Bir zindanda görüyormusun halini? ...
Zaman zaman ben iyiyim putuyla uyum sağlıyor gibi görünüyor dünyaperest mütmain olanlar buyurdu Şahım. Varlığınla yanaşır hale gelmeni, engelleyen harap olmanı isteyen kim? dedi Pirim. Allahın ve peygamberin istediğine hayat hakkı tanımayan, zalimlerin en kötüsünün putlarıyla açık açık dost olanlar kim? dedi Mirim. Rabbinin ayetleriyle, putperestlerin duyuruları arasında kalma dedi Meczup. Gönül mescidiyle benin arandaki engeller koyandan kurtulup mutlaka sevgiliye ulaşmalısın dedi Hırkasız Derviş. Ne derece buldun dünyada, engin bir gönülü tavaf edemiyorsan dedi Zahit. El alem ne der demem.Gönlümle gittiğim heryerdesin sen, benden önce oraya gitmiş, bir bende buldum seni bekleyen dedi Garip Çoban. Oldukça derin ve katmanlı okunmak istiyor dokunduğun her sayfan dedi Miskin. Bir insanın kendine egemen olamaması ve kendi yüzünü sembolleştiren görememenin nedeni nedir? dedi Aklı Kıt Adam. İç çatışmalarından, duygu durumun ne derece bağımsız, parçalanmış bir ben'e dönüştükçe dedi Fakir. Bazen uyum sağlayamaz insan kendine, bir nokta var ki, o an kendini kendinden soyutlayıp seninim diyerek hislerin boşlukları doldukça sevgiye yöneliyor teslimiyetin dedi Deliler Şeyhi. Ve birçok çelişki eleştiriyi de satır aralarında incelikle, sezdirerek sımsıkı sarılanlar biri için kendi bedeninden mi çıkarmı çığlığı mutluluğun dedi İhtiyar Bilge. Son söz olarak,çok şeyi sorgulatan içindeyim ister istemez
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta