O sondaki...
Ve yeni heyecanların coşkusu vakitsiz, saatin sabaha karşı olduğunu unutturuyordu. Sebepsizce çok sevmenin, sebepsiz olmadığını koyu bir sohbet içine dalınca anlıyor göre. Kendini aynada bile görmeye dayanamayan yanların bile üryan bir teslımiyet için hazır. Selamlıyor tebessüm eden sevgini. Biz mert ve onurlu sevmekle korkmuyorduk artık dünyalık sırt çevirenlerden. Ve biz ağlamak için bir gönül bulmuştuk. Nerede olduğum anlamak için dünya gürültüsünden, göz ve yürek gezdiğin kapıdasın. Gelen sesler kapının ardından büyük gün öncesi ilk buluşmasını anlatır gibi. Derin bir nefes üşüdüğümüzde bile ısıtır. Hep aynı denizden, hep aynı nur ve feyizle, cümle aşkın çırasıyla. Aşk ile gelene ömrün sonuna kadar aşk. Birbirini muhabbetle sevene, can alıcı muhabbetle. Sana saklıyım sen çıkarırsan ateş sönmez, kor düştüğü yakıyor. İşte böyle sevgi, seni gönlüme sultan eyler. Özlemlerinin mektubu sımsıcak, içimdeki çocuk bile farkında değil. Habire artıyor alevler, düşlemeyi aşmalı şimdi ellerim. Sancılar tere dönüşuyor, vefayı yüceltmeli şimdi. Dolup dolup taşıyor sık sık gözkapaklarımın ayak sesleri işte. Kar yağmıştı, şehrin ışıklarının ıslak sokakları büründü şimdi. Anlam katalım diye geceye, az çok şaşırtıcı çıplaklık derecesinde teslimiyeti yüceltmeli şimdi. Bir süredir geciken baharlarının açlığa güvercinim. Hiç gerek yok sormaya, kabul buyur beni şimdi.
İyilik yap mutlu ol...
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta