Ateş kuşu...
Kendi olana gidenlerdir hep yeniden öğrenecek olanlar. Bir tek sözcük eksik bir şeyi tamamlar, böyle bir kara sevdaysa y/ara'mı tamamlar şems vakti sen seçersin. Kendine tahammül ettikçe ınsan kalabiliyor insan. Aşk hükmetmez, terbiye eder buyur pir mevlana. Onlar hep onlar, kişi sevdiği ile beraberdir, derler ki. Sevenler sevdiklerini de beraberce götürürler hep olmak için. Sevilmeyen sevemezse ibadetten memnun olmaz. Olmuş dediğin takdiri ilahidir, fısıltılara karışan dualar. H/iç okumayan insanlar sevgisizliğe mahkum, sevgiye uzak sanarak süslerler suretleri. Hep biliriz çırpınıp dursak da akşam olunca ufukta her hikaye. Tüm kelamlara çok yakındık, birçok şeyi sakladığının farkındadır gecenin çobanları. Herkes yapamazmış hayata başıboş olma haliyle hiçbir şeye karşı değilmiş gibi. Anlamıyorum seni diyen birine biz de mutluyduk cümlesinin yerine her yer bembeyazdı teheccüd vakti. Tek tek korkuyorduk harflerden, birbirimiz için bir şey değildik. Ne çok korkuyorduk sakladıklarımızdan daha neler olduğunu bilmeden. Böyle değilim ben de, beni, o böyle yaptı seher vakti, o kimdi diye sormayın bende göremedim. Aşık haline getirdi beni, o bir kıvılcım çaktı iki büklüm halimi gösteren aynaya daldım. Kimin gözleriydi niyazda bulunmuştu. Düşünen, seven ve inanan parlak bir ışıkta düğümlü esrarı görmeğe imkan yoktu. Muhtaç olan ruhum hatalardan temizlensin diye edepten nasibim öptüğüm şey. Her şey bir adım daha ileriye gitme hevesine dayanıyordu.
Sırrı Bismihû...
Takdirle yazılan ömür seni sen yapar, tedbir et ki sevgiyi hayatında bir şey değişsin aşk da. Yürek taşıyan gönül sana nasihatim, bir aynada hiçbir şey yoktur kelimeler s/özün büyüsü için adıyla kalır, aşk da. Söylenmemiş olanı aşk ki sözümüzün, sırrı bakir şems vakti taşıyana. Dipsiz hasretle ihsan arkadan gelir aşk da. Maşukundan vazgeçermi yüreğe öğretilenler,ne senin ne benim aşk da. Yol timsali visal halinde bir misaliz, en uzak desek yaradılışdan evveldi, en yakın desek başımın üstünden geçen sonbahar bulutları gibi aşk da. İnsan o ki, zannedebilir sevdiğini aynalarda ağladığı kadar, aşk da. Sana bir uzatır gecenin çobanları gayya kuyularından çıkman için, cümleler olmadan bahtiyar olursun, aşk da. Bir yaprak düşer güç alman için, o kadar yabancıydın ki bana der rüzgarın getirdiği kokun, hiç yokmuşsun gibi teninin içinden istersin, güneş vurunca sallanırsın aşk da. Düşünüyorsun sana ait üşümeleri, şimdi bana gelecek biliyorum huzur içinde ve ellerimi kavuşturuyor dualar körebe yanına, soluklanıyorum soluğunla, aşk da. Çok uzakta biri var, bana ait olan herşey, bana gelecek çünkü ve onun karanlık gizli aşkı, aşk da. Bir harfi kavrıyor ateşgahlar, hayret etmiş olmalısın cümlelerime, yarından korkan kalbinden gelen kelimelerd rağmen sızmaya çalışan o hakikat, aşk da. Her gece utangaç harfler düşlere dağılır, terkedilmiş duyguları ölüler iyi bilir, tadı zehrinde O'ndan aşk da....
Gidecek yer yok O'ndan b/aşka,anlamadığımdan bir aşk gibi görünen, sevilme ihtimali sevdirenin imkansızı. Bir şems vakti sunmuş olmalıyım kalbimi, hayret etmiş olsada o ıssız derin ülke, aşk değilse nedir? Sana kalbimi yar eyle, ey yar. Durup durup ölürken, bir cezadır yaralarım iyileştirmek için gecenin rengi bir besteydi. Dinle makamını en güzel dualarımın, içimde dön bana seyyah yanım. Kaç harftir senin adın, ordamısın yar yar. Tel tel çözülen uzaklar istiyor, tekrar tekrar. Yokluktan sızdırılıyor soluklar, buluşan sabırsız anlara köprülerin gölgesi, bir eflatun ölüm gibi. Senin hayatını yeniden iliştiriyor ruhuna, ve beklesem ey sevgili miracına vaktin. Uyumadım sana gel derken, benım seni d/okuduğum kadar harflerle sevmeye geldim biraz. Susmayı öğreten son nefesin tam ortasında gece. Kimse idrak edememiş bu alemi, içimdeki geceyi bile. Tanınmadık bir kapı çaldım, soyundu için içimde. Kimsem bana ad ver yüreğinde, keşfettikçe yoruldum. Dokunuyorsun görmeliyim seni her halinle işte gölgemi gördüm. Orası kalbinin seni davet ettiği yoldur,aradığın ben değildim! Kendindi benim suskunluğum. Acı evet demek ti, gün gibi doğuyorken içimde,aklından neler geçtiğini söylüyordu uykusuzluğun. Ben dokunamıyordum cümlelerine, anlayana kelimeler aynalar olurken. Biziz şem, kalbi dağılan anka vakti. Okuduğun her gece aşk mesela, insaf et seçtiğin aşksa, bir kelime en iyisi düşünmemekti.
Aşk's/ın var mı daha ötesi...
Söz üretmek geçmiş yaşantıyla bağ kurdukça heyecanı arttırır, farkına varır insan ıletişime geçtiğinde varlığıyla. Ne eksik, ne fazla var sen görmeyi dene, duygularının sağanağını anla, ilk kez yapayalnız bırakır dolunay ışığında. Hep sırrın yüreğindeki nemi arıyor. Bir b/aşka benim son kez ağladığımda üsküdara götürdü. Beni tanımak için yeniden aradım o kokuyu, varlığımı kabullenip umursanmak için, ya eyyuhellezine amenu dediğimde iletişim başlıyor. Ve yaşadıkça başkalaşmamayı öğrendi gerçekler. Farketmezsin gizliden gizliye kanına işleyenle hala senin içindir özlemler. İçindeki yeni bir bahar artık beni sar diye sesleniyor. Göz kırp yazgına, susuşlarının en varılmaz yerine durarak sana hiç küsmeden sonsuzlaş bir duada. Bırakarak sana kendimi herşeyim senin olsun ve ne kadar sevdiğimi sakın unutma sırdaşım. Bizi tanımlama gücüyle umursanır gönül muhatabıyla söküp çıkart fırsata dönüştür sevgili olmak için sevgiyle bu tenden o yaralarını. Kimim ben bilmecesini artık çözsen, için yandıkça bir çığlık at yalnızlık nakaratlarına. Hep aynı rüyayla yaşıyan insanlar arasında adam sanmak için kendine fısıldayan bir şarkı bestele. Hiçliğini gölgenin neresindeki yerinde saklıyorsun. Yağmurda yıkananlara bakabilir mi yalan düşler. Ve s/aklar engin sırrım benim olman için hayatına karışır, her yağmur damlasıyla yarışan gözyaşların sırrım olur.
Sizi târif eden bir şey olsun! ...
Kalıplaşmamış olduğu için çekicidir aşk, daha çok yitirtir dünyayı buyurdu Pirim. B/aşka bir şey değiliz,başkasının istediğini istemedikçe kapının açılmamasının engelini fark ettim dedi Mirim. H/iç kimseye diye yazılır şems vakti, bir şey görmuş gibi heyecanlandırdı O dedi Meczup. Olmanın heyecanıyla titreyenler ateşiyle ısıtır, sanki daha önce görmüş gibi hissettiklerini dedi İhtiyar Bilge. Bir k/aç bardak ç/ay içiyorum, elimde tuttuğum mektubun sahibini arıyorum, bir soru ruhumu yangınlara çevirirdı, belki de bu yüzden hep uykuları uyuturum dedi Garip Çoban. Yetim bütün çocukların gözyaşlarında boğuldum akıyor her damlasıyla, dur durak bilmeyen yanımla onu arıyorum. Yollar,yıllar boyunca aşkla tutkuyla aykırıyım yaşama dedi Deliler Şeyhi. Yalanla doğruyu hep bir arada gördükçe, ne zaman sevişmek gelse aklıma genzimi yakıyordu o koku dedi Zahit. Aklım fikrimi en sonlara attım, en azından gecenin çobanların sıra bana gelsin diye o/d) an'ın kapısını araladım dedi Aklı Kıt Adam. Öylece duruyordu zaman, fırlayıp o/d) ay'a daldım, bir şey söylemek gereksiz dedi Miskin. Bu artık onun meseli, bir sesten bilgi aldım biraz önce kimsesizler mezarlığından dedi Seyyah. Aynı anda uzandık ipucuna, bende kalabilir mi dedim heyecanla, bu imkansız, peki ama neden istiyorsunuz. Anlamlı bir cümle, her şey bir halim, nereden geldiğimi ve nereye gideceğimi sordu dedi Hırkasız Derviş
Sensiz an yok ki! ..
Yarım kalan bir cümle de s'onsuzmusun. Önemli dönemin başlangıcı, engin bir gönle teslim olmak.Okşaya okşaya bir daha gelmemek üzere giden günlerin ve susan seslerle nağmelerin soluk izleri coşkun sohbetlere bürünürler. O an'a hazırlananlar için hayatlarının heyecanıdır özlemek. Kavuşmak için hasret ayrı kokar, yapmacık çicekle gerçek çiceği koklamak aynımıdır. Şems vakti bekleyenleri sahiplenenler sınırlarını belirliyor ve sevmek için çekinmiyor gecenin çobanları. Çöküntü bölgesindeki duygular, uzaktan gelen bir sesle yaşam alanlarına dönüştürüyor kalpleri. Geleceğe güvenle bakmak için o noktada aralıksız sürüyor özlem, merak etmek güç veriyor. Seni tam duyamıyorum, düşündüğüm bir yanım. Ve bosluk sadece boşluk bazıları için gece. Kapıyı açma hiç tek başına, gönlümdeki sensen aynandaki kim? Tekrar tekrar dokunmak için, ne istedik ki b/sen olurken. Gizlediğimiz bizi, kimden gizliyoruz, gecenin boy aynasında, kaçamıyoruz yaşıyacaklarımızdan. Kim hep gideceğim der de kalır ey yar. Senin aşkın ateştir, yaşanacaklar daima çoğalıyor, küle sustuğum yerden. Vecdin besmelesindeysen şems vakti, talebenin edebiyle karşılar gönül. S/özüne sadık olanlara ait özel hal ve sırları gizlemesini bilir kavuşmak yolunda. Tevazu gösterir az konuşanlar. Aşık bilmeli ki, sevgi ve bağlılığı olmakla beraber, ona karşı elbette daha kıymetlidir hürmet, kendini acındır feyze kavuşmak için aşka
Aşkın 'adı'...
Geceyi açsam ah mine'l aşk desem pirler,veliler,meczuplar dervişler geldiğinde yüreğime vav olsa elif halin. Sensizliği tanımlamaya kalkışınca, anlatmadığını anlıyor anlatamadıklarının hüznü. Ah adını gökyüzüne sığdıramadığım, bazı şeyleri sana yazdığımı düşünüyorsan yanılıyorsun. Kendınden geriye ne bıraktıysan sığdıramadıklarım en kalbi dualarla her şeyi sana yazıyorum. Seni besleyeceğim eliften ötreye dem dem susmuş mutsuzluğuna akarak. Gözlerim göklerinde hararetli küle dönerek savruluyor yüreğim. Yanlış anlaşılmış ebruli hasretlerin bir fısıltı tüm kapılarıma. Seni soluyorum batan güneşe inat, içinde solan papatyaların kokusunda uyanıyorum. Kırkikindi yağmurları tüm dualarını andırıyor, keşfedilmemiş coğrafyan bir b/aşka şeye benziyor. Hiç oluyor harfler yüreğine gelirken. Kabul et engin yüreğine, hiç kimseye söylemedim seni sevdiğimi. Kayboluyorum aşk kuyun doldukça taşıyorsun, her damlada adının yanına adımı yazıyorum. Kimbilir neyi gördümde geldim merve tepesinden kırkların yanına. Çaresi yok, bir kez uyanmışım uykumdan. Bana gözyaşını gösterme aşk varken. Düşünür sözlerim dalıp gidiyorum beni tanıyan yüreğine. Artık ne yalan ne gerçek karışıp giderim. Anlayabilirmisin her damlada arayıpta bulduğumu sandığım. Birşey söyle, bu çocuk garip, bu çocuk delirecek çok mu ayıp etmiş olurum. Herşey anlatılmaz gizliden gizliye kanıma sızansın. Kendine ait şeyleri dışlayıp yüreğine alışını, bu yolla da belki onu kendina ait kılma çabasında, her şey nasıl yaşandıysa öyle aktarılandır aşk.
Gecenin seyir defteri...
Mehtabın muştuları tutuşurken aşk tarlasına döner sonbahar yağmurları sen yokken gece güneşinin zambakları açar. İşte hep onun kapısındasın. Aşk, hüzündeki izin kelamındaki seste sözün bittiği yerdeki öykünün üç harf sırdandır. Sahip değilsin kalbinde mim'e, la'ya susuyorsan içindeki vav sızlardı. Son bir nefeste kısacık bir ana sığan elif'se, önünde yanıyor görmüyorsan nereye gitsem ki, sen her köşe başında uzaksın belki. Nerede olursan ol, yanmaktaysa ateş, sesini sana duyurur. Nedense ben zaten düşünmüştüm kül olmanın zamanını bekliyordum. Ancak kader tektir ve mezarlıklarda bıraktıklarımda bir ben miyim? Her sabah gün ışığıyla eğilen akşam safası en iyı ayna teheccüd vaktinde senin makamındayım. En son hecesi be olanlar kendini kendine ayırır. Ra masum ve heyecanlı bir tespih gibi dağılır, kime rastladıysam, kimde kaldı gecenin çobanları. Çözülmüş bir sırrın sabır ateşinde biz yokuz. Nereye gitsem gelir aynam beni çoğaltmaya delılikler yeter ah eden kalbim. Oynaşmada gece örüyor ağını, şems vaktiyle olanların yükünü boşaltıyor dem dem huu'lar. Aşk gecelere vefalı olanlara sızıyor. Her dem yar diyerek fısıldaması rüzgarın ne garip. Paylaşamamak modasında en büyük miras sözümün kilidi sevgi. Neden susmuşsa kalpler, süsleniyorsa bedenler dökmeliyim içimi korkak değilim gözyaşlarına. Gece soğuk en mahrem yerinde ve aslında hiç yaşamadan ölüyor iman etmeden kalpler.
Sıkıntıları yenme sanatıdır aşk...
Başka şeyler mesela, kimsede bulunmaz olana sevgilinin mahsulu yansıyor şems vakti. Bize armağan kılınan baki aşka bir kez daha bakıyor ortadan kaybolup kaybolup duran gönül. Aşksız, sevgisiz yıkıcı bir aşk koştuğumuz. Arkanda yürüdüğün yüreğe sürgün ol ki, rabbin seni kendinle sınatmasın. Ne şaşkınlar dolu, günahı küçük görüp büyüğünün verdiği felakete yakalanınca şeytanın eğlencesı oluyor hayatları. Sonradan anlıyorlar yalnız olduklarını yaşadığı o şeyde. Diyor ki, ben var mıydım o var mıydı? Denk düşen iç sesin, ne iyi ettin geldin ki ıssızdım hem, her gece kalbimi yakan ateşinle anlamı denk buluyor yüreğinin. Ah ki, soluksuz bir nefeste, sırrı söylenmemiş bir insan sevmeyi mahşere bırakmak istemiyordu. Bitmiyor papatya kokulu teninde aşkın dudakları. Görünmez bir seste yaşadıkların olacakmış gibi anlatıyor. Keşke yine açılsa kapılar, ardında merhem olsa dediğin hakikate. Keşkesiz, yaşamakla neyi bekleriz. Durmuyor arıyor tüm zerreler, öyle olmalı gönül gözü, mümkün mü? Hiçbir şeye vakit yok, arkadan gelen yalnızlık mutluluk üzerine basıp geçiyor. Sürekli büyümeli sevgili gönül deminde, perdeler gerisinde ayışığı kıskanırken dualar dilimizde. Anlamamak gerekir olan biteni hala o günde. Fedakar nimet veren seslenirken engin yüreğine gizlenmiş muhabbet midir? Yalnızlıktan kurtulabilecek miyiz bir bilsen her şey yavaş yavaş eskirken, sana olan sevgim hep yenilenir.
Gönüle olan uzaklık...
Buralar bıraktığın gibi bilinmeyen şaheser biri oluyor arayanda.Yalnızlık hayatlarımızda nasıl yeri işgal ediyor? Tek tek düşünmek zorundayız, nasıl içerden durmadan fena olanla başlıyan iyi bır yalnızız. Alta saklanan kişiliklerle birbirimizi her gün daha da yüzeyde karşılıyoruz. Şimdi bir kabulle başlamak gerek, hepimiz dinimiz islam gibi yalnız mıyız? Bir diğerini gören gözdür sevgi. Bir bakış acısıyla tohumdur işittiklerimizle o çarelerle kendimizden geçebilirız şems vakti. Şefkatinle kuvvetle can damarından yakalan iç yaranla engin bir gönüle. Gam üstüne gam çekerek yanaşıyoruz gönüllere bilemediklerimizle savruluyoruz gecenin külleriyle. Yoksulluk ve hasretle hep hazır olmak gerekir, kendini daha özel hissetmek için gamlı gönüllere. Daldaki serhoş yaprak nasıl düşüyorsa rüzgarsız, aşkta öyle düşüyor gönülden gönüle. Yorulmayız hayattan gönlümüz şarap küpü, dünya mezemiz, gaye yanık gönüllü yarin elinden serhoş olmak. Gönlümüze sadık dost olanlar dem dem bizi besledi bizde onlara yarenlik ettik. Çoğu zaman kışkırtır, cezbeder iştah kabartan vakitlerden vazgeçemiyoruz. Onur verici hediyedir, henüz fethedilemeyen yürekler. İncir, elma, üzüm, zeytin,hurma, nar, nasıl bir ateşsin yar. Satırbaşlarındasın doğunda batında tattıklarımla kalbinde ruhunda iyilikler sakla. Gönül mescidinde pek kıymetli olanlar tagayyüp eylemişler, halet-i ruhiyemizde tasvir edilecek gibi değildir hizmetleri.
Engin DemirciKayıt Tarihi : 1.11.2013 15:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!