Garip Çoban Divanı....61.... Engin Demi ...

Engin Demirci
940

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

Garip Çoban Divanı....61.... Engin Demirci.. Şems-i Mevlana Divan-ı

Son derece gerçek bir sevgi...

Takvasını iste gönlüm hamdedenlerden olmak için buyurdu Şahım. Konuşmaya başlayan çocukların hali gibi duaya ellerini kaldır dedi Pirim. En müstesna yanını onunla süsle, onunla eda et geceyi, kısacası o her hayrın anahtarıdır dedi Mirim. Hangi erdemlerle donatıyorsun sevgini, ikram etmek için sevgiliye dedi Meczup. Solmayan beyaz renklilik sunar gece, sırlanarak süslenen gecenin çobanları mihrabından, kubbesine geçerken aşkın dedi Zahit. En güzel örneklerini görebilmek mümkündür şems vakti, günümüze kadar gelebilmiş engin gönüllerin dedi İhtiyar Bilge. O sözünden caymayana kulluk etmek bereketi artırır aşkta dedi Sufi. Gönül erbabın ne diyor arafta kalan yanına sevmenin zamanı dedi Fakir. Fecr'de El musebbetietül aşr'ı okumak, aşkın adabını ortaya koyar dedi Garip Çoban. Kartanesi kartanesi üstüne yürürken neyi ikaz ediyor susturulmuş yanımda, hangi hususta konuşmam için izin veriyor dedi Hırkasız Derviş. Aşkın yangınlardan alev alev cehalet yüreğimize düşüyor, ibret verici kar tanelerine bakıp bakıp kaldık suskunluklara dedi Aklı Kıt Adam. Bakmak, duymak yetmiyor s/öze gelmiş mevsım, dualar kendini bulur, sözündeki sevda mucızeyi usul usul anlatırken kartaneleri dedi Deliler Şeyhi. Hilal tam yerinde inerken makamından aleme melekler, ve üşüyor uykusunda bile hz ademoğlu dedi Miskin. Hece hece gece, vakti gelince yusuf nasıl ayrıldıysa züleyhadan, kalp bile aynı çarpmaz Şems ayrılır Mevlanadan

İç dağıtmak için değil, umut dağıtmak için yazıyorum...

Sözü geçen merak eder, kiminle arkadaşsın neye itaat edersın? Dünyayla kendin arandaki uçurum açıldıkça, ihtilafın artıyor sevgiyle. Her gece otağını bir başka yere kuruyor ki, gamlarla yıkılır gider gece. Mutluluk orada la havle mescıdinde, biz de gölgesine sığındık, hatalar, suçlar, günahlarla. Ne yaparsan yap, kendini hissettiren O'dur. Seni bazen bu tarafa çeker, merhametin şefkati coşarda coşar. Beni kimsesiz bırakma! Hep yeniden gel, uykuyu uyuttuğumda ey ebedi aşk. Hicretin içindeki tercihlerden biridir hakka dönen yüzde muharrem. Aslında gizli olan hikmet niyetlerin nimetidir. Güzergahı aşk olanın gönül kabesi, şerefine erer ibadetlerle teheccüd vakti. İlahi takdir denizdeki dalgalara nasıl hicret ettirirse buharlaştıkça, rahmet bulutu nasıl olur, aşk nasıl yeşilde saklıdır, yollara çıkta gelmesi için kamet getir kuşluk vakti. Sığınılacak limanın en sona kalmasın, ulaşmak için medineyi münevverene bambaşka yürü gecenin çobanlarıyla, zevk içinde zevk vardır. Beni kimsesiz sanma, gönülsüz bırakan beni hicret etmenin sırlarından mahrum etmiyor. O durumu anla oturda bir kabir başına kendine fatiha oku. Yük olur sanma, hünerin sayman için üç inşirah, marifet sayma bir fatiha, onbir ihlas, onbir salavat oku'da şeytan ağır yenilgi alsın, aşka vefanı göster. Mutluluga ulaşmanın sebeplerı, insanı kendinden alır. Tefekkür alemi seninle neşeliyim, seninle hoş bir haldeyim, iyi anla!

Ademoğlu görüntüye geliyor...

Mertebeni öğrendin artık bu gönülde duramazsın buyurdu Şahım. Bize nazar kıldı aşk meclisinde bir ses, var sen git hayranın olanı bul dedi Pirim. Faniliği hissette dağlarını aş, avare avare gezen bulutlar gibi sefer et dedi Mirim. Ne mekanlar, çiçekler, sırlar kucakladım dem dem her seferim vuslata yol açıyor dedi Meczup. Dost meclislerinde kişiye özel sözler vardır unutma dedi Zahit. Ucu selamete çıkan bir yolda, kaybedecek neyin var dedi Seyyah. Her şey gidişiyle güzel, geceler,gündüzler, mevsimler geçip gidiyor, peki kalıcılık nedir? dedi Garip Çoban. Ancak ebedi olanla değiştirirsen, geçici olanlar içinde kendini hz adem gibi mücadelenle dedi İhtiyar Bilge. Akıl sahibe gerekli olan tefekkürdür, s/öz bohçanı deremezsen, tedirginlik nedenin körüklenen benin olur dedi Aklı Kıt Adam. Çarpıcı bir cümle ile girer ezcümle fikrini mahkum eder dedi Seyyah. Küçük değinmelerden anlaşılıyor ki, ne diyelim, Allah kimseyi oralara düşürmesin, geride gizem yüklü üryan bir yalnızlık kalıyor dedi Hırkasız Derviş. Garip olan bilinmezliğin duygusallığı içinde yakıcı mağmalardaki alevle çarpıcı, derindeki iklimi kuşatan alelacele yazılmış kısa notlarla bir anlık oldu bitti dedi Deliler Şeyhi. Şoka girer soluksuz kalmazsın gecelerde, çölde susuzsuz yaşamak gibi ömrümüz ölümsüz avcılar var her gönülde görüş açısı olanlar dedi Abid. Amansız mücadelenin sonunda güneş kıskanır,yenilgiyi kabul eder aşk.

Saba vakti altındaki şehir...

Bir yenilgiler tarihi olmuş insan. Ve günlük hayatın yoksulluğunu dile getiyor ilişkiler. Bir yüzkarasıdır uçları ve farklılıklar ama zordur. Ve görgüsüzlüğü de içeren yozlaşmış sevgisizlikte. O zaman var artık utanıp sıkılmadan dönüştüğünü söyleyip duruyor, özgür ve üzgün ademoğlu. Bu hevesim senden bana mı bakıyor kıvançla. Beni bekleyen ne? Her neyse işte saat doluyor yavaştan, örten teninde yoğrulmuş ruhum, vecd ehlinden misin? Gecenin önündeki soyunma odalarında bekleşenlere bayılıyorum, ruhlarıyla üryanda olanları. Birbirleriyle hiç ilgilenmiyormuş gibi dururlarken aynadakini süzer, ateş üstünde duran yanlarıyla. Muhabbeti hassayla olmadı mı o gönlünüze sevgi. Hiçbir şey yokmuş edasıyla etrafına bakınanlar, sizin içinizden. Ve neden aklım başımdan gider? Bir mengene gibi yüreğimi sıkıştıran gözlerin, ah senin kalbin var mı, ah nasıl da insafsız bir dikkat bu! Hemen peşine düşerim, teninin altında kıpırdayıp duran o şeyin? Adını koyamam bir türlü özlenmeye değersin. Kaç kez uyarmak istedim sensizliğindeki sessizliğini. Huşu içinde kendimi mi kandırıyorum? Bir dalganın ardından diğeri gelir elbet. İşte benim yüreğim de dalgaların bu tatlı dokunuşlarıyla çarpar. Öyle çok arzuladığın sevgiden kaçarak mı, bu kutsal eylemin. Ola ki bu bahaneyle aniden gerçekleşir ümidiyle yüreği çarpan da benden başkası değil. Ve açılıyor ruhla ten arasındaki mesafe, sen diyorum cevaben.

Ey Nuh'un nefesi! ...

Ve gönül kalemini alıp yazmaya başlayınca, hangi cümleyi benim olarak kuracağım şimdi? Sınırlarından başımı eğe eğe geçmenin görüntüsü zihnimde yer etmişken. Yine birden, kelimeler ve kader imdadıma yetişti ve aradığım şeyi önüme koyuverdi şems vakti. Mahremine sokulmak için değil de kendinize ayna tutmak, sevgiyle, beninle ilişkinizi sınamak için benliğiniz de perde perde genişliyor götürdüğümüz azığımız. Acz ve noksan yoktur, suçta olsa getirdim demelisin. Daha evvel hiç fark etmediğiniz dokunuşların alev alev ayrıntılarda gizli tenindeki çiğ tanelerinde. Bu dünyada olduğunuzu düşünüp ürperiyorsunuz, ama neden? Tam olarak ne söylüyor özlemlerin, gecenin bir yerinde. Zihnim cümlenin başındaki hayat hikayeleri, okumak okutmak olarak değiştiriyor mayalayıcı duygular, keşfediveriyordu açta bak fikrine. Bırakıp kaçacaksın dünyayı, yoruldun öyle ya, benini çözde götür. Asıl muhatabın gibi eleğinden geçmeli dünyan. Elbette burada çelişik hal dili, çokça fesat zamanı. Sayıca bir sonuca gidemezsin, zamanın haline bakta şükret, çoğuda beğenmediğin haline gıpta eder. Şimdi konu bu değil, dudak ısırma halime, ben birşey değilim. Kemal ve cemalim, yol gösteren zevalden başka bir yol da olamıyacağımı gösterdi. Sakın ha, kendisi olduğunu ve her şeyin böyle güzel olduğunu açığa çıkarıyor teheccüd vakti. Saygıyla önünde eğildim. Neden? Malum, hepimiz bu dünyaya geliyoruz, gidiyoruz

Gönül nimeti...

İmanla küfür arasında arafta doludizgin hz insan buyurdu Şahım. Harıl harıl çalışıyor dünyaperestler, tedarik edemedikleri idrak sevgi dedi Pirim. Mim durağına rastladı aşk. Geçilmesi haramdı, durulması muhakkak sadakaydı dedi Mirim. Bir bolluk içinde nefes, hesap sormam lazım, sevgimi bağırayım mı sana! dedi Meczup. Aşkı sevgide yok edenlerin hali içimizdeki gün dönümünde dedi Zahit. Sınırı olmayan bolluk içinde olanların zülfikarı yanı başındaki sevgiyle bugünü yaşamaları dedi İhtiyar Bilge. Yok kabul ettiklerin, ümidiyle yüreği çarpan da benden başkası değil, şems vakti onca değer yüklediğim şeyin aydınlığından ürkmüyorum, hayır dedi Garip Çoban. Sabır dolu bir sessizlikle, temkinli bir yaprak narinliğindeki sükuta dalmış hüzün dalgasına dalıvermek ne güzel dedi Fakir. İçimdeki alemden kendime bile itiraf etmekte zorlandığım korkumdan esen umutların dünyeviliğinden utansam da anlatacağım sizlere aşkı dedi Aklı Kıt Adam. Aynada fark eder de uzun uzadıya incelenmeyen ama herkesin ıçinde sanki sizin bakışınız, ne kadar arasam da somut bir sebep bulamazdım yapayalnızken insanlar dedi Seyyah. Bir çift gözde dünyanın bütün dünyanın gözlerı vardır. Bilinçaltından beslenmiyorsa sevgin dedi Deliler Şeyhi. İnsan kendine kendisı olarak bakabilir mi? dedi Sufi. Kendi gözbebeklerinin ardında saldırmaya hazır bekleyen başkalarından mı? Bakışımıza dadanan aşkın dedi Miskin.

Ârâzlar...

Dışarı çıkmazsan hep durursun kendinde. Hayatının son günleri gibi yaşa gerçek bir ziyafet olan yanında çölleşmiş halin. Günbatımını seyret görkemli çölünde, çöken karanlık ve en gizemli halinde kara ışığın. Karanlığın koyu örtüsünde gizemli olanlar kendi türünden olanlardan ayrılar birbirlerinin zehrini içenler karanlığa eşlik edenler. Ne kadar çabuk az yaşarsan, uzun ölenlerin hasatlarından memnun kalırsın. Zayıf olan ruhlar, uykuya karşı uyuyakalıyorlar. Ziyafetleri hayata karşı hep açgözlü oluyorlar. Yaşamla ölüm arasındaki birgünde neleri keşfettin? Düşünce hızınla sevgi hızın arasındaki iraden nasıl merhamet ediyor yüreğine. Kendinle iletişim kurman için düşünmelisin, düşündüklerinle Araf'taysa niyetin. Önemsemelisin engin birikimlerini çıkarsamalısın yapacaklarını. Akıl ve bilgi insana ulaştırır, anlamlarla buluşabilirsen. Benzer ve benzetebilirsen vahiyleri, esmaya anlayabilirsin benini. Muhakeme eden mantığına ulaşır bakışlarınla. Tercih eden kazanır nimel mevla ve nimel nasir dedikçe. Müslüman rabbi için düşünen ve karşılaştırmalı kıyaslayandır. Farkını farketmenin özelliği, görenle görmeyen bir olur mu? Berzah berzah bilgı, his, sevgi, duygu ve üzüntüyle mayalanan, çocuk hz ibrahim gibi sorgulayarak arayanın fırsatıdır, aşk-ı kübra. Fıtratındaki meziyetlerle buluşamazsan, muhabbetin kendini beğenmenin aşkı olur. Cümlen gönül kırıklığı olsada, doğrulana kadar gönül kubbenin altında söz uzarda uzar, aşk dillere destan olur oluşlarda.

Aşk od'uyla yananlar...

Gizlediğini o da senin/im gibi görmüştü kendim/izi, muhabbeti geliştir yad ettiklerinde, istemediğini düşündüklerin, gizli gibiler. Davranışların onlara nasıl yaklaşılması gerektiği hakkında yeterince bilgi verir. Kendini tanıyan nerede beklendiğini, nerede duracağını iyi bilir. Olmadık yerde sözcüklere başvurarak duygularına yardımda bulunmayı teklif etmez, gizli gibiler. Mümkün mertebe şems vakti az hıçbir sözünden gocunmam gecenin sisinde. Suretlerden eşyalara doğru dökülüyor gönülün sesleri. Anlatmaktan korktuğun çok kere'lerin varken, gizli gibiler. Yüz vermediklerin elini kolunu bağlayan bir yokluğunla gelemiyorsun, iki meşhur yanan yanında, gizli gibiler. Ey zatı muhterem! Mananızı bilmek isterim, ya derdini dahi bilmeyenlerin konuştuğu şeydir derdin, yalancı şahitlik kısa sürer, riya karışmayan amelde sakınan dilinde, gizli gibiler. Güçlü olanı güzel şeylerle doyur sonsuza değin, kurtulasın her şer'den, o zaman rüzgar hıçkırır kıvranmaya başlar tüm sesler ve insanlığınla uğraşan yanında bir şeyinde, gizli gibiler. Çünkü gönül bu, bütünleşip bir yerde durmaz beklenenle halin şekillenip olgunlaşır, tasdik eden özleminde biz, gizli gibiler. Doğruluk payı olan gecede çıkacak ben olmalıyım denen yanında çaba göstermen, tek kişiyle olacak bir olay değil, uyuyorsa herşeyi kuşatan gece, şöyle de, gufranı arzulama bu kadar benlik içindeysen, perde kalkmaz yoksa hala mahşerinden, gizli gibiler.

Boş şeyler...

İradenin tevekkülü, nıyetin eyyübüdür, insanlar arasında nefsini mertebesini arayan ademoğlu için buyurdu Şahım. İnkarcılara karşı sabır; hamd ve tesbihte kudreti kulluğun öneminin meselesini ortaya koyar şems vakti dedi Pirim. Her an göçüyoruz, aşure kimine göre göç, kimine göre varı görmek yokta dedi Mirim. Bugün de her gün gibi demedim mi? dedi Meczup. Zihni dünya ile dolu şarhoş gezenlerin kalbleri nasıl rabbine itaat eder dedi Zahit. Yüzü belli olmayanlar ters düz olmuş fıtratıyla, şirkleri niyetleriyle temize çıkarlar mı? dedi Hırkasız Derviş. Tagutlarla dolu heryer, mülk ve saltanatları alevli bir ateş içinde yaşayıp duruyorlar dedi Miskin. Kalplerinde yalanla gezenler dosdoğru sevemezler nimetlerı, niyetine hisler karışan kendine hizmet eder dedi Üstad. Kendi iradenle yapamazsan sevgiyi, beyat ettiğin nefsin olur dedi İhtiyar Bilge. Bakımsız fidan meyve vermez, verse bile tadı olmaz, kurtlu olur dedi Sufi. Tesirli sözler aşılar gönülleri, fıtrı temizlikte olanlar sohbetten tat aldıkça iyi günlerde giyer güzel günlerde faydalı olanı, benimle ve seninle dedi Deliler Şeyhi. Taştan heykelden utanıp örten bir züleyha, rabbinden haya eden bir yusuf, kim neyle murakabe ediyor ortaya çıkıyor, muazzam başlangıçların yaralı sonuçları sevgiliyi hatırlatır dedi Garip Çoban. Önce nasıl yaşadığımızı idrak etmemiz gerekiyor. Kabul edelim, idrak etmeden, akıntının içinde rastgele yaşıyoruz.

Ve her zaman kenarda kalan sessizliğin geleceği...

Anlamın buharlaştığı sevgindeki sekalande o zaman doğru olan hayat veren gönülden teslim olanın, bu aşk. Çok karışık bir şeyden bahsetmiyorum aslında, sevgiyle tanışmak için biçilmiş kaftan şems vakti, bu aşk. Duygu kıtlığı ve sevgi açlığı kapıda mı? Boyundan büyük acılar, hasretler, özlem, dualar yaşatan içimizdeki aşkın uzantısı, bu aşk. Muğlak ilişkiler sahipsiz suretperest olan hallerle alacakaranlıkta çok zamanımız geçiyor. Işığın tekinsiz ve melankolik bir niteliği var. Zannediyorum bu hal benim yazdıklarıma da sızdı, hem de güneşi dönmeyi bıraktığı b/aşka bir dünyaya adım atma hissinde, bu aşk. Aşki bir b/ağ kuranların bazı mektupları buyur ediyor bizi, bulmak h/iç de zor olmuyor arayanı, s/özü edilen ruh halinin en yoğununa tanık olduğumuz, bu aşk. Herhangi bir rastgelelik olmadan, son derece doğal ve derli toplu s/özler aktaran, bu aşk. Tek tek saydığımız zaman ise eksik kalır her şey hakikaten oldu. Ham'dan çok hoşlanır insan aklı cümlesiyle farkına varmadığı, daha önce üstü kapalı olanlar açıldıkça tozduman içinde yok olup gittiğin, bu aşk. Görünenlerden biri gibiydi gecenin çobanları, kişiliğindeki ya da suretindeki zayıf bir nokta açığa çıkmasın diye kendiyle birlikte yaşadığı kişıyı kandırma isteğini sezen, sızdıkça sızan biriyle sürekli yaşamayı tarif eden, bu aşk. Bir susuzluğun ne olduğunu hatırlatıyorsa aşkına alevım, bu aşk.

Göç etmek bir tesadüf değildi...

Gönül sadakada, sadaka gönülde gizlidir buyurdu Şahım. Aşılamak isteneni şimdi okumak isteyelim, cevap vermekten bıkmayan yanınla dedi Pirim. Akla hitap eden bu ateşin, sık sık hissiyatın en kabarık halinden, uzun uzun sıkılmış yanıyla tellallık yapıyor özlemlerine dedi Mirim. Doğru dürüst yaşamak için çıkış kapısıdır sevgi dedi Meczup. Bize karısılmıyor gibi bir yanılgıda bilme konusundaki, her ne kadar dışı bez, içi et dolu olan insan dedi Zahit. Birçok şeyin içeni girer bilen biri, bir köşesinde semazen döndürürler hep o engin gönüllüler dedi Sufi. Arz-ı endam ediyor cevap vermekten bıkmayan gecenin çobanları dedi İhtiyar Bilge. Bu sadece dik duruşlu olanlar anlar der, gönül şehırlerinin şairleri aşkı ikram edenin ikramını veririz adım adım dedi Garip Çoban. Yavaş yavaş yer açıyor kendine gece, bizim göçer ruhumuza denk düşer sevmek dedi Fakir. Seslerini yankısız kılmış, duyguları içe geçirenlerin tarif ettiği sevgide dedi Deliler Şeyhi. Kalbin beninle paylaşırken öğlen güneşidir, rahmanın hürmeti ve sevgisini hasbihal eden pencerenden cevabını verir uzanan yürek titreten ikramlarla, zihin parlatan bir sohbet ol dedi Seyyah. Alıp başını gitmesin daha dün, sevgiyle saf tutarak kendisini bir seccadeye dönüştürenler dahiyane verirler dedi Hırkasız Derviş. Tohum çeşidin çok ruhunda, dünyanda melezmisin muhteşem olsun tarlan, bu tesadüf değil zekattır dedi Aklı Kıt Adam. y.ed

Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 1.2.2015 22:11:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Dost vefalı olunca, düşman ne yapabilir? Şeyh Sadi-i Şirâzî k.s.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Engin Demirci