GARİP ÇOBAN DİVANI…..19... Engin Demirci ...

Engin Demirci
942

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

GARİP ÇOBAN DİVANI…..19... Engin Demirci...www.beyazrenkler.com

OLSUN DEDİM...Görkemli bir yoksulluk son da olmadı şimdiki bu aşk. Dur, durak bilmiyor kalbimdeki dualar. Mühürlenince dünyaya gözler, gönül yarım kalan mükemmeli aramakla mesgul oluyor şems vakti. Binbir suretlerin arasında, içindeki saklanmış o muhteşem duygularla bir araya gelenlerin, bu aşktan başka dostu yoktur. Bir his, bir yerde olacak ve bizde, suretperest yaşam, yok artık! . Ve biraz daha yankı verir bir bardak çay bu meşke. Daha fazla söze gerek var mı? Bir hayli farklıdır, ödünç verir kokusu akıla. Varır varmaz başka dilde ipucu edinme fırsatı ufku açılıyor gecede. Çayla demlendikçe belki diyorum yazmayıda öğrenirim. Çok önemsiyor saygı duyuyorum gecenın çobanlarına. Size hoş bir anı aktarayım der gibi boynunuza atlarlar. Bazen bir güzel azar işitirdim. İkide bir okumayı keser gibi konaklayan cümleler, siz o musunuz yoksa diyerek altını çiziyordu bu aşk. Aç tırtılla yarışır gibi yol alıyorum bellek defterinde. Onlardan biri açıksözlüdür, saklı mirasından gelen seslerde. Beni aşka inandır diyenlere bir yolculuktur çok şükür, elbette sabah olacaktır o gün. Biz ne yapıyoruz? Sonbahar elveda derken, o muhteşem hayatınızdan hayır, yok. En büyük tehlike yangın kuşkusuz. Ki, neresidir büyük bir yalnızlığın, bir yüzü olacak. Kendinin verdiği cevapta saklıdır belki, hayatınızda her şey normal mi? Ve gün doğar, kurumaya bırakır geceyi. Böyle zamanlarda yusuf gözlerde bu aşk sahneye devam eder. O muhteşem hayatınızda gönül aşkın kıvılcım köklerine dönüyor mevsimi hazanda, ruhları yoğurma isteği zahitçe. Tamamen özgün bir ses bulmak hiç kolay değildır kalabalık suretperest yaşamda. En güzel şey ise beklenmediği anda gecenin çobanlarıyla karşılaşmaktır miskince. Aşk tam da bir çocuğun hatırlayacağı gibi anlatanlara karşı içi sempati dolu olanlar sıradandır yoksulca. Bedeninizden çıkarın aşkı, birden çırılçıplak kalır, anlamsızlaşır susuz nehre dönüşür ruh. İşte ben şimdi, kıvrımlarına bakıyorum ve dipte çok dipte derin ve anlaşılabilir bir uğultuyla, uykudan uyananlar içten içe terliyor, bunalıyor miskince. Yola çıkarak O'na varma arzunuz taşarsa, kulak verin engin dualarınıza, fakat mutlak bir inana da kapılmayın derim garip çobanca. İçten kurumuş bir dalın gergin çatırtısını duyuyor gibi çevreler bir ruh iklimini işaret eden yaşam şüphesiz Hırkasız Dervişçe.

KiMSECİK... Ey yolcu bu sabah aşk bizim mi? . Dersimizi aşktan aldık, serdarımızdır Hu u. Reçetesiz gerçek hayat, kalpten geçiyor yıllarca sizlerle yolculuk yapan yanınızda. İmanı kalblerine yerleştirememiş olanlar neyi biliyor. Ey yolcu, nasıl gelir, nasıl gider aşk? Nidayı ezel bu arayış. O'nu geçtim diyemiyor hiç kimse sabah okunacak salalar için. Hayatınızda en çok neye şükrettin? Ey yolcu, meğer çok benziyormuşuz, çocuklarından şikayet eden ebeveynler olarak, ebeveynlerimize. Ey yolcu, c/anıma gel ki, sıkı sıkı sarılsın gözyaşların gözyaşlarıma, nefesinde mefkuresı okunsun besmelenin. Ey yolcu, o aşk'ki gönül sohbetlerine kulak verir, en güzele tecelli etmek için hep arar hakiki sevenleri. Ey yolcu, mekanının dışına çıkta, sırrının vazifesinde, bilmeyi bul sende satırları olan cümlelerinde. Asıl kimliğinle neyi hedefliyorsun seyri cemalinle, ey yolcu. Perdelerin açılırdı aldıkça geceleri koynuna, sorularına cevap bulurdun her şeyin berraklaşırdı tattıkça meşki boşalmalarını üzerine çekerdin toprağı sona eren savaşında. Ey yolcu, O kadar çok ki yok olan, herkes dışarı diyen sessizlikte. Ama yine de hoş geldin! diyor alnını bekleyen seccaden. Ey yolcu, Kim bilir? Rastgele olan dün akşam gibi birlikte ıslanmayacağız ki, kendimizi seyrediyoruz zamanıdır karışmış her gidişime sabır gerek. Ey yolcu,sonunda hangisi ey kalbim, gerisini sen anla diyen sonbaharda hak olur aşk. Hep davetkar isimler, kime hoş geldin diyorsunuz? buyurdu Pirim. Hoş geldine bir de hoş bulduk denmesi gerek değil mi? dedi Mirim. Herkes bu aşkın hem sahibi hem misafi dedi Meczup. Hasbihal ettik selama selamla gönül kapılarını nasıl açabiliriz diye bir buluşma arayışımız var dedi İhtiyar Bilge. Sevgi diliyle şakalaşsa gönül, merhaba demeyi ya da daha fazla birkaç cümle biliriz, daha güzel olmaz mı? dedi Zahit. Belki konuşamam ama aşinalığım arttı bu aşka, bizim hoş geldiniz, birine bahşettiğimiz bir misafirperverlik dedi Miskin. Boş ver, bugün cuma bir yaşam biçimi olarak ortak bir nokta, hangi bulutta toplu halde gecenin çobanları, o bulutan hangi damlaları alacağınız şems vakti size kalmış bu aşkın, o aşk olduğunu anlamak dedi Garip Çoban.

PERDEYİ ÖRTMEKLE AÇILAN PERDELER... Aşina olduklarını hatırlamakta fayda var. Değecek o büyülü hikayeyi mi anlatıyor? Gönül hanende büyük bir duygunun dünyaya yakınlığıysa, sus ve b/aşka birşey deme. Büyük sorunlarına doğru dürüst bir cevap değilse dua, dolanıp durma bir şey demeden itiraflarının etrafında. Gece engin gönüllülerin ruhlarını eline alırken, mesafeli yaklaştım tatlı hatıralara. En iyi bildiği işi yaptığından emin gecenin çobanları. Merak edıyorum, eski zamanlardaki en yakın dostunu aşkın kabristanda. Benini bizle son yolculuğuna uğurlamak üzere kendine dönüşlerde olanlarda tasvir ediliyor aşk. Yola çıkanlar soyunmak istedikçe, çok hatırat olarak kendi yaşadıkları doğuyor. Bekleyen ruh için hayalkırıklığı yaratabilir şems vakti uyuyanlarda. Kıyaslayamadıkları görkemli, mütevazi olanlar aşkın sureti gökyüzünün etrafına serpiştirilmiş gibi. Orada kalmayı seçenler, bunun hakkını vererek yapıyor teheccüt vakti. Mevzu her ne kadar eski günler ve dostlar ve hatıralar olsa da, dualar ruhların üzerinden silindır gibi geçen yeniden şekillendirdiği kimlikler var. Kölelerin kölesi olanlar aynı kirlenmeyi yaşıyor. Duaların yasaları, yerçekimi yasasına benzemez. Kimsinız? Haklı olan benim, hatalı olan hikayelerin mi? Bilmediğiniz ne yazık ki, o değil. Sana şeytana uyup şöyle bir göz ucuyla bakan yanın. Ne kadar kışkırtıcı, değil mi? Alt alta sıralanmış hikayelerindeki rollerin baştan çıkartıyor bir gıdım kalbini.

BİLMEDİĞİMİZ AŞK...Rabbinin yüklemediği rolleri oynayanları kim korur? Sen kimin izindesin, her dem yeniden doğanlar, aşkla bizden kim usanır buyurur dedi Pirim. Önce gözünüzü korkutun, geceyle gündüzü engin gönlünüzde bir araya getirdiğinizde, cümle alem su gibi akar dedi Mirim. İğneyle kuyu kazmış olanlardan başkaları aşka kolay ulaşamazlar dedi Meczup. Kendine erişenlerde h/arlanmış ve didiklenmiş kıvılcımlarla meşk edenlerin ruhunda açan yasemin çiçekleri damga vurur aşka dedi Zahit. Bu çok doğal, lal olmuş gülün perişan olmasına adım adım tanıklık eder gecenin çobanları dedi Deliler Şeyhi. Çok ayrıntıyla karşılaşanlar düşündüklerini gördükçe, bu dürüst bir tercih hilesiz yaşayalım suyun rengi gibi aşkı dedi Miskin. Arşın altında kalmak mümkün mü? Tadı kaçmış suretperest yaşamlardan kaçmış birkaç kişiden biri olmak için şems vaktinde hakikatin efendilerinin inşirahı okuduğunu görürseniz, bana hak vereceksiniz keşfinizde dedi Garip Çoban. Belki de hatalı olan diye kızdıklarımız hatalarımızla neye hizmet ettiğimizi anlamak için, kalbinden yakala sevgiden uzaklaşma dedi İhtiyar Bilge. Su gibi üslubunuzla çatışmanız eksık değil, çatışan duygularınızdan gece uyandığınızda bir cümle yazmak zorunda olsanız, ne yazardınız? dedi Seyyah. Bir akşam gerçeğin limanlarında iç içe geçmiş olan, bize tanıdık gelen yalnızlıkları süsleyebilenlerin bekleyişlerine değecek olan aşktır.


AŞK'TA GECE YARISI... Tokat gibı hamleler ipuçlarıyla donanmış görünüyor şems vakti buyurdu Pirim. Patenti alınmış hiçbir yaşam yoktur, bir boyutta sergilenmez yaşanan ve yaşanacaklar, kalıpların dışına çıkıp gerçeküstü bir stille harmanlayarak, aşkı yeniden keşfetmeye gerek yok dedi Mirim. Alacakaranlığın son parıltılarında enfes ipuçları sıradan değil ama ter atıyoruz kaybolmak çok kolay dedi Arif. Günah keçisi varlığından soyun, neyi arzuluyorsan aşk ordadır. Böyle bir durumda kıydığın tatlı canında ruhunu hissettiğinde, kalbınden alev alev yanışlarını gördüm desem ne dersin? dedi Miskin. Sırada nefessiz kalır ateşi aşkın, tamamen doyuma ulaşmış değil külüm, boynun bükük mesela yoksulluk gibi dedi Hırkasız Derviş. Asıl sorulması gereken koşar adımla şimdi geri dönüp okuyamadığın, bu hikaye bitti mi? Bilmiyorum dedi Zahit. El aman müthiş bir fikirle gönlümün arşını donatıyor, çok zor zamanlar geçirsemde için de dev bir soru işareti olan tüm temaşaları takip ediyorum dedi Garip Çoban. Son derece zehirli dünya, bunu nasıl temizleyeceğiz? Bilmiyorum. Umuyorum ve dua ediyorum bir şeyler değişecek dedi Deliler Şeyhi. Yenilgıden sonra suretlerin çağının bittiğini hatırlatır haydut yanına kabirler dedi İhtiyar Bilge. Aşk ve hazandan teselli doğar, çünkü düşmanlık tek taraflı olamaz, git vaktidir neşe saçanlarla elele tutuşmuş yağmur damlalarıyla dedi Fakir. Aşkın ivmesidir aşk

MEY/HANEDEKİ SARHOŞLAR...Garip bir hüzün çöküyor düşen her yaprakta. Duyguları ikna turuna çağrılanlar nelere öncülük ediyor. Uyku sorunsallarında kendinize uyanık gelin, herkesin efendisini aradığı şems vaktinde. Siyah giyen gecede, beyaz gölge olan gecenin çobanları nelere veda etmiş. Siyah sadece siyah'mıdır? Yeşil alevler arasında! . Varla yok arasında eve dönen ruhlarda değişen ne? Herkesin bir yıldızı var. Hayat çok soğuktu bitirdik, aşk ateşinin yanında diyenlerin yolculuğu kimliğimiz. Sürgit gönül, hayır şimdi lazım heyecan veren dualar. Cesaret ve yenilik bulutunu arayan su damlası gibi böyle bir şey olmalı, aşk. Sonra değil, hemen heyecan verenle, nereye gitsem hiç üşenmeden. Bize eksik gelir oldu, bakmak. Değişen tatsız tutsuz hayata, umutlar girince durakalıyorsunuz. Sevilen, önemsenen sorunlar mı hep aynı kalmış. Bize eksik gelir oldu sevgiler şimdiyse. Ne yalan söyleyeyim, bu dünyanın gündüzünden zihnimde bir şey kalmamış, ruhumda yaşayan asıl şeyle. Bu keşıfleri soğukkanlılıkla hayatla çalkalıyor sevgi. Şimdi bana nereden dahası yok değil. O her ne kadar vatan olsada başkenti insan aşkın. En acı durum karşısında tarafsızlığını tanımlasada gece, duanın öznesi olabilmesine de imkan tanıyor aşk. Tekrar tekrar okuyor nesiller yalnızlığı, yenilikçi tutumla. En acı en yürek burkucu öyküleri sorguluyor suretler. Bir sarhoşluk bilmem neden böyle yapıyorum alın açın bir büyüteç sevgiyle.

HAYKIRSAM.. En güzel satırlarla dolu baştan sona ruhun, erteleme ayrı bir zarafet katıyor aşkın makamına. Aşkta doruğunu bulunların bedeninde büyük sabırsızlıkla açtı mı mor menekşeler diye sorar kalb. Her duygu başka bir dille konuşur. İki elin bir birine değdiğinde güzelliğin birleşmesiyle nefesi kesilir yüreklerin. Aşkın ödülü herkese açıktır. Kalbinizi sevgiyle eğitin. Sizin de aklınıza gelmiştir, yazmaya başlamadan önce adınızı sormak. Bir süre sonra kendiliğinden evrilmiş, yolunu bulmuş duygulardan kurtulup cümle kuruyorsun. Aşıklar çok önce öğrenirler aşkı. Şartı var mıdır? . Şart ağır bir kelime, hiç şüphe yok. Zaman sıkıntısı bunu herkes yaşayabilir gecenin çobanlarından başka. Günahsızım aşkın üslubunda hala gece yarısı. Daha sonra tövbe bu kula. İkna edilmemış yavaş yavaş veda edecek yanımı hak bilir, hakkını almak için. Herkesçe biliniyor olmalı ki, yıldızlardan söz edilmez. Eksikler de var ama rabıtalarla tamam oluyor. Düşündükçe kalbin göğsüne sığmaz çıkacak yerinden sanki aşk aşk diyerek benin. Durup düşünecek vakti olmaz dem dem h/arlanıp nefessiz teslim olmak için. Nerdesin? Nerdesin? diye seslenir her bir dokunuşun. Nasıl gelmiştir saran alevler bilinmez bedene. Ya y/ardır, her bir nefesteki dem bu demdir. Bu gece de yine sardın enginliğinle dört bir yanımı, gece mi bizi, biz mi geceyi rehin aldık bilmiyorum. Şimdi temaşalarla hasbihal etme vakti Hu Aşk

DUYGU DİYETİ...Sence mutluluk nedir? Umuyorum ki, gözlerini aç diyen sesin sahibini bulursun. O kadar çok oku ki, geriye sen kal. Şaşırmana şaşırma, seninleyken uyanamazsın. Üzerine dökülüyor aşkın renkleri hazan mevsiminde. Hiç bir duygun tesadüf değil. İnsanlar tekrar okuyacak, düşlediklerine kapıyı arala, yüzünü göster, kuşkulu yanına mutluluğu davet et. Hayatı aklınla düşün, sen kımsin, aklı rüyada olanlar arasında. Seni yüzüstü bırakma, biri öldüğünde bende ölüyorum gerçek dostum. Küçük şeyler önemlidir, seçim zamanında. Her şeyiyle karmakarışık bir şey oldu insan. Her zıtlaşmanın hep iç huzursuzluklara bir şey söyleyemeyen bir cümle senden uzaklarda. Beni çok etkiledi dediğin anılarca kıstırılmış hislerinle hala anlaşamamış bizbizeliğin. Nefes alacak yerler var, bu gürültü, patırtılı doğduğumuz yerlere rağmen. Sevginin gitmediği yerler var mı? Onun götürdüğü heryeri sevdim. Yarına ayak uydurman için, dünle anlaşmış olman lazım. Tabii ki o sabah özleyeceğin çok şey olacak barınamadığın, karmakarışık yanında. Ölü toprağı her şeye serpiliyor, incilen yanında. Hepsi alev alev, ama sana gitme demıyecek üşüyen cümleler. Zor okunur oluyor, düşünüyorum payıma düşeni alıp kör edişlerden. Uzun uzadıya dolanan kelimeler yaşadığın cümleler. Peşinde koşma derdinin, getirdiği bir şey suretlerde, yıllar önce bir şey seyrettim hoş geldin sefalar getirdin dediğinde. Ömründe hiçbir şey kısıtlı değil, öldürmeyeceksin sevgini ki, ölmeyeceksin sevgilide.

ACAYIP SEYRANIMIZ.. Sevgi dilini buldun mu? Çok hayat kurtardık ama bizimkine yetişemedik. Her biri beni ben yapan acı olaylardır. Onu neden arıyorsun, dedi bir ses. Gördüğün yerde sarıl bana, özlemek işte o zaman boş vakti kıskandırır. Üryan olmak ne demektir. Vakit hazan mevsim sonbahar hayata benzettiğimiz an'da aylardan kasım. Her şey değişti? Ne zaman öğrendiniz kalbinizde sevginin olduğunu. Her şey karma karışık oldu. O da oldu, illa ateş seni yakacak bir kere! İlk yer tuttuğunda gönlüm inanılmaz heyecanlıydı. Şu hiç sevmediğim benin ne diyor ona baktım. Şems vakti kopup zamansız dağılan tesbih tanelerinde. Bu da beni her şeye rağmen ayakta tuttu. Çok işe yarayabileceğimi fark ettiğimde. Gidin Allah aşkına, başka türlü eğlenin, sırat köprüsü gibı insanlar varken duyulan heyecan da eklendi. Sonra birden ortadan kayboldunuz sanki, eve dönmeliyim derken. Bir tatmin olamama durumu mu bu hal.? İnsan elbette mutlu oluyor böyle şeyleri duydukça çok emin, şölen sunma ihtimali var gecede. Bu yolun sonu nereye gidiyor diyenlere, gidelim mi kalalım mı? değil cevabımız. Anlamını yitiren değerler arasında, kibirlenen suretler çoğalıyor. Giderilmesi gereken çok ihtiyaçları var duyguların. Ve öylece ve yeniden kasım ayak basar tüm temaşasıyla ömrüme. Ey aşk şehrinin girişinde karşılarmısın sararan yapraklar savrulurken benide. Bütün sesli harflerin öldüğü, sessiz harflerle konuşan cümleleri dinletir misin? Alıştım sadece! Bu hale.

Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 27.11.2012 13:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Gördüğünüzde size ALLAH'ı hatırlatan, konuştuğunda bilginizi arttıran, ilmiyle size ahireti hatırlatan, sizin için en hayırlı arkadaştır.. (Hz. Muhammed S.a.v)

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Engin Demirci