığım için o kadar mutluyum ki. Tekrar tekrar dem dem hiç sıkılmadan ne kadar çabuk tanışırsanız o kadar iyi. İddia ediyorum, engin bir gönüle girip aşkla tanıştıktan sonra hayatınız eskisi gibi olmayacak. Kalbin içi ve dışı ortaya çıktıkça gönül muhabbetlerindeki temaşalar hasbihallerle süslendikçe rabbin sevgisinin eseri aşk ortaya çıkıyor. Aşkın aynasında nerene dokunur aşk.
HERKESE AŞK...Açık duran aşk kapısından içeri girin buyurdu Pirim. Halisane ve acıyarak söylüyorum, onu aldatmaya kalkışmayın dedi İhtiyar Bilge. Benlikleri aşkla yoğrulmuş olanlar hayata kendini inandırabilır mi? dedi Mirim. Bu vakti lekelemiş olmayın uykuda, sizi, ölümsüz hayata davet ediyorum dedi Deliler Şeyhi. İçinde nasıl sonsuz bir hayatın gizlenmiş bulunduğunu görmek için şems vakti ruhun geçtiği menzillerde aşkı istişare eyle dedi Garip Çoban. Aklın varsa, aklını ara zaman sermayedir. Lüzumsuz didişmelere girmenin kimseye faydası yoktur duman gibi ol dedi Sufi. Dosta dost olamayanların hayali hep artar, kendisi gibi duymaya ve düsünmeye gayret et dedi Kırklar. Söz yemin demektir, ne saadetli ve ulvıyetli olan, hayata kör sözü özünden tutana dedi Zahit. Ağlayacaksan kendi başına ağla, çünkü nefesler sayılıdır şu halde kendine emin olasın dedi Şakird. Ve göz önündedir gizlenenler, övünmeyi unut selamete eriştirmiş olmuyorsun kalben kalbini dedi Hırkasız Derviş. Cevabı sizde var mı? Günün yorgunluğunun dedi Yoksul. Bu işin hakikatine ermek için görmeli, kanaat et unutulmayan gıdadır imanın ruhunda dedi Deliler Şeyhi. Marifet ateşinin ahengine bakta, muhalefet olmaktan kurtul kalbine hiç insafli değilsin, seni sana davet ediyor aşk, gelmemek için mazeretin var mı dedi Meczup. Biat ettiğin engin gönüle dikkat et, kendinle oturmak için, içinden geldiği gibi muzaffer kıl aşkını dedi Aşk.

İNKAR EDENLERE... Lütfen sessiz olurmusun, lütfen? Şems vakti sürgün ruhlardan küçük bulutlar soluk soluğa geliyor dedi Miskin. Kim sevgiliye kavuşmak isterse, sevgilide doğmamış aşkıyla ona kavuşmak ister. Toplamak istiyorum cümleyi aşkın yüreğindeki sohbetle dedi Zahit. Şikayetin neden? Niçin öf diyorsun, duaya muhtaç olan benim dedi Avare. Kendi kendine söyler, ümidini yıkma, kimdi? gözlerimdeki giryan, bilmiyorduk herkes yoktu dedi Serhoş. Ne beklersiniz, dem dem o huzurdasın,kıt aklın senden davacı,vazifen hal dilini öğrenip, uzaklaştırmak değil, yaklaştırmaktır dedi Deliler Şeyhi. Şu zaman içindeki en hoş anın manasını arıyorsunuz, verirse şükür vermezse safa bulana kadar ararız, çünkü bize ait olmayan şeyleri sevdikçe, kalb sevgilinin sevgisinden uzaklaşıyor dedi Garip Çoban. Nasıl muhtaç oldunuz dünyaya şayet ben hu erenlerim eyvallah demekle işim biter mi sanıyorsun? Devamlı meşgul olduğum irfan ocağındaki h/arın aynasında engin gönlüm dedi Fakir. Dilendiklerim iç yüzünü görmek için gönlümün, hayatın manasında huzur bulsun diye o tek olanı dedi Dost. Gölgede kalanlara inat, cemalinin cismiyle güneşten,aydan, yıldızlardan aldıklarıyla gönüllerden gönüllere gizli hazinelerde zuhur edenlerin hallerine teslim olamazsında onun için aşıksın dedi İhtiyar Bilge. Kainatta her ne varsa hayaldir, gölgedir. Neyı bilecektik? Herkesin hali ve manası suretinde, neyi işleyecektik? . Onun: İşle! dediklerini aşka.
AŞK CEMAATİ...Biz dünya garibiyiz. Mazi ve istikbal endişesi ile vakit kaybetme. Serhoşun sermayesi dogruluk, aşk ve teslimiyettir. Kendıni meziyetli görmekten geç. Zerre kadar bir aşk arar gecenin çobanları. Dünyalardan habersiz gittim ve döndüm gecenin renginde. Sesıni yükselten, kızmalarına sakinlikler beklentilerini sunuyor fikir ayrımlarına. Mühim olan sensin, kendine dur demen önemli. Kendi duygularını anlatman sana zarar vermeni engeller. Oldukça üzüyorsun seni, sözün özü sınırlarını aşman için kendinden razımısın? Seni bir kalıba koymak gerekir, saygı göstermen icin kalbine. Kaç milyon ışık yılı uzaktan gelir aşk insan gezegeni kalbe. Parantez içindeki konuşmalarına inat kalblere güven verenler sizi kabul ediyor. Kalbi olanın hüznüde vardır. Kim kimdir kimde? O, sensin. O sendedir. O seninledir. Kendini bil, kendine teslim ol, kendini tanı. Onda bul, Ona teslim ol, Onu bulursun sende. Bir hırka bir lokma cömertlik. Duygu cüceleri, ezelle ebedin kucaklaşmasını nerden bilsinler fedakarlık ve feragattan yoksundur gönül evi. Hiç eldeğmemiş nağmeler nereden gelir kimse bilmez bır garibin yüreğinde gece bestesine döner. Çok şükür çok uzaktan çok uzaktan her yandan seherde geliyor ne kadar engin mübarek sesler. Kalblerinize giren çıkanları bilirmisiniz siz uyurken. Dilini koruyarak aklına sahip çık. Müjdeli bir sır, hakkın nazar ettiği gönüldür. Kalb boşluk kaldırmıyor gerçekten,şimdiki zamanın takıntısında

GÖNÜL RİTİMLERİ...Sineyi kavuran mukaddes aşkın talibiyim, beni aldatmak isteyene aldanmış görünmekten zevk duyarım buyurdu Pirim. Dostun mana kapısına ne amaçla geliyorsun. Seviyeni bil yarı merak yarı görünüş için gelenlerdensen bu aşkın yolunda o zaman işin ne? dedi İhtiyar Bilge. Samimi rıza ne ki, geri duramıyorsan kendinden, eğer suizanla lekelediğin kimsenin niye güzelse,kaybeden sen olursun kulak ver seni hoşnut edenlere dedi Zahit. Bize ne düşer? İçin dışını, dışın içini hafife alıp alay ediyorsan dünya sana yeter dedi Meczup. Bize h/arlanıp yar olmak düşer. Pek herkesin duymadığı sesleri işitenler, şems vakti en arkada duranlar, en öne geçenler söz söylemez, yaşarak gösterir, hiç zorluk çekmezler dostluklarında bir engel olmaz dedi Garip Çoban. Tam bir yakınlaşma kapıda mesut bir karşılaşma oldu, son derece mütehassis ve memnun idiler dedi Şakirt. İçerde içerde yabani ruhlara nisan kapıdan baktı dedi Aklı Kıt Adam. Zamansız ve mekansız gark olan ruhlar mutluluğa giden yolda yürürler dedi Fakir. Mutlu olmanın zamanı o andır, bilemem, vardığın neresi bugün dedi Seyyah. Durgunsun ikiye bölünen yanlarını birlemek, kapını çalıp kaçmaksa niyetin kıyısız gözyaşlarınla, yok bir yanıtım nereye diyenlere dedi Sufi. Daha keşfedilmeye değer bir insan olduğunu düşün, çok dürtüyorum kırgınlıklarına, birazda senden el etek çektirme isteği seziyor ruhum, ben koşarım aşk kovalar seni ötede

SEN KENDİNİ AFFETİN Mİ! . Benim yüreğimden sonra, nefesinden sus düştü/m yüreğinin kuy(t) usuna, dikkat et şimdiden sonra. Hürmetle selamlanır eli öpüldükten sonra engin yüreğine yabancı değil yüreğimiz. Onunla ol, aşkın hakikatine cevap vermen rahata ermen için. Bir bahane idi dünyadan yansıyanlar. Manam olmayan, ruhumda aşkı söylemeyen, gece benimle şems vaktine kadar hasbihal etmeyen, susuz çöllerine ulaşamadığım sevgiliyi ne yapayım? Vakti gelince bir gün sıra diğerine gelir, gönül kapıcıdır gelince o da geçer. Ve sen geçersin hiç kimseye yar ve ram olmamış hali halimin sana verilmiş bir emanettir. Sıkı sıkıya alakadar müptela esirliğim bu hissim. Ve nasıl konuşacağına can atan ten gibidir. Fakat ne tuhaf an be an nerelerde olduğumuz soruluyordu, amma asla dünya gözümüze cazip ve şırin görünmedi. Aşk köşkündeki gönül bahçemızdeki ağaçların birine sevgi salıncağı kurduk, sıra ile sallanıyorduk. Aşk, bakalım beni hanginiz sallayacaksınız dedi. İşte bu ses etrafımı dolandı, beni uyandırdı unutulmaz mükafatı oldu gecelerime, bizi sevincimizle baş başa bıraktı. Hayat ve hayali karışanlar duygularını lekeliyor. Onca yoksulluk varken, geceler bizim ateşli sabırımız. Duygularını paylaşanları aşk mıknatıs gibi çeker miskinlik verir ta ezelden dost olanlara. Yeterli ilgi ve sevgi görmeyenler, ruhsal açlığını gideremeyenler sık sık duygusal hırsızlıklarla makyaj yaparlar,latife latif gerek dedi aşk.

AŞK KALP ATIŞIYLA ŞEFFAFLAŞIYOR.. Cenab-ı aşk yardımcın olsun, alemsin sen,bugün aşk senin. Alır götürür seni, gerçek dünyaya adım atmak için öteki yanından, sen ve beni aşk. Bir içimlik kahve molası kadar yaşamda söylerim. Düşünmek yeter, söylemeye ne gerek var ki? aşkı. Sen kaktüsler gibisin, hiç kimseyi rahatsız etmeden büyüyorsun, biraz sevgi, biraz meşk birde şems vakti yetiyorsa aşıksın. Çevreni kuşatan insanlardan uzak durmayı sevebilirsen, sevgilinin engin kucağındadır aşk kaynaşman için. Sonra beklenmedik bir konuk çıka gelir, bir türlü yolunu bulamamış, sürüklenmiş ey miskin kendimi arıyorum. Her yer aynıydı aynanda kaldığında, ah dilini anlamadığın kalabalık niyazın boş ver gerisini sen. Aşkta varlığını hissetmekten mutluluk duymaya başladığında, aslında yalnızlığın seçtiği değil düştüğü bir durum olduğuda çıkar ortaya. Yalanlarının ortaya çıkmaması için belki yarın diye süslenen diller, misafir ettiği korkular, muhabbet birlik beraberlik korkusuyla keyfini de çıkarıyor. Gerçek diye öğrendikleriniz, hissettirdikleriniz kadar bir yerde duruyor. Bulmanızı sağlamak için yüzünü, içinizden geçmemize imkan sağlamalı yabancılaşmış yanını yakalamaya çalışmalı zihninin içinde. Aşkın önemi değil, benindeki yaşamındakı öneminde gitgide daha çok fark ediyorum. Bir geçmişe özlem duygusu sizden ne saklıyor içinde, kendini epey hissettiren aşk meselesinin bir yönü iz bırakmak kavrulup.

BULUŞMALAR.. Ortak zaman ayırın duyguların sırrına erip nefsinle tanışmak için dedi Miskin. Sizden kaçıp sığındıkların senden razı, sadakasını bekleyen kalbin sevilmeye muhtaçtır dedi Deliler Şeyhi. Ruhunu incitenler seni hoşnut etmiyor, kendine bu halinden haber veriyor içinden söylemekten çekindiklerin dışında men ettiğin unuttuğun sevgisizliğin dedi Yoksul. Duygularının duyguları geri kalan acizliği imrendiriyor sevgisızliği, kalbleri mühürlü olanlar kendiyle beraber olamıyor dedi Sadık. Ve haline razı olmamış şekilde yaşaman sana bir müjde, gene de üzgünsün dedi Zahit. Dışarıdan bir ses duyuldu, git bak kim gelmiş? ruhuna bu kadar rahat sohbet ediyor dem dem dedi Sufi. Mademki o zat-ı alikadr beni andı şems vakti, bu anış yeter bana, mahcup olduğum kadar da mest olmuştum bir ateşin ortasında dedi Garip Çoban. En sessiz odalarında konuşan becerıkli dille konuşanın arkasındadır aşk, suskun telaşlarla coşmaya dedı Üstadım. Israf edilmeyen zamanın sahipleri ayırt edici özelliklere sahip oldukça aydınlatır geceleri dedi Alim. Seninle olmak nasıl bir şey tatmamışsın, ayrı yaşaman senden yoksun yanınla bir araya gelmen kolay olmaz, haksızlığa uğramış olsanda bir duruş sergile yargılama ve sorgulamalarına dedi Kırklar. Hiçde az değilsin, aşktan kuvvet al, birbirimizin canını ne kadar acıtabiliriz? Bir şey hep eksik kalır, eksik ınsanın sırtındaki yüklerle kayıp bir yolculuk aşk

Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 7.4.2012 12:47:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


'Ya Rabbi! Beni seninle meşgul eyle de, kimse Senden alıkoymasın..' Hz. Rabia (r.a)

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Doğa Fendi
    Doğa Fendi

    hocam maşallahınız var

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Engin Demirci