İnsanlık bazen insanın kendi başına da dert olurmuş. Memuriyetten emekli olmuş adamın biri, bir gün bir iş için gittiği bir başka memlekette gezerken bilerek ya da her nedense istemeden bir kavgaya karışır. Kendisiyle kavga edenler tarafından bu öyle bir dövülür ki, adam başına yediği darbelerden dolayı geçmişini unutur, hastaneye götürler üzerinde kimlik çıkmayan adamı baştan savma muayene ve dedavi edip gönderirler. Bu adam kim olduğunu, nereden geldiğini artık bir daha hatırlayamaz hale gelir.
Adam aslında bir memur emeklisidir. Ve memleketinde bıraktığı ev kadını eşinin ve iki çocuğun babasıdır.
Fakat kim olduğunu nereden geldiğini hatırlayamayınca, bir daha geriye evine dönemez gittiği yerden.
O günden sonra garip, garip dolaşır durur.
Parası biter ama o adam geçmişini unuttuğu için kendisinin de kim olduğunu bilmediği için onun bunun verdiği yemeklerle ekmek parasıyla yaşamaya başlar memleketinden uzak bu şehirde.
Sokaklar onun evi olur, saç sakal birbirine karışır. Herkes bunun bir garip olduğunu düşünmeye başlar.
Evinde bıraktığı eşi ve çocukları ise, merak içinde babalarını ararlar ama bir türlü bulamazlar.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta