gözü hep yaşlı olur, umutsuz bir bilmece
Sorunca derdini, dilden düşer hece hece
Cehennemdir ona, hem sabah hemi gece
Garibanın çilesi, anca ölünce biter
Gözleri hep yaşla dolu, gönlü kırık dökük
Sırtına giydiği elbise, ya yırtık yada sökük
Nereye giderse gitsin, onun boynu bükük
Garibanın çilesi, anca ölünce biter
Kimse bilmez halini, çığlığı Sessiz dökülür
Doğrulmaz onun başı, gönlü yerde sürünür
İki metre beyaz kefene, bir gün gelir dürülür
Garibanın çilesi anca ölünce biter
Sokaklar bomboş, gariban yine bir başına
Acının arkası bitmez, umutlar kalır yarına
Bir tas yemek girerse, Sıcak onun karnına
Garibanın çilesi, anca o zaman biter
güneş doğsada onlara gönlü ışıksız kalır
Onların anlına fakirlik , ta doğuştan yazılır
çaresizliğin mezarı onların yüreğine kazılır
Garibanın çilesi, anca ölünce biter
Kurulacak hayal kalmaz umutsuz bakışlar
Sessizliğe gömülür feryat ettiği haykırışlar
Yazla derdi olmaz cehennemdir ona kışlar
Garibanın çilesi, anca ölünce biter
Umutları yarım kalmış yeni umutla avunur
Çaresiz gerçekğin içinde hıçkırıkla boğulur
Kim görmüş yetimin başı bir gün doğrulur
Garibanın çilesi, anca ölünce biter
Onların yüzleri elemli yürek lerise hep keder
Yaşadığı yaşam onlara her günü zehir eder
Geçen günler hep bir birinden dahada beter
Garibanın çilesi, anca ölünce biter
Masum gezer sokaklarda, yalnız bir başına
Yaslar başını çaresiz kaldırım soğuk taşına
Ölse ıssız bir köşede kimse bakmaz naaşına
Garibanın çilesi, anca ölünce biter
Kayıt Tarihi : 8.11.2024 17:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!