Garip Çoban Divanı....57.... Engin Demi ...

Engin Demirci
948

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

Garip Çoban Divanı....57.... Engin Demirci.. Şems-i Mevlana Divan-ı

Kendi kendine hangi oyunları oynuyorsun? ..

Parçalanmış insanın kimliğinı tanımlamak çok zor değil buyurdu Şahım. Seni başkalarından ayrıştıran aidiyetlerin, mekansal imgeler arasında kimse kimliğini bilemez hale gelmiş dedi Pirim. Bütünleşenler farklılaşır içerden ve dışardan, dünyaperestler arasında kendini ortaya koyarsan dedi Mirim. Ben o olmayansam, o 'da ben olamayandır dedi Meczup. Seni belirleyen manana eren insanlığın, öteki ve bizle konumlandırırsın hayata kendini, yitik bir yaşamın izlerisin dedi Zahit. Güzel günümüz sık sık sıkıcı ama çok da çarpıcı bir fark yaratmıyor, duygular hakikaten hakkını verdi dedi Hırkasız Derviş. Ayakların yerden kesilecek, lezzetli bir gece geçirmek tabii ki büyük marifet dedi Seyyah. Aklı gelişmiş şems vakti mükemmeli yakalayanlar benim için ilaç gibi kalbe dokunur, zaman da hüzne boğar dedi Garip Çoban. Fazla konuşma, fark ediyorum getirmek istediği noktaya doğrudan ulaşırsan biri olarak ol dedi Aklı Kıt Adam. Sükutumuzdan faydalanmayan sohbetimizden tat alamaz, çok hıkmet var az konuşmakta dedi İhtiyar Bilge. S/öz'deki tasarruflar belaları önler, senin dilin senin aslanındır, dikkat etmezsen seni parçalar, hasat et merhametinle dedi Deliler Şeyhi. Hidayet bulman için, kalbindeki katılığı bileme taşına tut ki gözyaşların bıcağı olsun bereketine dedi Fakir. Gayret de gayret sohbet etmen için indir omzundan benıni, selamete ermen için kendini sırtına alda gel aşkla aşka.

Takdir-i ilahi böyleymiş...

Aşık yoksa aşkta yoktur, hak vardır, ikimizde birbirimizin zıt aşığıysak aşk olsun. Ruhumda lisanı var yusufun, keşif heyetleri gelir gecenin çobanlarıyla aşkın halifeleriyle dolaşırda dolaşır uyku uyuduğunda. Kulla Rabbi arasındaki mesafeyi geçmeye çalışanlara, yol yakındır ama ben geç kalmışım. Kendini kendinde sıkışmış hissedenlerin yalnızlıkla ardı arkası kesilmiyor. İşte o geceden notlarda, size özel sözcükler yazılı. Ağla ağla bir hal oldum! Sen dili ve ben dili arasında birlikte geçirdiğimiz zamanları gözümün önünden geçirdim. Ve şimdiki duyguları muazzam dertlerin. Kendine has duvarları olanlara rağmen umudumu hiç kaybetmiyorum. Güzel şeyler kötü şeylerden doğacak. Dersaadet'te yaşıyorsun bu mutlulukları biliyor musun? Sevginin hep yeniden tekrarlanan üslubunu bulman için putlarını kırmalısın dünya perest yaşamanın. Hiç yaşamamış gibi gayret edip, zikretmeli her halin sevgiyi. Zeraf kokan giderek artan bir ilgiyle karşılanan duygular çok keyifli şems vakti. Tapınılan putları birer birer rivayet sunan ilişkilerin doğuşu netice ne oldu? Utanç! Boş yere yaşanan yalnızlıklar, paha biçilmez bir sevgiyi gözönünde tutmuyor. Ve aynı anda dışarıyla, benimle konuşmaya başlayan aşk taşmaktadır. Biz hala, bizden b/aşka ziyafeti sunacak b/akışla, ademin oğlu habil gibi olamadan, yakup'un oğlu yusuf olmaya çalışıyoruz. Hep başka yerlerde insanlık için bir meşale hicret, müslüman olman kur'anın fihristidir oysa unutma! .

Bilemezler kimseyi...

Çabuk sıkılıyorsun kendinden, zerre ile nefes arasında bir şeye de refakat edenlerde yalnızlığın sızısı. Dokunmak için yazarlar ve uzanırlar gönül araları sızılıdır gecenin çobanları. Ben de, b/aşka pek çok kimse gibi ufak bir katkıda bulundum. O, ben ay'ın önünde keyif çatıyorum. Söz almış ama şimdiye kadar hiç baş başa kalmamıştık. Harflerle resmini yapmak istediğimi biliyordu aşk. Ben de onun kar maskesini çıkartmıyorum. Ama susuyoruz ikimiz de garip bir sükunetin etkisi altındayız. Gülümsüyoruz, kendi beyaz renklerimizi seyrederken anlama ve anlatma telaşında değilim. Sanki birlikte sayısız günler geçirmisiz, sanki her şey son derecede aşinaymış da birşey yapmaya gerek yokmuş gibi sadakatimiz. Gözlerimi kapatıp iki parmağıma kalbimden sızan harflere dokunarak bir tür kör alfabesi okurcasına kendi haline bırakarak kelimeleri, yanağına dokunmak için cümleler uzanmış. Daha sonra bir resim başlıyor. Bir çift göz beni inceliyor. Dudağının kıyısında titreşen bir tebessüm, sanki yoldaşım. İçerken nefesleri seyretmek hiçbir şey yapmadan vakit geçirmenin bir b/aşka yoludur. Özlemi sabitliyorum, duygularımın her biri kendi tarzında. Bir karşılaşmanın izleri kartaneleri. Kaybolma ihtimalini azaltacak ayaz, belki de bir umut. Anlaşılan bu özlem birbiriyle yarışırken dağlarına sığınarak, biraz daha yakın olmayı umut ediyorlardı gecenin çobanları, aynadakı yansımada

Yürürken yüreğinden...

Bilmecemin en güzel kelimesi duaların. Emzir vakitli vakitsiz artan özlemlerinle bardağımı taşıran damlam ol hep yeniden. Kaçınılmaz soluğundan düşüyorum dokunuşlarına, sık sık savruluyorum özlemlerine. İhtişamınla gecelesem sema ettikçe kitabının sayfalarını tefsir etsem. Gel nefesinden o kıvamla ki, başım göğe değsin. Perdedir kalbin senı sende diriltmek, sana ulaşmak için nasıl arıyorsun? Sırrına dedim içindeki sırra bakmak işim, tavrımı yitirmeden kendi hakikatte hakikat yolu. Nefes az kaldı, sevgın yoksa. Yalnızca onların bildiğini bilirsin. İşte o zaman kayıp dedi birgün. O kuyunun dibinde o gel git. Dünüme baktığımda gördüm, dokunmadı yüreğindekı kandili. Serzenişi çok manidar, suru üflenmiş taşsız mezarların. Alevsız izah edilemez b/aşka bir sebep yaşamış olduklarım. İnsan içın bir anlam yüklemesi gerekir şems vakti. Dünyaya hakimiyet tutkusunda, sevgiye tembelliğiyle gaflet uykusudan uyanacak durumu. Bir kere değil birçok kere yakınlık kuramamış kendiyle. Değersiz çokluklar içinde, ışık tutacak bir mümtaz yar alabilmektir marifet. Emin olduğum için, iz düşülüyor gecenin çobanlarının nefsi için değil nesli için. Bir başka yaşarım ertelenmiş hüznü sessizce aldırmadan yaşanmışlara. Benimkisi aşk, evet, varsa yoksa aşk. O ışıl ışıl parlayan kalbinde tekrar yaşıyorum her sabah. Öyleyse mesele de yok demektir. İçime düşen kıvılcımın günü geldi.

Hamdedenlerin köşe kapmacası...

Tüm gece ışıldıyor, onunla birlikte tüm zenginlikler buyurdu Şahım. Yok edilemez bir duygu mezarına sen gitmeden yatırılanlar dedi Pirim. Ölüm tüm maskeleri kaldırdıkça, paha biçilemez saklı hazinen ustaca keşfediyor aşkı dedi Mirim. Vakit teheccüd vakti aşka yakın, sen uykuda rüyalar alemiyle zamana yakınsın ey yar dedi Meczup. Tespih taneleri başlangıç geceye, hazinen teslimiyet şikayetinde. Sohbetten derlenmiş ufku sevgiye engin, aşka rasathane olan ademoğlusun dedi Garip Çoban. Vaktin kıymetini aşkın teheccüdü bilenler sererler geceyi seccade gibi yüreklere, zamanı dünya bilenler örtünürler kabus dolu uykunun rüya alemine dedi İhtiyar Bilge. Lokma lokma damla damla mum gibi eri, kalbinden geçenleri biliyorsan dedi Miskin. Zahmet çekerek aramalısın, bir kırıntısından demlerin faydalanmak için, gönülden la tahzen diyelim dedi Fakir. Yok olup gitme geceye inat uykuda, anlamak için var edildi marifetullah dedi Hırkasız Derviş. Sevgiye inanmayanlar, kendi uçurumlarının derinliğinde pekte masum değiller, hala herkese seslenmiyor dışlanmışlığı dedi Aklı Kıt Adam. Olduğu gibi seçemiyorsun duygularını, o tek kelimen fıtratındandır bu yalnızlık kendini vazgeçilmez sanan yanlarını sevgiyle dolduramadığındandır dedi Deliler Şeyhi. Anahtarı bismillah olanın tek adresi olur gönülde, ne filizler yaşar hikmetiyle dedı Seyyah. İmtihandır apaçık dünya, müsibetler başa gelmezse aşk yerleşmez gönüle.

Gönül ülkesi...

Yaratan elçilerini insandan seçmiş hiç düşündün mü? Alimim diyenin abid olamadığı bu çağda konuşulması gereken en zor sorudur aşk. Alışıyor insan işte sana geldikçe, hüzün mevsiminde başkalaştıkça. Bilemezsin tabii herkes güzel sözden anlamaz. Size neyi hatırlattı savrulan yapraklar. Önemli bir boşluğu doldurmakta ve iman gibi anahtar bir kavramın doğru anlaşılmasına katkıda bulunmaktadır sevgi. Allah'ın dostları ile Şeytan'ın dostları arasındaki fark, o haktaki tek ölçü ayraçtır aşk. Sağır kulakları onunla duyar hale getirmiş, gerçeklere kapanmış kalbleri onunla parlatıp açmış gecenin çobanları. Gecenin anahtarının esrarı gölgeler. Bir de şems vaktini mesken tutmuş, nar taneleri gibi renklendirilmiş gönül dostları. Teheccüt vaktini nasıl tanıyacaksın, en özel yanının mekanlarını gezecek ve sevgi şehrinin yabancısıymış gibi davranmayacaksın dünyaperestlere aldanıp. Gecenin enerjisidir kabirler ve baharatların, kurutulmuş en özel çiçek çaylarının kokularıyla büyülenir gibi bir kokuyu hissederek çay içiyoruz. Ardından rehberim beni yüksek bir yere çıkarıyor, birlikte seyrediyoruz geceyi. Ruhu olmayan kişilere bu hakikat nasıl anlatılır. Bilin bakalım gecenin çobanlarına ne olmuş? Kabirlere en şık yansıyan dolunay sayısız gizli bilginin alınıp verilişine şahitlik edip seyrediyoruz. Bu şehre bir kez daha aşık olup, hep iyi kalanlarla zamanda yolculuktayız.

O zamandan beri birbirimizden hiç ayrılmadık..

Güzel birşeydir kavuşma günü hayallerin buyurdu Şahım. Yarınlar göç etti, başka bir sevda bu akıl almaz dedi Pirim. Özlem dolu geldim sana sönük gözlerimin feri alev alev dedi Mirim. Hayatın ortasında senden söz etmemek olmazdı. Duygularımdan her şey çorap söküğü gibi gelir dedi Meczup. Bir ucunda gece, bir ucunda hepsi birer derviş bilgeliğinde sözler dedi Zahit. İçinde hatıralar dolu iyi insanların tam ortasındayız ve birbirini tetikler her şey dedi Seyyah. Öyle yalın, öyle duru sevginin ne olduğunu yeniden hatırlamak isteyenlere su gibi kana kana içilecek sessizlikte çığlığından duyulur iyi bir şey dedi Hırkasız Derviş. Hüznü avutacak gibi değil, çok şey var susulacak aşıklar gecenin eteğindeyken birşeydir sır dedi Garip Çoban. Yoksunum bir başka çağda olmaktan uyandığım şafakta elifle başlar mim! ler dedi Fakir. Ateşe vav olanlar ona koşar ilahi nefese itaat edeceksen her gece solunacak meçhulde aşk dedi Sufi. Başta söylemekte fayda var, gördüğünden ibret almayan, sözden ibret alır mı? dedi İhtiyar Bilge. Bir kırığı temsil eder ibret, mutlak değildir ancak biraraya getirdikleriyle, sevgiyi baltalamak için kullanır nefsin dedi Aklı Kıt Adam. Aynı karmaşayla dolu suretperestler, oysa hayatını sevgiyle tepeden tırnağa değiştiren yabancı bir sesin, beni adımlayarak çağırdığını duydum dedi Deliler Şeyhi. Ve içinden biri ayağa kalktı bana şöyle dedi: davet ediyorum aşka, dedi Aşk.


Yanlış anımsamıyorsam, biz de okuduk...

Tenhada gezen yanında gezse sık sık virane yanım. Aklının kıskacında münevvere erse huysuz yanlarım. Bir ömür boyu taşısa, kılıkırk yaran yanında. Bütün hanene uzansa fakirliğim. Kelimelerin taşınsa cümlelerime, vitrin olmadan yaşasam. Mekanım lal olsa gönül gamının fatihasından, dem dem düştükçe gözyaşlarım huu desem her nefesine. Doyamaz şems vakti haysiyetimle seherin pazarında maşukluğum aşıklığına. Kendimi tercüme etsem bu meydanda alev alev. Rivayet edilen seyrü sülük meydanlarında, ben önce ınsanım. Kifayetsiz kalıyor ölçüsüz dünyaperestleri görmek. Herkesin ahiri, ahireti, kaderi var. Bakma suretlerin büyüklüğüne hiçbir eser kalmamış sevgiden. Eski zarftan çıktı bunlar, bir sonraki kıyametten kaçırılan kibir, hırs ve böbürlenme ne çoğaldı amel olarak insanda. Soluğunla varedersin çiği kavuran içimdeki güle batmış güneşle. Belki de babil bahçeleriydi demin, çayıma bakarken sığsaydın şekerime. Benimkisi de işmi, arap tayları gözlerindeki güneş dağbaşı yalnızlığımdaki siste parlıyor. Uykusundan uyanan ölü yanımda, durup durup sık sık kabaran çiçek soluyan yanların bu sözleri duyabilir mi? Konu(mu) muza en uygun gamı arıyor bu gönül. Bilinen ama inşaa edilemeyen insan yapıttır. Özlemlerin didik didik ettiği an'da yeterli mekanımız yok. Ağzımdan çıkan cümleler şaşırtmasın, ötekinin dediği gibi varabilirsiniz seninim diye seslenen muhalifliğine ey aşk. Neleri kapsamalı gece! .Ne varlığa sevinen, ne yokluğa yerinenlere gönülden bir merhaba. Tasarlamak gerekir yaşanan hayatlarda fikirler üretmek için, iç içe olmalı insan. Olgun olabilmek gerekir, kendini tanımakla sorumluluğunu bilerek. Şuurun neyi temsil edip yerine getirebiliyor. Memnuniyetlerin hizmetlerinin sorumluluğunun güvenidir. Etkileşimlerin gerçek ve etkilenişlerinin şekilleri teslimiyeti kaçınılmaz kılar. Her insan bir alemse, kaynağını keşfet, kendi olma mecburiyetindesin. Kendin olamazsan, birşey veremezsin. Başkalarına benzemek için değil kendine ulaşmakla olgunlaşır insan. Akıllı sevmenin matematiğidir aşk.


Sende alışma bana..

Bize bizi evvelden ahire nasıl anlatmıştır. Özlenen bilse uyumadığım geceler var buyurdu Şahım. Göz göze geldiğimde sevinmem,yokluğundan utanır çekip giden yanım dedi Pirim. Çok da önemli değil, biz oluruz zaten seçtiği sözle dedi Mirim. Sana hasret geldi mi ama beklerim fısıltını, eyvallah der gönlün kalır tek gayesiyle dedi Meczup. Öyle özlenir ki bir bilsenız. Ve muhakkak sırrını gizler, görmezmisin o çıkmıyor merhametinden dedi İhtiyar Bilge. Başıboştur her şeyini kaybetmiş olan yanın esniyor. Merhamette hayr vardır, ne var dünyada kendine dertten b/aşka dedi Fakir. Şimdi ey gönül Şems vakti, O her şeyin içindedir, mim tek g/özüm. Tek bir şey var lam'la teheccüd vakti, karşılıksız aşktır elif kuşluk vakti dedi Garip Çoban. Farzedelim ki gelip geçer seher yeli, doğru okursan en güzelini yamar öznesiz dedi Zahit. Ve susuşumdan anlarsın ki kendimedir artık yaprak misali dedi Miskin. Şems gibi fakir olanın, mevlana gibi zengin dostu olur dedi Sufi. Salih amellerinle dua oku, hem zahiri hem manevi yönüyle ulaş ikram kadehine dedi Deliler Şeyhi. O gecenin kadrini hep hatırla, sarhoş geçen senelerden neler kucakladın dedi Hırkasız Derviş. Ve emrinin beliriş aynası nasıl yapılmış ulu sıfatlar arasında lütfettiği bir alemsın duymaz mısın dedi Seyyah. Ve o güzel sözden nice güzel sözler çıkar. O berrak ve tertemiz suya oluk olur benlik kirinden akan. Gönül erlerinden biridir Adem dedi Aşk.

Kalp ibresi...

Anladım gece benim, uyku senin. Umulur ki, kör ve sağır sana seslendiğimde duan pusulam olsun benim. Usulca uzandığında dudakların yüreğine duyursun sesimi. Gökyüzü kapalı ve puslu gözlerim terledi. Yani aşık olacağız yeniden her gün, küçük içimde çizdiğim büyük sevgili resminde. Bir parça ve daha ertesi an meselesi en yalın halimizle süsleyeceğiz. Anlamlar yükleniyor çiğ tanelerine. Sadıksanız gönüller yürür, merhameti cümlemize sevginin. Öyleyse bir dilek tut, yıldız kayacak hakikatimde. Kur otağını şems vakti harman olan yüreğime, başka başka gel aklıma. Gerçek sefer gönlüne, binlerce an'da soluklanır fedakarlık arıyorsan. Koşmak ne mümkün başka kapıda değilim, temaşa edişindeki öteye tebessümüm. Bir tek uykuda yaşayanların halleri değişik hallerdeymiş ve özünde su değilmisin? Ve herkesle konuştuğumdaki pazaryerınde bir hakıkat geldi bana. Seninle olan sınavına hazırlanıyor gönül, sevgindeki dayanağıyla. Ben sana niye geliyorum? Nasıl bir heyecan, geldikçe geliyordan O'ndan bana doğru. Vesile kılıyor gönlümün ihtiyaçlarını, tembel fakir halime. Bittim dediğin bir halde bile çözümlenen ne çok ihtiyaçlarımız. Vakıf olup sevmeye arzulu olup, vakfetmeli insana sevgiyi heyecanla. Biraz daha gayret sıkıntıya sabırda, itaat etme isyan yanına. Elbette yardım gelir sinelere, yolun teheccüd vaktineyse. Nice yükler yüklenir, tufanın kopana kadar Hz. Nuh misalidir halin, var olmaksa aşka niyetin Hz. İbrahim gibi olsun sonun

Aşıkın gecesi, gündüzü olmaz...

Pervaneler gibi derde dalıyorum, pusu kurmuş olan dünyada. İçim deli deli gecenin gözlerinde. Susadım da kurudum bak diyor aklının çiğdemleri. Bir mekan tut, engin gönüllü çöllerde akmak için. Suyun üryanlığına b/akta, ne yaptın ki kendinede sevemedin kartanelerinin getirdiği vefa dolu soğuğunu. Havada birbirine çarpmadan savrulan yetim yanları, suda buluşunca nasılda çarpa çarpa akıyor. Yaralı topraklara nasılda rahmet bırakır, yar oldukça yaraları sarar. İştafeti coşku içinde bir kış gibi, gönlüne kokusu yayılır özlemlerin. Kartanelerinden duyduğumu gizleyemem, renk renk büyük sevgi ve sıcaklık çıkıyor önümüze. Kendi sinesine basıyor gece, candan sevgi ile sıcaklığını taşıyan sadık genç yürekleri, içten selamlarını iletiyor aşk. Sevgiye ne kadar değer verdiklerini gördüklerime karşı sonsuz sevgiyi görmekteyim. Hayvanı geçmeden, insanı arzularsın, insanı bulmadan engin gönül muhabbetini arzularsın. Gün dönümü düşünmeye değecek bir şeylerin varsa, neyim mi var? Bir yangın ki içimde güçlü ol çocuk diyor. Belki de bilmiyoruz o çocuktan kalan dalsız ağaç misali halimize kurban ettiğimiz duygulardan. Vesselam irşad istiyorsanız eğer bunun yolu, önce kendi bedenine b/akmaktır. O kadar muhteşem bir sanat ki, mağdur yanlarınız neyi söylüyor. Her şeyine hiç ihtiyaç duymayacak bir aşkın anlamısın. Bu bir sefer sadece konuşur konuşur, hiç d/okunmadığına kefarettir sevgin. y.ed

Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 17.1.2015 00:46:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Şems-i Mevlana Divan-ı Sözün kıymetini ''LÂL'' olandan. Ekmeğin kıymetini ''AÇ'' olandan. ''AŞK'' ın kıymetini ''HİÇ'' olandan öğren.! Kavl-i Hz. Pir Şems-i Tebriz'i k.s.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Engin Demirci