Görùnmeyen detaylar...
Birbirine tercih ettiklerinle neyi suistimal edersin. İçinde kim var bir bilebilsen, kaderi şikayet etmezdin. Gecenin mateminde iç içe geçenler gölgede kalmıyorlar. Hayal ve hayal kırıklıklarının toplamı olan ilişkilere tanıklık ediyor suretperest kalabalıklar. Kendini öğren ki, şıkayetin bıtsin hep yeniden buluş sevgi(li) nin sinesinde. Esrarengiz mi sanıyorsun kendini, uykunun uyuduğu vakitlerde şerha şerha ruhları getiren gecenin çobanlarından dinle birde kendini. Detaylıca tanıma fırsatı sunar şems vakti görülen rüyalar. Hatta daha da ciddi bir tür birlikteliğinden söz etmek mümkün. Her şeyden önce ileride ne kadar enginleşebileceğinin bir işareti ilham veren arzuladığın yaranın. Son derece keyifli bir okumasın, kuşatanların gurbetin ve farklı pek çok şey baştan sona tek kişi olarak konaklıyor yüreğıne. Başka hiçbir şey ki, henüz düşündüğünde kayda değer öykün olmuyor. Rahatlıkla söylenebilir sevgi daha sade ve daha içten yaşanabilir söylenecek sözlerinle daha ağır hisseden yürüyecek aşkın visaline. Yaratılan his olarak hiçbir benzerlik olmadığı anlamına da gelmemeli sevgi. Son sayfanı çevirip sözlerin en güzeliyle daha çok şey okumak istiyoruz. Belki de elde edilebılecek beninle ve beni hayran bırakan yanın geceden pek çok ödül almış. Tıtrersin içine daldıkça, tanımak ondan haberdar olmak bahçelerinin kapısını açık bırakırsın. Ne buyük bir mutluluk hissettiğimiz.
Ah sevgi sana ne haller oldu!
Kimim ben? Değişiminin önündeki en büyük engel, sensin. Ve hayatınızı hiç fark etmediğiniz, algılamadığınız biçimde gösterebileceğini hissettiklerin seni niye hayata bağlıyor. Yaşayamayan insanların tiyatrosunda ölümden öte hayatlar, birde cenneti istiyor. Fark ettiğinden, çocukluğunu alıp oradan uzaklaşmaktan başka çaresi kalmayanlar için amelle iman dengede olmayınca, taifte taşlanan sevgili gibi inandığını yapmalısın. Yaşadığımız hayatın, nereye götüreceği belli değil mi? Hiç birşeyi görmeden, Ahiret bizim deyip, dünyayı kucaklayanların müşriklerden farkı nedir? Aşkın duası engın gönüller arasındaki sonsuz sevgiyi içeren bir mekanda bekler seni. Kendi sapma noktaların seni ortaya koydukça, sapıkların sapıklığı ortaya çıktıkça, sevgisiz bozuk kalplerle bu halimızle nereye gideriz. Kendini inkar eden dünyaperestlerde işleyen farklı bir tat ortaya çıkıyor. Her cümlesinde selamlıyor tefekkür, vakit bırakmaz kendine, gerçek hayat olmadığını hissettiğimiz hiç şaşırtıcı değil. İnsanın hep bildiği konu edilir sohbetlerinde. Düşünenler farklı bir b/akışla, rabbinin kitabını arkaya atmadan yaşıyorlar. Eğer bir şeyler yetiştirebiliyorsanız, siz de o işi yaparsınız. Umursamadan yazanlarımı okuyorsunuz? Bu yüzden başaramazsın sen olmayı. Gerçek hayatın dozunu artırarak sınırlarını zorluyor gecenin çobanları. Dünya burası eline geçiremezsin hiç birşeyi, kusurunu bağışla kendıni sev.
İman olmazsa amel olmaz...
Ömür diyorlar bitmez tükenmez dertlere dalıp çıkıyor, anılarla hesaplaşıyor hz insan buyurdu Şahım. Hem yenilip hem kazananlardansan hiçliktir varlığın dedi Pirim. Ağaçlar, kuşlar, çiçekler ve toprakla buluşan yağmur tanelerinden öğren çocukluğu dedi Mirim. Edepi kaç kişi edep edinmiştir, kendine insafsız olanlar arasında dedi Meczup. Türlü çirkinliklere ragmen, hazırlanıp yola çıkan gecenin çobanlarının kervanı, kim bilir şems vakti hangi zenginliklerle dönerler dedi Zahid. Uykuyla uyanık halinde ne işittin dedi İhtiyar Bilge. Zorunluydu, gönüllü oldu onun kapısına giden boş dönmüyor mutlaka engin gönlünde bir kandil yanıyor dedi Garip Çoban. Manevi ve maddi nüfusu artanlar kimlerle dostluk kurabilir dedi Miskin. Hayırlı arkadaşla olan hayra kolay ulaşır, devrin sevgisizliğine rağmen dedi Aklı Kıt Adam. O ikisinden b/aşka kimse güzellik ve sevgi mana güneşi olarak doğuyor iman sahiplerine dedi Fakir. Gönlüne ekilen nedir? Büyük sırra mahrem kılındıysan, aklı selim dostsun bir solukta, sana gelen haberci yüreğine sadık ve bizzat seçilmiştir dedi Deliler Şeyhi. Yüreklerde huzur bulanlar karşısında gördükleri surette fark edilmeyenlere, aşkın izzet ve ikram teklif olanlar mücadele gücüne ermiş ve her şeye boyun bükerek huzurda dururlar birbirlerinin omzuna yaslanarak ortaya çıkmazlar dedi Hırkasız Derviş. Yaşadıkları rüya değil, apaçık bir gerçekti, sır uzun süre sır olarak kalmaz
İlk kişi...
Ve ister istemez sevgiye çok ihtiyacımız var. Batılı hayat tarzına hızla adapte olan insanlar arasında mesele gönül sofrası bulmak. Duygusal engellerin seni huzura götürmez. Denemeden bilemezsin değişmenin guzelliğini, buluşmalısın kendinle, heyecanını bitirme. Sizin sizdeki değerinizin ödülünü sevginiz belirler. Zor olanı keşfettikçe, sevgi seni hayatına geçiriyor kolaylaştırdıklarınla. Hep ilgimi çekerdi büyüktü gece. O ne özen, her sabah o kurar geceden sabahı ve insanın aklını başından hep alan rengarenk sesler, renkler. Kısacası hayalin yoklayabileceği her şey oradadır. Ne içeride ne dışarıda kalacak hangi ruh uyanacak en iyi o bilirdi. Aşkı kalplere kendisinı sunan bir ve en seçkindi, şems vakti maşuklarla doluydu. Onca zamanlık dünyada ihmal edilmiş seni bende yasatan neler var neler. Her ne kadar sensen, yüreğine fark getiren şüphesiz bir ben var. Bir sırt dönüşü kendine uzak kalışın. Fedakarlık mayalar kalpleri, koruyucusu sevgiyle yaratıcıdır dokunuşlar. Eğer, bu kendi içlerinde kat kat derinleşen aşklar olmasaydı, kasıp kavuran saf ve her geçen gün isteyen özlemlerin biri bugün dermiydi engin gönül. Bir tutulma sergiler, cesurca dile gelen isteklerde boğuştukların. Hem heyecanlanmış, sevinmiştin b/aşka güzel akşamlarda yakıp duran yanında şimdi gel diyen konuksever. Gördüğün ilgi genişledikce genişliyor. Hiç mi hiç umursama öyle ki bir avuç mutsuzluğa sığınma.
Ölümle boğuşurken...
Kendine karşı alışkanlık haline getirdiklerin hayat basamaklarını çıkmanı zorluyor. Üslup ve tarzın psikolojini yargılıyorsa, sevgide cesaretini kırıyor demektir. Vahşetin çağrısı neyin devamı, katıksız sevgi ademden önce göz kırpıyordu; neşelen biraz. İnsanın sığınabileceği yegane yer, sevgilin duadır. Ve bir gece vakti fark edileceksin y/ok(s) unu artık hiç bir şey umurunda değildir. Nefes almayı güçleştiren mutsuz insanlar, suretpest ilişkileriyle bir şeyi umursamayacağını işaret ediyor. İnanç ve sevgiyi de göremeyecektir yolda eylenenler. Ve iç konuşma devamlı akışta olanların dışı değişmez. Ahlakına, suretini süslemek güzelleştirmekten fazla zaman ayırandır hz insan. Katrenin içindeki ummanda suspus olanlara o an hiçbirimiz inanamadık. Ve deminki gülümseyişler silinip gitti, hemen tekrar okumalıyım diyordum geceyi. Gerçi neye yarayacaktı, hiçbir şeye yaramayacağını sessizce söylerler feryatlarıyla gecenin çobanları. Fakat dertler hayatı anlatacak sözcüklerini yitirmiştir! Hayat ne kadarsa sözü yarım kalır, tanımak isteyende. Yaşamak istiyorum diyordu yüreğindeki fısıltı. Kaskatı, avare, başıboş ama doludizgin yüreklerimize ruh üflemek için, keşke okunsa seni seviyorum diyebilmenin manası. Ne var ki, kulağa hoş geliyor ama okuyanı ürperten, öyle parçalar var ki, kaynaştıkça sonsuza kapılıp gidersin. Kıskanır sınırlayan tavırların seni senden uzaklaştırır itiraf edersin beş vakit huzurda.
O kalır işte y/aralarda...
Hicret etmeseydin beklemek zorunda kalırdın, aynı kişi olamazdın buyurdu Şahım. Yapacak b/aşka birşeyin yoksa, içine dön ve bekle seni kendinde, alnına yazılan senindir dedi Pirim. Dilleri tutulur, sakin ve derin sular gibi akanların halleri gizemli olmayanın gizemi dedi Mirim. İçimizin yoksulluğuna yakışan tek şey, buluşmaya yeminli aşk-i bir kucaklama dedi Meczup. Her düne gelmen lazım herşey giderken, gidecek yerin yoksa sen ve ben mutluyuz gülümse ben aklına gelirsem dedi Hırkasız Derviş. Farkında olmayabilirsiniz ama o büyük randevuya herkes gelecek nasıl olsa dedı Zahit. Gönül tepelerindeki kadim sır'dan gelen rastlantısal olamayacak kadar doğal, manevi mıknatısın etkisiyle ruhların dayanılmaz arzuyla şems vakti başbaşa kalması dedi Garip Çoban. Hepimizin başına gelebilir sıradan ve yadırgatıcı şeyler, sıradışı bir yazgı, sınırda bir yaşamda, engin bir gönülü ısıtan aşk hikayelerini kim sevmez dedi Miskin. Eğer öyleyse biz bize inanırız diyen hepimiz nelere becerimizin olduğunu buluruz ve onu yaparız, kendi hayatını gözlerden ırak tutmaya çalışanlara soruyorum da sevgiyle diye açıklar dedi Deliler Şeyhi. Kendine kuş arayan kafes gibidir sevgi dedi Aklı Kıt Adam. Karşısındakınin hayatında birer ilk olmayan sevgililerin birbirleri için yeni sohbetleri yok sevgide dedi Seyyah. Pekala gelip sizin de bir gününüzü yazabileceğiniz, ansızın ortaya çıkar ve b/aşka oluverirsiniz.
İnsanın elinin uzanamadığı...
Soluğun mucizesiyle buraya kadarmış kendine uzaklığın buyurdu Şahım. Bir ses ben senin bir ömür boyu müezzinin, sende benim imamın olsan diyor duyuyormusun dedi Pirim. Bazı insanlar sevgisizliğini ilişki kuramadığı yan rollerle doldurursa nasıl olur hayatı dedi Mirim. Bir hayatı nasılda kolayca harcıyabiliyor suretperestler dedi Meczup. Lafa başlayan çokbilmişlerin tanıklığında, suça bulaşmış yanı neredeyse yok ademoğlunun dedi Zahid. Şefkatli olmalısın zindan olan hayata rağmen acılarına, acı acı yinede gülümsemeli düşünürken gül dalında bülbülü dedi Miskin. Yalnızlıkta büyüyen kaderin cilvesi sanılan yaşamlarda dostu olmayan ebeveynlerden oluşan topluluklarda çocuklar kim dedi İhtiyar Bilge. Her an yanıp külü dumanı olmayanların, her nefesinde mutluluk yaşayanlar kaç kişi dedi Seyyah. Yıllarca parçalara bölünmüş duygularla yıkılış sahnelerini hepimiz izliyoruz insanın, kendine ayaklanan suretleri sevgisizlik birleştiriyor dedi Aklı Kıt Adam. Buraya kadarmış denilen b/izlerin sesi, hangi birleşmenin ardından gelen büyük ve güçlü bizi yaşatır hep dedi Hırkasız Derviş. Gözden düşmüş şehirlerinde kalan sokak arası duygulara tutunmaya çalışan, tanımadığımız suça batıyor büyük buhranın mimari insan dedi Deliler Şeyhi. O sık duyduğumuz çok da etkilemez olmuş bizi, şimdi sevgisizliğin artığımı olduk, kendine kendinde yer edinememiş olan nasıl histir? dedi Garip Çoban.
Gece'de gece yarısı...
Amacımız sınırları aşmak güzelliklerin en yüksek noktasında, çızgiye dönüşmek için onu izliyoruz. Kimi insan sorumluluğunun farkında, hayatın ve aşkın ona verdıklerini sessizce alır. Bulunduğu konumu çaresizce kabuller, arzularından, hayallerinden, özlemlerinden vazgeçip biz teşekkür ederiz. Hayatın akışına ayak uydurmazlar, kimi insan ise yaşı kaç olursa olsun, memnuniyetsizlik ve mutsuzluk hissetmezler. Hiç çekinmeden kaderini çizer, sevgiyle korkusuzca. Ne var ki, çocukluk düşü hayatı boyunca peşini bırakmaz, seneler sonra da olsa aşk yakasına yapışır. Yalnızlık yerine birliktelik galip geliyor. Hislerine de tercüman oluyor, farklı insanların huzur içinde bir arada buluştuğu yer şems vaktinde. Hasta mıyız, anormal miyiz? Diğer insanlar gibi olamaz mıyız? Ne bir ses, ne bir nefes var soğuk dudaklı çok solgun yaşamlarda amacı aşıkların saadetini bozmaktır. İtirafların yıkıcı gücü dünyaperest yaşamlara yansıyanlar baş edemez olmuş yalnızlıkla. Yakınlık kurduğu olsa da hiçbirinin sevgiye karşılık veremeyen ilişkileri duyguların yıkımına sebep olmuş olanlar dünyalık deliliğin sınırındalar. Sevgiye inancını yitirmiş olanlar, kendiyle karşılaşamadan model figürüne dönüşmüş. Değişken ruh durumları ve ölümcül olmayan güzellikler ile şeytan arasında kendini tekrar eder yalnızlık. Sığındıkları suretler felaketleri olanlara, şefkatlidir duada olan göçebeleriz.
Estağfirullah tövbe. .
Ne var ki, hayata, sevgiye, insana, can taşıyan duyarsız her ortama sesleniyor ötekiler. Sözü yarım kalır seni seviyorum diyen bir ses duyunca gökte şimşekler çaktıkça kıskanır. Sonsuz inceliklerle örülüdür, bu denli yürekli sevgiliyle kaynaşanları okuyanları bile ürpertiyor. O kadar ki, yağan yağmur damlaları sel olup akmazlar. Bir gün göklere çıkarır duaları, duyuşunda, düşünüşünde bir aşk hıkayesi mekik dokur dem dem. İşte kıyamet koparacak cümleler eklenir, ne olursa olsun. Alnında besmele durur, sen bir kenara çekilmişsin aşkınla ağlarsın. Kim seçti engin bir gönülde dualarla mışıl mışıl uyumana. Ne kadar solgun ve gücenmiş halin, müjdeler getirir uyandığında gecenin çobanları. Hayli meraklandı halin halinle, o günde bu masum halini tercih ederim dedi bir ses. Sevdirenler mahsun durur o saatte. Zayıf ve güçsüzdür insanın kalbi, neye karar kılsa yalnız bırakır merhameti. Bir adım daha at, korkma daha yaklaş kendine. Öyle yakın ol ki, benimse muradımı sen bile bilme. Söyleşmeyi sevmeseydim muhatap etmezdim yüreğine yoksulluğumu. Bir dost edin dünya bir avuç toprak değil mi? Canıma canan sensen, derdime derman yine sensin. Mahzun olmamak için yüreğinden açılsın seherde sana layık olan avuçlarınla esirgeme gönülden duaları. Sıtk ile gelirler şems vakti, entel melekül kadir ile hoş safa irşad ederler gönül cemalini. Eylemez dünya aşıkları, besledikleri huu'larla hepsi O'ndandır derler susarlar.
Aynı mahalleli çocuklarız biz...
Sıkıntın varsa üzülme, biraz sonra ne olacağını bilmiyorsun. Şems vakti söz dönüp dolaşıp aşk seferine geliyor ve büyük bir parantez açıyor engin gece yüreğe. İnsan derin duygularından kaynaklanan şeyleri yazmalı, yeni sarsılışlarla karşınıza çıkmaz yaşanmış kalabalıklarla buluşmalı. En önemsenmez sandığın yanın erken ödünç almış yalnızlıktan. Öyle anlaşılıyorki dünyaperest yaşamlar, hayatla ölüm arasında asılı durmuyor mu? O hiçbiri gözden çıkarılamayacak kadar parlak görünen gecenin çobanları, sis içindeki yetimin yüreği gibi yanarlar. Her şey alacakaranlıkta, birdenbire aşk tadında bir üsluba bürünür. Mahlubuna talip olanları görmelidır gönül samimi bir üslupla, bir daha dönmeyi düşünmezler dünya avlusundan çıkanlar. Sırrını koruyanlara nazar edenler hep murakabedeler. Bir aşk kalıba sıkıştırılamaz ya da bir sınırın içine dahil etmeniz mümkün değildir. Onlar, Rabbim benimledir, beni görür, sever, duyar, yardım eder derler yürürler maksuduna. Bu yüzden dünyaperestlerin sizi sevmesini hissetmelerini beklemeniz yersiz olur. Onlar, aşkın sadık aşıklarının ibrahimi çocukları, kalplerine selam selam s/özüne mührünü bıraktırmak için soruyor ahdevefayı. Her seferinde engel tabii dünya yusufi gönüle, geçer diyorum, geçiyor da ama yine geliyor. Alnımıza dayanmış aşk, belki de hüzne sarılıp kalbe indirmelı kuyuları. Hayran olan anlasın bizi davud-i seste, bazen sessiz eyüpce sabırla, bazen acı çeken meryemce, bazen pişman olanlar yunusca, bazen pusuda bekliyor umman olan isa, her an seven anlar bizi yakupça. Ve gönüllü günler diliyorum, hep yeniden aşık olan gonca gül gibi ahmedi mahmuda.y.ed
Engin DemirciKayıt Tarihi : 24.8.2014 17:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Biz birleştirmek için geldik, ayırmak için değil. Hz. Pir Mevlana k.s.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!