Garip Çoban Divanı....29.... Engin Demi ...

Engin Demirci
941

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

AŞKIN SIRRININ O'KUL'LARI...Dönme vakti gelmedi mi kendine ay dolunay? Bu bir demdir onbiray bekleyip göz açıp kapayana kadar geçen buyurdu Pirim Alışkanlıklarımız dünyalık bir arzu, a/ş(k) ın O'kul'una kendinizden sıkılarak gitmeyin, ardınızdaki kapıların sahiplerinin hayır dualarını alarak geçin teheccüt vakti dedi Mirim. Dost kalmak gerekir ertelenen her acıdaki aşk şarkısıyla. Boyundan büyük işlerle anı yakalamak hiç aklına gelmesede, zaman ve mekandan taşınıyor gönül dedi Meczup. Dost bu eli sıkı tut şems vaktine saklandığımda dedi Zahit. Yolların başlangıcında o kadar çok ki unutmak istediklerin. Unutma ki, ikinci kadir gecen olsun, biraz biraz alış kendine diyedir mağfiret vakti dedi İhtiyar Bilge. Neyin kuluysan ona hürmet eder kalbin. Hadi bağışla kendini, sonsuzluk sevinciyle yaşayan ne yapamaz aşkla dedi Miskin. Rabbiyle konuşanlar aşk o'kul'unda kutsal yolculukta her iftar, sahur saatinde rahmanın sofrasındadır dedi Garip Çoban. Beni s/akla kımselerin gidemediği israf ettiği avuçlarımda inşirah tadında. Belki bir anlam sızar sessizce dervişin s/özlerinden dedi Aklı Kıt Adam. Yabancıların yabancılarla tanışık çıktığı zamanlarda bitmemiş bir şiirin ipuçlarında savrulup gitmek için adım soyadım kısacıktır dedi Sufi. Çocuk gözüyle susacak ne çok şey var. Alev alan ateş söner mi hiç, yarına kaç var? şems vakti dedi Deliler Şeyhi. Birileri olmalı hayatımızda bizden, biçare gel gör ki, ama dedim ya işte burada sözümüz yalnızdır konuşmaya dedi Fakir. Şimdi günde battı, içimizdeki çıkmazda dilimiz de, gözümüz de, iniltimiz kaplıyor bir köşede köşelerimizin seher yelinin savurduklarıyla dedi Fakir. Yerlere dökülmüş olan damlalarla bir garip oldum. Bende ki b/aşka bir şey l/azım, seni anlatacak bir şeyler gönder bana ağır aksak vakitlerde, seni sana anlatmak en zoru da heybemde dedi Aşk.


RENGİ B/AŞKA, TADI B/AŞKA VAKİTLER... Davet edilenler yolunu mutlaka bulur buluşmak için, herkes yolunu bulmakla bahşedilenlerle yolculuktadır buyurdu Pirim. Derviş kime denir? Dedi çocuk. Ruhunla temizle yüce aşkının kapısının önünü, o zaman olursun onun aşığı dedi Meczup. Gecenin çobanları bizimle buluşmaya gel şems vakti, orda bir saray bulabilirsin engin gönlüne dedi Mırim. Mananın manasına ermek, aşkın vatanın temiz sütü dualarla ruhumu arındırmak için gözyaşlarıyla hepsi gidecek ben ve o kalacak dedi Garip Çoban. Duyguların bekçiliğini yapacak anda susacak karanlıklar içinde karanlıklar var kıvılcımlarında aşkın dedi Zahit. Ruhları öldüren yaygın günahlara bürünmüş bedenler özüne vefasını arıyor dedi İhtiyar Bilge. Dinledi ve mahsunlaştı gönül geceyi, içindeki çocuk güldü dışındakine sorduğu ne güç bir soruydu, ayakta alkışladı daha çok seven taraf teheccüt vakti dualarının sahibini dedi Miskin. Ve şems vaktide kaderle dost oluyor derin göçlerle, yaklaşıyorum aşka bir sen varsın dedi Deliler Şeyhi. Şu saat geldiğinde o çocuk benimle barışıp büyür artık kapıya koşmam için, sana sırdaş oldum kalbimın yükünü duymak gerekmez mi? dedi İhtiyar Bilge S/özü kalbinızde büyütemezseniz, yalnızlıkta kaybolursunuz, uzak temmuz gecelerinde ama kimseye teslim olma görmeye çalış baharı dedi Fakir. Senin adının yazıldığı melekler gibi sabırsızlığın. Belki bu da bilinmez ilk rastlayış, diğer zamanlarda yüreğime dek firardadır aşkın yokluğu şimdi dualar dem dem semahta dedi Sufi


MAKAM-I HAYRET.. Dua eden ellerimle şems vaktini huu'larla kaçıncı soruşum bu? Gel artık, nerdeysen! Halbuki, bizden başka kıskanılacak kimse yoktur bizde. Bir ölüm vefalı hüzünden geçerken. İçi kıpır kıpırdı gecelerin. Besmele çekenler kendi içinde arıyor uyuyan güzeli. Yalnızlıkta her ses bir renge yakışır. Beklenti gecenin yarısı yarım yamalak hayal. Ve bir de birbirinden görünüşleri farklı hayat hikayeleri bir yüksekliğin en ucunda. Ve içinde saklı tutulan bembeyaz ışıklar, aramızdaki unutulmaz beceriksiz dillerin dili, bu yüzden şems vakti eğik boynum gecenın manzarasına. Bir yere kilitlenmiş aşk anlaşılan mektebli. Seni sevsem bana birşey olur mu? Bu azapla, bırakıp gitse miydim? Kanadının ucuna tutunduğumu O'nu yazıyorum. Susturulmuş bir kuyu gibi tarif edemiyor başlamış ama bitmiyecek olan cümleler. Anlatamadıklarımı anlar mı o zaman? Birer çay içilebilir belki. Coşkular nehrinde devşiriyor bir için yaralanmış kalbimize kurtarıcı olan vakitlerde dualar çekip çıkarmak için. Bu vakitlerdeki teslimeyetteki yürekler bestenlenmeyi bekliyor aşka meleklerce. Dünyadakinin daha fazlası için olan açlığındaki açlığın aşk. Sonsuzun sahibinden iste sonsuzluğu yansıtanlar herşey O derken. Biri yanmış biri yakmış olanların sırrıdır bir varmış bir yokmuşta, aşk. Unutulmuş tatların anlamlı bütüne dönüştüğü davete, buyurdum efendim dediği besmelenin izniyle özlenenlerin özlendiği andaki özdeşleştiği iftar vaktidir, aşk.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta