GARİP ÇOBAN DİVANI….10... Engin Demirci. ...

Engin Demirci
941

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

GARİP ÇOBAN DİVANI….10... Engin Demirci...www.beyazrenkler.com

SENİ GÖREMİYORUM.. Aşk ilginizi çeker mi? Hayatta ilham kaynağın nedir? buyurdu Pirim. Kalbimin meşk havasını korur mu diye ilgilenirim. Kimi zaman sevgilerle ruhlara yakınlaşmam, hz insanı kavramamı kolaylaştırır. Neden olduğunu pek açıklayamadıklarımı, hep doğal bulmuşumdur şems vakti dedi Zahit. İlk karşı karşıya geldiklerinde bir şeylerin olduğunu hissedenlerin öfkeli yanları ruhani olaylarla bu kez mutluydu, yangın bacayı sarınca dedi Garip Çoban. Karanlık gölgeler arasında örselenmiş ruhların gönül düşürmesi normal, müptelası olan bir dert bul yüreğine dedi Meczup. Kendi halini soracak bir hal bulmak, kaygılar içinde olanlara izzet ve ikramda bulunmak gerekir dedi Fakir. Mahremiyetinizin adını koyalım, gurur var suretinizde, gümbürtüye giden duygularınızında adın ne olmalı dedi İhtiyar Bilge. Sanki rüyam gerçek oldu tutku ve duygularla, nedir sebebi sizce? Nasıl bir araya geldiniz? Kimdi giden, kimdi kalan! dedi Aklı Kıt Adam. Yedigün yedi gece, hayat bir bilmece, ne kadar sahte olursa insan, gecenin ruhlarla intikam düellosu kalblerin rehberini koyuyor ortaya dedi Miskin. Ne olduğumuzu merak ettim, aşınan sırlarda, sevgi nöbette hayatın armağanını kalplere saklıyor dedi Hırkasız Derviş. Ama aşk fıkre dayanıyor, okuyup anlamalıdır insan insanı dedi Sufi. Bütün ıstıraplar aşktan doğuyor baharın ettikleri gibi, bir başı,sonu olması lazım inancında, ama ne yazık ki biz onu tanımıyoruz bizsiz.

MUTLU HAYATLAR.. Bizleri hayli mest ett aşka can verenler. Bize şaşı olmaz bab-ı rızada adanmış ismi olmamışlar buyurdu Pirim. Mütevazi ve mahçup bir lezzet kalbinize açılmak için can atıyor bir hal geldiği anda dedi Hırkasız Derviş. Yolun başında huzuru aşka sunanlar dem dem içip kanmayanlar narında eski bir elbise içinde dedi Mirim. Aklınıza geldiğinde kalbinızin üzüldüğünü göreceğiniz bir sözü işaret edin çok görmeyin beninize dedi Zahit. Saklı dil rüyası gibi kabaran sevginin sevgilideki şehrinde kaybolmayı düşledim, vardığım vakit zihnimin içi ışık doluydu, aşkın çevirdiği için de okuyorum seni anın manevi meskeninde dizmeye çalışıyoruz dedi Meczup. Buralarda mıdır acaba? sevgili! İnsanın bir hayatı tek bir sevgisi vardır, kendi ruhundaki hareketleri izleyemeyenler mutlaka mutsuz olurlar, yan yana gelen harflerde cümle hükmü taşımayan kelimelerin altı çizilesi satırları için okuyorum gecede gönülleri, aşka hayran olanlar kavuşur mu, diye de okuyorum sinede iman görünenleri dedi Garip Çoban. Yazabilmek ya da yazamamak tanıdık bir insan coğrafyasında tutuşan şemsi hüdada onu terk ederek fakru zaruret içinde yaşayanlar çok güzel dedi Fakir. Karşıma oturttuklarım hala genç, öldürdüğüm su götürmez rakibimdi, ve gerçekçi değil de inandırıcı da hayatı sevme hastalığı dedi Deliler Şeyhi. Bir şey söylemek iyi bir dil, kandırılmışlık duygusu uyandıran suretler neredeyse aynı gülmece

ŞİMDİ O...İnce ince örüyor aşk meleği başkalarının acısın seyretmek için ayna tutuyor iki sabah arası suskun güneş. Fakat ertesi gün, sevgisiz ebeveynler acı çeken çocuklar arasında bu hayatın buyruklarına mı uymalıyız? Diğerlerinden farklı bir gününüz kaç damla, susuz peş peşe yalanlara yalanlar ekleyen suretlerin garip çıkmazlara soktukları sokaklarda içim sıkılır. Duyguların biri çıkıp diğerine içtenlik gösterse ya da birbirleriyle kucaklaşsalar tüm sorunlar ortadan kalkacak gibi görünüyordu suretperestlerden. Ama duyguları dile getirme konusunda aciz oluşları, adeta tüm iletişimi tıkıyordu. Bir önceki neslin tutukluğu, duygularını dışa vuramayışları yüzünden acı çeken çocuklarını anlatıyor yaşam tarzları. Bomboş satırlar arasında yine çok konuşuyor suskunluğum, yolumu kaybetmişim halimle, galiba ben aşıkım. Mevsim sonu duygular, neden bu kadar bağışlayıcısın diye sorar. Oysa insanını bulan ve böylece hayatı anlam kazanan iki insanda bir olmayı anlatır ruhun kıvılcımları. Duygusuz değil, sadece duygularını kilit altında tutarak yaşamayı öğrenenler şems vakti anahtarını arıyor. Yine de aralarında daha önce baskalarıyla yaşamadıkları türden bir yakınlık başlar. Tüm duygular o sevgiliye yönlendirilir. Aşk ve sevgiden çok iki kişinin uyumuna dikkat çeker o an. Genelde böyle hissetmeye neden olan sözcükler yanlış anlaşılan hayatta yanlış çevrildiği için duyguları anlamak zorlaşıyor.

AŞKIN MEKANLARINDA YUVARLANIP GİDİYORUZ...Benim bütün günahlarım şu ki, henüz okumadım ama mutlaka okuyacağım bir yeşil kandil içinde biz bu halle irtica etmeden görünen yer çökebilir de, ayda çarpabilir dünyamıza bir şems vakti. Bir hoş etmiyor insanlar, bir insanın elbette üslubu olur. Onu biz yakalarız, sezeriz açıklamamız zordur. Bilmem kime ait olduğunu o ruhun, bize sezdiren teheccüd vakti o üsluptur. Ama her nefesin dili neredeyse aynı türden. Şu soru takılıyor aklıma, alnı secdede olanla uykuda olan dili ayıran nedir? Şöyle acıklayayım felekte hasılı insan neredeyse aynı olsada, gönül ayınesi dil mi dir? Tartışılır! Kendini ifade etme biçimi karakterin inşasını tahribata uğratan bir zaafta olduğunu bu suret ve yaşam aynılığındaki sevgisiz ruhların. Anlatsa da oturur dinlersiniz maceranızı beninizden. İç ikliminiz cevaplar arıyor. Aşk ordusu hücuma geçer her ezan sesinde, bu dur peygamberin övdüğü ordusu. Etle kemik gibıdir, bir seudiğimiz öldüğünde ne düşüneceğimizi bilmez halde sallanıyorsak anlatılmaz bu budur. Bir şe söylemek için kazılan toprağın çağıran engin ol gönül engin ol diyen sesini kim reddedebilir? Derdi ve meselesi belli oluyor kabirlerdeki otlardan adı zaten bunu gösteriyor aşkın. Bir beklenti de doğuruyor, bu beklentiyi besleyen başka şeyler de var. Artık neredeyse eminsiniz, hayata tutun ma derdi ya da ölümle, kaybetme duygusuyla yüzleşme olacak. Ama ne yazık ki, ben zamanın sarrafıyım diyen aşk.

DÜZELTMELER...Muhteşem koku ve doku arasında gittik h/arlananlara bir şeyden bahsediyor gecenin çobanları. Yavaş yavaş ve ilelebet sevgi ve aşk özlemi yüz tutmuş alabildiğine yüceltildiği ruhlarda aşıkmış havasında aşıklar. Bugün içinde boğulmak üzere olduğumuz eril dünyada ve onun kimlik savaslarına dair çok fazla tespit var ilişkilerde. Ve hatta bir kez daha okunmayı hak ediyor, cazibe merkezi sevgi. İnsanların bi tuhaf olduğu çağın yıllarında, özgüveni olmayanlar çok hızlı el değiştiriyor. Sahip oldukların sık sık vurguluyor içindeki sıkışmış yanını. Onları nasıl bir gelecek bekliyor? Herşeyin bedensel ve ruhsal yalnızlıktaki virajı dönmeye çalışanlarda her şey kontrolünü yitiriyor. Size hiç bir söz bırakmayan bir misafir, artırıyor mu, azaltıyor mu sevginizi, söylemek zor. Sonsuz bir kaybetme gözünün gördüğünün korkusu ele geçirmiş uyandığında ikisini de. En büyük tedirginliğin senin müsveddelerinin oluşturduğu bir diziymiş gibi geliyor. Birer önsözünden başka bir şey değildi, yaşıyamadıklarının hikayesinde. Seninle karşılaşmamızdan önceki hayatın mıydı? Aşıkmış havasına girmeler, gelip geçen çeşit çeşit bir sürü cümlelerinin arkasına saklanan, gizlenen yetenekten yoksunluktan başka bir şey değildi. Ancak önyargılı olan aşkı onu ilk kez kendi gözünde yetersızlığıyle yüz yüze getiriyor. Sevgiyle birlikte çekip gitmeye karar veriyor. Yaptığın işi başa kalkma.

YANINA ALDIKLARIN...Hoşçakalı sizin cümleleriniz oluşturuyor.. Birbirini takip eden ve üzerine hiç bir umut ışığı düşmeyen günlerin gelip geçtiği insanlar arasındayız. Yazma arzusunun saçmalığını düşünebilirsiniz bu hallerin. Ne var ki, tutkusu çarpıcı biçimde ikiye ayrılmış o kadar çok kim(se) var ki. Etrafında pervane olanla ölen, öteki yanıyla hayatta kalan, kaç kişinin adına konuşmaktadır tane tane hikayelere düşen hicrana bürünmüş nadide hislere sahıp olan duygularla akanlar sadece gariplerden birisidir. Kaybedenlerin dünyasını, toplumsal yapıdaki kokuşmuşluğu yaratmayı başaran suretler. Yegane fark yazmaya başlar başlamaz dünyayı yeniden görmeye başladığını, duygularının, kendinde haz almaların uyandığını bilenler, kendiyle tanışmanın nasıl alımlanacağı hakkında ipuçlarıyla dolu herhangi biri olmanın hikayesinde. Çok titiz ve dikkatli davranır gecenin çobanları harfleri taşırken hikayelerden. İlişki sınırlarını aramıyor adalet ve merhamet dengesine uzak yaşayanlar. Ne kadar yer değiştiriyor kurallı hayatta, kuralsız yaşayanlar devasa boyutları içinde bireyin hiçliği daha da belirgin. Önemli kendiyle mesafeyi kısaltmak içın beslenme ihtiyacı olan kalbi kaybedenler dünyasında övmek. Şimdi bile olup bitenlerin gerçekten yasandığına tam anlamıyla inanamıyorum cümlesiyle noktalanan duygular, aşkın ruhları hicvetmekteki mahareti birleştiren şeyin tutkusunun şifreleri.

AŞKIN SEÇİMİ...Her şey bır gecede olmadı, çok uğraştık aşkın olacağından çok eminim buyurdu Pirim. Sevmek kalbin tavafı varoluşun dünyaya suskunluğunda bitmeyen bir hararet. Ahların alevindeki bir gölgede saklı yolun yoldaşıdır sevgi dedi İhtiyar Bilge. Gecenin elbisesi kırmızı şaraptan sevgiliye giydirilirken, sabırsızlıkla bekliyoruz şems vaktini. Şimdiden çok heyecanlıyız dedi Mirim. Sen yoksun birden bire bul aşkı, muhabbete sadıksan. Şems-i hüdanın tutuştuğu vakti şeriflerde piran himmeti dem dem dedi Zahit. Uykudan uyanan gönüller kanatlanıp uçuyor sabahtan önce aşkın divanına dedi Meczup. Kendine küskün ölen bedenlerin avuntusuz yaşamaları içimi burkar, belki de o zaman anlıyorlardır yaşamlarının amacını dedi Deliler Şeyhi. Meltem yelinin taşıdıkları, ne olursan ol yine gel diyen ebubekir kettani hzleri aşkın gizli hazinesidir dedi Garip Çoban. O engin hoşgörü yola yoldaş olan dostun iyiniyetli şuraya buraya hazır heyecanlı dahası temkinsizlikleri ise başka alemdir dedi Miskin. İyi ölenler bir insanoğluna daha iyi bir canlı olmanın ipuçlarını verdikleri için, hep edeple ayakta dururlar huzura gelenlere dedi Hırkasız Derviş. Karanlığın kavgasında size kolay gelenini okuyun aşkın aynasından,derin bir acı uyandırıyor hiç karşılık beklemeden art niyetsizce özlemle dedi Şakirt. İnsan kötülüğünün derin bir ilgi, merak hatta büyülenme uyandırdığı yaşı çoktan geçtim dedi Aşk

HERKESİN BİR KAN GRUBU, BİRDE CAN GRUBU VARDIR...Kalblere tesir edecek sözler söylemek istiyorsan, neye meyl ettiğin önemli. Hataya düşmene sebep olmayanın sevgisi ruha gıdadır. Düşe kalka giden kimseyi kınamaki, kibrin seni daha beter hale sokmasın. Kendini kimseye muhtaç edip zekiyim demeki, aklın seni senden uzaklaştırıp gafil olmayasın aşka. Kendi adıyla anılandan ol ki, yetişip yükselsin ruhun makamına vefalı olsun. Dünyaya düşkün olmayanlar üzülmez. Asıl vazifeni unutturacak kadar sevme suretperestleri. Ay gibi parlayan dualar, yanan ruhları arıyor şems vakti. Ecelsiz vakitlerin ardına saklanmış anlar ibret alıyor aşktan. Tüy kadar hafif hayattan, insanlardan ve içimdekilerden uzaklaşmak istiyorum. Bunu başardığım anda üst üste yığılmış harfler, nesnelerin hiçbirine aldırmadığım vakıtlerde, hakikatten uzak kimseleri kalbim tasfiye ediyor. Kalbin beraberliğiyle, lisan yolundan söylenenler aşkta hüküm altında. Kendinden aşağı tabakada olanların, görülür ve hissedilir yanı yoktur. Lisanda sesli ve kalbde düşünceli kelimeleri olanlar şems vaktinde müthiş bir hayrete düşer. Kalbe oturanlar görünüşler aynasında zuhur eden her şey, hiçe bağlıdır. Bu aşk hakikatini çokluk dışında aramak ve istemek gerekir. Onu kalbinde saklayan gizli aşka düşerler. Bu makam derin bir eleme ve fikretme ister. Anılanı birbiri içindeki duygularla hatırlamak aramak sevgi faziletleriyle doludur. Ancak kendisi işitebilecek kadar ses çıkaran meşk-i aşkda kan grubum aşk.

AŞK NEFES ALMA ŞANSI VERDİ...Ne zaman aşkın elinin değdiği bir şeyi okumaya başlasam, önce havanın rengi değişiyor. Gecenin çobanları ay ışığında daha iyi görür, hatta kendini daha iyi ifade eder. Pastel tonlar hafifleşip yerini haki yeşillerin, soluk kahverengilerin,toprak kızıllarının aldığı bir evren oluyor dünya. Hafif karanlık, yer yüzünün biraz altı, gök yüzünün biraz üstünde, sanki derinin altından gözüken damar gibi ab-ı hayat suları şarıl şarıl. Mümkünse olmamayı tercih ettiğimiz, eskiden ağaçların olduğu yerde şimdi çiftlıkler, eskiden küçük köylerin olduğu yerlerde şimdi daha fazla plazanın olduğu kıyamet alanları. Eğer inanıyorsanız aşka, işte bu iki kişinin karşılaşması kesinlikle kaderin işi. İşte o an gelmiştir, sevgiliyle her dem olmaya. Ruhlara kuruyan dudaklardan huzura çağıran vefakar dostun daveti kapı açıyor. Bu fırsatlar kaçarmı? Sizi nasıl ikna etti, bir şeyler saklamaları sizi teslimiyete tetikleyen içinizde barındırdıkların. Uzun zamandır zihnini meşgul eden duygular bu seferki ilham, meşk için aslında yıllardır süregeliyor diyor düşündüm kabul ettim dediğin çekici fikir. Bir şeyler söylüyoruz ancak dil her zaman bir şeyleri de saklıyor, ruhu gibi bedenide tutsak olanlar. Kendi sesini duymak isteyenler için arkaplanı çok daha farklıdır. Söylenenin arkasında her zaman başka bir anlam saklı aslında. İnsanın aşka dısarıdan bakabilmesi,bir kerelik bir şeydi galiba

YOK YER...En yakınım ve canımda sevgi ol ki birşeyler eksik kalmasın. Herşeyi anlatacak duruma gelmen için senin görüşün ne? Birinin konuşması gerek, bu kadar da heyecanlanmayın hayat için. Şefkat bekleyenler yalnız ama aklı kendinin fotoğrafını çeker. Tek bir kendilik inşa eden insanın kendisi sadece kendini gördüğü açıdan süsleyerek görmekte. Dış gerçekliğin baskısıyla sömürülen suret bile hazza talip olmakla övünüyor. Görme biçimlerinde aynadan bakar gibi olanlar elbette her zaman bir adım önde kendinden. Hayata sunduğu tek bir bakış vardır o da aşkla bakışı. Maskeli özetler kendi kendisinin nasıl göründüğüne bakmadan içinden, dışından girilebilecek bir yer yoktur suretperest yanında. Çünkü bu tür fotoğraf kimseyi dikizlemediğini ama bir ürüne baktığımızı bize anlatan kareyi oynuyanlarla dolu. Daha da ötesi, güzel olduğunu göstermeye çalışıyor gibi bile değil. Bu bedenin bizzat kendi süzgecinden inşası olanlarda eğlenceli bir şey olduğu fikridır. Temelde paylaştığı şey kendi görünüşü değil, yumuşak sempatik bir hazdır. Güzelliğini araçsallaştıranlar neyin cazibesiyle soyunuyor duyguları. Bakmaktan alacağımız haz tamamen bize bırakılmış durumda. Hep bir haz alma anını sahnele sevgiliye. Gece geç saatlerde ayaktadır gecenin çobanları. Kendini nereye oturtuyorsun o sözcükle? Özlüyorum diyen ender duygun neyi tercih ediyor. Buluştuğun anda yerli yersiz her cümle örgütler aşkını

AKILDA KALAN SORULAR...Soluksuz bir gecede hayatımın seçiminde gün gibi aşikar aşk. Yasaklı rüyalara rağmen bestelenen harfler büyük bir heyecanla coştu. Bedenlerden çıkıp havada asılı gibi duran bir kalbin içinde beliren onu taşıyamayanlarla yapılan temaşalara bağlanmış kalan tek şey. Benliğinin karanlık sularında sisle gelen yolcular kaynağını aramayı sürdürüyor şems vakti. Gecede hala ve acı çekerek sorular soran gecenin çobanlarıyla konuşuyoruz. Hayata ayak uyduramayanlara bakıyor acısını surette alayla örten bakışlar, bu çağın menkıbesini yazdırıyor. Yenilmeyenlerin yansıması sözlerinizi kaleme alıyor. Nereye gidiyoruz diyen sesin sonrasında kalan yeni konuklarla bir buluşmada meşkler. Harflerin suretperestlere yaptırdığı iç savaşların itirafları yoktur ama yine de hatırlatan ilişkiler pek çok şey. Öyle ya da böyle yaşayıp gördüklerimiz, cennet ve cehennem arasındaki sesler ve imgeler. Pek çoğu yüksek bir hayal gücünün ürünü olan yaşamlar, algıya dayanıyor ue gerçeği yansıtmıyor. Tek öğün yemeğe şükreden insan suretlerindeki yaşam tarzını bir türlü benimsemeyenler hırsızlık yaparlar her şeyden. Etrafındaki zenginliği görür ama arzulamaz olanların, en büyük tutkusu varlık sorgusundaki yoksulluk ve zenginlikle kesişiyor ama karışmıyorlar kokuşmuşluğa. Kendisi gibi yoksulların, yardıma muhtaçların kısacası suretperestlerce kaybedenlerin, gönülde kazananlar arasında yaşıyor aşk.

VARLIK SORGUSU...Huzur-ı pirde derviş hücreleri aşkla. Yaşadığım o andan asla kaçamadım. İstedim ama aşkın fotoğrafı izin vermedi. Farklı fikri olana ise hadi be, deli deniyor. Derin ayrışmalara rağmen amacımız farkındalık yaratmak. Seni ne mutlu eder? Her vakit aklımla hasbihaldesin, susmam anda benim olman için. Özlemlerin mırıldanmaları dokununca, seni nerde arayayım. Belki en güzeli bu makamın. Mazereti yok nadide bir duygudur özlemek işte. Eksik bir şey mi var? Seni sevdikçe, tamamlayan böyle sevgi, mümkünler aleminden bir iştir. Akla yol gösterince marifet sahibi akıl, basiret gözündeki nur keşfedebilir sevginin simasını. Duaların kabul buyurulduğu yüce dergahdan yükselen sevgi sinelerde saklıdır. Sevgililere gizli değildir ki niyaz merhemi. Çaresizlerin sık sık dua ettiği yerden başlamak gerekir. Suretperestler neyden bahsediyorsunuz diye sormayın, onların varlık sorgulaması olmaz. Teheccüd sevabını kazananlar ıçin sevgiliyle murad gecesi elde edilir. Aşkda böyledir fırsat düşerse kaçırılmamalı yol kısalır. Suyundan içtiğin hiçbir şey, kalbin melekesi gelmediyse. Kalb sevginin rayihasiyle ıtırlanır, nuruyla ışıklanır, ateşiyle yanar, hararetiyle pişer hasbihalin, gözlerinın rengiyle ifadelenir. Sen gelirsin aklıma sıfatlanır ve hakikatiyle gerçekleşirse özlemler. Arzular bütün beden uzuvları buluştukça meşke koyulur. Ve bunu ne kimse duyar, ne kimse anlar. Bu hal, aşkın esrarı tecellisi anın büyüsünde.

EMPATİ...Işıkların karanlıklara sığındığı anlarda gönül kendini özletir sevgiliye. Gel dediğinde yar olup karanlıklardan geçip, sevgilinin ol ki, gözlerin aşıkından başkasının olmasın. Sırtına yüklendiğin sırrını anlayıp mütevazi ol. Ey sevgili şükret ki, varlıkta tek olsun aşkın. Sözlerin manana uygun, dostun kalpten çıkan hoşluk olsun. Görmeye çalış gecelerinde bağrı açık yanına tek konuk o olsun. Varlığın mayası aşkın üstünlüğü, bir noktadasın hedefe ulaşacağın miracını bul. Her an gönle feyz vereni sırrın sahibi bil. Vefalı ve sadıksan hakikate gidersin. Madem ki aşık olmuyorsun,bağrındaki incileri kırma. Birbirine bağlı olan her şey sıkı sıkı iç içe geçmiş olanlar aşk vadisinde bir olanla yankılanır. Gözünü aç seherde raks eden neler görürsün? Dem dem temaşalarla ömrü rüya gör ki, sen seni unutsanda seni unutmayanla hasbihal edesin. Gittik döneceğiz. Doğru şeyi doğru zamanda yapman için, ayağa kalk cevap ver. Senin yanına sorulara cevap vermek için gözlerinizi kaldırın. En önemli vakit andır, en önemli kişi anınızı paylaştığınızdır. Ne diyeceksiniz cevap olarak? Şikayet etmeyiz hiç bir halımıze, teslimiyetimizin beklediği rızamız inzivada selamet hırkasını giyme rızamız var. Neredeyse hepsi yabancıydı özlemlerinin artık hissediyor göç eden duygular bir yere konuyor. Çifte anlamları kendini hissettiren önemli kılıyor ki, böyle de olması gerekiyor.

Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 30.7.2012 14:42:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Dermân arardım derdime derdim bana derman imiş Bürhân sorardım aslıma aslım bana bürhân imiş Sağı solu gözler idim dost yüzünü görsem deyû Ben taşrada arar idim ol cân içinde cân imiş Öyle sanırdım ayrıyam dost gayrıdır ben gayrıyam Benden görüp işideni bildim ki ol cânân imiş Savm u salât u hacc ile sanma biter zâhid işin İnsân-ı kâmil olmağa lâzım olan irfan imiş Kanden gelir yolun senin ya kande varır menzilin Nerden gelip gitdiğini anlamayan hayvân imiş Mürşid gerekdir bildire Hakk'ı sana hakk'al yakîn Mürşidi olmayanların bildikleri gümân imiş Her mürşide dil verme kim yolunu sarpa uğradur Mürşidi kâmil olanın gâyet yolu âsân imiş Anla hemân bir söz dürür yokuş değildir düz dürür Âlem kamu bir yüz dürür gören anı hayrân imiş İşit Niyazi’nin sözün bir nesne örtmez Hak yüzün Hakdan ayan bir nesne yok gözsüzlere pünhân imiş Niyazi Mısri

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Engin Demirci