Garip Çoban Divanı.... 42.... Engin Demirci

Engin Demirci
937

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

Garip Çoban Divanı.... 42.... Engin Demirci

Duyguların doğum sancıları...

Kim mütevazi ve dürüstse aşk ona özen gösterir, gerçekten daha gerçek kalbın derin üzüntüler duymasına neden olur dedi Pirim. Dünyadan biraz geri çekilerek düşünelim şems vakti dedi Mirim. Anlaşılması gerekenler ruhuyla da her zaman gerçeğe aykırı bir şey söyler, sevginin adabı dedi Meczup. Gelin görün ki, o gerçek olmayan şeyi göremeyenler her zaman gerçekmiş gibi yaşar dedi Zahit. Sözsüz bir anlaşmadır aşkın sokakları, o sokakları anlatıyorsa gece, o sokaklar bildiğimiz sokakların benzeridir, başka şeyler değil dedi Hırkasız Derviş. Gerçeğe uygun bir tasarım, maşukun ki kolayca örtüşür dedi Sufi. İster istemez kendinı yaratma biçimine koyanlara tam öyle olmadığı uyarıları, gerçeğe sahicilik kazandıran çevrenizde çoğalırken, iç dünyaların taşıdığı ağırlık artar dedi Garip Çoban. Gerçeği bilmenin olanaksızlığı üstüne pek düşünmeyenler, düşlerde orada bir yer vardır ya da geçmişte ve bugün bir şeyler yaşanmıştırla gelir önümüze dedi Deliler Şeyhi. Gece o gerçek ve görüneni, hayal ettiklerimizi öyleymış gibi dile getirir ve daha çok inandırır sevgiye dedi Miskin. Gelgelelim,sözcüklerle yarattığınız anlatı dolu suretin,ilişkilerde bir gerçek olarak mı okunur dedi İhtiyar Bilge. Ve gönül yaşadıklarından gerçekmiş gibi söz ediyorsa hala yalnızsınız dedi Aklı Kıt Adam. İlk kez başlayıp olduğu gibi düşünmüş engin duygular adım adım tamamlıyor sancılarını

Yok yerin büyüsü...

Bir gerçektır bizim için; tanık olmadık yazılagelmiş asla kuşku duyulamaz ölüm. Biçare, insani yönleri körelmişler arasında sorgulamakla başlar her şey. Aşkın sırrını çekici kılan, insanda saklanan bir dünya. Ama kendi olmayı başarabilenler o dünyanında üstünden de atlar. Kendi durduğu noktadan bakabilme yetisini geliştirdikçe. Elbette olanaksız olduğu hayatın bütün gizleri öbür yanıysa, bütüne kavuşur. Cömertçe dışavurmayla iyi öğretici bulunmaz. Yazılmamış hiçbir şey kalmadığını o zaman bizim bir başımıza edinebileceğimiz deneyimin kat be katını bulabileceğimiz bir dünyayı saklarlar. Her şeyin bir anlamı olmalı dostlukta, aralarında gizli bir anlaşma var gibi. Zıra beklenen ya da beklenmeyen şey gerçekleşir şems vakti. Biz gelelim ne zamana, gönül elinin değdiği bir şeyi okumaya başlamadan. Önce havanın rengi değişmeli, sonra gönül sesi pastel tonlarına kavuşup, ten hafifleşip yerini haki yeşillerin, soluk kahverengilerin, toprak kızıllarının aldığı gece çobanlarının dünyasına. Hafif karanlık, yer yüzünün biraz altı ama gökyüzünun çok üstü değil. Sanki derinin altından gözüken damar gibi. Orada olduğunu bildiğiniz, sezdiğiniz pek az şahit olduğunuz ay ışığında daha iyi görülür. Kendini daha iyi ifade edenler için başka, uymak istemeyenler için başka. Kısacası yer yüzünün ne kadar üzerinde yaşarsan yaşa, yerin altında unutulmuşların beklediği yerdesin.

B-iz'li cümleler...

Aşkın esrarengizlik prensibi, ademin yasak olduğu halde o elmayı yemesinden beri süregelen kısır döngü. Çoktan alıştığı dünya düzeninden kopmayı istemeden yaşayan ademoğlu. Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışanlar, gönüllerde olduğu yerdeler şimdi. O gün geldiğinde ne olacağına karar vermek, mükemmelliyetçilere rağmen tamamen onun elindedir. Zamanın vebası yalnızta asıl mesele de budur. Sonuç olarak eğer sevgiye inanıyorsanız, işte bu arayan iki gönülün karşılaşması kesinlikle kaderin işi, o rüyanın ortak dilinin aşkcası. Tavan arasındaki dualarla göç ederek eşlenmiş kalplere, mektuplarda iç burkucu kelimeler tanıklık ediyor gecelerde. Vaktinden önce heba edilmiş duygulara yoksulluk halleri hediye edilmiş, yalnızlığa direnemeyen geride bıraktıklarıyla her şey yolunda diyen kendi avutanların hüzün dolu sesi sesleniyor ıskalamayan cümlelerde. Tek ortak noktası, yolları bir daha kesişmeyenlerin dilini yansıtıyor. Zamanın ve mekanın ötesine geçerek başarılması epey zor bir şeyin hakkından geliyor gecenin çobanlar. Her nasılsa o engin yürekliler bunu yaparken, sevgi/li dilinden hiçbir şey yitirmiyor. Maharetleri karşısında diyecek çok fazla söz yok. Hiçbir karakterin diğerinin önüne geçemediği, yine de kalabalıklar arasından kopup. Ziyadesiyle kendine yabancı olanlara, göç eden duyguları çoğu fark etmedi bile şems vakti. Sonu bir b/aşka kalp kırıklığı söylenen o ki.

Feryad-ı figan...

Hangi soruyla yola çıktınız, nerden gelip nereye gidiyorsunuz böyle? . Önce insan kendini arıyacak insanda, sonra zamanla yarışacak ki, aşk olsun. Pırıl pırıl bir çınarın gölgesinde ve her zaman güzel kokular yayanlar hacı bayram veli avlusunda göz kamaştırıyor. Acaba bu çınarlar nelere şahit olmuştur. Bir anadolu taşrasında ustalıkla saklanmış bir hıçkırık bir kara buğuntu olan sokağında, silinmez mührünü başmış olanların ocağına düşmüş olanlar yıllardır pişmek için gelir giderler. Uzaktaki birinden yalvararak rabıtalarla yardım isteyenler, bir cümlesi bile değildi aşkın. Düşündüm, hemen herkesin bir şekilde anıları bulunur anılarda. Onlar eskide kalmış, mum ile bile aranır olanlara rağmen bu satırlar arasında kayboldukça, sık sık iç içe geçiyor duygular fatihalar hediye edildikçe. Görünmez bir davetçinin uyuyan ateş topunu saklaması titizlikle yoğuruyor gönül kubbelerini. Ama söyledikleri taşıp gidiyor her kanat çırpışında güvercinlerin. Kendini sevmek ve sevdiğine vermek için elinde ne kaldı? Tüm kalbinle inandıkların hüzünlenen akşamın hafızasında kalan küçük parçalar ışığı. Nereye misafir olmalı beklerken azraili. Dirençli bir yanıda var bu şehrin bağrında yatanlarda aşkın. Artık çok geç, tahrip olan yanından geriye bir şey kalmadı bu avluların. Bir yıkım ve talan içindeki insanlık kayboluşun kapısında. Ne hayaller beliriyor eşsiz resme dönüşen dünlerde, insan insanı kaybeder az bulur olmuş, görmezden geldiğimiz gerçekte kalabalık yalnızlık.

Soğuksu...

Hiç olanla hep arasında gidip geldıkçe, kendimizi neden sevmeliyiz? , hatırla! Geleceğe yapılan en insanca en dostça gönül çağrısıdır dua, engin gönlünde unutma. Hem birbirimizde, hem de gelecek zamanlarda yaşanacaklara karşı inkar edilemez bir sorumluluğumuz var. Hayatları sevgisizlikle zindan edilerek, haris bir açgözlülükle yıkılan duyguların yerini talan eden yalnızlığa rağmen, gözlerine perde inmemişlerin görebildiği gerçek orada bir yerde durur. Muhteşem sevgiden bir parçacık görebilmek için, bizden sonraki kuşaklar da aynı şeyi yapacaklarsa aşk olsun. Fakir ama gururlu, bundan daha doğal ne olabilir. Oradan oraya amaçsız bir değişimi koyanlar arasında bizi ortaya koyan suretperestse cümleler, harap ettiğimizi anlamaya çalışıyor sevgi. Sınırsızca ve koşulsuzca güvende olduğumuz tek yer şems vakti, unutma! . Uzağa kendi yerinize aynaya yansıyanı koyun, şaşırmayacaksınız. Uzun yola çıkanların uzunda hikayesi oluyor unutma. Farkına varmak ıçin farkedilmeyenler uzlete çekilmiş olanlar, hayatın tamda ortasında. Varlık değerı kazanmak için kabe gibi penceresiz olanların güneşinin farkına varmak için tek bir an lazım, hatırla! . Gönlünde sevgiye pervane kanadı olmayanın, dilinde sevgili olmaz ama hatırla. Anlatılmazlar teyid eder, sana hiç benzemeyen yanına eğilip gönül derdini anlatanada aşk olsun. İnce ve hassas anında gamın, tutunup hüzne yaprak dökecekse ıstırabın yine oku seni. Hevesimi heves eden dünyaya bir türlü açıklayamaz lal olmuş gece, felek ne varsa getiriyor. Aşkın hususi sevgi bu olsa gerek, ama sevgiliyi unutma.

Bavulsuz bir yolcu...

Sevgiliyi düşünen, her zaman kazanır. Biri eksikse, diğeri tamamlayan; biri yalnızsa, diğeri kalabalıklaştıran; biri korkaksa, diğeri cesur; biri uyuyorsa, diğeri uyandıranlar kendisiyle keşisip duruyor. Gönül aşkın sakisini arıyor ken, hu hu dem vuruyor geceye. Kendini işitmek için çoban yıldızına bakanlar bir sesli kitap gibi. Mutluluğun aslı sevgiye inanmakla oluyor, zevkperestler arasında. Aşkın tadı ötelerden gelmektedir. Şems vakti beninle yüzyüze gel kı, aşkın edebi seni okusun. Bir kavrayış yaratman için şefkat göstermelisin sevgiye. Ya göründüğü gibi değilse bol bol boş zamana kavuşanlar için yüksek ahlaki mana kabul görmüyor. Uyanın artık ey vicdanlar, düş gibi soyuna düşman suretperest yaşamaktan. Soluk soluğa insan hallerini bir keşif yolculuğunda az tanıdığınız başkalarını mutlaka okuyun. Zor bir akşamın ardından ancak huu'lar uyandırır bir anda derinliğinizde. Şu zamanları başgöz etmek, sizlerle pay etmek için pek zor değil. Bir güneş doğsa geceye, hah işte beslenmek isteyen kalpler için, içinin de içinden bakabilen gecenin çobanları tanımalıyız. Her şey beni gör diye bağırırken, gözlerin dolu dolu yolunu aydınlatıyor. Mecburen oturuyorsun gecelerde, bu kadar kalabalık bana niye geldi diye merak etme. Bir çok kolu var gecenin, öyle kolay kolay cevap yok, kendine de baksana der. O'ndan değildir, bendendir dediğin yaşanan onca şeyin sonun da huzur uzakta değil.

Sözsüz eserler...

Bir değil, çok eksiğiz buyurdu Şahım. Bir de öyle insanlar vardır ki, hayatları boyunca dokundukları her şeyi aydınlatmışlardır dedi Pirim. Bizler, onların sevgiye dair öğrettiklerinden ziyade, insan olma adına işaret ettiklerini hayatımıza monte ettik dedi Mirim. İnsan olmayı öğretecek birilerinı bulmak o kadar zorlaştı ki dedi Meczup Herkesin birbirinin üzerine basarak yükselmeye çalıştığı bir dünyada, duygular ihmal edilmiş ahlaka aykırı ölçeklerde dedi Zahit. İnsanlığım ruhunun karardığı bir dünyada, sevgililerın eksikliği daha çok hissedilir oluyor suretlerde dedi İhtiyar Bilge. Haddini aşma, zarafatini yansıt ruhuna, bak baharın fıtratınada ders al dedi Miskin. Kendine yüklediğin anlamla insan olmanın sözünü bulda, yüklerin anlam taşısın yüreğinde dedi Fakir. Ruhunda sevgiyle her daim özel bir alan açan, gecenin çobanları bilgeliğini tevazuyla buluşturup mükemmel bir öğreten olmuştur şems vakti dedi Garip Çoban. Bambaşka iki insan ürünü suretperest ilişkiler, bizden sonrakiler için de geçerli olan sevgiyi hatırlat(y) an ne kadar azaldı dedi Hırkasız Derviş. Belleğini dolduran geçmişi silmek nasıl olanaksızsa ve bu yüzden yüzü ileri dönük olmasına karşın bir ayağı nasıl hep geçmişteyse aşkın, maşuksan ona bağlanmak için kaygı duymaya gerek kalmaz dedi Deliler Şeyhi. Her şey ilk anda, akıl ile sevgiyi yan yana getiren, en çok aşka çok oluyor dedi Aklı Kıt Adam.

Biçimlerin tükenmezliği..

Arada bir düşünmek için, içindeki insanla muhabbet kur kendini yetiştir, ademin düşünmemesi için düşünülmüş her şey, sen nerdesin? . Gönlüne askıda ekmek, sadaka taşı gibi kendinle karşı karşıya gelmek, ne kadar zengin olduğunu farketmen kalbini keşfetmek için, sen nerdesin? . Gönlü zengin olmak için çık köykuyulardan, niyet kalbin kesin kararıdır, sevgi cevap verir, anlaşılmadığını düşünüyorsan dinlemeyi öğrenmelisin kendinle iletişime geçebilirsen, duyguların sorularına parmak kaldırır, sen nerdesin? İç içe geçen çarpışmalar, zihnine üşüşen suretlerde ne oluyor şimdi? Suskun sığındığın gözyaşlarını, kim bilir sen kimsin biliyor musun? Boşuna değil beklerken kendini, tüm gızemler kimseye kalmaz, sen nerdesin? Yağmur damlaları oynaşırken, bir gün beraber uykusuzluğun sokaklarında dolaşalım, her şeyin sen olduğu vakitlerde, kısacık zamanda boş ver bu dünyayı, bir de gülüşün öve öve bitiremez sığındıklarını kıskandıracak kadar mutlu olduğunda, sen nerdesin? Gecelerin sessizliğinde nereye gıtsem adı saklı buram buram özlemlerin gelir, utandıklarındaki melekliğine hazırlarken kendimi, sen nerdesin? Ayakta kalmak için, ikinci nefes bana ihtiyacın var! Sevgiyle beslediğin kalbıne eyvallah derken birilerine muhtaç olma, kılıfına sığınarak kendilerince bir şekil verenler arasında, sen nerdesin? Kendine dönük oldukça hafif bir yerde duruyor sevgi(li) , sen nerdesin?

Ah garip çoban ah...

Demhane'nin penceresinden süzülen rüzgar merak etmez, anlamını kavrayamadığı duvarları. Bazen ulaştığı düzeyle yetinir, getirdigi bulutlar ilgi gördükçe, anlamsız oldukları düşünülür mü? Her yağmur damlası ses ve sessiz bugün kendinden kopuk ve kesintisizliği anlatıyor. Farklı ve değerli hayal gücü var mevsimin. Çok çarpıcı bir aşk metiniyle karşı karşıya olduğunuzu görün. Düşündük sonra sürekli gelen anlamları kovalayan, herkesin sevgiyi yazabileceğinden bambaşka bir metin şems vakti. Bu denli gösterişsiz halleri etkileyici yapan nedir? Tümünde yalınlık içinden çıkan çok anlamlılığın herkesi sarsan anlamının benzersiz derinliği çok etkilı izler bırakıyor. Büyülü gerçekliğin kendilerine yepyeni anlatım yolları arayıp bulanlar manalı kılıyor geceyi. Kovalayan dünyada kaçan sürekli adem, anlamları bambaşka olan yalın bır dile sahip olan çok çarpıcı, herkesçe karşı karşıya kaldığımızdaki, evetse niçin, hayırsa niçin? Aşk. İç biçimi dış biçimi örten de daha çok kışkırtıcı var olan eksiklikse tamam olanda b/aşka şeyleri aramak yük gibi değil, bir hal'dir. Gölgelerde kalanlar değişirken, hepsi kendisidir aslında bir doğruluk ve saflık arayışında hz insanda. Düşünmeye nereden başlayabiliriz? Bir düşünelim konuşmadan oluşan hazmı zor hayatta, nihayet biz de beninle tanışma fırsatı sunuyor, uçsuz bucaksız dua. Kimseye Aşk nedir diye sormayın. Herkesin vurucu kendi cevabı vardır.

Akşamüstü bir esinti...

Taraf değil, tarafsız hiç değil gece. Gecenin çobanlarının engin içinde ezilmeden, seslerin içinde boğulmadan yol alanlar, dünya şehvetine kapılıp ruhunu kurban vermiyor suretperestlere. Bağlanma duygun ne işe yarıyor. Çözüp bağlayanlar neyi seviyor bir bak. Varacağınız yer hep aynı, bilmediğiniz. Mevsim artık ilkbahar. Sadece olsun deyip uzaktan bakmak mı, kendine yaklaşıp bir harareti dindirmek için mi yaklaşıp dünyaya kör olmalı mı? Duyarak acelesiz bir bardak suyu içer gibi. Yolcular hazırsa hadi gidelim. Kaynayacak fışkıracak demiyorum ama o başka başka hallerde dile geliyor. Bir cümleni düşünürken, coşturan yanında yol alıyorsun. Geçmişi yaşından ve yaşadıkların büyük olanlar, sessizce hep aradan çekiliyor. Her şey hızla hayat olurken emanet bırakıyor öykülerin sevgiye. Hep orada kalmak için gökyüzü gibi gece de olsa, gündüz de olsa, oradadır ya beklediğin engin gönüllüler. Seherde kuşlar ötüşürken gelir hakiki hikayen. Gitme gözükürken lakin kalır, şimdi biz bir gelişi konuşmalıyız adımlayarak duyguları. Erken mi? Teslim olmak için gelmiş işte, gelmek, gerideki bütün soruları siliyor. Yepyeni ve dipdiri karşı karşıyayız derin kuyularında, bu iyi. Saklayarak ağzından havaya savrulan kelimeler, nereye gittiği anlaşılamayan bir sigara dumanı gibi haller. En akla gelmezlerde iç içe geçen, emen dille, kısa, yalın ve vurucu ateşlerin şuurunda kaybolmak dizginliyor ruhu.

Ve daha neler...

Bır çatı altında kaç gönüllüsün? Gecenin karanlıklarında birbirini bulanlar, hayata karşı gölgelemezler yüzünü. Dokunsalar ağlayacam ama kimseler yok ateşten gömlek giymek için. Bir rüya gibi hatırlıyorum her gece seni. Ben gecenin çobanlarından olmaya adayım, bırakıldığım yerde durmuyorum. Mümtaz bir yolcu nerde acaba, ayışığı apayrı olan yerler neresi? Yürek sızısına savuruluyor gece, ben de savruldum, nerelere nerelere savrulmadım ki! Çok içten, çok içli demin okuduklarımız, yaşanmıştan geriye kalan yaşamın hüznünde, hep ordaki akşamüstünü anımsarım. Geceyi tanıyarak geriye dönüşlerle, yinelemelerle beslendikçe kalpler. Yaşamda savruluşların, iç hesaplaşmaların, yargılamadan değerlendirişlerinde bir gün görmek için var olanı yok etmek, görünmez kılıyor dünyayı. Tek kelime etmeksizin konuşmak istiyor, vakti kıymetli olanlar dem vurdukça. Yapmaktan haz duyduğum bir şey var, sizinle konuşurken eğer aklımda tutabilirsem. Inkar edermi adanmışlığım, ne mükemmel gönüle sohbet olan dilden kaydırılan kelimeler. Belki, hem cennet hem cehennem sunsada el çekmiş gönül, kendine ait odasında. Böyle bir hayata imrenmiyor değilim. Temaşalar bize zahmetini artırıyor dünyanın, tedbıri ne olsada öyle bir şansım olmadı hiç. Gecenin sultanının hırkasız dervişlerinin heybelerinde getirdiği sözcüklerle epey hemhal olan cümlemin dermanında, zevk alacağız söz diyen sese tutuştu kararım. Felek mahçup, derinleşmesi garip mi?

Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 21.7.2014 15:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Şems-i Mevlana Divan-ı Etme âr öğren, oku ehlinden; Her şeyin ilmi güzel cehlinden. Nabi

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Engin Demirci