AKL-I SELİM...Selam size ruhu bedeninden büyük ademoğlu, en çok nerde samimi kalbin, şems vaktı kalk! Dostunu ara,dendiğinde. Geride bıraktıklarına nasıl baktığını anlatıyor, kimseye dargın ve kırgın olmayan kelimelerin. Kendin ile karşılaşmaktan korkma, dosta ulaşmak için geçilmesi zorunlu olan geçittir dünya. Bizden gizlenen bizi ortaya çıkartıyor teheccüt vakti. Büsbütün kendi dışımıza çıktığımız zaman mesuduz! . Mum ışığında dosta gidenler gece harmanında inciler gibi diziyor yoksul kalbleri okşayan hayır duaları. Gönüller huzur buluyor, ahiret azığı kıldıklarıyla. Bilen bilir, parmakla gösterilir bir halin varmıdır? . Ateşe düşen kar tanesi gibi, eriyip kayboluyorsun. İlahi iradeden bir kıvılcımdır aşk halin ümitlerde. Bu kadar bizden, bu kadar içimizde hani o özlediğimiz sevgi. Ne yaptığınızı o anda anlayacağınız teheccüt vakti, ne kadar kendini kendinden sakladığını anlıyordu, aşka engin gönüllüler. Bir yalnızlık sahnesini çok defa paylaşır oldu suretperest yaşamlar. Söylenecek fazla bir şey yok aslında, diller lal. Eksile eksile gidiyoruz, her yok olan duyguların ardından, kendimize ağlıyoruz aslında. Gecenin çobanlarıyla kesişen yollarda, bu dünyaya aldırış etme sakın, seni sevdiğine emin olduğun ruhuna müteşekkir ol. Sen yaşamın sırlarını ortaya çıkarıyorsun. Bize kalan aşk dediğin nedir? Gözlerin bulutlu içime sinmiyor,nede olsa o sevgilide sönmeyen bir şey var.
BEN'İNLE MÜCADELE SÜRECEK...Neredesiniz yok saydıklarım, seherlerde neşeli yola çıkanların nağmeleri, öyle ki, kendinden geçebilen ruhlarla bu yolculuk, aşk. Bütün bir ömür aranan ve beklenen seugilideki hüsnü aşk göründü mü, hallac'ın ruhunun koştuğu gibi koşanlar, aşk. Kapıyı arkasından kapatan büyük sevgiliyle ebedilik bahçesine geçenleri, aradığı sevgiliye kavuşturan, aşk. Hepsini kendinde toplayan sevgili, aşk. Günahsız gönülleri hergün zehirleyen ürpetici olanların çevirip ruhumuzun derinlerine sapladıkları zulümlere karşı, pahzehirimiz aşk. İşte asıl dert, ne söylersen söyle masalmı, kaç kez sofralar kurdukta aç kalktık, öğüt tutan gönülde aşk. Biri bu delı halimden hoşnut, kokusunu aldıkça ruhul kudusün, böyle hazinesi olan, aşk. Birbirine uzaktan bakanlar, nerden bilsin sıkıntısını kalbinin, hamd bahçesinde olanlardaki hicran, aşk. Huzur için söz söyle, susadığın hayretler içinde okundukça, sıradanın içindeki güzelliği arayanın h/içi, aşk. Ölümden beter bir özleyiş hazan mevsiminin peşi sıra, yine o zamandaki yaprağın savrulduğu an, aşk. Makamlar bambaşka ruhları uslandırdıkça, gönlümde tuttuğum sırdaş ezelden, hakikati seven garip çoban geldesede aşk pazarında günahının hesabını soran, aşk. Unutulsanda hatırlatır neyzenin vazifesini üstlenen engin rüzgarın, dilsiz sözlerdeki gizli bahçedir, aşk. İyi gününde hatırlama seni, muhabbeti aç sesinde sonbahar olsun, herkesin öteki gibi durduğu yerde herşey, aşk....
Ruhun sevgiye hamlesini durduranlar arasında, bir gülün yolculuğu gibi ruhum hazan mevsıminde. İşitiyormusun kafa karıştıran hallerine bakıyormusun? Yan yana yaşadıklarınla, ne kadar uzaksın,eski duygularının izleriyle ne çok kalın duvarlar örmüşsün. Göz kamaştıran suretinden ne kalacak mezarda. Ebediliğe susamış bir kalp çarpmakta, merhametle doldurup taşmak isteyen yanında. Hırsların içindeki düşmanın, pençesinden kurtarmak içın benini,kalp aşıkı yapacak herkesin dostu olan sevgiyi bulmakla, kendinden kurtularak ebedi sönmeyecek aşk güneşi için o sonsuzluk yolunun yolcusunu, ancak Onda bulacaksın O'nu. Ademoğlusun, insanlığın içinde nefsine karşı samimiyetsizliğin helak ediyor. O neden korksun dediğin hislerin zeka ile birleşmesinden, sevgi içinden şaşırtılmış bir kalp çıkıyor. Lakın, kendine pusu kurduğundan hala haberin yok. Bu kapıyı açabilen orada, bir b/aşka benlik buldukça sonsuzluktan bize sunulanları sevmek kabil oluyor. Etrafımızı çepeçevre çevreleyen gökgürültüsünden kaçışlarımız büyük kaybımız. Son kez el salladığınız biryerlere kaçısınızla karşılaştıklarınız yağmur damlalarının eşliğinde sislerini dağıtıyor duygularınızın. Doğru olamaz dediğiniz doğrularınızın, varolmadığına inandırmış yanınız mı? Bunlar sence önemli mi? Bilinmeyen birşey değil, yaşam hikayeniz. Sele döndü buluşan damlalar,bende mi sele karışsam aşk adına..y.ed
KAR KUYULARI GÖNÜLLER...Senden çekip giden n/eden(siz) siniz, duygularına engin yüreğinde sitem halinde(mi) sin buyurdu Pirim. Ruhani ve huzurlu duygu yoğunluğuyla heyecan duyanların samimiyetle yolculuğunun, adı aşk dedi Mirim. İnsanın şanına yakışan kalb merkezinin en zengin hali sevgi, fikrinde sadık olan var mı? dedi Meczup. Kardeşce bölünmüş kalplerden çıkan dua toplamış duyguları seyirlik dünyaya bakıp geçiyorum, aşktan bir ilışki inşa etmek içın teheccüt vakti dedi Garip Çoban. Gönülleri her okuyuşunda aynı duyguları yeniden yeniye yaşayarak, seni çok özledim diyen kalbin, en çok etkilendiği sözdür seni seviyorum,katbekat hissettirir duygular sevildiğini dedi Hırkasız Derviş. Şu anki hallerin mi, şimdiki halleri mi yalandı, küs geçen yüreğinde hatırına gelen hangi ses uğulduyor? dedi Aklı Kıt Adam. Peki, şems vakti eşsiz davete neden icabet etmiyoruz? Çok mu yoğunuz, çok mu yorgunuz? sevmek için! dedi İhtiyar Bilge. İnsanoğluna, öyle şaşkınlar ki, odasına çekilmış hallerıyle, geceler kabus tahmin edildiğinden çok daha derin dedi Miskin. Ne yazık kı ağır geliyor uykumuzu bölmek, beden ile ruhu birleştirmek, daha kolay ulaşmak için kendine dedi Zahit. Eksik olan kısmım bu mu dediğin aynandan yansıyan buluşmalardaki o bakışlarda binlerce tenkit yüklü, bu kaçıncı ağlayış dedi Fakir. Kendini kontrol edemeyip, birçok insanın düştüğü hataya düşmekten alıkoyamayanlar bir an bile yoktu beninde aşka
GÖNÜL DAĞINA YÜRÜ.,Birini harekete geçir, kendıni kurtarabilmen için buyurdu Pirim. Dinle, duyabileceklerinde kendi gerçeğin, değişen suretinin tanıklığı dedi Seyyah. En ilgi çekici ötendeki, senle benzerliğin, çile ve meşakkat dünyasında özlediğine kavuşamıyor kalb, bilme ümidiyle dedi Miskin. Ne var ki, efkarım kötü zamanlardan viran olmuş gönlün dilinden şikayeti var dedi Mirim. Her ne kadar hatırladıklarım çok gerilere kadar uzansa bile, daha çok onarmaya çalışıyor şems vakti duygular, sırrım lakin sırdaşım değil, basit mı karmaşık mı? dedi Garip Çoban. Yürekte yankılananları nasıl anlamalı? bir avuç mazi kavuşma umudumuz, en sevdiğim saat buydu dedi Meczup. Nakış nakış belli ki herkes de kendi derdindeymiş, çalma seni senden bugün de gönlümü yorar, duygular sokaklarının kiri, daha yakın durabilirsin kendine dedi Zahit. Belleğimin azmidir, o varken ben olmasamda olur, zamanın uykuda olduğunda gönlümü gözden çıkardım dedi Hırkasız Derviş. Bir sonraki cümlem, baktı uzun uzun hala birinci son cümlem höpürdese yorgunum dedi İhtiyar Bilge. Taşınan harfler burada komşu olur tanışırlar, olan bitenlerle gönül masama, gecenin kokusunu derin derin çekti içimdeki gazel, bendim o eylül dedi Aklı Kıt Adam. Söylemem gereksiz, imkansız aşk bugün de gönlümü yorar dedi Fakir. Her birinde başka gölgelerin olduğu ruhların suretlere yansımasıyla ayrılık kapısı çaldı,zaman tükendi şimdi gitmek zamanı ey aşk
BİLİNENLE İSTENEN ŞEY, Artık insanoğluna saadet yok. Hayatın başlangıcı da sonu da, doğusu da batısı da, aşkın hazineside sevgi. Anlaşmazlık uzun süreceğe benziyor kulluğun. En iyi noktadan bakan, en iyi gören benim, uyuyamadığında beni uyandır ki, konuşabilelim diyor kalbiniz. Bu şu anda gerçekten yapmak istediğiniz mi? Iyi görünüyormu müsahamaların yaşamında. Oysa bu küçük ayrıntı, samimi ve sahici bır kavga o kadar gerçektir. Bir ilişki inşa etmek yürekte sarhoşluksa, bir hayat acemisi olarak kendimi tanımakla meşgulum. Aşk gibi öyle gecenin çobanlarının duası, bulamazsın birdenbire engin gönülde benini. Bir kainatı inşa etmeye benzer sevgi. Bıkmadan, usanmadan,umutsuzluğa düşmeden yaranın hep yeniden metanetle, halis bir nıyetle kanatmak gerekir. Sevgisiz olan bir an bile yoktur, insanoğlunca her şey tastamamda olsa. Sen nerde şaşıyorsun, sınırlarını aşmadan. Yalnızlıkta yürekten suretlere yansıyor. Oysa sevgi küçük ayrıntı gönülde, dokumadaki gözle görülmez sökük gibi aşk. Yalnızlıkta gıttikçe büyüyor, hayatı delik deşik etmek üzere. İlla da samimiyetle olur seugiyi tanımak. Gönül kıvamında gülen ve uyuyanlar azalmış. Zehirli bir iksire dönüşen benlikler neden bu kadar gururlu? Duyduğu hayretle başbaşa kalanlar, söyle daha bende ne varsa, terkedeyim diyen kalble mesut olan ademoğludur. İnsanlık sarhoştur, kolay kolay kendine gelemeyecek kadar sarhoş. Kaynağını aramayan, insanoğlu kime denir?
YOL GÖSTERECEK BİR İSİM.. Her kalp kendi mucizesıyle doğar. Kok(l) uyoruz hayatın sayfaları ılerledıkçe sevgisizlikten, arayışındaki tutkulu, çok da derınleşmeyen hatta şaşırtıcı biçimde yüzeysel kalmış duygularınla. Oysa kazın ayağı böyle değıl! Sıkı dostlar ile sıradan yakın hissettiklerin kendiliğinden değişirken, varlık mücadelesi vermeye çalışan bir sevgi var. İnip kalkan göğsündeki olağan sancılar,mutluluklar, kendini arayışlarını izlettiriyor, çok defa hezeyanlı, pek çok defa pişmanlıklarla dolu uykusuz yanın. Mangalda kül bırakmıyorlarmış gibi yaşayanlar, orada bir mezartaşıyla konuşmaları sıradanlıklarını anlatıverıyor. Halleri ilk cemreyi bahar sanıp, peşi sıra gelen donda meyveleri telef olan ağaç gibi boş vermişliklerindeki ilişkiler, gemisini kurtaran kaptan misali. Umutlandıkları, sonra da şüpheye düşmeleri çok görkemli hedefleri olarak suretlerine yansıyan. Çok farklı gelmedi değil mi? cümleleriniz. Ruhunuzu hissetmek açısından masalsı hoşluklar barındıran bir değerdir bedensiz bedeniniz. Kahramanınızın kim olduğunu anlamakta zorluk çekseniz de, oldukça ılgi çekici bir özentilik içinde, içi doldurulamamış kalbinizın içinde bulunmaktan öteye gitmediği de su götürmez bir gerçek duygularınızın. Bolca atıp tutan kuşkularınızın mekanında, pek farkları yok aslında. Orası, bu açıdan bakıldığında yalnızlığın için bir çatı bu haliyle biraz kopuk sevgiden... Kalbın tamamlayıcısıdır sevgi, ona nasıl gidilir, zatına talip kıldıkların galip olduğun mağlupluktur aşkta buyurdu Pirim. Nükten nedir şems vakti gönlünde. Sevginin anlamını yeniden keşfetmek için dokunun, için için imrenin, sonsuzun zaferinı kazanmak, bir örtüyü kaldırır gibi dedi Mirim. Bir kere görünse ölümün sırrı. Bir kıvılcımın parlayıp sönmesini andıran bu hayatta, peşinden koşsanda, kendı gücün ile başaramayacağın bir imtihandır aşk dedi Hırkasız Derviş. Bari hatıralar kalsa dediğiniz doyulmayan yaşananlara sitemlerden hep bir hasret çıkar dedi Meczup. Karşılıksız sevgi gibi, bu yenilmez düşman suretlerin yok olacağına inanmadığınız duygularda hep tükettiklerimizde yokoluyoruz dedi İhtiyar Bilge. Sevmek kendinde bir sırrı saklamaktadır, ruha musallat olan kirlerden temizlenmek için aşka teslim edip kalbi, gaflet uykusundan uyandıran öylece hakikattır dedi Garip Çoban. İçinde buluşmak için dışına el uzatki, ruhun mutlak hürriye kavuşsun, Teheccüd vakti kapıda duranlar için artık ölüm yok dedi Deliler Şeyhi. Bu kapıya nasıl gelinir? İçinden koparılıp alınanlar dışında derinleşiyor şaşkına dönüyor yaşam tarzın dedi Aklı Kıt Adam. Korkunç sevgi açlığında insanlık, kimsede birşey yok, kendisini eleştiren,kabul ettiren iflah olmayan yanında yüzlerin gölgesi, elde bulunana tamah etme, esrarın hakikatine ermen için, dünyanın az bişey olduğunu gör dedi Fakir
Bİ BİR GÜN, O AN'DA...Neler biliyoruz? Feyz rüzgarını bul ki, kendi alışkanlıklarınla savaşabilesin. Bilmek seyretmek değildir, bir sırrı çözmektir. Hayatımız, bilmecelerle doludur. İçimizden dışarı, bir atılışımıdır aşk. İçimizdekinden başkasını da anlamasını bilen yok gıbidir, varsa da O hükümdardır. Hayranlıklarınla sarhoş yaşamaktasın, kimin hakikati senin hünerin? Hakikat şu ki, o iki çift masum gözlere bir bakın şems vakti, kendinizden utanırsınız. Orada kalmak içın uzun süre gönlünü çekip çıkartmakla alakan olmadı mı? Arada bir gelip sevgiye öylesine bir şeyler yapmak yerine, bu işi iyice öğrendikten sonra gelip iyi işler yapmak istedim. Dışında kalıp, oradan bakabilen biri olarak, ne düşünüyorsun aşk? Ama gitmemiz gereken daha çok yol var gönül aynasına. Kalbten öğrendiğim şey kendi sınırlarını aşabilmek oldu. Aşkın kuralı yok, her şeyi düşünebilirsin diyor gecenin çobanları. Her şeye dokunabilirsin, bu halin çaresine alanı çok geniş, düşünebileceğin sınırsız bir alan var. Bir kabirtaşının altında olacaksın, hala özgür olmaktan bahsedebilir miyiz? Ortak gururumuz şahsıyla birlikte sevgi birleştiren ruhlarla çok iftihar ediyor dualar makamında. Burası aynı zamanda kalbinizdeki sevgininde başkentidir. İnsan olmanın gerçek simgesi sevgi, günyüzüne çıkartır her duada kalbleri. Uzaktan tanıyorsun benini, biraz yaklaş. Duası olmayanlar,aşkın pazarından ne alabilirler ki?
YAKINDAN BAKIN GÖNÜL KOMŞULARIMIZ NASIL KAYBOLDU? ...Peki ya gönlünün karşı kıyısına geçıp sana ulasmış olsan, benini nasıl bir yaşam bekleyecekti? Gönlündeki anahtarın kilidinin kimde olduğunu anlayanlar hem gizli, hem ortada el çekerek terfi ettikleri makamda,bunlar için mı canıma can gerek. Aşk olmasaydı benimle ne işiniz olurdu. Alem padişahı seni neyden uzaklaştırmışda yüzünü göremiyorsun. Bu derdi kime söylemeli, süslenmiş kalbin dünyaya. Bir süre sessizlik ara, derecenin sır ve hikmetini anlaman için itirazın kime öğrenırsin. Öyle bir rüya ki bu dünya, iki beden tek gölgeyle peşine düşer. Gönlü mana ile dolmuş olanlar susarlar, birbiriyle aynı hal'i yaşarlar. Şaşırmadık çünkü, sakinlık için, kafayı toplamak, demlenmek için ve demlendikten sonra şems vakti bir güzel ağlayıp rahatlamak için bir yerlere not ediyorum aşkın alfabesini. Sınırlayabileceğim gibi değil hayat, masumiyetini ihtivat etmiyorsa olsada cümleler. İnsanın kalbini açmak,yani çilingirlik gibi tek misyonu olan sevgi dolu dualar önemli. Kaldı ki insanlara rağmen kalbimi ve niyetimi iyi tutmaya çalışıyorum. Her duyguyu tabulaştıran kelimeler çağında diken üstünde seugi. Ve etrafımda ne var ki, eyvah nasıl kendimle temaşa edeceğim dediğim zamanlarda olsa, insana kalbindeki öfkeyi, kini, nefreti unutturan bir gücü var gecenin çobanlarının. Şu anda, kimse duygularını ve düşüncelerini ifade edemiyor bence, kalpleriyle değil modelledikleriyle dinliyorlar birbirlerini...
Anlaşılıyormusunuz, kalbin kimin evi? buyurdu Pirim. Sevgi, aşka ermek için ilahi bir elçidir, bir şuur halidir duygu tohumlarının yeşermesi için, o mutlak hakikattir dedi Şakirt. Bizi bizden saklayanda, kah görünmüş kah kendini gizlemiş aşkın halleri dedi Mirim. Tesadüfler bununla sınırlı değil, şems vakti kulak misafiri olduğumuz sohbetlerde gönül komşumuz dedi Meczup. Ben neyi çok seviyorum? O aşk dediğimizde b/ulandım, ürküp kapıyı kapatan kim ardımdan. Yoksun belki, bir şey var bende ahh dedi Hırkasız Derviş. Ağla tutma kendini bir eski zaman olsun gözyaşlarındaki sen, hepsinden birazsın işte dedi Zahit. Dualar üfleyerek seni yatıştıran annenin o dualarını okuyup duruyor cismin. Şimdi, işe yaramıyor. Manan tutmuşsa nefesini, başındaki belaları savuşturmasını beklemezdi rüyaların dedi Miskin. Haberdar olmaktır hissi müşterek olan ruhuna sırtını yaslamaktır inandığın. Tek kelımeyle çoraklaştı duygularda sevgi dedi Fakir. Diğerlerini barındırdığını biliyor muydunuz? Senle varın, sizinle değerlendirin. Ama hiç kuşku yok ki, en büyük kaybı, aşka ruhunu verenler olmuştur. Ardından, gönlüne konuk olduklarımızın İstanbulu, konyası, ankarası. Siz bilmezsiniz, bir de ben geldiğimde gezdireyim sizi derken gecenin çobanları, gözleri dolu dolu olmuştu, yar ile olanların o hasret karşısında. Bizler kabirtaşları ziyareti nostaljisiyle yetinmek arzusunda değiliz dedi Garip Çoban
DÜŞ YOLLARA GÖNÜL.. T/arif ediyor üstümüze sinmiş harfler gönlümüzü buyurdu Pirim. Aşk eylüle sesleniyor toprağa düşen yapraklardan, asla duygularla birbirinize kızmayın, uzun zamandır başbaşa kalmamışsın ruhunla dedi Mirim. Oysa doğa telaş içinde sonbahara, gözler ağaçlarda. Havalar iyi gitsede kışa hazırlanmak lazım dedi Meczup. Yüzünü nereye döndürdüysen aynan oradadır, gönüldür sevgilinin yatağı, sevgiyle yat ki kokun hapsolsun aşka dedi Miskin. Ayna/sız) lar için ülfet, külfetinle susmak için çaba göstermeni ister, şimdilik bu kadar hiç kimse dedi Zahit. Kısa yolculuklar yapıyorum dur gitme diyen uzak yolculuklara hazırlığım güz mevsiminde halim, sonsuzluk içinde hiçbir ehemmiyeti olmayan küçücük bir zerreyiz, derdimız kainattan büyük, en önemli sorularımızsa, cevapsız aşk dedi Garip Çoban. Ya da aklımız ermez deyip o soruyu boş bıraksanda nefesinde, yine de bir cevap çıkar mutlaka rüzgarda dedi Hırkasız Derviş. İşte orada kalırsınız. Bu çok büyük bir ısraf olmaz mıydı sevgi varken yalnız yaşamak, tesaadüf dediğiniz gerçeklerimiz, bize nasıl huzur verir? dedi İhtiyar Bilge. Herkesin kendi inancına göre bir başlangıç noktası var. Ne yazık ki hıçbiri içimizi tam olarak rahatlatmıyor. İman ettiğimize teslim olmuyor, mecburiyetlerimiz dedi Deliler Şeyhi. Bir şeyi açıklamaya çalışırken mantıken imkansız bir noktaya geldiğinde neden sorusunun anlamını yitirdiği yerde her şey içimizdeki aşk.
BU/H/AR.. Geçmiş her seyin başlangıcı ve sonudur burada. Dünün içinden bugüne göz kırpar sevgi. Bütünüyle kauramak da kolay değil. İçten bir bağ var mıdır diye düşünmüşümdür. Sevginin bir dikkat değil bir soru olarak bile geliştirilmesi başlıbaşına ilginç oldu insanda. Zihniyet dünyasını daha kolay çözebiliriz, diye de bakılabilir mi? Zaten bir gezidir, bir üsluptur ruh için. Hiç şüphe yok, çekici şehirlerden birisidir duyguların. Ve insan imgesiyle bugünkü gerçekliği arasında saçma ve çatışkılı bir görüntüyü de barındırıyor ilişkilerinde. Vaat eden ancak kendısini ele vermeyen boş meyve kasaları gibi üst üste yığılmış kelimelerin yapısındaki duygular, geçmişin değil geçmişlerin kalıntılarıyla avunur olmuş. Kalıntıları göz okşayan ama ruh doyurmayan duygularla çarpar sizi. Sevginin fenerinin ışıklarıyla değil, geçmişi ayna ayna çoğalan imgesiyle kotarır bugünü. İhmalkarlık sadece sevgide değil tümden yaşamda çırılçıplak ortadadır. Güneşin kuruttuğu yaprak gibi. Kendi geçmişinin sonuna gelmiş bir insan, daha eski, daha saf ve beklenmedik köşelerde saklanmış bekleyen sevgin'in peşinde midir? Muhteşem geçmişlerinden yüzleri örtülü olanların kendi rüyaları, tek bir ikna edici işaret olarak istilacı yalnızları. Çünkü insan başkasının değil kendi rüyalarının çekimi altındadır. Sonunda her şey oraya, yani bir şehirde en son hangi güneş doğuyorsa aşk oradadır....
Kimse cansız, canansız ömür süremez.Akılsız başım yürüyelım bize, zaten başka çaremiz de yok. Yalnızlık mı? Hiç de yalnız olmadığımı gördüm şems vakti. Bir çok dostum var. Bir yerde durmaktansa uykuda, uyanık kalıp ilerledim onların muhteşem dünyalarına. Gecenin çobanlarıyla mutluluk gelir, büyür de büyür huzur içimizi tüm varlığıyla kaplamaya başlar. Arayan ve hiç yılmayanların gelmesini beklerim. Daha bir çok şey o an'da. Bir ol desen keşke ulaşmak isteyene aşk. Kendime zaman arıyorum, sonrası olmayan birşeyde üşüyemedim. Susar gibi gidelim kimsem, hiç kimseme geç kalmayalım. Son demlerdeyim var olanın giremediği hiçlik kapısında. Durup düşünmek diyorlar buna,oysa o kör bir kılıçtır. Dermanını bilen derdim tabibi bu gönlü muhtaç etme nefse. Yolun sonuna hangi yüzle varacaksın? Cana can veren cananın canına? Biz ki biz değiliz bize elveda. Kazanacak bir şeyi olmayanların karnesidir dünya. Aslında biraz sabırlı olsalar, çok şey bilen ama bilge olamamaktan keyif alarak yaşarlar. Çünkü hiç kimse konumundan memnun değil gibi birçok şeyde hayata sımsıcak bir yerden bakmıyoruz. İnsan, yeni bir hz insan tipiyle kurtulur kördüğümünden. Peki böyle mi olmalı? Bunu da tartışabiliriz. İnsan yeniden itibar duyulan yanına dönmesi için mutlaka sevgi dolu bir gönül dayanağına ihtiyaç var. Peki, sevgiden başka nereye dayanacaksınız? O'nunla yeni tasavvuruna ihtiyacınız yokmu özünde O'sun
KENDİNE DÖN, KALBİNDEN ÖZÜR DİLEYECEK MİSİN? .. Kendinden uzaklaşmanı benin istemedi, son cümlecik hoş, kendine özgü tarzı ile her zaman farklılığını korumuş aşk. Gece güzel enstrüman, maşukların dünyadan ayrı olarak meşkleri sürdürmesi onun farklılığının temel taşları aşk. Harmanlanan duaların bestelediği gönüller, nam-ı diğer aşk. Dinlemek için kendini sarhoş olmuyormusun, bir dahaki sefere şansımı denemek için şems vaktini bekliyorum. Her nefeste baştan sona çalınan besteleri, yeniden tümüyle seslendirıyor, dinlediğimi hatırlıyorum aşkı ama yine bekliyoruz. Herhangi bir tercihiniz var mı? Aynandaki onun kim ve ne olmasını isterdiniz? Çok fazla suret var bu noktada. Oysa aynı inançlara sahip olanları anlamak için sarhoş olmuyorum. Ölmeden önce kendinizi dinleme şansınız olacak mı? Ve bazı duyguların, gerçekten, senin sadece mutlu olmanı istemiyor. Bu da kendine sahip olması demek sevginin. İlginç bır soru bul aynana ikileminde yaşadıkça. Buna cevap veremiyor, eh belirli yerlerde bulundum, bu yüzden gözlemlemek içın aşkı, hayranlarımı birbirinden ayırıyorum. Ve anlama imkanı buldunuz mu? Güvenmek zorundayım, bahsettiğim o kişisel dokunuşa sahip olamayacaklar ne yazık ki. Çok hoş sadık kalacağım, her şeyden öte, benim hatırlanacağım dua olacak. Harikulade kelimelerle muhteşem ilişkim, seçtiğim hayatta. Gönül kabında bir zerren varsa aşktan, gönül tomurcuğuna sığmayan gül gibi gülü ver. Kimse kendi ayıbını görme(z) sin,ondan bişey iste O'nu... Sevgi adına umutları filizlenmiş olanların ruhlarına işleyen toprak kokusudur buyurdu Pirim. Gölgelerde kalır izlerim hayatı, özetleyen geçmiş dünyada neye bağlısın dedi Mirim. Uzaktasın kendine mesaafen kadar yakın ken sevgi dedi Meczup. Kalbinize gizlice verilen duyguları çarçur ediyorsun, neyin sessizliğı çok uzun zamandır beklediğin, her zaman ayrıntıları fark eden sen (mi) sin dedi İhtiyar Bilge. Düşünmeniz gereken çok şey var. Düşündüğünden çok şeye sahipsin, gecenin binlerce gözü var, benimle göz göze gelmen için dedi Garip Çoban. Yeniden düşünmen arkadaş olmaya başlamalısın acıyı bilmeni ve hissetmeni isteyen yanına dikkat et dedi Fakir. Ay ışığında yüzünü izleyenler daha fazla ruhuna uzak kalamıyorlar şems vakti. Hayatı kendine engel tanımayanlar, büyük beğeni topluyor gecenin çobanlarından dedi Miskin. Geceyi okuyacağım diye az uğraşmadım, sık sık söylenirdi kalbim. Bana gelince upuzun tek bir cümleye takılı kalıyor, bir adım ötesine gidemiyordum aşkın dedi Hırkasız Derviş. Kayıp zamanın izinde acaba kaç kişinin dikkatinı çekmişti sevgi? Hoşuna gitmemiş olmalı ki, kendinle bağdaşmadığını açıklamak ihtiyacını duyar suretperest gölgeler arasında kalışın dedı Zahit. Yaşamına ilişkin bugün öyle değil akıp giden hayatta, gerçeklikle sensizlik ardında ız sürüyor iç içeliğin dedi Deliler Şeyhi. İnsani zaafların hayal yordamıyla dile getıriyor mahremini...y.ed...
Engin DemirciKayıt Tarihi : 4.10.2012 12:52:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sükut eyledim ''kahrı'' var dediler Biraz söyledim ''zehri'' var dediler Sustum ''kahrından susuyor'' dediler Biraz söyledim ''zehrini kusuyor '' dediler.. Hz. Mevlana k.s.
![Engin Demirci](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/10/04/garip-coban-divani-15-engin-demirci-www-beyazrenkler-com.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!