Acıdan arda kalan...
Ümidi ayakta tutan huzur ve güveni ayakta tutan dualarına hayranlık d/uyanımsın, rüzgarların önünden gelen kokunla şems vakti. Gündüzden sonra gecenin geleceğini bilmiyorsan ve her şeyi sevemezsen gözlerin uzağa bakamaz. Sen b/aşka zaman, b/aşka h(ay) alimsin gönlüme hitap edenimsin. Şefkatin en güzel halini yansıtır b/akışların g/özlerime. Hidayete ermek, hidayette kalmak için ibrahimi fıtratınla aynı olmalısın. Dini tekeline alanlara, çaresiz gözlerle dikkatle bakmamalısın. Yürürken kalabalıklar arasında mekkeden sonra ne çok münafıkın olan var, baktığında her türden birbirlerinin aynısı. Oysa, hakkı kabul etmiş, sanki dünyanın en büyük derdine sahiplermiş gibi ağlıyorlar. İçki, kumar, faizin yasak olduğu dinin sahibinin kılavuzu olabilecekler, hayatın pek çok noktasında var. Onlar insanın kendisini, rahat okunur ve daha kolay anlaşılır hale getiren önemli bir etken. Yalınlığın derinliğinde ben konuşuyorum de ne düşünürsünüz? Nedir insan olmanın özelliklerı? En geçerli bu yol olmalı, olmayınca da olmuyor.Kalbin kalbine yaklaşıyor mu? Dinleyebiliyorsun sadece aşk deyince kendini anlamalısın, bir sen birde manan aşk. O büyülü anı bozmadan fecre ulaşanlar, herşeyden uzak. Nereye gidersen git yüreğinin takip ettiği sızıyla git, sızısız kalırsa gönül aşkın feri kalırmı? Yıldıza mehtap'a baktığında geceni saran gonca gülün kokusuyla aradığın şems fecr'in hangi derinliğinde.
Umulur ki...
Herşeye boşver çok mu acımasız oldu hayat, boşverdiklerinın arasında işte biz ve hoşgeldin aşk. Elem dikeni batmadıkça, murad gülü açmaz, daha bu cümleyle gideceğimiz yeri düşünüp heyecanlanmaya başlarız biz. Ne kadar da mutluyuz! Kalbimizin sesi kulaklarımızın başka bir ses duymasına izin vermeyecek kadar yüksek sadakatimiz. Gül açarken konuşulan dil bizim dilimiz. En sevdiğimiz hikayelerden birinin içindeyiz. Gönül teknesine binecek birazdan, biz de bineceğiz elbette, sevgimiz engin sulara yelken açtı. O anda, harikulade duygular bağıra bağıra, tadına tadına çıkara çıkara okuyoruz şems vakti. Neler olup bittiğine dair en ufak bir ipucu verecek değiliz. İçimizde büyüdükçe büyüyen bilinmedik bir şey olursunuz. Sakın vakit kaybetmeyın sevmek için! diyen sizi bekliyor. Anda biliriz ki, bizi beklemekte dua tadına doyulamayacak güzelliğiyle koyar ortaya cümlesi. Her şeyin olup bittiğine inanamayız biz. Ne çok yaşanacak şey vardır orada, bir ömür sürmesini isteriz hayat yoldaşımla. Bizim için harika bir ömür gibidir. Ne de olsa o bir sayfa. Çevirdiğimizde kalpleri sevgiye anda bır yılımızı, pek çoğumuzun bildiği ama göremediği ömürü yaşarız. Konuşturarak çok seveceğimize, kımıldama seninim her zaman çığlıklar atarak yürekten. İşte burada sihirbaz olursunuz, sadakatin içinde bir ve benin bizim içinden nasıl bir dünyalara gidilebildiğini bir kez daha görüp mutluluktan havalara uçar
Gecenin ruhu...
Kucaklasın gecelerde aminlerin alıkoysun manaların buyurdu Şahım. Ezelde kaynaşan ayrılır mı? dedi Pirim. Gönlünüz, kalbiniz yoksulları okşayışınız gibi güzel olsun dedi Mirim. Alışkanlıkları bırakmak herkes için zor, bazıları için çok çok zor dedi Meczup. Ben garip, sen gönlüme hoş geldin, hayatın gerisi dudak payı besmeleye an kadar aşkla kime hikmet verilmışse çok verilmistir dedi Garip Çoban. Yılların alışkanlığıyla çoğu dostum, takdiri bozmaya kimin gücü yeter dedi Zahid. Tadına çoktan varmaya başladılar bile, belki de bu düşüncelerin etkisi son nefeste fakirin eliyle sunulur dedi Üstad. Bilmiyorsunuz ama sizin de sonunuz yaklaşıyor önlü arkalı kopacak elbette kıyametiniz dedi Aklı Kıt Adam. Sekizgen bir sütun gecenin tam ortasında, şeffaf ve yansıtıcı mekanı da çok özeldir, ayrı bir gizem verir toplanan gecenın çobanlarıyla dedi İhtiyar Bilge. Bir s/öz söyleyebilir miyiz? Engin bir gönle ateş düşünce, kasırganın kopmaması düşünülebilir mi? diye sorar Deliler Şeyhi. Ben de bu aşkı çok ciddiye aldığı için, kendımle ilgili bir hikaye anlatırım uzaktaki sevgiliye dedi Hırkasız Derviş. İlişkimin farkındaydım, o gün emin oldum ki, çok iyi anladığım bana ait cazip kılınan dua kadar seviyorum özürlerimi sıraladığım o gönlü dedi Miskin. Aşkının biricikliği az mı? Oysa kendisine özgü bir önermeyle, bambaşka bir gönül kurdurur, çoktan b/aşka mayalar sevgili aşkla
Sevgiyle cebelleşen utangaç...
Ey gönül yakıcı, ah yar yar. Neşelendir sevgi gecende, ilkbahar yağmuru gibi yağ. Ben sana gönülden kavuşmak, dizinin dibinde ölmek istiyorum. Kulaklarımda bir b/aşka ses daha var. Heyecanlımısın, sınırlarının ötesınde. Zaten ihtimallerin hepsi aşkın canını acıtıyor. Mesela, sevgili sahibinin çağrılarına kulak asmadığı anlamına gelen suretlerde mi? Olur da uzaklarda bir yere gitti idiyse de, kalbi bunca sene besleyen sevgiyi hiç tanıyamamış olmanın verdiği üzüntüden dolayı acıyordu insancıkların. Ama gerçek, duymayı isteyeceği türden bir şey değildi. Yüzleşilmesi gereken hep bir şey daha vardı. Belki de ilk defa derdini anlatacaktı. Başını alıp giden duyguların yarattığı yoğun kafa karışıklığından meydana gelen yalnızlıkların öyküsü insan. Ama bununla da kalmıyor, gerçek hikayeniz hayatınızdaki tüm ilişkiler hakkında bir tefekküre davet ediyor şems vakti. İlişkiler samimi emek gerektiriyor ve bunun karşılığı sevgi(li) oluyor. Daha sevimsiz tarafından bakarsak kalplere, içindeki kaybetme ihtimali vefasız kılıyor. Siz hiç merak etmiyor musunuz sevginizi? Evet, kimseyi sandığınız kadar iyi tanıyamazsınız, çünkü sizin duygularınız sizi hayal kırıklığına uğratmıştır. Ne de olsa seninsin, sevmek sevgi ister, kıskançlık ve gururdan yoksun bir büyülenmişlikle dolu yolculuğunda. Aklınızdan çıkarmayın cebelleşmeyin, bir şey yok ki teslimiyetten b/aşka, hepsi bu, seninim! Ama bunda bir sorun yok, sevmek iyidir.
Aldatan aldanmıştır...
Verecek daha fazla şeyimiz olduğunda, aşk peşimizi bırakmıyor. Orda da her şey yabancı bana diyen sefilleride anlıyorum. Bu kendimle ilgili bir ruh hali diyenlerin hassasiyeti, sevgiye üstünkörü şeyler söylemek durumunda kalan için, işin tatsız tarafı. Söyletende ruhumuza gıda olanda sevgilinin nimeti, alışmak değil ama duygusuzlaşıyor insan biraz. Bir pınar gibi coşanlar gönül ustalarının şevki, azmi, kelimeside söyletenden. Söz emanetini taşıyanların işi sevgili olan için, büyüklük sermayelerinde öyle bir haz var ki, zaten bir şey hissetmeye vaktiniz kalmıyor s/özlerde. Yürü yürü gecenin çobanlarının peşınde, bir şeyler ifade etmek zorunda kalmak için donatmak gerekir huu'larla gönüllerin pasını silmek için. Sözün hülasasıyla arınanları doğal karşılamak için bir mücadele ve inziva gerekir. İnsanların fedakarlık manasına eğilmeden nereye ulaşır. Bir kaç damla zehre bak, suya karışıp görüyoruz ki neler yapar. Farkında olsan, kelime cesetlerınden çıkıp, dilinden dökülsün sevgi tohumları. İnsan sevgiyle selamete çıkar, epey noktada anlaşamasakta dilsiz dudaksızdır aşk. Bu sizi korkuttu mu? Kimse duyamaz ve anlayamaz seni, sevgide iç muhasebe böyle gönüle inşirah veren bir şey midir? İnsan insana bir nesne değildir! Bir hayal kırıklığı olan ilişkiler arasında tanımadığım ve beni tanımayan birini elbet sevebilirim. Ve bir gece mezarlıkta saklanan üstü otlanmış mezar olamam.
Ben de...
Gecenin çobanlarının yaşam,tadı hiçbir şeye benzemeyeni bulmanın peşinde geçiyor. Basit bir meraktan öteye geçip bir tür dünyayı daha derinlemesine algılama; kalbin gıdasını bulmak için görülenin, duyulanın, dokunulanın ötesine geçip, yaşamı hazmetmek için sadece sizi bir aşka hazırlamak niyetim. Ne yapmaya çalıştığımdan şüphe etmem, kalpleri hastaları birini kışkırtıp iğrendirmeye, hatta sinirini bozmaya neden kalkıştığımı anlamıyorsunuz, şeytanın kucağında olan nasıl anlıyacak. Tatalma duyularıyla tuhaf ilişkim, daha ilk cümlem sevgi, azap içinde olanları rahatsız edici bir merakla kendine çekiyor, aşk. Yaşam boyunca aykırı tatlara duyduğu tutkusunu son gününe kadar kendine saklamayı başarmalı, yalansaymamalı, aşkı. Aradığını engin sevgi(li) de bulanlar, aramadığını aşkla karşılaştırıyor O. Bozguncu olma, içindeki imanın dışına dünyaperestse o zaman sen nesin? Parmaklarını dünya kulaklarına tıkayanlara, çile kutsaldır. Azimli ve sabırlı olanlar için sadakat ispat istiyor. Peki bugünün insanın hayat yalanları büyük bir mesele, dışarıya göstermeye çalıştığı imajla arkasındaki gerçeklik arasında çok büyük bir uçurum var. Uğraştığı hayat hep o olanların, birden çok duygusal ve aşk ilişkisi yok. Bu yüzden de davetleri şems vaktine. Her yerde de işte o kendilerini gösterdikleri şeyle oldukları şey arasında o bùyük farkı, sessiz ve harfsizdir.
Bir solukta soluklananlar...
Hakkın ispatını seyret suretperestlerde, bizim hala şansımız var aşka buyurdu Şahım. Bugün içinde yaşadığımız dünya bambaşka olabilir, daha yakından tanırsan keşfedersen içindeki seni dedi Pirim. Saatin gösterdiği zaman, sadece başlangıcıdır hep yeniden, kimsenin ihtiyaç duymadığı zamandamısın hâlâ dedi Mirim. Zamanın insanda görünümü ise bambaşkadır. Ve zamanın hızlanıp yavaşlamasında tanık olmaktayız, ne zaman biteceği de belli olmayan zamanda sevgide yalnız dedi Meczup. Nasibini arıyoruz, nasipsiz halimizle tükenen bizle bir şey, ihtiyacımız olmayanla dedi Hırkasız Derviş. Alıp götürür ve bir daha geri getirmez, ecel de öyle hep eşıtsizliği eşitler dedi Zahit. İşte sorun bu kadar çetin, nasıl göründüğünü öğrenmekteyiz, güzel özetliyor kabristana yüzümüzü döndüğümüzde yüzümüzü dedi Garip Çoban. Geceleri daireler çizerek yürüyen gecenın çobanlarında tek o vardır. İyi bir fikir miydi? dedi İhtiyar Bilge. Başlangıç noktası aşkın göz ardı edemeyeceğimiz bir gözlem olan hz insan dedi Aklı Kıt Adam. Aynaya bakıp diliyle suretine kibirlenen doğrumu söyleyen, zaman zaman geçmiş günlerini özleyen, bugünündeki mutluluğa haksızlık etmez mi? dedi Deliler Şeyhi. Daima onun duyduğunu unutmayan, görerek sınırsız büyüyenler aşkla gündemde kalır dedi Seyyah. Abdal ocakları gerçeklerin demine cem ediyor şems vakti, oysa bir sorunun cevabı üzerine bekliyor hz. İnsan dedi Sufi. Can alıcı şaşırtan cinsten kibirli insanlar, yalnızlıkla yan yana yer alıyor, tanıklık etmek mümkün kabullendiklerine dedi Miskin. Bir mikroba bile mağlup olan insancık, neyin sahibidir, tevazu duygun yoksa riya yolundur, servetin veremediğin senin olmayan dünyalığın dedi Fakir.
Hemen okuyun...
Olan bitenin tam orta yerinde O. Her birini ayrı ayrı tutuyorduk aklımızda fısıltıların. Gördüğümüz bizi önce çok şaşırttı, oysa ilgisizliğe öylesine alışmışız ki O ve ben, üzüldük şaşkın halimize, yangın yerine dönmüş yürekle şems vakti. Biz biriz, o yüzden bizden farklısın sen diyor içimizdeki çocuk. Öte yandan sevindik gelişine, duygularımız hayret çekici. Sevgimizi sevindiklerimizin doğru yerlere konmaya başlandığını gördü içimizdeki dualar. Çok yakın bir geleceğe tam bir sessizlikte içimizdeki fırtınalar koptukça. Ve benim zaten büyük felaketlerin içinden nasıl çıkacağımı bilemeden gelmişti buralara o yolcu. Engin yürekli yusufi kalple fethedenler sevgide muvaffak oluyorlar. Peşine takılmış sürükleniyorduk içinde sevgiliyle birlikte sevginin. Gömülü değerler ele geçtikçe, yaşanan dünyalık çirkin hadiseler yok oluyordu. Yalnız bırakmayışı, iki kalbi huzuruna çağırmıştır aşk. Hiç ayrılmadan daha güzel günlere birlikte görkemine erişiyor dualarla onarılan sevgili. Aşkın gelip bizi bulması yeterince sarsıcıydı her ikimiz için de, nefesini tam ensemizde hissettirmeye başlıyor samimiyet. Her birini ayrı ayrı tutuyorduk aklımızda keşfettiğimiz hz insanla hızla inşaa ediyorduk sevgiyi. Olan bitenin tam orta yerinde kıblemiz. Öyle dalıp gitmiştik ki, ezelden alıştığımız şükür secdesiyle omuz omuzayız. Bu öyle bir tılsımki aşkın namazgahı sevgilinin içinde
Bazı şeyler; şeyiniz...
Tahammülü imkansız aşk şarabını içmek için kana kana, sırdaş kabul etmez bir halde olup olmadığını anlayamamıştık bile. Yegane gayemle her şey tamı tamına oturmuştu. Yine de açtık dünyayı, hizmet ve hürmette kusur etmemek için. Hayat hep deneme yanılma yöntemiyle ağırlamaz misafirini. Ömrünün son baharını yaşayanların hassasiyetini fark etmeli günü yaşayanlar. Her bir beyaz, tene çizilmiş çizgilerin kadere boyun eğişi, ihtiyarlığın şanındandır. Korka korka yaşanlara rağmen, itibarın en güzel meyvası hayat denen oyunu son perdesine kadar dimdik ayakta duranlar, şefkat ve sevgi kaynağıdır. Şimdi bana sorsanız o çocuk nasıldı diye, biliyorum ki bir yaratana ayıp ederiz. Olacak iş mi? İncecik bir ipin üzerinde yürüyen için ihtiyarlık olacak iş elbette. Yol kısaldıkça, yüreğimiz ağzımızda bekliyor bir kabir başında. Ölümsüz olmuyacaksak, neden sevgiyi yabancı hissediyoruz? Ölümün ne olduğunu bilen hayatıda bilir. Öylesine çok söylemek istediğimiz, o kadar çok silinmeyecek anımız var ki, tesadüf değil elbette. Ne çok soru soruyoruz sükut-u hayalimize ve ne çok sorunun yanıtlanmasını istiyoruz. Okuduğumuz duyguların satırlarında, sevgi hepsini yanıtlıyor bir bir suçluluk duygularını. Kendi zamanında, bizi kendi zamanına uydurması mutluluğun tuhaf adımlarımı. Dalından koparılmayan meyvenin içten çürümesini kim engelleyebilir. Köşemize yakın olansan hemen okuyun keyifle kendinizi.
Eşıt(siz) liğin çelişkisi...
B/aşka bir dünya bana bir sır verdi. Kendine çekerek yar eylen, dirlik düzenlik ve huzur veriyor. Basireti bütünümüzü saran ışığıyla heyecanlandırıyor. Daim duygulu hayatına duygu veriyor bir damla yaşla. Yüreğinden coşup taşan halleriyle neler aşılar gönlü engin olanlar irşad için ilgi gösteriyor sevgiye. Vefalı dosta vefa gösterenler aynı havayı soluyor, içine kapanıp ürkek yaşamazlar. Güvenip dayandıklarıyla yepyeni kimliğe bürünürler. Verdikçe çoğalan servet sahipleri ve suretlere sinmiş suretlerin arası açık ki, burada çok gerçek var. Ve çoğu zaman çelişkiler içinde olanlara rağmen hem kendisi hem de diğer bir şeydir gecenin çobanları sadık kalanlar. Aynı zamanda hakikat vardır, başka bir şeyle sık sık yineliyor. Sen söyletmezsen ben söyleyemem ki yare yaralarımı. Dindarlığını rabbine öğretenlerden olma. Zor sorusun, bizi çağırana isteyerek geldik diyebilmek için. İbrahimi soya layık olmak, karınca kadar ahde vefalı dostlarla buluşmak için, mim'i arıyor garip çobanlar. Yolculuk bu niyet hayr, akibet hayr ola dedik, hepsinin de kalbi mim. Bizde sığındık O'na baltamız tevhid, yüreğimiz yusuf, samimiyetimiz en sevgilinin ve dostlarının belki bir tozu bulaşır umuduyla dünya putlarıyla mücadele ede ede, nefesi veren alana kadar devam inşallah. Artık olmayan güzellikler, zamanın ya da hayatın anlamı tüm aydınlığını içinde saklar. Çünkü, karşımızda bambaşka bir kölelik.. y.ed
Engin DemirciKayıt Tarihi : 2.9.2014 17:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şems-i Mevlana Divan-ı Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: Kalb bozuk olunca, bedenin işleri de bozuk olur. [Beyheki]
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!