ŞİFACILAR... Tanıştıktan sonra, kendinizi kaybedebilirsiniz. Bir yıldız kümesinin selamını gülümsemesini taşıyor. Zarif duyguların şems vaktinde buluştuğu anı resmedercesine güzel biçimde işliyor özlemin gözyaşları. Suretperestler için fazlasıyla uzak bir konu sevgi. Adı az insan tarafından bilinen mühim şahıslar olsalar da, bu isimlerin kalplerde yer bulmaları çok önemli. Kendi adıma şanslı buluyorum. Ruhumda önemli bir açığı kapatıyor, bu el değmemiş, değse de pek dokunulmamış gönül topraklarına mühim bir toprak ekiyor. İnsanların delirerek öldüğü bir çağa denk geliyor, hoş gibi gelen şeyin insanlara yasattığı derin bunalımı düşünmeye bile gerek yok. Hayatının en güzel tesadüfü hayata emanet etmekle meşgul durumda ruhunu, biraz daha özlem duyuyor. Ard arda dizilmiş omuz omuza duyguların içsel direnişi toplumsal çürümelere inat sevgiyi ayakta tutuyor. İçeridekiler kadar dışarıdakiler de suskun yüreklerde. Zamanın mekana dönüştüğü bir resmediş birbirleriyle iç içe geçmiş bir olmuş olan ruhlar. Bu uğraş bizim sadece şey'lerimiz değil. Eşyalar ikimize de aynı şeyleri hatırlatmıyor du? Ruhundaki farklı sesleri duymak isteyenler için yaratılmış şems vakti. Hem herkese iyi geliyordu, su gibi sıçrayan dualar her hücrenin içine işliyordu. Üzeri mühürlüymüş bir yaranın sınırsızlığıyla, kalbine müthiş bir güzellik oluyor. İnsan doğasında insan olduğunu hatırlatıyor insana aşk.
RUBAİ... Günışığında zor bir soru, sizce susmak aynı zamanda kabullenmek midir? buyurdu Pirim. Benim için bunu fark etmek, en büyük kazanım, her şeyden önce bir alçakgönüllülük dersi oldu dedi Zahit. Hakiki ve hassas bir şeyin içine dalarsınız şems vakti, hala içinde yaşayan çocukla da sanırım hep yoğun temas halinde ruhuna eşlik etmekti amacım dedi Hırkasız Derviş. Bu gecenin sabahında zincirleri kırıyor ve bizi bekleyen yurdumuza gidiyoruz dedi Ermiş. Aşk o vazgeçilemez, her şeye muktedir ve kadir olan duygu, artık insani değil bu duygu dedi Meczup. Kaldı ki, mırıldanan kelimeler olabilir sığınan duygularla bizzat yaşamdan kaçanlar kendilerine yetersiz kaldığını hissediyor dedi Fakir. Zamanla yalnızlığın gölgesine gölge olmuş olanlara inat, şems vakti çok iyi noktalara gelenler de var sevgiyle dedi İhtiyar Bilge. Derin bir karanlıkta kendini bulanlar hayır diyen bir metinle sormayı ve sorgulamayı seviyor varlığını dedi Seyyah. Mahremiyetini paylaşıyor susmayı tercih edenler. İçindeki boşluğu bir başka engin yüreğe sarılarak doldurarak, aşkla kendisini yeniden var edebilir mi? dedi Aklı Kıt Adam. Birlikten güç doğar, mezar taşlarından koca bir aile olarak yaşadığı alana geldiğimizde, işte! dedi. Benim arkadaşlarım buradalar, ah ama ne yazık uyuyorlar şu anda. Sizinle konuşamazlar dedi Deliler Şeyhi. Her şeyle bir ve aynı olma halini hatırlamak gerekli, hiç tanışmamış olsakda.
BU ADAM DELİ Mİ? DELİ! .. Bir başkasının doğması için doğmalısın. Anın büyüsünde özdeşleşmenin ötesine geçmek birer araç olacak, şems vakti aşk bu. Duygularını biriktırenler bağımlılık ilişkisinden sevgiye geçemiyorlar. Duyguyla mantık arasında köprü kur içinde mesaj olan yanındaki idealin nedir? Yaşam projenle engelleri aşman gerek, iyi şeyler özelin olsun. İçinizde bir gizmi var, yağmur boşalırken çözülüp giden kuşlar arasında çıkan gökkuşağına inat hz pir hacıbayram veli türbesi kalır güneş battıkça, aşkı çiğdem kokusu sunar. Bir adam, kadın,çocuk biri girer biri çıkar incinmiş sevgiye gurbet kalmış yanlarıyla. Ezan seslerinin toplanıp ruhların en güzel meşk ettiği yer. Sanki kıskanır gibi durur ankara kalesi. Deliler, veliler, meczuplar arasında kimi sorsanız yanık yanık ordalar. İnanmış çilekes sineleri arıyor gözler, alıp tutup yükünü sanki babamın yarım kalmış sevdası gibi musallaya gelen misafirler. Seni hayal edenlerin sevdası çiçek açıyor dem dem dokunan yağmur tanesi. Belki doyacağın sevgiliyi arar, bulutlara inat ruhum tarif eder bilenlere hasretimi şahit olan güvercinler. Onlar bizi görüyor konuşuyor. Kıbleli bir rüzgara bir şey getirsin diyor dualarım, toprağına düşmek için, hasretler özlemlerden ileri sevgiliye. Şu sevmek nedir hak ediyormu fakir sevgiliyi. Hakikat ne kadar yüzsüz maskeleri düşüyor şimşekler çaktıkça sağnak sağnak yağınca mesk kaçışan kimler.
MERAK ETMEYİN SUÇLUYUM... Kalple düşünmenin en sade yollarından biri, ne düşünüyorum sorusunun bu nasıl bir duygu sorusuyla değiş tokuşudur aşk. Kendiyle konuşma sanatı, her insanda var olan kutsal olanı tanıyabilmedeki sevgi aşk. Zamane insanları Allahın rahmetini yiyor, şeytanın sözünü dinliyor kime şikayet ediyor, sen kulak asma budalalığından başka bir şey değildir her şeyin içinde olmaman. Sen senin içine biraz dikkat etsen, gönül şehrinde meşkler betonlaşmış yanına rağmen çatlaklarından fışkırdıkça, bu şeytana yeter. Kadim yanınla hem fikirsen, aşkın doğuşu yayıldıkça göreceksin ki, şifa hastalığın yanı başındadır. Kendimizi yaşama açmanın dişil dersini almak, doğuştan sahip olduğumuz özümüzdeki derin bilgiyi hatırlamamız aynı yerde gösterir bakacak olsak bizi. Sevginin kıymetini kaybederken anlama çağında yaşadığımız doğrudur, vazgeçmenin eşiğindeyiz. Gönül defterimde hangi makamda o mahur beste sessiz sıralı sırasız somurtkan şehirde. Birkaç adım önden ilerliyor gibi bir halin var,bense hep aheste aheste,an'larda hiçbirşeye geç kaldığımı düşünmüyorum,oysa herşey olup bittikten sonra sudan çıkmış balık gibi hissediyorum,taşlarımı üst üste dizip yükselemiyorum ama duvarlarımı örmeyi bir o kadar iyi yapıyorum, ortası yok,an'larda mutluluğu yakalamak asıl olan. Birbirimizi ancak tamamlayacak kadar farklı olduğumuzun idrakının arifesinde diğerlerıne,sana ve aşka hoşçakal.
,
İNSANA SESLENEN İNSANLAR... Satır arası kelime kelime, harf harf kavgam. Şu alemde bir efkar elleri koynunda kalkıp uyananlara bir el uzandığında, gönlü oturtacak yer bulamaz. Başlarına bir hal gelenler nelerine derman arıyor türbelerden. Hiç sızlamamış körpe ruhları suretlerinden bellı hala gülistanın güllerinden kaçıyorlar. Oysa pay ediyor seyyid arvasiden, pir hacıbayrama ordan toplanıp ufuklar pir taceddin velide, ruh arar,engin ufuklardan gözleyen ruhlar. Yaşamadan çağ yorgunu olan bedenlerde, asrın getirdiğisin. Elde var delinin gömleği binbir çiçekli bahçemde. Artık ayrılsak diyorum şems vakti aciz kalanların ımkansızlığında didişmede mahremın göçü. Gezgin ve gölgesi çokluktan yokluğa benliğimiz. Sana selam, neyi neden yaptiklarının ayrımına varamayanlara düşünceleri benimsetmek gerekir. Konuşma dilini kullanamayanlarda, öyle sıcak, içten bir suretperest dili var ki, seve seve uğraşıyorsunuz özüne varmaya. Şiir ve aşk pamukşekerin rengi, üzümün şaraptaki tadı, çocukluğum, genç oluşum gibidir. Harflerin temaşası eşsiz bir biçimin mükemmelliği ile yine kelimelerin, cümlelerle meşki eşsiz bir düşüncenin derinliğinin ruhlarla hasbihaliyle oluşmuştur. Yakındır erdem aşka, bulutlarla kaplı göğün altında güneş boşaltıyor sırlarını göz alabildiğine. Bizi baygın bakışla süzenle yağmurda biraz konuştuk, şu köşedeki çay ocağında. Barışmaları bence de iyi oldu, aşkla birden bire uykusuz dervişin.
O HAL... İyi sonlar dilerim, sevginize aşkla. Ve diğerlerinin son çırpınışı insan hallerı. Yeni neslin seçiminde iliskilerde sevgi kaybı yaşamı bekleniyor suretlerinden. Tabuları yıkanlar yaşadığını bir daha yaşıyor, daha iyi anlıyor engin yüreğini. Kimdir diyor aynadaki suret, hayali şeyler yok, hep yaşanmışlıklar. Güçler birleşmeseydi sevgiliyle,küçüktük o zaman. Başımın tacı, kalbimin nuru diyerek imdat edici pek üstün duyguların keşfettiği, kalbinin dıştan ilacı ve içten devası olan keşfedilmemiş ve tam şifası,zamanımızın haline, ruhumuzun mizacına göre, misli misli sadakatli bır şekilde o kadar sevsin ki, bütün kalbiyle, kalbindeki olanca muhabbet aşkı içine sindirsin. Sevmekten korkulmasın, sevgiliye samimiyet arz ve sema ile arasındakilere ıtrından bir zerresini bile koklatmayacak derecede kıskansın aşk. Eğer böyle bir hünere sahip olsaydım mutlaka kıskanırdım sevgiliyi demek icap eder. Allah muvaffak buyursun aşkınızı! Gerçek odur ki, aşk ile temizlenir kalb şems vakti. Şüphe ettiğiniz, yani anlayamadığınız şeyler olursa bize yazarsınız dualarla. Fazla bir şey mevcut değildir hayatta aşktan başka. Ey sevgili niyet ettim edebine uygunsa sen de katılırsan engin yüreğine, her nefeste seni sevmeye devam etsin kalbim. Şunu bilmek lazımdır ki: zamana bırakılmış duygularla teker teker sevgiliye ihtiyaç yoktur. Vefayla sevgilinin suretini böylece hayalinde tutar ona bırakır. Ey hayat,ey an,nasıl bir aşkla sınıyorsun beni,duygular duvara çarpmasın,zaman ey zaman,boşa akma.
HAYALPERESTLER...Kalbine danış, O dilin dehası yanına varmakla mümkündür aynan. Dert ortağı olmaya çalışıyoruz, artık dünya hastalandı biz yola devam edelim. Nasıl kesişti yollarınız? Kaygı veren ilişkilerin, yaşamına tutulan bir aynadır. Kafasında bir düşünce doğmayanlar, yaşamı olduğu gibi yansıtmıyor. İnsanı tanımak gerekir, yapay bir ortamda sınırladıkların dudak bükmelerin sevgiye. Daha önce düşünmemiş olduğun bir şeyi birden yapmaya karar vermen bu güç işte. İnce ve duyarlı herkesin bildiği basit sözcüklerin yarattığı o hayranlık uyandıran sevgi uzak görünmüyor. Herkesin kazanması gereken ilk meziyet,gönül dilini dosdoğru ve güzel söylemektir. Yalnız sular mı uykuya varacak, şayet bir damlaysan ümidini kaybetme ırmaklarına ulaşmaya. Yokluğunda buldum seni saçın beyazı, tenin kırışıklığında. Hakikatlere dayanacak gücünüz var mı? Günahlar suç değil, beceriksizlıktir hayatın görünmeyen yüzünde. İnsanı dünyadan soyundura soyundura değil, samimiyeti giydire giydire kazdığı kuyudan çıkarmalı. Hayatın akışı çokça insanın gerçek duygu ve dùşüncelerini elinden alır. Teslim olur insan, oluşa olduruşlara. İçine sinmış içli sıkıntılar, gerçeğin içinde, gerçeğin tersyüz edilmesinde, çünkü endişelidir içinden konuşmayanlar. İç içe geçmiş dışlarda sevgi kırmızı ışıkta, sosyal bir ahlakçılığa evrilebiliyor cümleler. Kadın/erkek olduğunu duyurmadan silkeleniyor.
ACABA S/BEN K/İM(İM) SİN...Ki,yaratılışın tüm öyküsü gökyüzüne yazılmış, hayrete düşüren bulutlar ağaçların altında otururken. Kolay değil çünkü kendiyle hesaplaşan yağmur tanelerinin meşkine sonsuz bir hürmetim var. İçini tersyüz eden arş, o kadar çıplak ve savunmasız kalmayı göze alıyor aşkından. Zaten başlı başına zahmetli bir şey akmak. Kaldı ki, insan kendi hikayesini anlatabilmesi, doğduğu günden beri tanımakla mesul olduğu, yabancı yanı hakkında birkaç söz söyleyebilmesi ve bunu yaparken samimi kalabilmesi çok daha meşakkatli, can acıtan bir şey olmalı aşk. Kendine odaklananlar için bu zor görevi sakin, acelesiz bir ruh haliyle, kimseyi kendine hayran bıraktırma telaşına düşmeden başarıyla yerine getirdiğini düşündüm gecenin çobanlarının. Her cümlesiyle sanki onu yakından tanıyormuşum, birlikte güzel anılarımız varmış gibi nostalji bulutuyla sarıp sarmalamış, kendi geçmişime hüzünlenir gibi hüzünlendirmişti. Oldukça sade, süssüz, suretten uzak, gönül dili sayesinde meşkin kollarına kendimi rahatlıkla bırakabilmiş, kadim bir dostumun günlüğünü okuyormuşçasına yakın olduğumuzu hissetmiştim. Bir gönlün ötesinde, epey etkilendiğimi hatırlıyorum. Her birine uzun uzun baktığımı, çekıldiği anı zihnimde canlandırmaya bu tatlı duygular eşliğinde bir çırpıda okuyup bitirdiğimde, ikinci kez aynı şeyi hissettim nefes alan, hayatı salınıp duran nasibini almış, her şey gerçek aşkla.
GÖNÜL MİNBERİ...Kendini kendi kelimelerinizle nasıl anlatırsınız? buyurdu Pirim. Son başlangıcın içinde bulunuyor, en çok ilham şems vakti aşk tazeleyenler dedi Zahit. Bugün rızkı verene ne kadar şükür ettin ki, yarının rızkını bugünden istersin dedi Garip Çoban. Sana en çok ilham veren, çok basit bir insani öyküsün meşkin yoksa dedi Meczup. Aynaya dönüp dönüp bakanlar hayal ettikleri bir aşk üçgeniyle konuşuyorlar barındırdık bu duygular iksirdir gönle dedi Mirim. Göğün kapılarının açık olduğu zamanlarda muhtaç olan sana yakınlaşman için iste alnın secdede yalnızlığının tadı çıkar dedi Deliler Şeyhi. Aşkullah muhabbetullah ermek için gurbet olmuş kalbinle sohbet et dedi İhtiyar Bilge. Belki de yari ile ruhları bir deniz kenarında bayram edenlerin kalblerinden akan cümleler en çok sevgiye borçlu dalgalarından nasibini alanlar dedi Seyyah. Söz hikmeti an'da neşeyi yaşayanların engin yüreğinden ölü toprağı üzerinden çekip almasıyla içini nedensiz bir neşeyle doldurmayı başaranlar bir mektup yazdı aşka dedi Erenler. Gerçek bir fotoğraftan daha gerçektir bir yudum suyu paylaşmak, çok seviyordum kelimelere dökmekte zorlandığın o an nefesin nefesime karıştığı hüzne kapıldım dedi Sufi. Zamanın sustuğu anda bizim ellerimiz farklı, sığındığımız tüm olmaya çizilmiş bir papatya gibiydi yaşamımıza işte böylesi ruh hali hakimdi dedi Şakirt. Gece ruhların kalesiydi orası dualarla gelen aşk.....Duy içinde tutuşan ormanı, duy saatlerce altımızda kayan kayalara denizi durdursana. Neler yüklenmiş sayfalar sayfalar olurken kabristanda. Sebep ey senmisin pamuk şeker. Gölgene düşen birşey sonra ses olur, doğaya tutkun, aşka aşık bir engin hazineli çocuğun teslim oluşu götürüyordu bizi bize. Ki bir aşkın ruhuna bulanmış izlenimler bunlar, hercümerç bir ömür sürmüş günlüğüne inat bir kadının ilk kutsal deneyimini zıyaret ediyor iki rekat hoşgeldin namazı. O uçuş uçuş olan duygular meşk aleminde gezindikçe köklerine iniyordu yaşanmamış tüm ölü vakitlere inat üstüme örtüyorduk mutluluğu. Kabuğuna çekilmiş duygular bekle geliyorum usul usul koynuna, yorgun ve yanılmış yanımı bulmak için uçuyor gözlerinden kuşlar. Anlat neler yaşamak istediğimi yok gibi sarılmalarda bir girdaptan kurtulmak gibi. Sana karanlık yanlarını kurtarıyor nar bakışla, ben senden neden yoksunum. Hadi tut ellerimden hiçbir duygu diğerinin önüne geçemiyor. Ve bütün bunlar olurken, yolda kalmış duygularınla mutluluğu hüzne kıyasla yüceltiyor. Velhasıl, yağmur savrulurken aşka bilmişlik taslamak için çıkmadım yola. Sona ekliyorum sözün öncesini, bunu yaparak hayatın büyüsünü bozmak en son istediğim şey. Denizi birlikte öptük, kırılgan, iddiasız yürüyerek gidiyoruz ziyadesiyle etkileyici gölge arasında. Kim bizim ayaklarımızı çektide bir ömür çekmecede saklı tutulmuş hangi sesti bizi dünyadan renk renk koparan.
EN HAYALİ GERÇEK GÜZELLİK...Bir soru'nun, bir aşk'a gark olduğu yerdeyim. Sabahın hüznüyle şehitlerin kokusuyla geldiğim bu şehirden gecenin vuslatıyla sevgilinin kokusuyla ayrılıyorum. Dokunan yansada dokunacağız aşka. Akla ilk gelişi sadık yarin, dünyaya kapatılışıymış ağır ağır yağmur damlaları eşliğiyle hakikati adımlayarak, meşalelerle yoluma çıkan sözün keşfedıldiği katar katar gelmesi beklenen duygular o bilmem kaç çağ öncesinde içimde kaynayan mahşer gibi. Ne kadar yorgunsam o kadar sağır duygularımı yumruklar özlemin başına omzunu koymasının susuzluğu. Haklıların mutlaka kazanacağını vaaz eden bır iyimserlikle olan inancını ve bakışı düzenini almış kelimeler tıkanmıştı. Kendi şaşkınlığı galip çıktığı kutsal bir besmeleyle yenilenmiş gibi bereket olsun diyor omuzlarına çöken tüm enkazın kalktığı andı. Evet, ben de aşk neymiş, uykuya yenilmeden öğrendim. Derken, aslında bir çocukluk masumiyetini görüyoruz 20mayıs sabahında saat 6:30'da aman Allahım aman. İşte bu tanışmanın öyküsüdür, hoşgeldin; bu söz benim için mesaj değil, aşkıma bir umut parolasıydı. Peki, o 11 saatte ne mi oldu? Artık onuda aşk oduna yanana sormak lazım. Pek hoşsohbet tut elimden bir şey yap susuz yanıma yağmur altında diyen bir kalbin doğduğu sabah. Ne var ki, durumu özetliyen güçlü bir bağ var,onları birbirinden ayrı tutamazsın diyen ruhlara, geçmişle şimdiki zamanın en büyük ikramı aşk
AŞK ZİNCİRİ...İnsanların feyz almak için koştuğu mahrum kaldığı nedir? buyurdu Pirim. Sevgiden başka dillerde var mıdır, bilmiyorum dedi Mirim. Şundan bundan işitilen bir sözü söylemekten sakınmıyor yeterince açık olmayan yarım bir gülümsemenin ardında gizlenenler dedi Miskin. Aslında var olmadığı için midir, nedir gizlerini fark etmiş olanlar yaşam kavgasından kesitler sunar ister istemez, yarattığı değerlerin tek ölçüsü zamana dayanaklılıktır çıkarları koybalsa bile dedi Zahit. Düşünceye değer verilmeyen suretlerin ilişkisi koşula bağlanmış erdemsiz eski çağdan na mekan dedi Hırkasız Derviş. Bana göre sevgili bir gizemdir. Gerçekleri duygu ve düşünceleri apaçık veren ayrılmaz bir bütündür herkese seslen şems vaktinde eksik yanlarının farkındadır çekingen tavra sahip olanlar dedi Garip Çoban. İnsanlara öykülerin akılda, kalpte ilk bıraktığı şey ise yük oluyor dedi İhtiyar Bilge. Çok önemli bir seçkıdir gece, kendisi farkında olsun ya da olmasın insanın, bilerek bilmeden yaşayıp gittiği bir ucunun kendisine değdiği, ille de içinde olmaları gerekmeyen öyküleri vardır dedi Yoksul. Ayrıca her geçen gün biraz daha öğrendiğimizden gömülen kelimeler bizim için sonsuz sevgi ifade ederken tazelemek gerekir duyguları dedi Deliler Şeyhi. Hiçbir yere sığamayıp gecenin bir yarısı çıkıp gezmeye başlayanlar, aynı zamanda yaraları saklayınca neler olduğunu gösteriyor uykuda olanlara dedi aşk
BAŞUCU HARFLERİ.. Kimsenin kimseye değmeden geçmeyeceğini, geçemeyeceğini anlatan, sevginin sırrı da burada saklı olan ille de içinde gereken kendi sesinden buldum derken, başka bir sese geçtiğin kelimelerde minik bir yolculuğa çıkıyor şems vakti sahiplenen insan. Ötekilerine egemen olan sorunun peşine düşen beninde seni ayırt eden cümleni kurdun mu için de acaba? Aslında gelecek diye bir şey yoktur, içinde olman gereken gelecekler rastlantı değil göz ardı ettiklerin arasında. Sıfıra denk gelen, tek ve uzun bir cümle aşk. Fazla karmaşıklaştırmaya gerek yok, somutlaştır duygularını. Sentetik olan kelimeleri alt alta yazarak, ayrım olanın yaşamında bir resim olmadığını ortaya koyanlara sevgi alan açar yenilgilere inat. Duygularına karşı başarısız olanların not almış şekli yalnızlığı bozuyor geceleri. Bir çöküş içinde anlatılan suretler ne kadar özgürlestirici olurlarsa olsunlar temel gerçeklerinden ve güçlerinden yoksun. Geleceğinden endişeli olanlara nereye gidersen git, yine bana döneceksin diyen marifettir kalb. Hal böyle olunca en fazla hissedilmek istenen bir sen var karşımızda. Kendine dair bir çok iz bulunabilir şems vaktinde, söz konusu olunca aşk, daha da artar zaten. Aşk'la, sevgi'yle bir arada anarken son derece duygusal ve coşumcu hem de bir sen doğarken. Sevimli bir şeymiş baktığımız zaman yaşananlar, hiç bu kadar gerçekçi anlatılmadı, açlıktan ölüyorum derken sevgiliye.
O AN'LAR... İnkar etme beni, kendini, ya da bizı o anlar. Bu aşkın adını her yalnızlıkta yeniden koymalı. İyi ki geldin seyr ettim aşkı sevgili. İyi kı gördün çatlayan n/ar'dan içimdeki nehri. İki çay söyle bu gece kalbin kadar sıcak olsun. Dönelim kendimize demek istiyorum bizimkisı aşk olsun. O saatte ne oldu? Dilinde ay tutulur, ve bir vakit her ne var sa, bir nefeslik yerim olursun kuşluk vakti. Hep bırakılan sen olursun hücrelerime. Aşk değil önemli olan, aşkın civarındaki meşk. Başka değil anlaşıyoruz böylece gizlenen sevgili. O anlar ancak aşık anlar, ona karşı öyle bir arzum var ki dersin. O anlar içine sığmayan hüzünle sustum de. Diyorum ki, o sensin aşkı içimde sobeleyen. Ya yine güneşin doğduğu an aşina olsam, alevden olsa yine güneş batarken nefesin. Bak işe sen şimdi ne kadar züleyhaysan ruhumda, ben de o kadar yusufum yüreğinde. Eksik yanı kalmasın aşkın, ah seni rahatlatmak için ne yapabilirim? . Özlem, sevdanın türbesidir derler. Güneş çekilince dinle yüreğini, evet biz sevgiye hala iyi insanlarız. En zor koşullarda bile umut aşılıyoruz birbirimize. Gerçekleri söylüyor hayat güzel değilse de güzelleştirme umuduna yapışıyor duygular o anlarda. Boynumuzun borcu derinden hissettiren bir rotası var besmelenin. Gönül gözünden gördüklerimizin peşine takılıyor sıkı sıkıya o anlar. Çok daha anlamlı kılıyor yakan nefesimiz tutunmamızı sağlıyor silip attıklarımızdan doğuyor aşk
ZEVK İLE SEFA...Terk eyledin, kalabalıkta kaybolmuş biri sana dil veren bır dem'de buyurdu Pirim. Kurumuş toprağın önünde keman çalan adam,umudu keman sesiyle bulutlara ordan yağmura ulaştıran sonrasında yağmurun altında oturmuş ıslanan çobansın dedi Seyyah. Arz-ı hakıkatte gel diyelim aşk dedi Sufi. Canlar içinde can olmuşuz, bir ucu yerde bir ucu gökte olan yetiş aşık vuslat yoludur o günkü dem dedi Zahit. Geçici bir yol arkadaşı kalabalıklar oyalar beni bir süre, lakin bir daha aklına gelmeyen ne çok isımle kendisini yakar okundukça gönül veren dedi Miskin. Örtünü kaldırır gece, aklının altında gizleneni sevsek de sevmesek de, duyguların her parçasında başka bir kusurumu vurur yüzüme dedi İhtiyar Bilge. İnançla ince ince değil, surete tapanlar için epey cesur bir metin, utanması sıkılması yok kimseden kimsenin dedi Aklı Kıt Adam. Ruh mutfağında gördüklerim insanın foyasını çıkartır şems vakti. İçine baktırır dem dem uykunun en tatlı yerinde olmadık şeyler şeyler getirir kırık aynan, rahatını bozar aşk dedi Garip Çoban. İnsan olmayı sorguluyor sadakat yemini parça parça ölen sevgide, hayatı sıfırlıyor bir enkazdan farkı olmayanlar yaşanan felaketlere kahkahalarla gülüyor seni her an takip eden birini ortaya koyuyor o an dedi Fakir. Ruhu ehlileştirmek üzere insana dayatılmış ne varsa nasipleniyor sevgiden, o kadar yok aslında hiçbir şey engelleyemez oldu kendini zehirleyenleri dedi Aşk
Engin DemirciKayıt Tarihi : 27.9.2012 12:32:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ay geçer yıl geçer uzarsa ara, Giyin kara libas yaslan duvara, Yanından göğsünden açılır yara, Yâr gelmezse yaraların elletme... Aşık Veysel
![Engin Demirci](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/09/27/garip-coban-divani-14-engin-demirci-www-beyazrenkler-com.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!