Tavsiye ederiz...
Nice dostluklar filizlendi şems vakti aşkın topraklarında buyurdu Şahım. Kendine yolculuk yaptın mı sen hiç? dedi Pirim. O gizemli zaman tüneline girip geçmişinde yaşadın mı gönlünce? dedi Mirim. Eski günlere bir gitsen, neler görürsün neler. Kimlerle tanışırsın bir bilsen dedi Meczup. Kimler onlardan biri değil dedi Zahit. O günden beri heyecan içinde olanlar, her gördüğünde isimsiz kahramanlar arar, güngörmüş yanlarında dedi İhtiyar Bilge. Büyük bir heyecan içinde bu seferler, her gördüğüne durum nasıl diye sormaktadır dedi Fakir. Dünya durmuştur sanki, vakit geçmek bilmemektedir. Merak, kaygı, kaybetme korkusu, kazanma arzusu birbirine karışmıştır dedi Deliler Şeyhi. Güneş battı batacak, yine doğacak. Tıpkı dünkü gibi, yarın da böyle olacak. Acaba kim kazanacak dedi Miskin. Heyecan onu beklerken had safhadadır. Ufukta bir gölge görünür, yüreği küt küt atmaya başlar. Toparlanır, heyecanla seslenir dedi Aklı Kıt Adam. Susuzluk beklemektedir suyu, gönüller razı olmaz. Ne var ki daha fazla dayanamazlar. Sabah akşam demez, akın akın yola düşer maşuklar dedi Seyyah. Sessiz, sedasız, baş başa kalır, nefessiz soluksuz anlar geçmek bilmez, zaman donmuş gibidir, o gün asırlar sürecek derin bir uykuya dalmıştır aşk dedi Garip Çoban. Günler günleri kovalar, mevsimler mevsimleri, nice aşıklara tanık oluruz. Sevdalar, kavgalar yaşanır, bir ademoğlu yollara düşer, gider de gider dedi Hırkasız Derviş.
Bilmediğini bilmemek..
Gönlündeki harflerin fısıldadıkları anlatıyor sevgiye özlemini. Yüzünü dönüp nefes aldığına inanan yanın bir dolu ademlerden birinin özeli. Her kelimede açlığının topraklarında olan tomurcuğun sevgisini ve hayranlığını da paylaşıyor gecenin çobanlarıyla aynı anda çarpan kalplerde. Her zamanki gibi yüzünü dön ince engin düşüncelerindeki biri olan o'na. Adım adım uzaklarda buluşma noktamız aşk. Yavaş yavaş çoban yıldızının peşınde yer alıyorken gece, yer açmanın tam zamanı her anına eşlik eden birisine. Gönlümüzdeki yeri bizde hazır olan gönüller güzel bir aydınlık yaratıyor. Hala eskisi gibi olanların nefesinde bütünleşmiş sevgiyle mutlu olmamak zor. İlk görüşte insanı çarpıyor, zamanda yolculuk gibi bakan gözlerden süzülenler geçmişten gelen doğal güzelliğini ve sakinliğini yitirmemiş eşsiz bir koy gibi. Biz kendimizi engin sokaklarına bırakıyoruz. Cümlesi bize yakın olanları sezdim ve bu hoşuma gitti. İçin için içinde olduğunu hissedenlerde farklı olduğu için de ilgisini çekiyor. Okuduğunda buluşan duyguların derinliğindeki dönüşümün, bir gecede olan her an isteneni çeken şey neydi? Olan bir şey seninle çok paralel içinde büyüdükçe yaşamasını savunuyor heyecanların. Güzelliğin sadece bir algı olduğunu, bir içsel dönüşüme ömür yetmeyeceğini anlatır özlemle dokunuşların. Bir cümlesi var, çok farklı olabilmenin tamda buydu dedirten, ilk cümle aşık olunandır.
Topluma uyma, Allah'a uy! ..
O gelecek, bekleyişlerim O'nun için. Şems vakti yandıkça uçan gönüllerin elleri ayaklarına dolaşır, mekanların hazzını duyumsayarak, dem dem adımlıyoruz geceyi. Sadece ve sadece uykuda olanların, cevapsız soruları madolyonun öbür tarafı. Her şeye dair söyleyemediğimiz, yaşayamadığımız fikrimiz var. Uykunun uyuduğunda uyanık kalanların arkasındaki güç ne? Farkında mısınız? Üzerinde düşünmeye bile vakit bulamadığımız ne çok soru var. Ne kendini, ne gecenin çobanlarını tanımlamaktan hoşlanıyorum. Sıradanlaşan güç ilışkilere rağmen, kendine saygını koru edeple. Tanımlaman gereken, saygısızlık nerede başlar? Sınırlarının farkına varırmısın. Mesuliyet alanınızı belirlemek için haddinizi bilin! Bir ağaçtan, çiçekten, böcekten, hayvandan, bir zenginden, fakirden çıka çıka insana varmak, bir yandan da insandan döne döne, hz insana çıkmak var. Uzlet için her insanın içinde yusuf peygamberden bir iz mutlaka vardır. Biliniyor sure-i asr'da içten içe beklemeyen, en çok ona benziyor O aşk. Bir daha ki gelişte çay da içebilecekmiş doya doya. Anına pek yaklaşılmış, az sonraymış ona göre. Dünyadayız oysa alem içinde, yüreğindekileri saçıp savurabileceğin, omzunda ağlayacağın gözlerini kapatıp teslim olacağın bir yoldaşsın. Nefesine sorsan imkansız der mi? En çok sana konuştu cümlelerım. Belki de bu yüzden iç sesinde beni az ileride bulunacakmış hissediyorsun.
Zamanın ruhu...
İhtişamın öteki adı, tıkır tıkır geçen ömürde bir buluşma. Ne anlam ifade ediyor nadir de olsa, işte cevabı. Nefes vermeden izi bırakmadan, hayli ince bir iş en keyifli tarafındaki sevgili edasıyla. Bu iş, sevmeyenin, sabırsız olanların işi değil aşk. Geceyi özel bulurum, gurur duymuyorum desem yalan olur anlatılmaz bir duyguyu beklemek, beni mutlu ediyor. Kalbe doğan ışık gibi, ilk aklıma gelen yerler çıkış noktam. Sevginin güncel hali gülün tomurcuğuyla tanınır hale geldi kendi varlığım. Sabahların vazgeçilmezi sevgiyle mayalanmışların enerji kaynağı. Sizde olan eksiklikler doğrunuzun erteledikleri. İsteklerini ertelemeden hayal et, insanın karar vermesiyle uygulaması arasındaki içten gelen hedefleri neyden besleniyor. Esasında kimse birbirini dinlemiyor ve herkes, kendi korunaklı hayat odasında yalnız konuşuyor. Ve sinem, aynası o küçük köşede kuralı bu sevgisizliğin. Oflayıp puflarken, bir arzu odağı çeşitli halleriniz. Tıkış tıkış köşelerinde naif duygular yoğunlaşır. Zamanın ruhunu taşıyor geçenin çobanları. Az ya da çok gibi gezinen mutsuzluk, kendini göstermiş gibi görünüyor, sokak kalabalıkları bir parçası. Öyle ya da böyle önemsiyor, kendini yetersiz hissedenler. Yenilik dediğim şeyi buradan başlayarak tanımlamak gerekiyor. Görememesinin nedeni kendiyle dolu olması, bilmediğini kabullenmiyor. Birbirinin farkında değil, bir başkası her ikiside, vay hallerine!
Yoksulluk...
Sevginin meskeninden uzak yaşamlar, sonunda sırlarıyla birlikte gömülür oldu buyurdu Pirim. Her an derine, daha da derine itilen duygularla, kendi hikayemizden koptukça yalnızlaştık ve şimdı her zamankinden daha çıplağız dedi Mirim. Peki ama şems vakti içimizden biri, hem de en yalnızımız yalnızlık oyununu bozup bir sırrın peşine düştüğünde ona eşlik edecek cesarete sahip miyiz? Aşk hevesiyle dedi Seyyah. Sevdası içinde çıplak ve yalnız kalmış halleri böyle bir yolculuğa davet ediyor, akıl erdiremedim, inanır mısınız? dedi Meczup. Bu garip divan galiba bitmeyecek, valla gülmeyin binlerce sayfa olmuş ama daha ortada hiçbir şey yokmuş gibi geliyor, belki de kabirden duyarım cümlelerin meşkini dedi Garip Çoban. Sadece iki cümle, hayatta ilk akla gelirken, ama artık öyle olmuyor. Bir büyüsü varmış gibi gelmiyor, seni seviyorum kendini yapayalnız buluyor artık dedi İhtiyar Bilge. Su ne yapsın yanmışa, körü körüne yaşayanlar yüzleşmek için konu bulamaz, not ettikleri ve karşılarına geçip seyrettikleri üryan yanları yoktur dedi Deliler Şeyhi. En büyük ayıplarımızı sır edip susamayanlarla baş başasınız. Vicdan istismarı, gönül terbiyesi için biraz ucu kaçmalı ötelere gitmeli dedi Zahit. Anlayan böyle anlamalı, gezer olur diyar diyar, saygıyı hak eder. Hisseden bu kadarını hisseder. Baş başasınız daha enel hak demeden durdum kendime, kalpleri usulca teslim almak için uğraştım dedi Hırkasız Derviş.
Ç/ay rengi...
Ufuk çizgisi belirsiz karanlıklarında, yoksa sen o musun buyurdu Şahım. Engin lacivert gökyüzüne bak mizanın bir gönülde o sun sen dedi Pirim. Kim sevmez birleşmeyi işin için her nefeste aşk varsa dedi Mirim. Bir kenara durup olup biteni anlamaya çalişanlar, ne aradığını bilenler dedi Meczup. Her şeyden önce aramak lazım ama; pek az şey ödeyerek çok şey alabilirsiniz şems vakti soru olmayınca cevaba da gerek kalmıyor dedi Garip Çoban. Oysaki doğrudan kalbine uzanmak istedim, şeylerin anlamı üzerinde düşünmek için dedi Zahit. Zahmetsiz edinilmiş her kanat, aslında doğru ezbere peşin cevap kaderin gibi dedi Miskin. Arayıp durduğumuz şey, bir cümlede izah edilebilir derecede basit bir şey olmayabilir pekala dedi İhtiyar Bilge. Bize bir şey olmasın, sermayemiz varlık alemindeki faziletli kişiler gark olduğumuz dedi Deliler Şeyhi. Etrafta güzel şeyler yaşanmıyor ki, böyle bir kusurla kendini ifade edebilmesi sevginin zor, herkes bu süreçte bundan nasibini alıyor dünyaperestler dedi Aklı Kıt Adam. Şimdi kalbin ve bedenin fiilleri ondansın ya da bundansın diye ayrılıyorsun kendinden, içinde olduğum için bazı şeyler sınırlarını zorluyor dedi Hırkasız Derviş. Oraya bağlanınca hakikaten içimden yazık diyorum teslim olamayanlar çok şaşırtıcı yaşamları dedi Seyyah. Bize ne kaldı sizce? Galiba bizdekiler bir noktaya gidiyor, derdim de yok dedi Sufi. En zevk aldığım şey okumak için düşünmek.
Aşk ve güç çeşmesi...
Kimin nesidir, her şeyi biliyor, herkesi tek tek tanıyor. Ve neye ilgi duyduklarını suretlerin, tahmin etmiyor mu? bu aşk. Varlığı hem mutluluk hem acı, hem huzur, hem de endişe veren, bu aşk. Boşluklarınızı doldurur, düşüncelerdeki hafızanın rüyasındaki beyazrenklerin,nasıl oluştuğu gönül cihanının ruhuna karışan, bu aşk. Buz gibi gerçektir hayat, değeri karşıtları ve birlikte bulunduğu insanlar tarafından taze iken yeterince idrak edilmemiş bile olsa, zamanla özel olmaktan çıkıp, sevgilinin şuuraltına dönüşen, bu aşk. Biliriz ve hissederiz, ve bu kalbe çok da yakışır içinde yürütür, bu aşk. Sevdikleri, çağırdıkları, inadına karşı çıkıp savaştıkları ruh-i, beden-i'den, dönüp durup dokundurduklarında var olan değişmezlik hüzüne kulak veren, bu aşk. Ki varlığının denemelerini de bu ruhla dokur, bilgi, sevgi, görgü, yetenek kadar göndermeler ve yol göstermelerle örülü olan, dinleyene, görene, anlayana bir parçası kalan, bu aşk. Aşka sevgili olmak, düşman edinmekten geçer diyen garip çobanlara bile olsa gülmeyi ve güldürmeyi sevdiğini itiraf edecek kadar gerçekçidir, bu aşk. Dahası haklıdır pek çok haklıdır; hüznü bilip de sevinmeyi bilmeyenler arasında, geceyle konuşarak, gündüzle susarak düşünmeyi öğreten, bu aşk. Gönülden gönüle mutlak yollarını arayıp bulmalı. Kaldı ki, sevgiyi özlemek, hem unutmak mümkün değil, hem de sevgiliye şems vakti ilga etmek zor değilsede, sunduğu öz biraz da budur, onun tam karşıtı olan birisi, bu aşk.
Yok iken var..
Ya sen olmayıpta kim olsa gerek der meczuplar şeyhi. Dünün muhalifi, sevginin üstüne üşüsüp kalmış, şüphe bulutlarından sıyrılarak, günün birinde reddediyorum dediklerin, ilerde çok daha anlaşılacak, sevileceksen aşk adına kaygı yok. Birçok çıkmazla boğuştuğumuz bugünümüzde, hiç değilse sevgimiz gerçekten de hak ettiğimiz cem'lerde, değere usul usul kavuşuyor dem dem O'na gidenler. Ben dediğim sen'sen aşk diline kavuşturur bu ruhu. Dost yüzüyle bakanlar sadeleştirmiş muhabbetleri. Sen kimsin diyenleri, teheccüd vakti kabir başında özlemle bekleyenlerdenim. Ruh üfleyen dün günde aşkla önce aramış maşukunu, bulduğunda habersizmişim benden. Bir de bilinmeyen beni yaşamla donatıyor. Eşsiz yazılan divanlarını okumuştum. Nice zamanlar öncesinde kaleme alınmış aşklar ve çirkinleşen, çirkinleştirilen sevgilere dair çok acı ama, aradan geçen onca zamana karşın, sanki bugünü söylüyor, bugüne ses yöneltiyordu. Besbelli, aşkın hayreti s/öz sahibi olanlar, hiçbirini okumamışsın, seninle perden alemin en güzel şehri hala. Başına neler geleceğini önceden söyleyen cilve-i ilahiyi hala duyamıyor, göremiyorsan geçmiş ola! . Veda haccının sohbetine nail olamadığını, kabirde yüz yüze geleceğini söylemem yersiz. İntikal et engin bir gönle, kırk yıl evvel kırk yıl sonra muhabbetini tat. Yarım yamalak değil, bir de umutlandıysan çocuk gibi sevindirir aşk, eşsiz muhabbet hayal olmaktan çıkıverir
Anılar ve tanıklıklar...
Tutundu açlığımız bi uçtan kirlerimize. Huzur hissi kayboldukça, yetişkinken yanlış muhabbetlerde kalıyor insan. Engin bir gönül sizi sadece kendisine götürmez. Dem dem demler divanında sevgiyle, kendi içinde yolculuğa çıkartır. Anıları, duyguları, esinlendirir, kanaatleri pekiştirdiği gibi hayreti de çoğaltır. İnsanların sizi sevmesi, rahmanın rahmetindendir. Gayret göster huzura gelmek için, gönlün koridorlarını adımladım, dışında durdum, gittim geldim odalarında gezindim. Duygularını buruşmuş kağıtlardaki harflerden topladım. Kalbinin seslerini aklın ormanlarında gece boyunca yollar aldım. Döndüm kendi yarım odama, o odanın adımlarına en sonun da itikafta ibrahimi iç sesine kapıldım, kapandım gönlün tavafına. Bayatlamış mayayla mayalanmış yürekler iddiasız. Alabildiğine alçakgönüllü olanlar ilkten kabul edilmiş meşkte. Surette görünmeyen kimliğini her zamanki gibi saklayan, inadına saklayan, hep saklayan bir aşk bu. Tepeden bakmadan yol gösterir ki, derin izler taşıyan gecenin çobanları. Bir eşikte buluşan gönüller, belli ki sevgi ve saygı yönünden de oldukça etkili olmuş. Kendisinden beklenen büyük sıçramayı gerçekleştirip gerçekleştirmediği isd ayrı mesele. Evrenine çağırır kavuşmalar, başlı başına bir soru çünkü bu aşk. Teni için güneşlenenlerle tanışmanız çok zordur. Hatta ve hatta, son derece zarif ve beklenmedik derece kesindir sizi sizde bekleyen.
Y/ok'muydum sormadığım yerde...
B/akıyorum gönül sayfaları deryaya ait olanlara teheccüd vakti. Zahmet ve yorgunluk verme bedenine sevgin yoksa. Sırrın hikmetine biat edenler, doğru okumalar yapıyor geceleri. Sorun çözme üzerine kurulmayan ilişkiler zamanın ruhunu ortaya koyuyor. Muazzam bir tehdit var yalnızlıktan, derindi hissettiklerim. Kendini yok etmeyi seçer olabilmek bıçak sırtı aşkla. Hak uğruna can verenler nerde? İçinde dem dem demlenenler, kurban ederler can alıcı varlığını. Şahit olanlar dışında sembolizedir herşey. Razı ol sevgilinin vekalet ettiklerine, her an kurban ol o halinle bile. Bir kere yenil ilahi muhabbetle, sonra önüne geleni her şeyi yen, şems vakti candan geçe geçe. Bana gelmeni sessiz sedasız bekliyorum, bir nefes yaklaşıyorken nefesime yeşilim sana. Bir çığlık mevsimlere fırlar, akşam güneşi suda nasıl yanarsa öyle yanıyorum tenine. Suyun tene düşüp, tere dönüştüğünde tutuştuğu sesi gibi özlemle her öpücük kalır ya birimize. Tenimde yağmur sana b/aktığımda suyun bakışı sözcüklerimi benden öte. Belki de kendini hor görenlerde hayatını değiştirecek insanlar gelir, yüreğine neyin var? diyenler toplanır. Çünkü sen bana ruhundan gelen kelimelerle konuşuyorsun. Toprağın yağmura el pençe divan durduğu hal gibi sözü uzatmaz sessizliğim. Bir defa karşıla, sen benim kaç asırdır s/aklımdasın? Sor hangimiz gönlümüzün bekçisi, ilk seslerin kapısına bıraktıklarımızla. Dökülüyor her gece terinden duygular, susmak yerine taşarım içinden suyun.
Hepsi bu...
Kusurlarınızı kınamayın, yaşananlar açık bir pencere, fakat söylediğini bil, haksız olduğunda ısrarcı olmayanın sevgi tarafı, bu aşk. Layık olan cevheri verir ve bizler ancak görmenin tadıyla kavuşmanın tadını alabiliriz. Ağır ağır yol aldıkça şems vakti gizemine toz kondurulamayacak, hepsi puslu bilinegelmiş dışında özümseye özümseye gönül çemberini kıracak iştah açıcı bir halin üryan bekleyişi bu aşk. Gönül heybemdeki harfler ikna edici bir dilde soluk soluğa keşfedilen bir gerçek aşk okulundaki, bu aşk. Bugün de hergün gibi derdimin getirdiği dostça, sevgiliye karşı hiç sönmeyen bir tutkunun teslimiyeti, bu aşk. Düşünemiyorsan dùşündürmeli zamanı gelmemiş düşünceler, kaç köşeli çağa uyan yanların neyi besliyor sancılarınla, acıkmış anın büyüsünde, bu aşk. Dirilmek için unutulmak, görünür olmamak için sen gelmelisin var olmaya, yenilginin sırrıdır geri dönmemek için gitmek kendine kucak açmak için seninim demen, bu aşk. Ezan sesi aç kalmışların manası, ya uykudaysa gönüller gözden kaçmayanlar arasında ramazanlarda ne değişir, değişimi nerde aramalı değişemeyenleri açta görsen, vesile kılan sevgiyle karşılıksız borç vermeyi kolaylaştıran, bu aşk. Gel beraber diyebilmeli varlığına güvenerek insan, çaresizlik zinciri içindeki duygularla nasıl konuşursun, sen seni aldatsanda, olma yolunda en mahremin, bu aşk. Beraber olduğunuzda kendınle, ötekine vermeyi isteyenler, kendinden geçerek kendine gidenlerin yolculuğu,bu aşk.
Âh keşke..
Ve senden can istiyor can. İç yüzünü dış yüzünde gizlemeye çalışanlarda, alevlenir an gelir. Gözlerini sımsıkı yum, gönül vezniyle dem dem çıksın dualar. Nur elçisine dost olacaksa selamlar, ne mutlu o kalbe. Aşk doğdu yenıden sen geldin. Dahası vakit kaybı diyen gizli yüreklere saldım kelimeleri. Vardır elbet vardır doya doya susanlar. Umudunu hep diri tutarlar, bulamazsam seni deselerde aşka dair benim gibi s/özleri. Karanlığın dokunduğu temaşalarda, bazen bir şeyı anlamak için defalarca tekrarlamamız gerekir duaları. Bugün aslında dündü diyen, zuhal yıldızına yedi gece aynı yere gitmesi gerektiğini kim söyledi. Günahlarından şikayetçi olanların hekimi ölümdür. Sorusu hep yanıtsız kalanların yalnızlıkta her gece bir içkisi var. Haftanın günlerini ayırt edenlerin arayışları, yedigünde kaç gün sürer? İlk dikkatinizi çeken şey, aşkın şarabı gibi gerçekten de her gece tanıştığı benini bir önceki sanıyor ademoğlu. Birlikte yok olmak arzusu, tek eylem aşkta. Yedi gecesi var yok olmanın sekizinci gecesi teheccüd vakti aşkın diliyle. Ve yapabileceklerimin sınırı olmadığına kendimi ikna ettiğimde gecenin dilini keşfettim. Bir tek sana sahibim, birer birer yanıyoruz ya. Ey sevgili! Ama şunu bil ki, nefesimi besliyorsun, engin yüreğinle. Bir andır ki, vuslatla tüm anlara anlam veriyorsun. Hakikate ermek için kapında bekliyorum çilemse şems vakti. Sezişlerim dualarımın toplamı mı? Yürürüm sırların sınırına,sırrına savuransın.. y.ed.
Engin DemirciKayıt Tarihi : 7.11.2014 20:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ya Rabbî! Sana vesile olan sağlığı, seni bol bol tesbih etmek için istiyorum.Ya Rabbî! Bana, ne Senin zikrini unutturacak, Sana olan şevkimi söndürecek, Seni tesbih ederken duyduğum lezzeti kesecek bir hastalık; ne de beni azdıracak, şer ve kötülüğümü artıracak bir sıhhat ver.Ey merhamet edenlerin En Merhametlisi! merhametinle bu duamı kabul et. Hz. Pir Mevlana k.s.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!