bırakıp gittiğin günden beri birtanem
yok geçen bir an ki
yakmasın yüreğimi
kalmadı elde tırnak
başta saç
gözde damla
tek bir kuvvet var
iman
beni ayakta tutan
rüzgar gülüm, kır çiçeğim, menekşem
kahkahanı kim duyacak
kim ısıtacak üşüyen ellerimi
ellerinin arasında
nilüferim,kardelenim, nar çiçeğim
başak dolu ekinleri kim okşayacak
kimin başı yaslanacak şefkatli bir sineye
kim kaldıracak sabah namazlarına
başımı okşayarak
kim öğretecek genç dimağlara
nasıl eşref-i mahlukat olunacak
hatırladın mı geçen yaz
bir delikanlı sarıldı, ağlayarak
''ablan olmasaydı eğer
şimdi bir serseriydim inan
tahta sıralar üstünde
öğretti bize iman, ihlas ve salat'ı
okul bitmeden bütün duaları''
dedi hıçkırarak
ben de bir kez daha sevdim
''öğretmen okuluna kız gönderilir mi hocam''
diyen o cahillere kulak vermediği için
rahmetli babamı
söyle kaç kişi var yeryüzünde
müştekisi olmayan
kaç kişiye nasip olur
haklarını gönülden helalleyen cemaat
ve öğrencilerin
senin kır çiçeklerin
kalplerine iman tohumu serpiştirdiklerin
hepsi senden razı
el sallıyorlar gittiğin pencereden
sen gittiğinden beri birtanem
akrep kovalamıyor yelkovanı
o cuma vakti kasımın üçü
saat öğlenin bir'i
dondurduk zihnimizi
durdurduk saatleri
bir boşluğa bakarak
bakarak bir boşluğa
giyindik kefenimizi
senden sonra öğretmenim
kapattık gönlümüzü neşeye
tebessüm haram
kahkaha mazide bir anı
gözyaşı eşlik ediyor bize artık
bir de İstanbul'un sensiz batan güneşi
örtüyor üstümüzü geceleri
rahmet halka halka inerken İstanbul'a
kasımın üçü
bir cum'a vakti
fatih'in o dar sokaklarında
boşluğa savruldun meleklerle elele
öğrencilerinin dualarıydı seni karşılayan
ve gasilhanede seni yıkayan ablaların sesi
kulaklarımda yankılanan
''bu ne güzel insan abiciğim
bu ne güzel bir insan
az gelir buralara
böyle nurlu müslüman''
söyle kaç kişi var senin gibi
zalim kocaya sabredip
peygamber müjdesini hakeden
o zalim değil mi
felçli annesini tekmeleyen
lokman'ın öğüdünden habersiz
baban değilmiydi
hac yolunda torunuyla mevlana'da vedalaşan
giremediği için kapından
kardeşini kırık ayağıyla kapıdan çeviren
ve kapıyı suratına kapatan
ölüm döşeğindeki annene bile baktırmayan
defalarca seni dövüp inciten
o zalimin
o efsel-i mahlükat'ın elinden tutup
basamak basamak zirveye götüren
şehzadebaşı, fatih ve sülaymaniye'de
vakit namazlarına koşturan
rüzgar gülüm kır çiçeğim, menekşem
''girdiğin hane cehennem olsa da
cennete çevir onu sen''
diyen sözlerini
nasıl unuturum
anam,ablam, yarenim
karanlığa açılır gözlerim
sensiz doğan her yeni gün
Kayıt Tarihi : 4.2.2007 20:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir zalime sabredip cennete (inşaallah) talib olan bütün kadınlara ve gariplere ithaf olunur.

TÜM YORUMLAR (1)